Edvard Munch – Mahrem Günlükler (2024)

Çığlık adlı tablosuyla küresel bir kültür ikonuna dönüşen Norveçli ressam Edvard Munch (1863-1944) eserlerinde melankoli, endişe, bunalım, korku ve iç sıkıntısı temalarını ustalıkla işledi.

İlk çizimlerinden itibaren benzersiz bir üslup geliştiren Munch, insan ruhunun derinliklerine nüfuz eden bakışı ve dışavurumcu tarzıyla âdeta huzursuzluğun resmini yapmayı başardı.

Munch ressam olduğu kadar yazar olarak da yeteneklerini ortaya koydu.

Nitekim gençliğinden itibaren anı, kurgu, portre yazıları, şiir ve felsefi deneme tarzında metinler kaleme aldı.

İnsanlık durumunun hem coşkusunu hem de karanlık dehlizlerini şiirsel bir dille günlüklerine yansıtan Munch, yazılarında resimlerini bütünlüyor gibidir.

Munch günlüklerinde sadece sanat anlayışını ya da eserlerini var eden unsurları değil, kişiliğinin gizli yanlarını da bazen ironik, komik, sevecen, bazen gotik, romantik sözlerle ve hikâyelerle ortaya koyuyor.

Yer yer Nietzsche’nin üslubuna yaklaşan, kimi zaman ise kendi uçurumundan kaçmaya çalışan Munch’un günlüklerini okuyanlar, ressamın yaşam öyküsünü takip ederek dostluk, aile ve aşk hakkındaki düşüncelerini öğreneceği gibi, onun kronik depresyonunu ve içindeki Çığlık’ı da hissedecektir…

Munch, “Benim gözümde hayat bir hücrenin penceresinden dışarıya bakmak gibidir. Vaat edilmiş topraklara asla ulaşamayacağım” diyor.

  • Künye: Edvard Munch – Mahrem Günlükler: “Bizler Dünyadan Püsküren Alevleriz”, çeviren: Orhan Düz, Beyoğlu Kitabevi, günlük, 224 sayfa, 2024

Gül İrepoğlu – İstanbul’un Resmi (2024)

İki denizi birleştiren ve iki kıtaya ayıran bu tılsımlı coğrafya ve onun doğurduğu şehir İstanbul, var olduğu ilk zamanlardan günümüze dek sanatçılara esin verdi; tarihiyle ve günceliyle, görünürüyle ve duyumsanırıyla.

İstanbul’u betimlemek, belki de İstanbul’u sevmenin en güzel yoludur.

Bu kitap, “Resimlerin İstanbul’u” kavramını Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’nda yer alan İstanbul temalı resimlerden önemli bir seçki sunarak kalıcılaştırmayı amaçlamaktadır.

Kitabın sayfaları çevrildikçe, İstanbul kendisini içindeki renklerle katman katman açacak, olağanüstü bir yolculuğun aşamaları gözler önüne serilecektir.

  • Künye: Gül İrepoğlu – İstanbul’un Resmi, İş Kültür Yayınları, resim, 428 sayfa, 2024

Bengü Aydın Dikmen – İnkılabı Nakşedecek Resimler (2023)

Bengü Aydın Dikmen, ‘İnkılabı Nakşedecek Resimler’de, Cumhuriyet’in kuruluş ve inşa dönemindeki resim politikasına eğiliyor.

Bu vesileyle, dönemin farklı estetik anlayışlarının bir resmi geçidini de koyuyor ortaya.

Arka planda, Türkiye’de modern resmin “ağabey” ve genç kuşakları arasındaki rekabeti de görüyoruz.

Erken Cumhuriyet, resimde zevki yaymayı ve “yükseltmeyi” hedeflemişti.

Bunu yaparken “popüler zevklere” kapılmak istemediği gibi, “estetik modernizme” ve kübizm gibi avangart akımlara da mesafeliydi.

Kişi kültünü destekleyen lider portreleri, inkılabı temsil eden modern yapılar, ulusal mitleri besleyen kahramanlık temsillerini ortaya çıkaran İnkılap Resimleri ve Sergileri’nden başka, ressamların “inkılabı nakşetmek” üzere seferber edildiği Yurt Gezileri projesi, başlı başına ilginç bir deneyimdir.

Bu projeden beklenen, vatan imgesini canlandıran manzara resimleri, yerel âdetler, figürler, tarihî yapılar üzerinden vatanın görsel envanterinin oluşturulmasıydı.

