Hasan Turgut – Araziyi Düzleştirmek (2023)

Kavganın ve mücadelenin şairi Gülten Akın’ın şiiri üzerine çok yönlü bir inceleme.

Hasan Turgut Gülten Akın’ın şiiri üstüne bu kapsamlı incelemesine, ortadan, “aktivizm dönemi” olarak düşünülebilecek orta döneminden başlıyor ve “keşif dönemi” denebilecek ilk dönemi ile “melez dönem” denebilecek son dönemini bu ortaya referansla anlamlandırmaya çalışıyor.

“Dönemsel arayışların yön vermesiyle aldığı formlar değişse de daima acil ve meşru bir talep olarak gündeme taşınan eşitlik, gücünü artırır ve bu gücünü muhafaza etmeyi sürdürür. Buradan bakıldığında, Akın şiiri, herkes ve her şey için eşitlik kurmaya çalışan bir sistem uğruna verilen mücadelenin ve bu mücadeleye eşlik eden kaçınılmaz zorlukların izdüşümüne dönüşmektedir,” diyen Turgut, Gülten Akın’ın şiirindeki eşitlik ve ortaklık arayışını Bruno Latour’un aktör-ağ teorisi ve Kojin Karatani’nin izonomi kavramından yola çıkarak okuyor.

Şairin ana güzergâhlarının yanı sıra sapaklarını da dikkate alan kitap ortaklık alanı olarak ilk bölümde şehre, ikinci bölümde doğaya, üçüncü bölümde anneliğe, dördüncü bölümde kanona ve zeyil bölümünde ise özel olarak Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı’na odaklanıyor.

Kitabı, Gülten Akın şiirine olduğu kadar genel olarak edebiyat inceleme ve eleştirisine de ilgi duyan bütün okurlara öneriyoruz.

  • Künye: Hasan Turgut – Araziyi Düzleştirmek: Gülten Akın Şiirinde Ortaklığın İnşası, Metis Yayınları, inceleme, 216 sayfa, 2023

Karekin Deveciyan – Türkiye’de Balık ve Balıkçılık (2022)

İlk olarak 1915’te basılmış, Türkiye’de balıkçılık alanında yapılmış ilk çalışma.

Karekin Deveciyan’ın yeni bir baskıyla raflardaki yerini alan eseri, konuyla ilgilenen herkesin takdirini kazanmış olmasının yanı sıra, son yıllarda sayıları hızla artarak yayımlanan balık ve balıkçılıkla ilgili kitapların hemen hepsinin başvuru kaynağı da olageldi.

Yazarının konuya olan hakimiyeti, büyük tecrübesinin ürünü olarak verdiği ayrıntılı bilgiler, yaptığı hassas çizimler, bugün onu yalnızca balıkçılık alanında değil, folklorik ve tarihsel bakımlardan da benzersiz bir eser olarak değerlendirmemize neden olacak kadar önemlidir.

Avrupa bilim çevrelerinde de takdirle karşılanan eser, Türkiye’deki deniz ve tatlısu balıklarıyla deniz canlılarını, av aletleriyle volileri, dalyanları, göl ve akarsularla ilgili bilgilerle avlanma tekniklerini içererek, balıkçılık konusuna ilgi duyan herkes için zengin bir kaynak oluşturuyor.

Eserin değerini tarihçi Reşat Ekrem Koçu, ünlü eseri İstanbul Ansiklopedisi’nin dördüncü cildinde şu sözlerle teyit eder:

“‘Balık ve Balıkçılık’ milli kütüphanemizde benzerine ender rastlanan muazzam eserlerdendir kendi mevzuunda ise tek eserdir.”

Bugün, Türkiye balıkları ve balıkçılığı konusunda Deveciyan’ın bu dev eseri kadar zengin ve canlı ayrıntılarla bezeli bir kitabın hâlâ yazılamadığını iddia etmek abartılı sayılmaz.

576 sayfadan oluşan Türkiye’de ‘Balık ve Balıkçılık’ta, tamamı Deveciyan’ın kaleminden çıkma 207 çizimin yanı sıra, 103 tablo ve İstanbul civarındaki dalyan ve voli yerlerini gösteren bir harita yer alıyor.

