Erwin Panofsky – Albrecht Dürer (2024)

Yirminci yüzyılın en büyük sanat tarihçilerinden Erwin Panofsky, evinden ve dilinden uzaktayken giriştiği bu inşayla, ressam ve gravürcü Albrecht Dürer’in dünyasına pek çok kapı ve pencereden giriş yapmamıza imkân tanıyor.

Panofsky’nin binbir emekle ortaya koymuş olduğu bu çalışmada, Dürer’in sanatıyla yaşamı, ilişkileriyle ticari girişimleri, seyahatleriyle sanatsal evrimi, dile ilişkin tasarruflarıyla matematiksel dehası arasında çakan kıvılcımlara tanıklık ediyoruz.

İnce elenip sık dokunmuş, büyüleyici bu çalışma Dürer literatürüne harika bir katkı.

  • Künye: Erwin Panofsky – Albrecht Dürer: Hayatı ve Sanatı, çeviren: Ceren Can Aydın, Alfa Yayınları, sanat, 664 sayfa, 2024

Randall Stross – Menlo Park Büyücüsü (2024)

Randall Stross, kaleme aldığı bu eleştirel Edison biyografisinde, şöhretin zirvesindeki “icadın Napolyon’u”ndan şöyle bahseder: Thomas Alva Edison, elektrik ışığının, elektrik enerjisinin koruyucu azizi, Kablolu Dünya’nın büyükbabası, iPod Ulusu’nun büyük büyükbabasıdır.

Düğmeye basan kişidir.

Edison’dan öncesi karanlıktır.

Edison’dan sonrası medyaya doymuş modernlik.

Doğrusunu söylemek gerekirse pek de öyle değil.

Edison, 1878’de fonografın halka açık ilk gösterimiyle başlayan, akkor ışık ve ilk sinema kameralarının geliştirilmesini takip eden ve halkın bir kısmı tarafından neredeyse “istediği her şeyi icat edebilen” bir yarı tanrı olarak resmedilmişti.

Okulda bize öğretilen kahramanlıklarla dolu hayat hikâyesinin sınırlı yönleri vardır, bunların başında da kritik roller oynamış diğer mucitlerin (sadece Edison’un yetenekli asistanlarının değil, yetkin rakiplerinin de) bu hikâyede yer almaması gelir.

‘Menlo Park Büyücüsü’nde Edison’un tüm icatlarının yanında pek de ele alınmayan bir icadından daha bahsedilir: Kendi şöhreti.

Edison elbette bir dehaydı.

Ancak Stross bu eserinde Edison’un icatlarında asistanlarının ve rakiplerinin katkılarının ne kadar olduğunu ortaya koyarken, başarısızlığını ve insani yanlarını da ele alıyor.

  • Künye: Randall Stross – Menlo Park Büyücüsü: Edison Modern Dünyayı Nasıl İcat Etti?, çeviren: Ebru Kılıç, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, bilim, 336 sayfa, 2024

John O’Neill – Müsrif Deha Nikola Tesla (2024)

John O’Neill imzalı ‘Müsrif Deha Nikola Tesla’, okuru, sıra dışı bir zekâ ve çığır açan icatlarla dolu olan Nikola Tesla’nın hayatına dair derinlemesine bir yolculuğa davet ediyor.

Tesla’nın elektrik alanındaki öncü araştırması, onu bilimin tanrısı konumuna yükseltiyor.

O’Neill, mucit olma arzusu ve bilime olan tutkusuyla şekillenen Tesla’nın çocukluktan başlayan kariyerine, bilim dünyasındaki yükseliş ve düşüşlerine odaklanıyor.

Tesla’nın bilim dünyasındaki çığır açan başarılarını içtenlikle ele alırken, içsel çatışmalarına, yalnızlığına ve hayal kırıklıklarına da adil bir yaklaşım sergiliyor.

‘Müsrif Deha Nikola Tesla’, sadece bir bilim kitabı değil, aynı zamanda bir insan hikâyesi.

Tesla’nın hayatını okurken bir yandan dehasını ve karmaşık kişiliğini keşfedecek, bir yandan da onun hayatındaki dönüm noktalarını deneyimleyecek ve bilim dünyasındaki unutulmaz bir figürle tanışacaksınız.

