Elizabeth Pike, Jay Coakley – Spor Sosyolojisi (2024)

İlk kez Amerika Birleşik Devletleri’nde yayımlandığı 1978 yılından bugüne yeni basımlarının yanı sıra farklı dillere çevrilen ve dünyanın farklı bölgelerine yönelik baskıları yapılan ‘Spor Sosyolojisi: Sorunlar ve Çatışmalar’ın Türkçedeki bu ilk basımı Birleşik Krallık ve Avrupa baskısının çevirisi.

Bu baskı, öncekilerin mirasını sürdürmekle birlikte spor sosyolojisi alanındaki güncel araştırmaları ve kuramsal yaklaşımları referans alarak, yeni tartışmalar ve örneklerle genişletilmiş bir içerik sunuyor.

Sosyolojinin toplumda sporu incelemek için kullanılabileceği yolları göstermek üzere tasarlanan bu kitap, sporu yalnızca daha iyi anlaşılmak istenen bir konu olarak ele almıyor, aynı zamanda onu, içinde yaşadığımız toplum ve kültür hakkında daha fazla bilgi edinebileceğimiz bir pencere olarak kullanıyor.

Sporun toplumsal cinsiyet, sınıf, ırk ve etnisite, yaş, yeterlik ve engellilik, şiddet ve sapma ile ilişkileri çerçevesinde toplumdaki güç ilişkilerine odaklanıyor; spor ve kültürel ideolojiler arasındaki bağlantıları inceleyerek bu ilişkileri anlamaya çalışıyor.

Spor ile ekonomi, siyaset, eğitim ve medya gibi toplumsal hayatın önemli alanları arasındaki bağlantıları ele alarak spora ve topluma bütünsel bir bakış açısı sunuyor.

Aynı zamanda toplumsal bir inşa olarak incelediği sporun içinde ve etrafında oluşturulan, sürdürülen ve değişen sosyal dünyaları inceleyerek, insanların parçası oldukları sosyal dünyalardaki aktif rollerine vurgu yapıyor.

Böylece okurların kendi hayatlarında, ailelerinde, okullarında, topluluklarında, toplumlarında, bir bütün olarak dünyada sporla ilgili sorunları belirlemelerine ve keşfetmelerine yardımcı olmayı hedefliyor.

Bu bağlamda ‘Spor Sosyolojisi: Sorunlar ve Çatışmalar’, toplumsal ve kültürel dünyanın bir parçası haline gelen sporla ilişkili “daha derin oyuna” odaklanarak, toplumda spora ve onu çevreleyen sorunlara ve çatışmalara eleştirel bir gözle bakıyor.

Bunu yaparken sporun daha demokratik ve insancıl hale getirilmesinin ve spora katılımın herkes için daha erişilebilir olmasının önemi üzerinde duruyor.

Okurları da toplumda sporun nasıl tanımlandığı, nasıl organize edildiği, nereye doğru gittiği, gelecekte nasıl olması gerektiği hakkında sorular sormaya ve eleştirel düşünmeye teşvik ediyor.

‘Spor Sosyolojisi: Sorunlar ve Çatışmalar’; sosyoloji ya da spor bilimleri öğrenimi görenlerin yanı sıra, sporun içindeki tüm öznelerin ve spora ilgi duyan, onu daha iyi anlamak isteyen genel okurun da bilgilenmesini ve derinlemesine düşünmesini sağlayacak önemli bir temel kaynak olma özelliği taşıyor.

  • Künye: Elizabeth Pike, Jay Coakley – Spor Sosyolojisi: Sorunlar ve Çatışmalar, çeviren: Funda Akcan, Ayrıntı Yayınları, sosyoloji, 720 sayfa, 2024

İsmail Sarp Aykurt – Sporun Alternatif Tarihi (2023)

Bu özgün inceleme, çok dile getirilmese de önemli bir sportif, toplumsal ve tarihsel kesiti konu ediniyor ve o “pek bahsedilmeyen” dünyadan bakarak bir tarih yazımı denemesine girişiyor.