Sadece ideolojik temsillerin değil, bizzat resmin ve estetik deneyimin tarihine, meraklı ve dikkatli bir bakış.

Kitaptan bir alıntı:

“Yönetimin yönlendirme, denetleme ve kimi zaman da tevkifat yoluyla sanat alanının aktörleri üzerinde göreli bir baskı kurmuş olduğunu gösterse de bu durum sanatçıların bu dönemde kendilerini kıymetli hissetmelerine engel olamamış, bu nedenle sanat hamiliği mekanizmalarından yararlanmak isteyenlerin bunu sadece maddi destek için değil aynı zamanda Parti tarafından kabul ve tanınma için yaptıkları da ortaya konmuştur. Bu kitabın iç içe geçen iki boyutu var; biri söylemi, düşünsel-ideolojik temelleri inceliyor, diğeri patronaja bakıyor. Hem sosyal hem de ekonomik sermaye ile ilgileniyor.”

  • Künye: Bengü Aydın Dikmen – İnkılabı Nakşedecek Resimler: Tek-Parti Döneminde Resim ve Siyaset, İletişim Yayınları, resim, 339 sayfa, 2023

Serap Yüzgüller – Sembol ve Anlam (2023)

Sembol ve anlam ilişkisine dayanan sanat, üretildiği toplumların iç dinamiklerinin yanı sıra inançlarıyla, gelenekleriyle, kültürel birikimleriyle belirlenen bir görsel dil kullanıyor.

Özellikle her coğrafyanın klasik sanatıyla ilgilenmek isteyenlerin, o coğrafyaların ilgili dönemlerinde sahip oldukları sembolik dili anlayabilmesi için kültür ve dinler tarihi hakkında bilgi sahibi olması gerekiyor.

Yaklaşık on sekizinci yüzyıla kadar geçen süreçte Batı sanatında dini, mitolojik, tarihi konulara odaklanan eserler üretildiği de göz önüne alınırsa, Batı resmindeki anlama ulaşmanın kilidini açan anahtarın sembolleri ve motifleri bilmek olduğu açıkça görülüyor.

Sanat tarihçisi Serap Yüzgüller’in yazdığı ‘Sembol ve Anlam: Batı Resminde Kutsalın Temsili’, Batı resmini anlam bakımından daha iyi değerlendirebilmek, resimlerde kullanılan sembolik öğeler aracılığıyla anlam katmanlarını zenginleştirmek suretiyle eserin anlatısının nasıl güçlendirildiğini görebilmek için gerekli bilgileri veriyor.

Kitapta, ortak sembolik görsel dilini “kutsal” üzerinden kurup geliştiren Batı kültüründe Ortaçağ, Rönesans, Maniyerist ve Barok dönem resim sanatında sıklıkla kullanılan on temel motif inceleniyor.

‘Sembol ve Anlam: Batı Resminde Kutsalın Temsili’, kutsalı ifşa ve inşa ederken bu motiflerin nasıl kullanıldığına, nüanslarla onlara nasıl farklı anlamlar kazandırıldığına ve bir resme bu “gösterenler” doğrultusunda bakıldığında anlamın nasıl derinleştiğine dair bilgi sahibi olmak isteyen okuyucularla sanatsal, ikonografik, teolojik bir buluşma sağlıyor.

  • Künye: Serap Yüzgüller – Sembol ve Anlam: Batı Resminde Kutsalın Temsili, Hayalperest Kitap, resim, 262 sayfa, 2023

Debra N. Mancoff – Sanatın Sırları (2022)

 

Sürprizlerle, keşiflerle, unutulmuş hazineler ve kayıp hikâyelerle dolu ‘Sanatın Sırları’, okuru sanatın gizemli dünyasında yolculuğa çıkarıyor ve eserlerin hiç de göründüğü gibi olmadığını gösteriyor.

Londra Kulesi’nde gizlenmiş, uzun süredir kayıp bir başyapıt gün yüzüne çıkıyor.

Yalnızca seçkin azınlığın anlayabileceği bir şifre, bir tablonun içine gizleniyor.

Bir portrenin altına gizlenmiş hayaletimsi imge göze çarpıyor.

Yazar, tarihçi ve sanat dedektifi Debra N. Mancoff, bu ve benzeri daha pek çok hikâyeyi açıklığa kavuştururken Leonardo da Vinci, Vermeer ve Caravaggio’nun kullandıkları şifrelerin gizemini ortadan kaldırıyor.

Van Gogh, Picasso ve Dali’nin resimlerinin anlam katmanlarını aralıyor.

