Cengiz Sinan Çelik – Serdestan (2021)

“Geçmişimin ve geleceğimin çatal sesinde kavmim

Katilini arıyordu.”

‘Serdestan’, yirmi dört yıldır cezaevinde bulunan Cengiz Sinan Çelik’in kadim Mezopotamya toprakları ve efsaneler ile tanığı ve mağduru olduğu yakın tarihle ördüğü şiirlerini bir araya getiriyor.

Kitap, esasında, Çelik’in elli dört gün süren işkenceli sorgu sonrasında tutuklanması ve devamında müebbet hapse mahkûm edilmesinin ürünü.

Buna rağmen buradaki şiirlerde ne ağırlaştırılmış hüzün ne de yazıklanma var.

Kitaba adını veren şiirden bir alıntı:

“Kaygılanmayın!

Bir gül nasıl katlanıyorsa dikenine

Sırrımın ahı vebaliyle öylece kanıyorum yüreğime.

Kurbanıyım usulluğunuzun.

Kaygılanmayın!

Gecikmeden ve inan olsun ki –tamahkârlığınızın

sebebi–

bir parça ekmeğinize de elimi sürmeden, usulca

ama tükürerek acımı cehennemateşi

parçalanmışlığınıza

gideceğim!

Yolum uzun…

(…)”

  • Künye: Cengiz Sinan Çelik – Serdestan, Ayrıntı Yayınları, şiir, 160 sayfa, 2021

Edip Cansever ve Alev Ebüzziya Siesbye – İki Satır, İki Satırdır (2021)

“Seni sevmeyi dünyanın en güzel şiiri yapacağım.”

Modern şiirimizin büyük ustası Edip Cansever’in iç dünyasına girmek açısından hazine değerinde bir kitap.

‘İki Satır, İki Satır’dır’, Cansever’in Alev Ebüzziya’ya, 1962-76 yıllarında yazdığı 123 mektuptan oluşuyor.

Burada ne yazık ki, sadece Ebüzziya arşivindeki Cansever mektupları yer alıyor, Ebüzziya’nın Cansever’e karşılık verdiği mektuplarsa saklanmadığı için bulunmuyor.

Cansever’in en üretken döneminde, ‘Tragedyalar’ (1964), ‘Çağrılmayan Yakup’ (1966), ‘Kirli Ağustos’ (1970), ‘Sonrası Kalır’ (1974), ‘Ben Ruhi Bey Nasılım’ (1976) gibi başyapıtlarının oluştuğu yıllarda yazılmış mektuplar bize çok şey söylüyor.

Burada Cansever’in gönlünden geçenleri, sıkıntıları, düşleri, amaçları dile getirişinde; günlerini kimlerle, nasıl geçirdiğini anlatışında; kısacası sözü kâğıda her döküşünde şiirle yaşadığı, özgün buluş ve söyleyişler geliştirdiği görülüyor.

Kitaptan birkaç alıntı:

“İki satır, iki satırdır, Alev reis! Biz ki, çoğu zaman iki satır için yaşıyoruz. Kimi zaman da kelime kelime, harf harf bakarız bu iki satırlara.”

“İster seramik yap, ister kendini koy dünyaya. İkisi arasında büyük bir fark mı var sanıyorsun? Ben seni, acıyı sevgiye dönüştüren; korkuyu cesarete, çirkini güzele çeviren usta bir simyacı olarak görüyorum.”

“Ne sıkıntıyı düşünüyorum bugün, ne ölümü. Dünya beyaz, ben beyazım. Ve insanlar koro halinde şiirlerimi okuyorlar bana. Bense serserinin biriyim. Kafamın içi yanmış yemek kokuyor. Allahtan yanımda değilsin bugün; dudaklarına bakar da, bir hafta sokağa çıkamazdım sonra.”

“Neden her sabah sabah olur. Ben ellerime bakarım, gözlerime. Yazılı kâğıtsız bir dünyada yaşamayı düşlerim hep. Dünyanın en güzel dilekçeleri yıldızlardır, en güzel makbuzlar yeni kesilmiş yaşlı ağaçlardır, en güzel senetler o gün sevdiğim biriyle buluşacağım saattir. Ben mektubum, kitabım, boşluğa içinden giydirilmiş kahverengi bir eldivenim.”

“Dün gece bir transatlantik geçti, İstanbul bir başka yere göç ediyor sanırdın.”

  • Künye: Edip Cansever ve Alev Ebüzziya Siesbye – İki Satır, İki Satırdır: Alev Ebüzziya’ya Mektuplar 1962-1976, yayına hazırlayan: Habil Sağlam, Yapı Kredi Yayınları, mektup, 304 sayfa, 2021

Anonim – Homerosçu İlahiler (2021)

‘Homerosçu İlahiler’, eski Yunan dini ve mitolojisi konusunda eşsiz bir kaynaktır.

Burada, her biri Yunan tanrılarına yönelik “heksametron” veznindeki otuz üç “hymnos”tan (ilahi/neşide) oluşan bir külliyat yer alıyor.

Bunların Homerosçu ilahiler olarak tanımlanmasının nedeni de Homeros’a atfedilmeleri.