Öte yandan, kitap boyunca bu anlatıya eşlik eden, ondan beslenen pek çok özgün spor makalesi de egemen kapitalist sporun “popüler” kısmına eleştirel bir müdahalede bulunuyor.

Çalışma, sporun bilinenin aksi yönde de bir tarih, birikim ve deneyime sahip olduğunun altını çizerken bunu rutin olan ile ritüele dönüşeni aktararak ve fakat bu ikisinin reddiyesini vurgulayarak yapmayı deniyor.

İçerisinde özgün bir tarih anlatısı, klasik spor içeriklerinin dışına taşan makaleler ve özel bir söyleşinin de bulunduğu kitap, sporun alışılmış teamüllerinin ötesine geçiyor.

Kitap en kısa haliyle, egemen spor ideolojisinde “rutin” olanın, yine egemenlerce “ritüele” dönüştürülenin, sınıfsal bir “reddiyeye” ihtiyaç duyduğunu işaret ediyor; sporun alternatif, toplumsal ve “gölgede bırakılan” sınıfsal izlerini merak edenleri birlikte sorgulamaya çağırıyor.

  • Künye: İsmail Sarp Aykurt – Sporun Alternatif Tarihi: Rutin, Ritüel, Reddiye, Doruk Yayınları, spor, 528 sayfa, 2023

Annabel Streets – Yürümenin 52 Yolu (2023)

Yürümek sıkıcı değildir, hiçbir zaman da sıkıcı olmamıştır.

Tümüyle hareketsizliğe mahkûm edildiğimiz bugün yürümek için yüzlerce yol ve yüzlerce sebep olduğunu belirten Annabel Streets, bizi yürümek üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor.

Nasıl yürüneceğini bildiğimizi düşünürüz.

Ne de olsa yürümek, kazandığımız ilk becerilerden biridir.

Ancak çoğumuz bu konuda rutinlere takılıp kalırız; hep aynı yerde, aynı şekilde, aynı süre boyunca ve aynı insanlarla yürürüz.

Bilimsel çalışmalarla ve anekdotlarla donatılan, bir yürüyüş rutininin nasıl oluşturulacağına dair ipuçlarıyla desteklenen ‘Yürümenin 52 Yolu’ bizi yeni yerlerde, yeni yürüyüş arkadaşlarıyla, gündüz ya da gece fark etmeksizin yeni zaman aralıklarında yürümeye, yürürken yeni beceriler edinmeye teşvik ediyor.

Kitap, her adımımızda hayattan daha fazlasını elde edebileceğimiz gerçeğini gözler önüne serecek bir rehber niteliğinde.

Yürümenin faydalarını anlatan kitap, yıl boyunca dışarı çıkmamız ve hareket etmemiz konusunda bizi motive edecek.

Streets, dışarı çıkıp hareket etmenin ‘içinde yaşadığımız karmaşık dünyayı takdir etmemize’ yardımcı olabileceğine dair kayda değer örnekler sunuyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Bu kitap, yürümeye yazdığım aşk mektubumdur. Umarım sizi oturduğunuz yerden kalkıp yola koyulmak, sık sık yürümek ve çoğu zaman açık havada yaşanan bir hayatın büyük ayrıcalığının tadını çıkarmak için harekete geçirir.”

  • Künye: Annabel Streets – Yürümenin 52 Yolu: Sağlıklı ve Mutlu Olmak İçin Yürüyüş Yapmanın Şaşırtıcı Bilimi, çeviren: Türkan Çolak, The Kitap Yayınları, spor, 336 sayfa, 2023

Selim Rumi Civralı – Atletik Politika (2020)

Ulusal kimlik inşalarında, milli efsanelerde, spor çok canlı, güçlü bir sembolizm kaynağıdır.

Selim Rumi Civralı’nın bu usta işi çalışması da, spor ve ideoloji arasındaki ilişkiyi tarihsel bir bakışla izliyor.

