Gabor Maté ve Daniel Maté – Normal Efsanesi (2023)

Sağlık söz konusu olduğunda “normal” dediğimiz şey nedir?

Ya da normalleştirmek?

Önceden anormal olan bir şey radarımıza yakalanmasın diye türettiğimiz bir şey midir normalleştirmek?

Bu durumda normal, “burada görülecek bir şey yok, tüm sistemler sağlıklı bir şekilde çalışıyor, daha fazla araştırmaya gerek yok” anlamına geliyor.

Oysa modern psikoterapi deyince tüm dünyada akla gelen ilk isimlerden biri olan Dr. Gabor Maté için durum hiç de böyle değil.

Maté hâkim “normal” algısının yanlış olduğunu, bu algının travma ve stresi, modern hayatın bedenlerimiz üzerindeki etkisini tamamen göz ardı ettiğini söylüyor.

Tüm uzmanlığına ve teknolojik gelişmelere rağmen Batı tıbbı insanı bütünlüklü bir şekilde ele almada sık sık başarısızlığa uğruyor; bugünün kültürünün, bedeni nasıl strese soktuğunu görmezden geliyor, duygusal dengeyi hakir görüp bütün sorumluluğu bağışıklık sistemine yüklüyor.

Gabor Maté, oğlu Daniel Maté ile yazdığı bu kitapta; karşılanmayan gelişimsel ihtiyaçların, stresin ve travmanın fizyolojik etkilerinin izini sürüyor, bizi hasta eden şeylerle ilgili efsaneleri çürütüyor, bireylerin marazları ile toplumun gittikçe azalan refahı arasındaki noktaları birleştiriyor, böylece ortaya sağlık ve iyileşme üzerine şefkatli bir rehber çıkıyor.

  • Künye: Gabor Maté ve Daniel Maté – Normal Efsanesi: Toksik Bir Kültürde Travma, Hastalık ve İyileşme, çeviren: Engin Süren, Hep Kitap, psikoloji, 552 sayfa, 2023

Michaela Muthig – Neden Kendimi Yetersiz Hissediyorum? (2023)

  • Kendinizi diğerleriyle kıyaslayınca hep yetersiz mi buluyorsunuz?
  • Bulunduğunuz yeri, kazandığınız başarıları aslında hak etmiyormuşsunuz gibi mi hissediyorsunuz?
  • Hatta bugüne dek herkesi kandırmış olsanız bile, bir gün birilerinin maskenizi alaşağı edeceğinden, foyanızın ortaya çıkacağından mı korkuyorsunuz?
  • Peki imposter sendromunu duymuş muydunuz?
  • Psikoloji dünyasındaki adıyla “imposter sendromu” ya da “sahtekâr sendromu”ndan mustarip insanlar, başarılarını hep şans ya da tesadüflerle açıklar, hatta takdir gördüklerinde başkalarını kandırıyormuş gibi hissederler.

Dolayısıyla kendi yetenek ve çabalarını görüp kabul etmek yerine, sürekli ifşa olma korkusuyla yaşarlar.

Bu “felaket”i önlemenin tek yolunun ise daha çok çaba sarf etmek olduğunu düşünerek kendilerini tüketircesine uğraşırlar.

Psikoterapist Michaela Muthig, ‘Neden Kendimi Yetersiz Hissediyorum?’ kitabında bu yaygın durumun derinliklerine iniyor; özgüven düşüklüğünün spesifik bir türü olan imposter sendromunun hangi nedenlerden kaynaklanabileceğini ve kendisini ne kadar farklı biçimlerde gösterebileceğini anlatmanın yanı sıra, bize kendimizi de anlamamızı sağlayan sorular yöneltiyor.

  • Hangi karakter özelliklerine sahip bireyler imposter fenomenine meyillidir?
  • Hangi çocukluk yaşantıları özgüven düşüklüğüne sebep olur?
  • Korkularımız kendini nasıl gösterir?
  • Daha önemlisi, bunları anladıktan sonra hayatımızı kolaylaştırmak için neler yapabiliriz?

Muthig, kitabında hem bu soruları cevaplamamıza yardımcı oluyor hem de bize yanıtlarımız doğrultusunda hareket edeceğimiz alıştırmalar ve ödevler sunuyor.

‘Neden Kendimi Yetersiz Hissediyorum?’, içimizdeki her şeyi olduğundan daha kötü gösteren çarpık aynayı düzelterek özgüvenimizi geri kazanmamız için elimizden tutan, gerçek bir elkitabı.