  • Künye: John O’Neill – Müsrif Deha Nikola Tesla, çeviren: Yusuf Tolga Şar, İnkılap Kitabevi, bilim, 264 sayfa, 2024

Adrian Desmond, James Moore – Charles Darwin (2024)

Charles Robert Darwin (1809-1882), Cambridge’deki ilahiyat eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra “ıssızlığın ortasında bir taşra papazı” olarak ömrünü sükûnet içinde geçirme hayalleri kurarken, küçüklüğünden beri doğa bilimlerine olan merakının da etkisiyle, dünyayı dolaşarak ölçümler yapmak, haritalar çıkarmak, bilimsel keşif ve incelemelerde bulunmak amacıyla Beagle gemisiyle düzenlenen keşif seferine katıldı.

Avrupalıların fazla aşina olmadığı coğrafyalarda rastladığı bitkiler, hayvanlar, insanlar ve yer şekilleriyle ilgilenip örnekler toplamak ve gözlemler yapmakla geçirdiği bu yıllar, sadece onun kaderini değiştirmekle kalmayacak, dünyayı dönüştürecek bilimsel bir yaklaşımın da temellerini atacaktı.

Ancak Victoria dönemi İngilteresi aykırı fikirlere izin verecek esnekliğe sahip değildi.

Darwin, Kilise ve aristokrasinin başını çektiği müesses nizam tarafından kâfir olarak nitelenmemek için fikirlerini ve bunları şifreyle yazdığı defterleri tam yirmi yıl boyunca sır gibi gizleyerek çalışmalarını sürdürecekti.

Hatta erdem güdüsü kadar güçlü bir hakikat duygusuna sahip olmasaydı, “bir cinayeti itiraf etmeye” benzetecek kadar huzursuzlandığı teorisini açıklamayacak, ‘Türlerin Kökeni’ni yayımlamayacaktı, belki de…

Evrim teorisinin, hayatın çeşitlilik ve karmaşasını açıklayabilen bir teori olduğu ve Darwin’in dile getirdiği gibi doğanın kendi işini kendi usulünce yaptığı, yıllar süren tartışmaların ardından önce bilim çevreleri, sonra bütün dünya tarafından kabul gördü.

Doğa tarihinin bu kaba beyaz sakallı bilge devrimcisi ilk ve en büyük tepkiyi Kiliseden görmesine rağmen, ebedi uykusuna, kendi alanlarının kahramanlarıyla birlikte yatmak üzere İngiltere’nin en itibarlı kilisesi Westminister Abbey’e devlet töreniyle gömülerek onurlandırıldı.

İnsanoğlunun hayvanlarla aynı süreçler içinde evrildiği düşünülemeyecek kadar yüce bir varlık olduğuna inananlarsa insanı tanrısallığından arındıran evrim teorisine, günümüzde de en az Victoria dönemindeki güçle karşı çıkmaya devam ediyor.

  • Künye: Adrian Desmond, James Moore – Charles Darwin, çeviren: Ebru Kılıç, İş Kültür Yayınları, biyografi, 952 sayfa, 2024

Cecil Roth – Doña Gracia (2024)

Tarih, her dönemde dikkate değer isimlerle işlenir.

Bu isimlerden biri de, döneminde oldukça meşhur olmasına rağmen zaman içinde unutulan sıra dışı bir kadın, Kanuni Sultan Süleyman’ın bankerliğini de yapmış Doña Gracia Nasi’dir.

O, sadece bir banker değil, aynı zamanda diplomat, hayırsever ve Yahudi kültürün öncüsü olarak çağdaşları tarafından saygıyla anılmıştır.

Osmanlı himayesindeki Nakşa Dükü Yosef Nasi’nin teyzesi olan Beatrice de Luna olarak bilinen Gracia, yeğeni için rol model, hami ve daima ilham kaynağı olmuştu.

Gençliğindeki maceralı seyahati, Engizisyonu durdurma ve Marranoların İber Yarımadası’ndan kaçışını organize etme çabaları, önce Alçak Ülkeler’de ve sonra İtalya’da kamusal ve toplumsal ilişkilerde oynadığı önemli rol ile dikkat çeker.

Gracia, sadece ticaret dünyasında değil, aynı zamanda dünya çapındaki zulüm karşısında gösterdiği maskülen tavır ile de tanınmıştı.