Hepsi tanrılara yönelik bir çağrıyla başlayan ve bir elvedayla tanrıyı uğurlayarak sonlanan ilahiler Yunan dini ve mitolojisi kadar, mitsel coğrafya tasavvuru ve ayrıca Homeros çağından itibaren sürdürülen icra geleneğine dair kilit önemde olması.

İlahiler, Erman Güran’ın özenli çevirisi ve zengin notlarıyla Türkçeye çevrilmiş.

  • Künye: Anonim – Homerosçu İlahiler, çeviren: Erman Gören, Yapı Kredi Yayınları, şiir, 144 sayfa, 2021

Murathan Mungan – Aşk İçin Ne Yazdıysam (2016)

Şimdiye kadar pek çok esere imza atmış Murathan Mungan, aşkı en güzel anlatan şairlerimizden biri olarak bilinir.

Bu seçki, Mungan’ın aşk temalı şiirlerinden oluşuyor.

Mungan’ın farklı kitaplarında yer almış aşk şiirlerini, tek kitapta bir araya getiren eser, genç olan veya kendini hep genç hisseden aşk şiiri tutkunu okurlar için güzel bir hediye.

  • Künye: Murathan Mungan – Aşk İçin Ne Yazdıysam, Metis Yayınları

Nilgün Marmara – Kâğıtlar (2016)

Nilgün Marmara’nın teksir kâğıtlarına, bir zamanlar bakkallarda mektup kâğıdı diye satılan kâğıtlara, iş ajandalarından ya da okul defterlerinden, bloknotlardan koparılmış sayfalara yazdığı notlarından bir seçki.

Kitap, Marmara’nın külliyatına önemli bir katkı sunuyor ve ayrıca, Marmara’nın hiçbir yerde yayımlanmamış şiirlerini ve bazı şiirlerinin ilk denemelerini barındırıyor.

  • Künye: Nilgün Marmara – Kâğıtlar, Everest Yayınları

Oktay Rifat – Elleri Var Özgürlüğün (2016)

 

“Bakıyorum, ne yeteri kadar ağacım,
Ne çakılım, ne insanım yeteri kadar.
Türlü giysilerle çıplağım, üşüyorum.”

‘Elleri Var Özgürlüğün’, Oktay Rifat’ın Garip’ten sonraki altıncı şiir kitabı.

İlk olarak 1966’da yayımlanan ve Antik Yunan destanları ve tragedyalarıyla ilerleyen şiir, hem izlekleri hem imge örgüsü hem de tarihten güncelliğe uzanmasıyla, Rifat şiirinde yeni bir yönelişe işaret eder.

Elimizdeki kitap, 50 yaşına girmiş bu şiiri özel bir baskıyla sunuyor.

  • Künye: Oktay Rifat – Elleri Var Özgürlüğün, Yapı Kredi Yayınları

Edip Cansever – Ben Ruhi Bey Nasılım (2016)

“Gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda / Gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi”.

Edip Cansever’in en ünlü şiirlerinden biri olan ‘Ben Ruhi Bey Nasılım’, böyle açılır.

Bu kitap ise, 1976’da yayımlanan ve ertesi yıl Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü verilen bu kitabının yayımlanışının 40. yılına özel bir baskı.

Başta Edip Cansever hayranları olmak üzere bütün şiir sevenleri mutlu edecek bir hediye.

  • Künye: Edip Cansever – Ben Ruhi Bey Nasılım, Yapı Kredi Yayınları

Charles Baudelaire – Kötülük Çiçekleri (2016)

Charles Baudelaire’in, modern şiirde dönüm noktası olarak kabul edilen başyapıtı.

“Kalbim, boyun eğ, katlan; hayvanca uykuna yat.” diyen şair, büyük kentin arada kalmış bireyini, vicdan azabının dinmek bilmez ıstırabını, yaşıyor olmanın büyük mutluluğunu ve elbette ki o muazzam trajedisini melankolik ve dehşetli imgelerle kuruyor.

  • Künye: Charles Baudelaire – Kötülük Çiçekleri, çeviren: Ahmet Necdet, Ayrıntı Yayınları

Kolektif – Muhacirnâme (2016)

Mübadele’den sonra Yunanistan’da muhacirlerin anadili olan Türkçede ama Yunan harfleriyle basılan Prosfigiki Foni / Muhacir Sedası gazetesinden derlenen 25 şiir, burada.

Şiirler, modern Yunan tarihinin en can alıcı olaylarından olan Mübadele’yi, Yunan ordusunun faciayla biten Anadolu seferinin sonundaki meşakkatli sürgün sürecini tasvir ediyor.

  • Künye: Kolektif – Muhacirnâme, hazırlayan: Evangelia Balta ve Aytek Soner Alpan, İstos Yayın

Mahmud Derviş – Bu Şiirin Bitmesini İstemiyorum (2016)

“Maziyi biliriz ama oradan geçmeyiz / Aramakla geçirmeyiz yaz gecelerini / Dünün altın şövalyeliklerini…”

Dünyaca ünlü Filistinli şair Derviş, elimizdeki kitabında yer alan bir şiirinde böyle diyor…

Derviş’in mücevher gibi ışıldayan şiirleri, Arapça’dan yapılmış harikulade çevirileriyle karşımızda.

  • Künye: Mahmud Derviş – Bu Şiirin Bitmesini İstemiyorum, çeviren: Mehmet Hakkı Suçin, Yapı Kredi Yayınları