J. B. Mackinnon – Dünyanın Alışverişi Bıraktığı Gün (2024)

Alışveriş yapmayı bırakamayız ancak alışveriş yapmayı bırakmalıyız – işte bu, yaşamlarımızı ve geleceğimizi belirleyen tüketici ikilemidir.

Peki gerçekten de alışveriş yapmayı bıraksaydık ne olurdu?

Gezegeni, iyileşmesi için gereken sürenin neredeyse iki katı hızla tüketiyoruz.

Ekonomilerimizi desteklemek için daha önce hiç alışveriş yapmamış gibi alışveriş yapmamız gerektiği söyleniyor.

Evet, bunu daha sorumlu bir şekilde yapabiliriz ancak mevcut tüketim düzeyimiz gezegenin tahrip olmasındaki en önemli faktör olmaya devam ediyor.

Buna rağmen, ıvır zıvıra olan bağlılığımız artmaya devam ediyor.

  • Ama eğer bir anlığına dursaydık dünyamız nasıl olurdu?
  • Medeniyet yok olur muydu?
  • Gezegenin ekolojisi yeniden mi doğardı?
  • Düşünme, üretim, zaman kullanma, bireyselliğimizi ifade etme şeklimize ne olurdu?
  • Hayat daha mı iyi yoksa daha mı kötü olurdu?

Kendi kişisel tercihlerimiz dünyayı riske atıyor.

Ekonomilerin geçici kapanmalar yaşadığı dönemleri ve küçük esnafların yer aldığı sıfır tüketim topluluklarını ziyaret ederek ve çeşitli uzman görüşlerine yer vererek, bu kitap aslında bu konuya yönelik derinlemesine araştırılmış bir düşünce deneyi, tüketimle olan ilişkimizin tarihi ve geleceğe yönelik bir hikayedir.

‘Dünyanın Alışverişi Bıraktığı Gün’, kim olduğumuz ve ne kullandığımızın esaslı bir incelemesi ve daha sürdürülebilir bir dünya için sunulan bir bakış niteliğinde bir kitap.

  • Künye: J. B. MacKinnon – Dünyanın Alış Verişi Bıraktığı Gün: Tüketimciliğe Son Vermek Çevreyi ve Kendimizi Nasıl Kurtarır?, çeviren: Nezir Kalkan, Scala Yayıncılık, siyaset, 352 sayfa, 2024

Walter Lipmann – Hayalet Kamu (2024)

Walter Lippmann’ın, ‘Hayalet Kamu’ eseri, “doğrudan demokrasi”nin pek çok aracına ve politikacılara güvenilmeyen çağımızda hâlâ geçerliliğini ve güncelliğini koruyor.

Lippmann, Amerikan demokrasisinin hastalıklarına oldukça eleştirel yaklaşıyor.

Antipopülist tutumdaki bu eser elitizmi, geçmişte önemli etkileri olmuş, ciddi ve farklı bir entellektüel seçenek olarak savunuyor.

Lippmann’ın demokrasi üzerine mitlerden arındırılmış görüşleri günümüzde de yankı bulmaya devam ediyor.

‘Hayalet Kamu’, yalnızca demokrasi konusunda değil reformlar konusunda da “inancını yitirmiş insanı” ele alıyor.

Lippmann’a göre, ortalama seçmen yönetemez.

“Kamu” dediğimiz yalnızca bir “hayalet”tir.

Yazar, politika üreticileri uzmanlar, amatörler olarak değil sürecin içindekiler ve dışındakiler olarak ayırıyor.

Lippmann, ilerlemeci siyasetin temel varsayımı olan karar almanın bütün olarak halkın elinde olması fikrini savunan teorilere meydan okuyor.

  • Künye: Walter Lipmann – Hayalet Kamu, çeviren: Cem Evrim Aslan, Kabalcı Yayınları, siyaset, 128 sayfa, 2024

David W. Lesch – Suriye (2024)

 

Arap Baharı’nın özgürlükçü söylemi Suriye’ye de ulaştı ve sonucunda iç savaşa yol açtı.

Bundan en çok etkilenen ülkelerin başında da Türkiye var.

Son 10 yıldır Türkiye’nin siyasi iklimini, çalışma hayatını, ekonomisini, güvenlik politikasını, sosyal hayatını vd. etkileyen en önemli unsurların başında Suriye geliyor.