  • Künye: Michaela Muthig – Neden Kendimi Yetersiz Hissediyorum?: Imposter Sendromu ve Sahtekârlık Duygusu, çeviren: Çağlar Tanyeri, Mundi Kitap, psikoloji, 208 sayfa, 2023

Daniel J. Levitin – Başarılı Yaşlanma (2023)

Bazı insanlar diğerlerinden daha iyi yaşlanır.

Bunun nedeni genetik, kişilik, sosyoekonomik durum ya da salt şans mıydı?

Beyinde bu değişimlere yol açan neler yaşanıyor?

Yaşlanmaya eşlik eden bilişsel ve fiziksel yavaşlamayı engellemek için neler yapabiliriz?

Pek çok insan seksenli ve doksanlı yaşlarına iyi bir şekilde gelirken, diğerleriyse yaşamdan elini ayağını çekmiş, kendi zafiyetlerinin mahpusları olmuş, sosyal bakımdan yalıtılmış ve mutsuz görünür.

Son 20-30 yılımız hakkında nasıl düşündüğümüze ilişkin yeni bir yaklaşım getiren Daniel J. Levitin ‘Başarılı Yaşlanma’da yaşlanmanın salt bir zayıflama dönemi olmadığını, bebeklik ya da ergenlik dönemleri gibi kendi talep ve avantajlarını getiren benzersiz bir gelişim evresi olduğunu gösteriyor.

Bireyler ve toplum olarak yaşlanma hakkında bütünüyle farklı düşünmemize yardımcı olmayı amaçlayan yazar, kuşaklararası etkileşimleri günlük deneyimlerin dokusuna örerek yaşlıların hünerlerini kucaklayan bir kültürün gelişimini ilerletmeyi arzu ediyor.

Beyin bilimine, bilhassa da gelişimsel sinirbilim ve bireysel farklılıklar psikolojisinden edinilen içgörülere bakan ‘Başarılı Yaşlanma’, insani hikâyemizin son bölümü olan yaşlanma sürecine dair dönüştürücü bir anlayış ortaya koyuyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Hayatın sonundan geriye baktığımızda, hangi unsurlar iyi yaşanmış bir hayat hissine işaret eder? Yaşamdan aldığımız tatmini azami seviyeye çıkaracak ve yaşamlarımıza anlam katacak hangi kararları alabiliriz?”

  • Künye: Daniel J. Levitin – Başarılı Yaşlanma, çeviren: Burcu Halaç, Tellekt Kitap, sağlık, 608 sayfa, 2023

Svend Brinkmann – Olan Biteni Kaçırma Keyfi (2023)

Sosyal bilimcilerin “aşırılık çağı” diye nitelediği bir zamanda yaşıyoruz.

Seçenekler sonsuz, onlara ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay görünüyor.

Fakat bu sınır tanımaz kültür ortamında, her şeye yetişmek mümkün olmadığı gibi muhtemelen anlamlı da değil.

  • O halde birey olarak hayatlarımıza nasıl biçim kazandıracağız?
  • Seçeneklerle ve ayartmalarla dolu hayatımızda, en kötü senaryo olan biteni kaçırmak.
  • Son gelişmeleri, maç sonuçlarını, bize özel alışveriş fırsatlarını yakalamaya çalışırken, en çok odağımızı korumakta zorlanıyoruz.
  • Özdenetim, itidal, ölçülülük gibi kavramlar yerini hedonik bir döngüye mi bıraktı?
  • Bir şeyden feragat etmeden bir diğerine tutunmak mümkün müdür?
  • Her şeyi birden yapma telaşının bedeli nedir?
  • İnsan potansiyeli efsanesi nedir, eylemlerimiz üzerinde nasıl bir etkisi vardır?
  • Sonsuz mutluluk ve doyum arayışı saplantısından kurtulabilir miyiz?
  • Her şeyi deneme arzusunun kaynağı nedir?
  • Sınırlar her durumda aşılmak için midir, onlarla yaşamak bize ne kazandırır?
  • Kendine hâkim olma sanatı öğrenilebilir mi?
  • Kışkırtıcı, davetkâr ve sınırsız bir dünyada kurumlar, örgütler, teknolojiler ve sosyal yapılar bizi nasıl belirler?

Sevilen psikolog ve felsefeci Svend Brinkmann ‘Olan Biteni Kaçırma Keyfi’nde kendine hâkim olma sanatını bir erdem olarak ele alıp savunuyor.