1556’da Ancona’daki facia sırasında sergilediği kararlılık, onu sadece kendi zamanının değil, aynı zamanda tüm zamanların seçkin isimlerinden biri haline getirdi.

Yeğeninin hayatı boyunca yaptıkları, neredeyse tamamen ondan mülhem ve onun himayesi sayesindedir.

Zaten kendi kişiliği, onun ölümünden sonra ancak tam anlamıyla meydana çıktı.

Tarihçi Cecil Roth, özgürlük için hayatlarını tehlikeye atan, Rönesans Avrupası’nın saray ve siyasi mahfillerinde yüksek risklerle mücadele eden sıra dışı kişilerin hikâyesiyle birlikte, bu kitapta Doña Gracia’nın ilk uzun biyografisini sunuyor.

  • Künye: Cecil Roth – Doña Gracia: Osmanlı’ya Hizmet Eden Yahudi Nasi Ailesi, çeviren: Saadet Firdevs Aparı, Selenge Yayınları, tarih, 176 sayfa, 2024

John Gibson Lockhart – Napolyon Bonaparte’ın Hayatı (2023)

“Hayatım yazılsa roman olurdu.” demişti.

Savaş meydanında korkunç bir düşman, geceleriyse tutkulu bir romantikti. Napolyon Bonapart tarihin en büyüleyici ve kutuplaştırıcı figürlerinden biri kabul edildi.

John Gibson Lockhart’ın bu ayrıntılı biyografisi ise, ünlü Fransız kumandanı ve imparatorunu tüm göz kamaştırıcı yönleriyle ele alıyor.

Napolyon gençliğinin ateşli enerjisi ve karşı konulmaz hırsıyla askerlik kariyerinde görkemli bir yükseliş gösterdi.

Zaman zaman karakterine yakışmayan ve eşine azap veren aşklar yaşadı ama hiçbir zaman başka bir kadının, zihni üzerinde etkili olmasına izin vermedi.

Henüz otuz beş yaşındayken Papa’nın huzurunda Fransız İmparatoru olarak taç giydi.

Birkaç yıl içinde, modern tarihte eşi benzeri görülmemiş gücüyle Avrupa’nın etkin efendisi hâline geldi.

Çöküşü de daha az dramatik olmayacaktı.

  • Künye: John Gibson Lockhart – Napolyon Bonaparte’ın Hayatı, çeviren: Uğur Gülsün, İthaki Yayınları, biyografi, 624 sayfa, 2023

Işıl Çokuğraş, C. İrem Gençer – Kurmak ve Onarmak (2023)

‘Kurmak ve Onarmak’, Türkiye’nin ilk kadın mimarlarından Mualla Eyüboğlu’nun kişisel arşivinden yola çıkarak hayatını ve 1940’lardan 1980’lere kadar süren meslek yaşantısını inceliyor.

Eyüboğlu Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü’nden mezun olduktan hemen sonra Cumhuriyet ideolojisinin en önemli girişimlerinden Köy Enstitüleri’nin kuruluşunda çalışmış; kariyerinin sonraki dönemlerinde ise Topkapı Sarayı, Rumelihisarı gibi anıtsal Osmanlı eserlerinin restorasyonunda görev almıştı.

Mualla Eyüboğlu’nun arşivinden otobiyografik notlar, mektuplar, mesleki defterler, çizimler, yapı fotoğraflarından restorasyon süreçlerine ait yazışmalara kadar çok çeşitli belge, mimarın portresini yeniden inşa etmenin yanında dönemin mimarlık ve restorasyon, düşün ve uygulama ortamını da kavramamıza yardımcı oluyor.

  • Künye: Işıl Çokuğraş, C. İrem Gençer – Kurmak ve Onarmak: Mimar-Restoratör Mualla Eyüboğlu (1919-2009), İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, biyografi, 420 sayfa, 2023

Ryan Gingeras – İmparatorluk Vârisi Mustafa Kemal Atatürk (2023)

Bu eser, modern Türkiye’nin kurucusunu anlamlı bir tarihsel perspektife yerleştiriyor ve onun temel fikirlerinin aynı ölçüde derinlikli bir analizini sunuyor.

Osmanlı İmparatorluğu sona yaklaştıkça pek çok Osmanlı askeri vatanı kurtarmak için liderlik vasfına soyundu.