Ancak hem tarihî hem de kimi kültürel bakımlardan yakın komşumuz hakkında Türkiye literatüründe objektif çalışmalar bir elin parmaklarını bile geçmiyor.

Uluslararası üne sahip Suriye uzmanı David W. Lesch, titizlikle kaleme aldığı Suriye’de okuyucuyu, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminden günümüzdeki iç savaşa kadar Suriye tarihinin son yüz yılında aydınlatıcı bir yolculuğa çıkarıyor.

Kitap Suriye’nin bir ulus olarak ne olduğu, nereden geldiği ve Suriye’nin bağımsızlığını kazanmasından bu yana liderlerinin yaptığı seçimlerle ilgili temel soruları yanıtlıyor.

Lesch okuyucuyu Suriye’deki muhalefetin ve iç savaşın ilk günlerine kadar götürüyor, öncelikle güncel olayların arka planında yaşananları ortaya sermeye gayret ediyor.

David W. Lesch, Suriye’nin siyasi tarihinin objektif ve gerçekçi bir dökümünü çıkarmayı ve “ülkenin zengin ve çok kültürlü tarihî bir harmandan Avrupa dayatmasıyla gelişen yapaylığa ve bağımsızlık sonrası dönemin politik-jeostratejik zorluklarından tek partili askerî diktatörlüğe, trajik bir iç savaşın patlak verdiği sosyoekonomik ve politik ortama gidişinin genel hatlarını çizmeyi” amaçlıyor.

  • Künye: David W. Lesch – Suriye, Liberus Yayınları, inceleme, 156 sayfa, 2024

Samir Amin – İnsanlar Tarihlerini Kendileri Yazar (2024)

Radikal politik iktisatçı Samir Amin (1931-2018), ardında Marksist yazılardan oluşan değerli bir külliyat bıraktı.

Amin’in iktisattan kültüre uzanan entelektüel yelpazesi takdire şayandı ve verdiği dersler hâlâ önemini koruyor.

Bu kitap, Monthly Review Press tarafından Samir Amin’in yirmi birinci yüzyılda yazdığı en önemli on makalesinin Monthly Review dergisinden derlenerek yayımlanmasıyla oluştu.

Koleksiyonun “Giriş” kısmı, Amin’in arkadaşı ve yoldaşı olan Marksist filozof Aijaz Ahmad tarafından yazıldı ve Amin’in yaşamı ile çığır açan çalışmaları hakkında kapsamlı bir inceleme sunuyor.

Ahmad ayrıca “Devrim mi Çöküş mü?” ve “Çağdaş Emperyalizm” gibi çarpıcı ve zekice yazılmış makaleleri okumak için bağlamsal bir odak noktası sunuyor.

Sermayenin ve burjuva ideolojisinin tüm biçimlerinin verdiği büyük hasarı daha iyi kavramak için birebir.

  • Künye: Samir Amin – İnsanlar Tarihlerini Kendileri Yazar: Kapitalizm, Emperyalizm ve Devrim Üzerine Yazılar, çeviren: Adnan Kahiloğulları, Efil Yayınevi, siyaset, 288 sayfa, 2024

Aytek Soner Alpan – 1929 Tatavla Yangını ve Tatavla’nın “Kurtuluş”u (2024)

Aytek Soner Alpan, ‘1929 Tatavla Yangını ve Tatavla’nın “Kurtuluş”u’ başlıklı çalışmasında, bir semti kül eden yangının Türk milliyetçiliği tarafından nasıl araçsallaştırıldığının izini sürüyor.

Rum kimliğiyle özdeşleşen Tatavla’nın, ulus anlatısı için bir tehdit nesnesi olarak algılanışının çok boyutlu yansımalarını ele alan Alpan, yangının Türkleştirme politikası için nasıl bir fırsat olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.

“Tatavla Nasıl Kurtuldu?” başlıklı ilk bölümde, yangının ardından ulusal belleğin tüm kodlarının seferber edilerek mahallenin bir ulusal öteki olarak stigmatize edilişi ve Tatavla adının Kurtuluş olarak değiştirilmesi süreci aktarılıyor.