Yazar kendi isteğiyle bir şeylerden vazgeçmenin kişiyi stres, depresyon ve kaygı gibi dertlerden koruyacağını vurgularken itidal ve özdenetimi mutlu bir hayatın anahtarı olarak işaret ediyor.

Hız ve sınırsızlık kültürüne karşı koymak isteyen herkes için etkili ve ilham verici bir kaynak.

Kitaptan bir alıntı:

“Bu kitap tamamen kendine hâkim olma sanatı ve olan biteni kaçırma keyfi üzerine. Bugünün ve yarının krizleriyle kolektif düzeyde daha iyi başa çıkabilmek için, başta zengin uluslar olmak üzere tüm ulusların bu sanatta ustalaşmak zorunda olduğunu öne sürüyorum. Kişisel düzeyde ise, bireylerin her şeyi hemen şimdi istemek yerine “idare etme” sanatını öğrenmelerinin tek başına değerli bir şey olduğunu iddia ediyorum. Bu kitap, zarureti bir erdem olarak ele alarak, kimilerinin hayat tarzımız üzerine modası geçmiş düşünceler addedeceği tutkulu bir savunma kuruyor.”

  • Künye: Svend Brinkmann – Olan Biteni Kaçırma Keyfi: Aşırılık Çağında Kendine Hâkim Olmak, çeviren: Mercan Yurdakuler, İletişim Yayınları, psikoloji, 108 sayfa, 2023

Boris Cyrulnik – Şahane Bir Mutsuzluk (2023)

Zorluklar karşısında hayatta kalma, uyum sağlama ve hatta gelişme kapasitesi olarak tanımlanan dayanıklılık üzerine eşsiz bir kitap.

Fransız nörolog, psikiyatrist, psikanalist, davranış bilimci Boris Cyrulnik, yaralarımızın nasıl üstesinden geldiğimizi irdeliyor.

İnsanın başına gelen her türlü felaketin onda büyük bir dönüşüm yarattığı fikrinden yola çıkarak dayanıklılık kavramını anlamaya odaklanan Cyrulnik, ‘Şahane Bir Mutsuzluk’ta ruhsal dayanıklılık üzerine eğiliyor.

Cyrulnik insanların savaş, kıtlık veya istismar gibi ezici deneyimlerle nasıl başa çıktığını, ruhu en büyük yaraları almış olanların, içlerinde nasıl yepyeni bir yaşam felsefesi geliştirdiğini; saldırganı daha iyi anlamaya çalışıp ardından, da benliklerinin sağlıklı kısmını keşfetmeye nasıl yol aldığını kendi danışanlarından örneklerle tartışıyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Yaralarınızı ne yapacaksınız? Onlara boyun eğerek, yardımınıza koşanların vicdanlarını rahatlatacak bir kurban kariyeri mi yapacaksınız? Size saldıranlarda ya da yardım etmeyi reddedenlerde suçluluk uyandırmak üzere acılarınızı ortaya dökerek öç mü alacaksınız? Trajedinizi güç elde etme aracı olarak kullanacak bir ideolojinin hizmetine mi gireceksiniz? Bir gülümsemenin maskesi ardına saklanıp da gizlice acı mı çekeceksiniz? Yoksa yaralarınızla savaşıp her şeye karşın insan olmayı başarabilmek için kişiliğinizin sağlıklı yanını güçlendirmeye mi çalışacaksınız?”

  • Künye: Boris Cyrulnik – Şahane Bir Mutsuzluk, çeviren: Hasan Can Utku, Monografi Yayınları, psikoloji, 200 sayfa, 2023

Kolektif – Psikolojik Hukukbilim (2023)

Psikolojik hukukbilim, hukuk alanında psikolojiden yararlanma fikri üzerine temellenir.

Psikoloji bilimlerinin teori ve yöntemlerine dayanarak politika oluşturmanın ve adaleti tesis etmenin yeni yollarını araştırır.

Bu kitap, edebiyat eleştirisi, psikanaliz, feminist teori, politik ekonomi gibi çeşitli eleştirel düşünce biçimlerine dayanan ‘radikal’ bir bakış sunuyor.

Çalışma, psikohukuki düşünce biçiminin temellerini ortaya koyuyor.

Adli psikiyatri çerçevesinde hüküm verme, ebeveyn katli, isnat edilebilirlik, ergen kimlik gelişimi, cezai yaptırımlılık ve suçlu rehabilitasyonu dâhil olmak üzere bir dizi karmaşık konuyu ele alıyor.

Kitap, adli psikoloji araştırması ve uygulamasında yeni ve gerekli bir hat belirliyor.