  • Künye: Karekin Deveciyan – Türkiye’de Balık ve Balıkçılık, çeviren: Erol Üyepazarcı, Aras Yayınları, inceleme, 576 sayfa, 2022

Pınar Aka – Ses, Anlam ve Mazi (2021)

Yahya Kemal şiiri ve bu şiirin Doğulu ve Batılı kökleri üzerine derinlemesine bir inceleme.

Pınar Aka’nın çalışması, Yahya Kemal şiirini Doğu-Batı, geleneksel-modern gibi ikilikler üzerinden irdelemesiyle dikkat çekiyor.

Yahya Kemal, 1903 yılında gittiği ve dokuz yıl kaldığı Paris’te kendini canlı bir kültürel ortamın ve yenilikçi fikirlerin ortasında bulur.

Bu dönem, Paris’in kültürel tarihinin en parlak zamanlarından biridir aynı zamanda.

Yahya Kemal bu süreçte, Victor Hugo, Théophile Gautier, Théodore de Banville gibi isimlerin şiirini de daha yakından tanımaya başlar.

Ancak onu asıl etkileyen Verlaine ve bilhassa Baudelaire olur.

Özellikle tarih ve Divan Edebiyatı üzerine yaptığı araştırmalar sonucunda kendi geçmişini ve kültürünü de gerçek anlamda burada keşfeden Yahya Kemal, memlekete döndüğünde ise şiirlerini hiçbir yerde yayımlamadan, dilden dile dolaşan dizeleri sayesinde büyük üne kavuşur.

Aka, ‘Ses, Anlam ve Mazi’de, Yahya Kemal’in şiirini kişisel ve kültürel yönleriyle ele alıp bu unsurların şiirin inşasına nasıl katkıda bulunduklarını araştırırken, Doğu-Batı, geleneksel-modern, imge-ses gibi ikili karşıtlıkların nasıl etkileşime girip şiirsel bir denklemde bir araya geldiğini sorguluyor.

  • Künye: Pınar Aka – Ses, Anlam ve Mazi: Etkilerin Kavşağında Yahya Kemal Şiiri, İletişim Yayınları, eleştiri, 328 sayfa, 2021

Kolektif – Uluslararası Nâzım Hikmet Sempozyumu (2016)

Ocak 2002’de gerçekleşen Nâzım Hikmet sempozyumuna sunulan bildiriler şimdi elimizdeki kitapta bir araya getirildi.

Nâzım Hikmet şiirinin özgünlükleri, Nâzım Hikmet’in yaşamı ve düşünce dünyası, sinema ile ilişkileri, oyun yazarlığı ve Nâzım Hikmet’in sanat ve edebiyat anlayışı, kitabın konuları arasında.

  • Künye: Kolektif – Uluslararası Nâzım Hikmet Sempozyumu, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Yayınları

Aydın Afacan – Şiir ve Mitologya (2020)

Antik Yunan ve Latin mitologyası, Cumhuriyet dönemi şiirini nasıl etkiledi?

Aydın Afacan’ın bu alanda ilk olan elimizdeki çalışması, hem bu etkileri hem de bu etkilerin günümüz şiirine yansımalarını kapsamlı bir bakışla irdeliyor.

Afacan, Nâzım Hikmet’ten Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya, Oktay Rifat’tan Melih Cevdet Anday ve Behçet Necatigil’e kadar pek çok şairimizin eserlerinin izini sürerek Cumhuriyet dönemi şiirinde ve özellikle de 1950’li yıllar ve sonrasında mitologyadan beslenen şiirimizin yetkin yapıtlarını ele alıyor.

Kitap bununla da yetinmeyerek, mitos ve mitologya kavramları ile sanat ve mitos arasındaki bağları çok yönlü bir şekilde inceliyor, ayrıca psikanaliz, arketipçi kuramlar, mythopoetik yöntem, feminist mit eleştirisi gibi mitosa dair felsefi ve psikolojik yaklaşımlar konusunda sağlam bir kuramsal çerçeve sunuyor.

Şiir ve mitologya ilişkisi konusunda çok iyi bir inceleme olarak okunabilir.