“Bir Cemaatin Seksüel Olarak Tahayyülü: Tatavla Dilberi Sokrati” başlıklı ikinci bölümde ise Tatavla’nın hâkim ulusal kimliğin muhayyilesinde nasıl yer edindiği, yangından birkaç ay sonra yayımlanan bir tefrika üzerinden milliyetçilik ve cinsellik arasındaki ilişki kuramsallaştırılarak tartışılıyor.

  • Künye: Aytek Soner Alpan – 1929 Tatavla Yangını ve Tatavla’nın “Kurtuluş”u, İstos Yayın, tarih, 184 sayfa, 2024

Neil Faulkner – Tırmanan Faşizmin Kitle Psikolojisi (2024)

Dünyanın farklı coğrafyalarında otoriter sağın ve faşist hareketlerin güçlenmesine tanıklık ediyoruz.

Günümüz dünyası faşist bir irrasyonalizm kasırgasının etkisi altında.

Dinmek bilmeyen bu kasırga otoriterlik, milliyetçilik, ırkçılık, kadın düşmanlığı, homofobi, narsisizm, komplo teorileri ve hakikatin önemini yitirmesi türünden belirtilerle dışavuruyor kendini.

Ünlü Marksist tarihçi Neil Faulkner bu kısa ve özlü kitabında, Marksist-Freudyen teoriden yararlanarak faşizmin kitle psikolojisinin güncel bir analizini sunuyor.

Faulkner, Marksizmi psikanalizle yoğururken ikisinin de sınırlarını genişleten; ancak bunu teorik bir cambazlık arzusuyla değil, günümüzün yaygın narsisistik-otoriter kişiliğini geçer akçe kılan özgürlük korkusu ve psikotik öfkenin sebeplerini kavrama maksadıyla yapıyor.

Faşizm ile otoriterliğin insanların zihinleri ve ruhlarına zoraki istikamet iddiasıyla çıkardığı bu celbin, esasen demokrasinin başını ezmeye çalışan neoliberal sömürü ve baskı sistemine hizmet ettiğini gözler önüne seriyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Umut sınıf mücadelesindedir. Kapitalizm evreninde yaşanan zihinsel ıstırabı sona erdirmek, yani narsisizme, otoriterliğe ve faşizmin kitle psikolojisine yol açan toplumsal koşulları ortadan kaldırmak için müşterekleri yeniden halka vererek, iktisadi ve toplumsal yaşam üzerinde demokratik bir denetim kurarak, doğa ile toplum arasındaki metabolik kopuşu tedavi ederek yabancılaşmanın üstesinden gelmek zorundayız. Sevgi ile emeğin -işbirliği, dayanışma ve özgürlüğe dayanan- yeni topluluklarda çiçek açabileceği bir dünya yaratmak zorundayız.”

  • Künye: Neil Faulkner – Tırmanan Faşizmin Kitle Psikolojisi: Marksist-Freudyen Bir Analiz, çeviren: Utku Özmakas, Yordam Kitap, siyaset, 96 sayfa, 2024

Kolektif – Dayanışmanın Zincirlerini Çözmek (2024)

Özgürlükçü düşünce tarihinin en etkili düşünürlerinden anarşist komünizmin kuramcısı Peter Kropotkin’in ‘Karşılıklı Yardımlaşma’ kitabı, dayanışma ve yardımlaşma ahlakının doğadaki ve insan öncesi türlerdeki kökenlerinin izini süren klasikleşmiş bir çalışmadır.

Geliştirdiği noröplastisite kavramı üzerinden nörobilim alanına önemli katkılarda bulunan ve Derrida’nın öğrencisi olmuş çağdaş filozof Catherine Malabou’nun geç dönem çalışmaları da giderek anarşizm üzerine yoğunlaşmaktadır.

Böylece çağdaş Fransız felsefesi ile klasik Rus anarşizmi arasında karşılıklı yardımlaşmaya dayalı, özgür bir temas doğmuş olur.

Fakat bu ciltte bir araya gelen metinler iki büyük düşünsel kaynağı daha bir araya getirirler: Fen bilimleri ve sosyal bilimler arasında özellikle insan doğası tartışmaları konusundaki kutuplaşmaları aşacak köprüler kuran bir felsefi-politik tartışma zemini kitabın yazarları tarafından yine aynı doğrultuda kurulur.