Birinci Dünya Savaşı yalnızca Osmanlı topraklarının çözülmesine değil, öne çıkan bu liderlerin de farklı fikirler ortaya atmasına yol açtı.

Enver, Talat ve Cemal Paşa troyka yönetimi ile birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti de siyaset sahnesinden silinirken Selanik’ten yeni bir lider çıktı.

Hem dönemin bütün hizipleriyle irtibatta olan hem de onlardan ayrı bir yola çıkan Mustafa Kemal, İmparatorluk’tan kalan mirasla bir Cumhuriyet kurdu.

İtilaf Devletleri’ni hem savaş meydanında hem de masada mağlup ettikten sonra devraldığı mirası tüm dünyanın gözleri önünde ileriye taşıdı.

Bu mirasın içinden alınanlar ile geçmişe terk edilenler modern Cumhuriyet’in yapılarını oluşturdu.

İmparatorluğun kaderiyle oynamaya aday Selanikli bir gençten, asker Mustafa Kemal’e oradan devlet kurucusu Atatürk’e yolculuğu ele alan bu kitap, hem geç dönem Osmanlı İmparatorluğu’nun hem de erken Cumhuriyet’in sancılı yıllarının da özlü bir anlatımını sunuyor.

  • Künye: Ryan Gingeras – İmparatorluk Vârisi Mustafa Kemal Atatürk, çeviren: Dara Elhüseyni, Fol Kitap, biyografi, 2023

Stephen Hawking – Benim Kısa Tarihim (2023)

‘Benim Kısa Tarihim’de, Stephen Hawking’in savaş sonrası Londra’sında şekillenen çocukluğundan uluslararası üne kavuştuğu yıllara doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Erken bir ölüm ihtimalinden güç alarak büyük adımlar atmaya başladığını ifade eden Hawking, tevazu ve ironiyle kaleme aldığı bu satırlarda bizi kişisel kozmosuyla buluşturuyor.

Kitap, hem kişisel bilgiler edinmek için okunabilir hem de bir umuda sarılmanın hayatımızı nasıl dönüştürdüğünü daha iyi kavrayabilmek için.

  • Künye: Stephen Hawking – Benim Kısa Tarihim, çeviren: Sıla Okur, Alfa Yayınları, otobiyografi, 120 sayfa, 2023

Timothy Brennan – Aklımdaki Diyarlar (2023)

Edward Said, “Şarkiyatçılık” teriminin dile eleştirel bir anlamda girmesiyle sonuçlanan ve onun, postkolonyal çalışmaların kurucu babası olarak görülmesine yol açan çok etkili kitabı ‘Şarkiyatçılık’ ile tanınır.

Said’e göre Doğu-Batı ayrımı, asla temel ve aşılmaz bir boşluk konumunda değildi.

Aslında ‘Şarkiyatçılık’ı tam da bu iddiaya karşı çıkmak için yazmıştı.

Bölünme, ona göre daha ziyade jeostratejikti.

Avrupa, Doğu’ya hâkim olmak için önce ana meseleye hâkim olması gerektiğini hissetmiş ve bilgi güç olduğu için, bu hâkimiyet Şark’ın özünü, onun gerçek içsel karakterini belirleme biçimini almıştı.

Bu yaklaşım, Avrupa’nın üstlendiği bir projeydi; kaynakları, küresel tasarımları ve Doğu’ya coğrafi yakınlığı vardı ve Doğu, sırf bu nedenle “öteki” olarak tasvir edilmeliydi.

Timothy Brennan’ın yazdığı biyografi Edward Said’in yazar, akademisyen, ünlü bir entelektüel ve siyasi aktivist olarak çeşitli kimliklerini belli bir bağlam çerçevesinde değerlendirerek Said’in yaklaşımlarını detaylı bir analiz halinde ortaya koyuyor.

Bu kitapta 20. yüzyılın en etkili entelektüellerinden biri olan Edward Said’in gelişiminin ve fikirlerinin rotası çizilirken okura da Doğu-Batı çatışması açısından kapsamlı bir bakış açısı kazanma imkânı sunuluyor.

  • Künye: Timothy Brennan – Aklımdaki Diyarlar: Edward Said’in Hayatı, çeviren: Aydın Çavdar, Ayrıntı Yayınları, biyografi, 512 sayfa, 2023