Frida Kahlo, Kara Walker ve Marina Abramovic’in eserlerine derinden bakmayı sağlıyor.

Yeni teknolojinin, arşiv araştırmalarının, bilimsel analizlerin ve eski usul merakın getirdiği bulgulardan yararlanan ‘Sanatın Sırları’, adeta birer kurguymuşçasına ilgi uyandıran ancak tamamıyla gerçek verilere dayanan bir hikâye koleksiyonunun parçaları olan ünlü başyapıtların gizemli anlamlarını açığa çıkarıyor.

  • Künye: Debra N. Mancoff – Sanatın Sırları: Sanatın Gizli Mesajları, Anlamları ve Sembolleri, çeviren: Özge Ilık, Hayalperest Kitap, sanat, 240 sayfa, 2022

Wendy M. K. Shaw – Osmanlı Resmi (2022)

Wendy M. K. Shaw’ın kaleme aldığı ve I.B.Tauris tarafından 2011 yılında ‘Ottoman Painting: Reflections of Western Art from the Ottoman Empire to the Turkish Republic)’ ismiyle basılan kitap, şimdi Türkçede.

Postkolonial sanat tarihi yazımı ve dekolonial İslam sanat tarihine dair çalışmalar yapan Shaw, Osmanlı dönemi Türkiye’sinin sanat tarihini eleştirel bir şekilde, sosyal ve kültürel tarihle bağlayarak ele aldığı kitabında, Batı modelinde sanatın Osmanlı İmparatorluğu’na tercümesine dair bir kaynak ortaya koyuyor ve resim sanatının Osmanlı’nın görsel kültürüne yerleşirken nasıl anlamlar geliştirdiğini detaylı bir şekilde ele alıyor.

Osmanlı görsel kültür pratiğinin Batı resmini benimsemesinden önce el yazmalarında yer alan resimleri ele alarak başlayan kitap, değişik tartışmaların, eserlerin ve fikirlerin yontulmuş formlarından doğan yeni argümanların katmanlı bir nakşı olma gayesi taşıyor.

İslam sanatı tarihinden ve teorilerinden, geç dönem Osmanlı Sanatı’ndan, Osmanlı tarihinden, sömürgecilik sonrası dönem teorilerinden ve Batı sanatı tarihinden besleniyor ve sanat tarihimizdeki belli başlı yapı taşları üzerinden, kronolojik süreçteki gelişim ve değişim üzerine kapsamlı bir perspektif sunuyor.

  • Künye: Wendy M. K. Shaw – Osmanlı Resmi: Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne Batı Sanatının Yansımaları, çeviren: Zeynep Şen, Bozlu Art Project Yayınları, resim, 210 sayfa, 2022

Ömer Durmaz ve İskender Dereli – Ressam Boğos Tatikyan (2021)

İzmirli ressam Boğos Tatikyan, on dokuzuncu yüzyıl Osmanlı İzmir’inin folkloru ve tarihi hakkında renkli görsel kaynaklara erişilmesinde muazzam rol üstlendi.

Bu arşivlik çalışma da, Tatikyan’ın İzmir’e gelenlerin bu şehirden bir hatıra olarak yanlarında götürmeleri için taşbaskı tekniği ile yaptığı resimlerin tıpkıbasımını ve bu resimlerin hikâyesini bizimle paylaşıyor.

Tatikyan Osmanlı sultanlarını, İzmir şehir ve civarında gördüğü halktan kimseleri, özellikle de farklı cemaatlerden ilgi çekici kişileri resimlemiş, bunları taşbaskı (litografi) tekniği ile kendi matbaasında çoğaltarak satışa sunmuştu.

Tek renk ve tek yaprak basılan litografiler fırça kullanılarak suluboya ile elle renklendirilmiş, taşınabilir ve saklanabilir boyutlarda basılmıştı.

Tatikyan ve kurucusu olduğu matbaayla ilgili albüm kitap sayesinde günümüzde orijinalleri fevkalade nadir ve kıymetli olan “B. Tatikyan” imzalı taşbaskılar, yaklaşık iki asır sonra yeniden gün yüzüne çıkmıştır.

On dokuzuncu yüzyıl İzmir’inin gündelik hayatını, sosyo-kültürel açıdan görsel bir şölen halinde okurun gözünde canlandırmaya çalışan bu albüm kitap, efsanevi güzelliğe sahip bir kentin geçmişinin, büyüleyici ve aynı zamanda karmaşık hikâyesinin görsel anlatısıdır.