Darwin, Kropotkin, Proudhon, Stirner, Foucault, Simondon, Dawkins, Malabou gibi düşünürler etrafında gelişen bir dizi tartışmadan yola çıkarak; ırkçılık karşıtı hareketler, Siyah hareketi, Polonya Dayanışma Hareketi, feminist hareket, LGBTİ+ hareketler, müşterekler mücadelesi gibi toplumsal hareketlere odaklanan bu eser, insan öznelliği ile dayanışmacı direniş biçimleri arasındaki bağlantılara dikkat çeker.

Tam da Kropotkin’in yaptığı gibi, insan öncesi biyolojik kökenlerden en kapsamlı dayanışmacı mücadelelere uzanan ortak çizgileri, Malabou’nun nöroplastisite kavramı etrafından dönen olağanüstü zengin tartışmaların ışığında belirginleştirir.

‘Dayanışmanın Zincirlerini Çözmek’ bugün felsefe, bilim ve politikanın bambaşka bir kesişimine işaret ederek politikayı biyolojinin yardımıyla düşünmenin zorunlu olarak bir fiyaskoyla sonuçlanmaya mahkûm olmadığını gösteriyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Dayanışmayı, karşılıklı yardımlaşmayı ve anarşizmi düşünmek, nasıl birlikte yaşayabileceğimiz ve yaşadığımızla bunu nasıl farklı yapabileceğimizi düşünmektir. Karşılıklı yardımlaşma Peter Kropotkin’in meşhur ifadesinde evrimsel bir etmendir ama aynı zamanda eylemcilerin kriz zamanlarında giriştikleri bilinçli bir politik stratejidir. Biyoloji ve politikayı birleştiren bu tutum, ihtilaflara ve hatta mahcubiyete kaynaklık etse de yakın dönemin gelişmeleri yeniden düşünmeyi gerektirmektedir. Bu cilde katkıda bulunan yazılar, karşılıklı yardımlaşma fikrine duyulan ilgiyi yenilemeyi ve biyolojik iddiaların nasıl özcü kısıtlamalar gibi görünmeden politik projelere dahil edilebileceğini düşünmeyi hedeflemektedir. Dolayısıyla dayanışmanın ve karşılıklı yardımlaşmanın toplumsal yaşamımız için taşıdığı gerekliliğe işaret ederken onları sık sık içinde bulduğumuz biyolojik ve sembolik zincirlerden kurtarmayı amaçlamaktadır.”

  • Künye: Kolektif – Dayanışmanın Zincirlerini Çözmek: Karşılıklı Dayanışma ve Anarşizm Üzerine, derleyen: Catherine Malabou, Dan Swain, Petr Urban, Petr Kouba, çeviren: Akın Emre Pilgir, Livera Yayınevi, siyaset, 416 sayfa, 2024

Kolektif – Neden Çalışalım ki? (2024)

Bugün işin, asgari geçimimizi sağlamak dışında hiçbir anlamı yok.

Farklı yaklaşımlar üzerinden çalışma meselesini ele alan ‘Neden Çalışalım ki?’ alternatif bir toplumun olanaklarını inceleyen yazar ve sanatçıların makale ve illüstrasyonlarından oluşuyor.

Çalışma kavramının tarihini, insanı masaya zincirleyen “iş kültürü”nü, modern dünyanın zorlu çalışma koşullarını ve vaat edilen boş zaman toplumunu mercek altına alan yazarlar ücretli işçiliğin özünde ahlaki bir değerinin bulunmadığı ve her ne kadar uzak görünse de hayatın daha farklı yaşanabileceği, hatta yaşanması gerektiği fikrinde buluşuyor.

  • Künye: David Graeber, William Morris, Peter Kropotkin, Voltairine De Cleyre, George Woodcock, Colin Ward, Juliet Schor, Bertrand Russell vd. – Neden Çalışalım ki?: Boş Zaman Toplumuna Dair Savlar, derleyen: Freedom Press, çeviren: Begüm Berkman, Tellekt Kitap, siyaset, 304 sayfa, 2024

David North – Siyonizmin Mantığı (2024)

Bu kitapta David North’un İsrail’in Gazze’deki ABD-NATO destekli soykırımına yanıt olarak verdiği dört konferans yer alıyor.

North, hem ABD’deki Sosyalist Eşitlik Partisi’nin hem de Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin Uluslararası Yayın Kurulu’nun başkanı.

Kendisi yarım yüzyılı aşkın bir süredir uluslararası sosyalist harekette önde gelen bir rol oynadı.