Civralı burada,

  • Eski Türk topluluklarında şamanların “oyun kurucu” rollerini,
  • Din ve spor cezbesini birleştiren dans ritüellerini,
  • Pehlivan tekkelerini,
  • Birinci Dünya Savaşı’na eşlik eden sporcu seferberliğini,
  • Erken Cumhuriyet’te kadınların yeni bir iffet anlayışıyla spora katılmalarını,
  • Türkiye’de sporun seyrinde Balkan oyunları tasarısını,
  • Naim Süleymanoğlu’nun ilticasının siyasi dinamiklerini,
  • Ve bunun gibi pek çok dikkat çekici konuyu irdeliyor.

Kitap, uygarlık tarihine sporun penceresinden bakmasıyla çok önemli.

  • Künye: Selim Rumi Civralı – Atletik Politika: Spor ve İdeoloji, İletişim Yayınları, siyaset, 216 sayfa, 2020

Uğur Önver – Şampiyon Ribéry (2016)

Fransa’nın Zinedine Zidane efsanesinden sonra dünya futboluna armağan ettiği en görkemli savunma oyuncularından Franck Ribéry’nin hayat hikâyesi.

Şu an yıllık 10 milyon avroluk kazanca sahip Ribéry’nin çocukluğunda geçirdiği ve kariyerinde dönüm noktası teşkil eden kazadan inşaat işçiliğine ve futbolun zirvesine uzanan hayatı, okunmayı fazlasıyla hak ediyor.

  • Künye: Uğur Önver – Şampiyon Ribéry, Kırmızı Kedi Yayınları

Wang Guangxi – Çin Kung Fu’su (2016)

Asıl adı Wushu olan Çin Kung Fu’sunu üstatlar, ekoller ve dövüş teknikleriyle irdeleyen bir inceleme.

Kitap, önemli teknikleri sunmasının yanı sıra, Wushu’nun Çin kültürüyle ilişkisi, tarihsel gelişimi, Wushu’nun edebiyat, sinema ve televizyonda işlenişi gibi, barındırdığı ilginç bilgiler için de okunabilir.

  • Künye: Wang Guangxi – Çin Kung Fu’su, çeviren: Sinan Baykent, Kaynak Yayınları, spor, 152 sayfa, 2016

İslam Çupi – Mağlubu Anlatmak (2009)

‘Mağlubu Anlatmak’, futbol yazarlığının özgün kalemlerinden İslam Çupi’nin, 1957’den 1981’e dek Milliyet gazetesinde yayımlanan yazılarından bir derleme.

Çupi, 44 yıllık gazetecilik yaşamında, başta Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Spor Yazarları Derneği olmak üzere, birçok kurumdan ödül aldı.

Özgün Türkçesi ve benzetmeleriyle Çupi, spor yazarlığını bir meslek haline getirdi ve bir ekol oluşmasını sağladı.

Yazılarını takip edenlerin, bir spor yazarı olduğu kadar bir edebiyatçı gözüyle de baktığı Çupi’yi Beşiktaşlı Baba Hakkı (Yeten) de, “sporun Balzac”ı olarak tanımlamıştı.

Derleme, Çupi’nin lezzetli yazılarını yeniden okumak için iyi bir fırsat.

  • Künye: İslam Çupi – Mağlubu Anlatmak, derleyen: Barış Karacasu ve Yavuz Yıldırım, İletişim Yayınları, futbol, 296 sayfa

Orhan Şevki – Azınlık Spor Kulüpleri ve Sporcular (2018)

Futbolun “ordinaryüs”ü Lefter’i, Lefter Küçükandonyadis’i kim unutabilir!

Peki Vahram Papazyan’ı,

Tahtaperde Aleko’yu,

Büyük Garbis’i,

Buhuri’yi,

Vartan Tetikbaş’ı,

Garo Hamamcıoğlu’nu…

İşte bu harika çalışma, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte azınlık spor kulüplerini, bu kulüplerin yetiştirdiği büyük oyuncuları ve kulüplerin Türk sporunun gelişimindeki unutulmaz katkılarını gözler önüne seriyor.