Psikohukuki hüküm verme pratiğini imal eden ve sürdüren kültürel ve sosyal güçlerin farkında olarak derleme, hukuk-psikoloji-suç hareketinin, asıl amacı olan yurttaş adaletine ve sosyal refaha katkı yapacak bir yola radikal ajanda tarafından anlamlı bir şekilde nasıl geri döndürebileceğini, eleştirel bir perspektifle araştırıyor.

Ted Kaczynski’nin ele alındığı vaka analizlerinden, Freudyen profil analizlerine, sistemler kuramı bağlamında incelenen hukuk kavrayışından, hukuk dünyasında eşitliğin ve şiddet üretmeyen yasaların gerçek anlamda nasıl tesis edilebileceğine eğilen eser, Türkiye’de henüz üzerinde durulmamış bir dizi soruna ışık tutuyor.

Bu açıdan kitap, vakalara yeni bir mercek tutmaya imkân sağlıyor.

  • Künye: Kolektif – Psikolojik Hukukbilim: Hukuk, Suç ve Toplum, editör: Bruce A. Arrigo, çeviren: Zeki Avci, Fol Kitap, hukuk, 344 sayfa, 2023

Nuri Bilgin – Kimlik İnşası (2023)

Türkiye sosyal psikoloji tarihinde Nuri Bilgin bir öncü, bir ekoldür.

Bilgin çalışmalarında psikolojinin yanı sıra felsefe, sosyoloji, tarih, edebiyat gibi farklı kaynaklardan ustaca faydalanmasıyla da bilinir.

Yeniden raflardaki yerini alan ‘Kimlik İnşası’ ise, Bilgin’in külliyatının en önemli parçasını oluşturuyor.

Kimlik inşasının toplumsal ve bireysel veçhelerini ortaya koyan çalışma, Bilgin’in insanı ve toplumu nasıl ele aldığına dair kapsamlı bir fotoğraf sunmasıyla çok önemli.

‘Kimlik İnşası’, “kimlik nedir?” sorusundan hareketle, kim olduğumuz sorusuna verdiğimiz cevapların peşine düşüyor.

Son zamanlarda yoğunlaşan tartışmalardan biri olan kimlik konusu, konunun kişisel, mesleki, cinsel, kolektif, etnik, dinsel, kültürel, ulusal ve ulus-üstü gibi, farklı özellikleriyle değerlendiriliyor.

“Kimlik kavramı, kendi cazibesi altında kaybolan ilginç kavramlardan biri” diyen Bilgin, bu konunun sorun haline gelmesinin de, her şeyden önce, olgunun dil berraklığı içinde ele alınmamasından ve bu konuda bir türlü aynı dilin konuşulamamasından kaynaklandığını belirtiyor.

Türkiye’de de tartışma konusu olan kimlik, Bilgin’in çalışmasında ayrıntılı olarak ele alınıyor.

  • Künye: Nuri Bilgin – Kimlik İnşası, İmge Kitabevi, psikoloji, 476 sayfa, 2023

Katherine Morgan Schafler – Mükemmeliyetçinin Kontrolü Kaybetme Rehberi (2023)

Hiç sahip olduğunuz potansiyeli tamamen ortaya koyamadığınızı hissettiğiniz oldu mu?

Gereğinden fazla detaylara takıldığınız, bir iş yemeğinde herkes tarafından izlendiğinizi ya da ilişkinizi hak etmediğinizi düşündüğünüz bir an…

Psikoterapist ve yazar Katherine Morgan Schafler, aslında detaylara takılmanın o kadar da kötü bir şey olmadığını söylerken beş farklı mükemmeliyetçi tipinden bahsediyor.

Kendinize özgü mükemmeliyetçi profilinizi belirlerken, her bir mükemmeliyetçi tipini aslında size hizmet edecek, hayatınızı kolaylaştıracak şekilde nasıl yönetebileceğinizi aktarıyor.

‘Mükemmeliyetçinin Kontrolü Kaybetme Rehberi’, hikâyelerle örneklendirilmiş mizahi anlatımıyla içinizdeki gerçek güce nasıl erişebileceğinizin sırlarını paylaşıyor.

Mükemmeliyetçiliğin güçlü bir enerji olduğunu söyleyen Schafler, her tür güç gibi (zenginliğin, kelimelerin, güzelliğin, aşkın vb. gücü) mükemmeliyetçilik de eğer onu doğru bir şekilde nasıl kullanacağınızı anlamazsanız, hayatınızı bozunuma uğratacağını belirtiyor.