North’un 24 Ekim 2023 tarihinde Michigan Üniversitesi’nde verdiği ilk konferans, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısını Siyonizmin Filistin halkını ezmesi bağlamına yerleştirdi.

Birkbeck, Londra Üniversitesi’nde 18 Kasım 2023’te verilen ikinci konferansta, Siyonist siyaset ve ideolojiye yönelik sosyalist muhalefetin 19. yüzyıla kadar uzanan tarihi gözden geçirildi.

North, 14 Aralık 2023’te Berlin Humboldt Üniversitesi’nde verdiği üçüncü konferansta ise Alman hükümetinin Siyonizm karşıtlığının “antisemitizm” olduğu iddiasını sert bir eleştiriye tabi tuttu.

North, 12 Mart 2024 tarihinde Michigan Üniversitesi’nde verdiği dördüncü konferansta, ABD Hava Kuvvetleri mensubu Aaron Bushnell’in Washington’daki İsrail Büyükelçiliği önünde “Özgür Filistin” sloganları atarak kendini yakması olayından gerekli siyasi dersleri çıkarıyor.

North, bu konferansı şu sözlerle noktalamıştı:

Büyük siyasi sorunlar ve zorluklarla karşı karşıyayız. Bunlar çözülebilir. Ancak bunları çözmek için devrimci bir parti inşa etmeliyiz. Bu parti işçi sınıfının geniş kitlelerinin bağlılığını kazanmalıdır. Aaron Bushnell’in ölümünden ve çağımızın krizinin kavranmasından çıkarmamız gereken temel, esas ders budur.

San Diego’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden Sosyoloji Profesörü Charles

David North’un savaşın ortasında verdiği bu konferanslar, Siyonizmin ve İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısının son derece özlü, tarihsel olarak bilgilendirici ve siyasi olarak yıkıcı bir iddianamesi niteliğinde.

‘Siyonizmin Mantığı’, North’un Lev Troçki ve Yirmi Birinci Yüzyılda Sosyalizm Mücadelesi kitabının Türkçe basımı için 5 Kasım 2023’te İstanbul Kitap Fuarı’nda yaptığı sunuş konuşmasını da içeriyor.

  • Künye: David North – Siyonizmin Mantığı: Milliyetçi Mitten Gazze Soykırımına, çeviren: Ulaş Ateşçi, Mehring Yayıncılık, siyaset, 110 sayfa, 2024

Robert J. C. Young – Postkolonyalizm (2024)

Derin eşitsizlikler üzerine kurulu bir dünyada yaşıyoruz.

Sömürgeciliğin tasfiyesine rağmen, eski emperyal devletler, önceden hükmettikleri ülkeler üstündeki egemenliklerini büyük oranda koruyorlar.

‘Postkolonyalizm’, sömürgecilik karşıtı mücadeleyi farklı bir bakış açısıyla, bugüne uzanan bir izlekte inceliyor; Batı egemenliğinin eski ve yeni görünümlerini eleştirel bir gözle ele alıyor.

Sömürgeciliğe karşı mücadelenin hem tarihini hem temel tartışmalarını ortaya koyarken dünya düzenine dair düşüncelerimizi de yeni bir perspektife yerleştiriyor.

Robert J. C. Young; ezilen, hor görülen, baskı altında yaşayan kadınların, yurtlarından edilmiş mültecilerin, kendi toplumları içinde en küçük düşürücü şekillerde yaşamaya mahkûm edilenlerin, kültürleri ve yaşam alanları yok edilen yerli halkların, işgal altında yaşayan Filistinlilerin hayatlarına dokunuyor.

Siyasal, toplumsal ve kültürel tahakkümün eski biçimleriyle birlikte şimdiki yansımalarını da incelikle dile döküyor.

Geniş bir coğrafyaya yayılan incelemesinde müzikten edebiyata, sömürgeci geçmişin kalıntılarının nasıl hâlâ ayakta kalabildiğini sorguluyor ve en çok da kendi hayatlarımızı ve zihinlerimizi sömürgeci bakıştan kurtarmanın yollarını arıyor.

  • Künye: Robert J. C. Young – Postkolonyalizm: Çok Kısa Bir Giriş, çeviren: Turgay Sivrikaya, İletişim Yayınları, siyaset, 192 sayfa, 2024