  • Künye: Aydın Afacan – Şiir ve Mitologya: Cumhuriyet Dönemi Şiirinde Yunan ve Latin Mitologyası, Everest Yayınları, şiir eleştiri, 376 sayfa, 2020

Füsun Akatlı – Eleştirinin Sesi (2016)

Türkiye’de deneme ve eleştiri türünün gelişmesinde önemli katkısı olan Füsun Akatlı’nın edebiyat yazıları.

Yazarın deneme, roman, öykü ve şiir üzerine yazılarından oluşan kitap, okurunu, edebiyatımızın önde gelen isimleri ile Türk romanında aile, Türk yazınında kadın imgesi ve eleştiri ne olmalı gibi ilgi çekici konular arasında bir yolculuğa çıkarıyor.

  • Künye: Füsun Akatlı – Eleştirinin Sesi, Kırmızı Kedi Yayınevi

Nuran Tezcan – Divan Edebiyatına Yeniden Bakış (2016)

Divan edebiyatını tarihsel, kültürel ve siyasal perspektiflerle irdeleyen nitelikli bir inceleme.

Aşk mesnevilerinin kurgusu, divan edebiyatında kadın kahramanlar ve kadınlarla ilgili düşünceler, mesnevi edebiyatının tarihsel dönüşümü, Anadolu’da Türk edebiyatının oluşumunda hamiliğin rolü, Nuran Tezcan’ın odaklandığı kimi konular.

  • Künye: Nuran Tezcan – Divan Edebiyatına Yeniden Bakış, Yapı Kredi Yayınları

Hüseyin Ferhad – Şark Belleği (2016)

Şair Hüseyin Ferhad’ın şiirin büyülü dünyasında gezinen denemeleri.

Şairin yurdu olarak dil, sözün gücü, şiirde kusursuzluk arayışı ve eleştiri gibi temalar barındıran yazılar, bunun yanı sıra Oktay Rifat’tan Turgut Uyar’a, Hilmi Yavuz’dan Edip Cansever’e pek çok şairimizi de konuk ediyor.

Kitabın bir sürprizi de Ferhad’la yapılmış iki söyleşi barındırması.

  • Künye: Hüseyin Ferhad – Şark Belleği, Yapı Kredi Yayınları

Ahmet Bozkurt – Mum Lekesi (2016)

Şiir, deneme ve eleştiriyi odağına alan metinler.

Ahmet Bozkurt, dil ve şiirsel uzamı; edebiyatta taşra-merkez karşıtlığını; Cumhuriyet döneminde yayınlanan önemli edebiyat dergilerinden olan Şair Çalışıyor’un (Le poète travaille) çıkış öyküsünü ve buna benzer, alanda çalışanlar için önemli sayılabilecek pek çok konuyu, felsefi bir perspektifle tartışıyor.

  • Künye: Ahmet Bozkurt – Mum Lekesi, İnkılap Kitabevi

Svetlana Boym – Tırnak İçinde Ölüm (2010)

Svetlana Boym ‘Tırnak İçinde Ölüm’de, Roland Barthes ve Michel Foucault’nun öne sürdüğü ve yankı uyandıran “yazarın ölümü” tezini irdeliyor.

Yazar, bu tezi sorgularken, çokça dillendirilen yazarın ölümünün, aslında Barthes’ın kullandığı anlamıyla, çağdaş bir efsaneden ibaret olduğunu savunuyor.

Rus Biçimciliği, Amerikan Yeni Eleştirisi ve Fransız Post-yapısalcılığına uzanan geniş bir alana odaklanan Boym, şiir-politika ve şiir-toplumsal cinsiyet ilişkisini de irdeliyor.

Yazar ayrıca, şair veya yazarın “metinde” öldüğü yönündeki yaygın efsanenin, yirminci yüzyılın ikinci yarısında edebiyat eleştirisinde neden bu denli rağbet gördüğünü de araştırıyor.

  • Künye: Svetlana Boym – Tırnak İçinde Ölüm: Modern Şairle İlgili Kültürel Mitler, çeviren: Emine Ayhan, Metis Yayınları, eleştiri, 325 sayfa