Martin Espada – Şairin Paltosu (2016)

Şiirlerinde bireysel ve toplumsal sorunları odağına almış, lirik imgelerin ustası, “Kuzey Amerika’nın Neruda’sı” Martin Espada’nın bütün dönemlerini kapsayan seçilmiş şiirleri, burada.

Estetik ve poetik anlamda iktidarla hesaplaşan bu iç sesi gür şair, şimdi yetkin bir çeviri ile nihayet Türkçede.

Espada, şiirlerinde hep dışlananları, ötekileri anlattı: acımasızca sömürülen evsizleri, göçmen tarım işçilerini, yoksulları, hastaları…

Kitaptan bir alıntı:

“Bu palto gibi bir şiir yazmak istiyorum,

düğmeleri, cepleri, çimen rengi kumaşıyla,

öksürükten boğulan bir adama bir palto kadar yararlı bir şiir.

Öğret bana.”

  • Künye: Martin Espada – Şairin Paltosu, çeviren: İlyas Tunç, Ve Yayınevi, şiir, 168 sayfa, 2016

Ahmet Ada – Yağmur Başlamadan Eve Dönelim (2015)

Ahmet Ada’dan, düzyazı şiirin olanaklarını deneyen yeni şiirler.

“Ey yeryüzü, de ki ölenlerin çocuklarına, akıp gidiyor insan şimşekler gök gürültüleri arasından…” diyen Ada, şiirlerinde Gezi Direnişi’ne selam duruyor, aynı zamanda şair Ahmet Erhan’ın anısını yaşatıyor.

Şiirlere Canan Güldal’ın desenleri de eşlik etmekte.

  • Künye: Ahmet Ada – Yağmur Başlamadan Eve Dönelim, Ve Yayınevi

 

Muzaffer Buyrukçu – Hayallerin En Uzun ve En Hızlı Atları (2015)

Muzaffer Buyrukçu’dan hiçbir yerde yayımlanmamış bir uzun öykü.

Eşi Esma ile büyük bir geçimsizlik yaşayan Haydar’ın, karısını otobüse bindirmesiyle açılan öykü, Haydar’ın geçmişi ve bugününe dair giriştiği sorgulamalarıyla yol alıyor.

Cinsellik, pişmanlıklar ve anımsamalarla örülü, gündelik hayatın ve hayallerin iç içe geçtiği bir hikâye.

  • Künye: Muzaffer Buyrukçu – Hayallerin En Uzun ve En Hızlı Atları, Ve Yayınevi