Orhan Şevki, Osmanlı’da esas olarak yabancılar aracılığıyla başlayan modern spor faaliyetlerini ve bu faaliyetlerin azınlık spor kulüpleri bağlamında geçirdiği dönüşümü kayda alıyor.

Modern sporların bizde ortaya çıkış süreci çok ilginçtir.

Bunlar daha çok yabancılar aracılığıyla icra edilmiş, fakat bu faaliyetler kimi baskılarla karşılaşmış, özellikle bu alan Türk sporculara yasaklanmıştı.

Bu öyle bir boyut almıştır ki, Türk futbolcular bu yasakları delmek adına, adlarını değiştirip futbol oynamaya çalışmışlardır.

Şevki’nin bunun gibi çok ilginç bilgilerle harmanladığı kitabından, 20. yüzyılın başlarında art arda kurulmaya başlanan Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe gibi Türk kulüplerinin gelişimine dair ayrıntıları ve azınlık spor kulüplerinin çok iyi futbolcular yetiştirerek çoğunu bu kulüplere verdiğini de öğreniyoruz.

Kitap bunun yanı sıra,

  • Türk sporuna azınlık sporcularının katkılarının neden yadsınamaz olduğunu,
  • Azınlık spor kulüplerinin sayısız milli sporcu, sayısız şampiyon çıkardığı altın çağını,
  • Siyasi olayların getirdiği baskılar sonucu nüfusları yavaş yavaş azalan gayrimüslim cemaatlerle birlikte azınlık kulüplerinin de tek tek eriyişini,
  • Bu süreçten sonra maddi olanakların tükenmesi nedeniyle kulüplerin kendi yağlarıyla kavrulmayı sürdürme çabalarını,
  • Ve bunun gibi pek çok ilgi çekici konuyu irdeliyor.

Çalışma, yukarıdaki isimlerin yanı sıra, Garbis Zakaryan, Kasapoğlu, Niko Kovi, Violet Kostanda, Rober Eryol ve Lale Kohen’i yeniden hatırlamak ve anmak için çok iyi bir fırsat.

  • Künye: Orhan Şevki – Azınlık Spor Kulüpleri ve Sporcular: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, İş Kültür Yayınları, spor tarihi, 192 sayfa, 2018

Karin Künzle-Watson ve Stephen J. DeArmond – Buz Pateni (2009)

Yazarlarından birinin, buz pateni alanında Dünya Şampiyonluğu bulunan Karin Künzle-Watson olduğu elimizdeki eser, buz patenini düzgün bir şekilde ve teknikle öğrenmek için neler yapmamız gerektiğini anlatıyor.

Çok sayıda resimden oluşan kitapta, iyi bir buz pateni için olmazsa olmaz egzersizler, hedefler ve akılda tutulması gereken önemli noktalar anlatılıyor.

Çalışmanın, baştan beri Türkiye’de de büyük ilgi gören buz pateni sporuna yeni başlamak isteyenlerle, amatör düzeyde buz pateni ile uğraşanlara temel düzeyde teknik bilgi sağladığını ve buz pateninin her türünün ve her düzeyinin temeli olan ana prensipleri tanımlayıp ortaya koyduğunu söylemeliyiz.

  • Künye: Karin Künzle-Watson ve Stephen J. DeArmond – Buz Pateni, çeviren: C. Mengü Tunçay,  Efil Yayınevi, spor, 157 sayfa

Semiral Bilbaşar – Atlar (2015)

Gazeteci ve reklamcı Semiral Bilbaşar, tam bir at tutkunu ve uzun yıllardır hobi olarak atlarla uğraşıyor.

Yarış atı yetiştiriciliği de yapan yazar, Türkiye atçılık tarihi ile at yarışçılığı konusunda arşivlik bir esere imza atmış.

Bilbaşar, at tutkusunun peşinden Türkiye’nin ve dünyanın farklı yerlerine yaptığı ziyaretlere dair izlenimlerini okurlarıyla paylaşmakta.

Künye: Semiral Bilbaşar – Atlar, Türkiye Jokey Kulübü Yayınları