  • Künye: Ömer Durmaz ve İskender Dereli – 19. Yüzyıl İzmir’inde Ressam Boğos Tatikyan ve Tatikyan Matbaası, İzmir Kalkınma Ajansı Yayınları, resim, 2021

Elif Dastarlı – Yan Kapıdan Girenler (2021)

Modern Türk sanatının serüveni üzerine yetkin bir sosyolojik inceleme.

Sanat tarihçisi ve akademisyen Elif Dastarlı, özellikle resim sanatını merkeze alarak Türkiye’nin modernleşme sürecini sanat yoluyla izliyor.

‘Yanı Kapıdan Girenler’, evdeki ve sokaktaki hayatın, kadının yaşamının ve özgürlüğünün, sanatçının bir kimlik olarak ispatının, sanayinin gelişiminin, mimarinin hatta sporun modernleşme sürecinde kat ettiği yolu Türk resim sanatının penceresinden sosyolojik bir perspektifle ele alıyor.

Dastarlı, modernleşmenin Batılılaşma ile özdeş tutulmasına dair bakışın eksik-fazla yönlerine değinerek, resim sanatı üzerinden kapsamlı bir okuma yapıyor.

‘Yan Kapıdan Girenler’, doğru yöntemle doğru bilgiyi vermeye ve disiplinin elverdiği ölçüde mesafeyi koruyarak eseri yorumlamaya çalışırken, hem akademik alana bağlı kalıyor hem de herkesin Türk sanatı tarihinin belirli bir dönemini rahatlıkla okuyabilmesini amaçlıyor.

Rafaello’yu, Monet’yi, van Gogh’u tanırken Halil Paşa’yı, Müfide Kadri’yi, Ali Avni Çelebi’yi tanımamanın artık Türkiye’deki okuryazar herkesin aşması gereken bir sorun olduğunu iddia ediyor.

  • Künye: Elif Dastarlı – Yan Kapıdan Girenler: Modern Türk Resminin Analizi, Hayalperest Kitap, resim, 348 sayfa, 2021

James Elkins – Nedir Resim (2021)

İyi bir ressam, aynı zamanda çok iyi bir simyacıdır.

Zira kokular, karmaşa ve boyaların karışımı gibi tümüyle özel bilgilerle renklerini oluşturur.

James Elkins de bu klasikleşmiş yapıtında, simyanın resmetme deneyimindeki yerini irdeliyor.

Elkins, resim yapma deneyimini, sanat tarihinin geleneksel sözcük dağarcığının ötesinde anlatıyor.

Bir ressamın atölyesinde gerçekten ne yaptığını keşfetmek konusunda simya garip bir dil sunar; kokular, karmaşa, kontrol edilemeyeni kontrol altında tutmak için verilen mücadele, boyaların nasıl karışacağına ve nasıl görüneceğine dair sadece ressamların sahip olduğu özel bilgi.

Ressamlıktan sanat tarihçiliğine geçmiş birinin bakış açısından yazılan kitabın yirminci yıldönümü baskısı, Elkins’in resmetme deneyimi ve bunun günümüz sanat çalışmalarındaki rolü üzerine düşüncelerini detaylandıran yeni bir giriş ve önsöz de içeriyor.

  • Künye: James Elkins – Nedir Resim: Yağlıboya Resmi Simya Terimleriyle Anlamak, çeviren: Evren Erlevent Kence, Hayalperest Kitap, sanat, 288 sayfa, 2021

Vasili Kandinski – Nokta ve Çizgiden Düzleme (2021)

Modernist resmin öncülerinden Vasili Kandinski’den sanatta biçimler üzerine derinlemesine bir sorgulama.

Kandinski burada, nokta, çizgi, düzlem gibi resmin ana öğelerini çözümlüyor, bu öğeler arasındaki ilişkileri irdeliyor.

Daha önce burada da yer verdiğimiz, Kandinski’nin ‘Sanatta Manevilik Üzerine’ adlı yapıtı, bilindiği gibi renkler kuramı üzerineydi.

Sanatçının bu eseri ise sanatta biçimler kuramı hakkında.

Soyut resmin grammaire’ini tanımlayan kuramını geliştirmesiyle dikkat çeken çalışmanın en önemli özelliği son derece yenilikçi ve yaratıcı olması.

Kandinski’nin biçimler kuramı, modernist sanatı kavramak için önemli ipuçlarını barındırıyor.

  • Künye: Vasili Kandinski – Nokta ve Çizgiden Düzleme, çeviren: Hüseyin Tüzün, Arketon Yayıncılık, sanat, 172 sayfa, 2021