Yazara göre, mükemmeliyetçilik, mükemmel bir hizmetkâr ve korkunç bir efendi yaratır.

Ve bu kitabında da mükemmeliyetçiliğinizi size karşı değil, sizin için çalışacak şekilde nasıl yeniden yapılandıracağınızı anlatıyor.

  • Künye: Katherine Morgan Schafler – Mükemmeliyetçinin Kontrolü Kaybetme Rehberi, çeviren: Nurşen Erdoğan, Sola Unitas Yayınları, psikoloji, 384 sayfa, 2023

Esra Mungan – Geştalt Kuramı (2023)

Bu kitap, psikolojinin bugüne dek geliştirdiği belki de en ilginç ancak en az anlaşılmış kuram olan Geştalt kuramına dair, psikoloji tarihi içinde küçük bir “bellek tazeleme” çalışması sayılabilir.

Esra Mungan, orijinal hali hakkında çok az şey bilinen, bilinenlerin ise –kimi zaman tercüme eksiği veya hatalarından, kimi zaman da orijinal eserlerin okunmamasından– ya çok eksik ya da düpedüz yanlış olduğu, dünyaya bambaşka gözlüklerle bakan bu çarpıcı kurama hakkını iade ediyor.

Kuramın özellikle iki yönü oldukça heyecan verici.

Bunlardan biri, kuramın algı dışında psikolojinin tüm diğer alanlarına dair de önermelerinin bulunması ve hatta psikolojinin ötesine de uzanabilecek kapsamda bir genel kavrayışın üzerine kurulu olması.

Bir diğeri ise, psikoloji tarihi içinde –hele ki Anglo-Amerikan psikoloji ekolünün adeta “dayatmasıyla”– her şeyin iki zıt kamp üzerinden tanımlanmasını tümüyle reddetmesi.

Geştalt kuramını “tarihin tozlu sayfalarındaki bir kuram” olarak görmek hayli yanlış olur.

Özellikle anaakım psikolojide “tarihe gömüldüğü” söylenen bu kuram ilginç bir şekilde aslında hiçbir zaman tam olarak gömülemedi.

Hele ki sofistikasyonu giderek artan matematiksel modellerin gelişi, nörobilim ve bilgisayar bilimlerindeki çarpıcı gelişmeler bir anda Geştalt kuramını yeniden çalışmaların odağına yerleştirmiş gibi görünüyor.

Kuramın parmak bastığı çok can alıcı meseleler var ve yirmi birinci yüzyılda, olayları daha karmaşık dinamik sistemler üzerinden inceleyebilen bir bakışa ihtiyaç duyulacağa benziyor.

  • Künye: Esra Mungan – Geştalt Kuramı: İnsana Dair Başka Bir Bilim Mümkün mü?, Metis Yayınları, psikoloji, 248 sayfa, 2023

David J. Linden – Dokunmanın Büyüsü (2023)

Nörobilim profesörü olan David Linden, ‘Dokunmanın Büyüsü: Parmak Ucundan Kalbe ve Zihne Giden Yol’da, dokunmanın önemini anlatıyor!

Kitap, dokunma duyumuzla duygusal tepkilerimiz arasındaki arayüzün sosyal etkileşimlerimizi, genel sağlığımızı ve gelişimimizi nasıl etkilediğine dair ilgi çekici ve büyüleyici bir araştırma sunuyor.

‘Dokunmanın Büyüsü’, benlik algımızı ve dünya deneyimlerimizi açıklamaya yardımcı olan dokunma anlayışındaki bilimsel gelişmeleri araştırıyor.

Deriden sinirlere ve beyne kadar, vücudun dokunma devrelerinin organizasyonu hayatımızı güçlü bir şekilde etkiler; tüketici seçiminden cinsel ilişkiye, alet kullanımından dilin kökenlerine, kronik ağrıdan iyileşmeye kadar her şeyi etkiler.

Kişilerarası temas, sosyal bağ ve bireysel gelişim için çok önemlidir.

Linden, neyin iyi ve neyin kötü hissettirdiğine ilişkin algıları ayırt etmek için duyusal ve duygusal bağlamın birlikte nasıl çalıştığını anlaşılır bir şekilde açıklıyor.

  • Künye: David J. Linden – Dokunmanın Büyüsü: Parmak Ucundan Kalbe ve Zihne Giden Yol, çeviren: Gökçe Çakmak, Epsilon Yayıncılık, psikoloji, 2023