Victor Hugo – 93 Devrimi (2023)

Fransa’nın 1793 Devrimi’nden sonraki iç savaş dönemi üzerine eşsiz bir roman.

Victor Hugo, dünya edebiyatına üç ölümsüz karakteri armağan ettiği bu romanında, 1793 Devrimi’ni bir tarihçinin dikkati, bir romancının duyarlılığıyla anlatıyor.

İki yılda Cumhuriyet pek çok şeye tanıklık etti: XVI. Louis’nin idamı, terör, Ulusal Konvansiyonun kurulması ve Vendeé’deki monarşi yanlısı ayaklanma.

Victor Hugo’nun üç kahramanı, soylu ve yaşlı Lanenac, Devrimin romantik vizyonunu özümsemiş yeğeni Gauvain ve Gauvain’in öz babası gibi gördüğü halk adamı Cimourdain bu tarihsel arka planda bir araya geliyor.

93 Devrimi, kendini kanıtlamış, ününün zirvesinde bir yazarın son romanlarından biridir.

İyi ile kötü arasındaki amansız mücadele, ölümsüzlük fikri ve toplumsal endişeler üzerine okuru düşünmeye teşvik eder.

  • Künye: Victor Hugo – 93 Devrimi, çeviren: Ender Bedisel, Alfa Yayınları, roman, 504 sayfa, 2023

Tilmann Lahme – Thomas Mann ve Ailesi (2022)

Bir ailenin sekiz ferdi, sekiz farklı bakış açısı.

Avrupa edebiyatının en köklü ve sıra dışı ailelerinden biri olan Mann ailesinin hikâyesi hiç bu şekilde anlatılmadı.

Thomas Mann’ın devasa gölgesini rakipleri kadar ailesindekiler de hisseder. Her daim yanında olan eşi Katia, onu çocuklarından korur: babası gibi ünlü bir yazar olmak isteyen oğlu Klaus; tutkuyla seven ve tutkuyla nefret eden büyük kızları Erika; mutluluğu ailesinden uzaklarda arayan çekingen Golo; müzisyen olmak isteyen ve ailenin beklentilerine karşı koyan Michael; hayvanlarla konuşmak ve dünyayı kurtarmak isteyen, babasının gözbebeği Elisabeth ve herkesin alay ettiği Monika.

Hayatı uçlarda yaşayan, anne babasının servetini yok eden, hepsi Hitler’e düşman olacak çocuklar.

Hayat onları nereye savuracak?

Tilmann Lahme’nin belgesel romanı, Mann ailesinin sevgiyle, tarihsel sınavlarla ve ihanetle dolu destansı öyküsünü anlatıyor.

  • Künye: Tilmann Lahme – Thomas Mann ve Ailesi, çeviren: Kasım Eğit ve Yadigar Eğit, Can Yayınları, roman, 504 sayfa, 2022

Graciliana Ramos – Çocukluk (2022)

‘Çocukluk’, edebiyatta “bölgeselcilik” akımının temsilcilerinden olan Graciliana Ramos’un 1945’te yayımlanan usta işi biyografik romanıdır.

Kitap, Brezilya kırsalında yoksulluk, eğitimsizlik ve güven duygusundan uzak geçen bir çocukluk üzerine harika bir anlatı.

Yazar, Brezilyalı edebiyat eleştirmenleri tarafından kuzeydoğu bölgeselciliğinin en büyük isimlerinden biri olarak kabul edilir.

Ramos eserini Brezilya Eğitim Bakanlığı’nda çalıştığı dönemde kaleme alır; hafızasının derinliklerine, çocukluk anılarına ulaşmaya çalışmasıyla başlayan ‘Çocukluk’ giderek belirginleşen kişiler, yerler ve detaylarla dikkatimizi, Ramos’un iç dünyasından hikâyedeki olaylara çeker.

Eser, okumayı sökmeye çalışan bir çocuğun yaşadığı güçlüğü ve bunun sebeplerini ortaya koyar; anlatımdaki sadelik, çocuğun kendi dünyasını ortaya koyma şekli olarak sunulsa da eserin tamamına hâkimdir.

Kitap, Brezilya kırsalında yoksulluk, eğitimsizlik ve güven duygusundan uzak geçen bir çocukluğu ve bu koşullarda gençliğe adım atan Ramos’un şahit olduğu dünyayı yansıtıyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Hayatımın ilk yıllarında beni yönlendiren şey: korku, dehşet. Narin ellerin, kaba ellerden ayrı şeyler olduğunu tanımlamaya başladığımda, yavaş yavaş benim için itaat ve saygı çağrıştıran nesnelere dönüşüyorlar. Bu ellere alıştım ve hatta onları sevdim. Bana asla sevgi dolu davranmadılar ama bazen gözyaşlarımla ıslandılar ve korkularımı dindirdiler. Kaba eller çok haşindiler ama onların da arada yumuşadığı olurdu. Onları yöneten o gümbür gümbür ses acılığını yitirirdi. İçi boş bir kahkaha duyulurdu; o zaman her köşede saklanan korkular kaybolurdu. Ve biraz huzura kavuşurduk biz, zavallı yaratıklar: köpekler, bir çift afacan zenci, iki kız kardeşim ve tabii ben.”

  • Künye: Graciliana Ramos – Çocukluk, çeviren: İpek Manavbaşı, Vakıfbank Kültür Yayınları, roman, 272 sayfa, 2022

Ahmet Güneş – ViskiRing (2022)

Çeşitli cezaevlerini ring araçlarıyla gezmek zorunda kalan politik mülteci Zekai Ahmet Güngör’ün başından geçen trajikomik olaylar…

Ahmet Güneş, bize özgü bürokrasiyi ve adaletin uygulanmasındaki absürtlükleri kıyasıya hicvettiği ‘ViskiRing’ romanıyla karşımızda.

‘ViskiRing’, daha çok şiirleri ve araştırma yazılarıyla bilinen Güneş’in ilk romanı.

Politik mülteci olarak Erbil’de yaşayan Zekai Ahmet Güngör, hakkındaki suçlamaların düştüğünü haber aldıktan sonra ülkesine dönmeye karar verir.

Özgür bir hayat düşlemektedir.

Birkaç eşya ve iki şişe viski ile yola çıkar ancak sınırda hakkında yakalama kararı olduğunu öğrenir.

Tutuklanır.

Kendisine uygun bir cezaevi bulunana kadar çeşitli cezaevlerini ring araçlarıyla gezmeye başlar.

Viski şişesini de, gittiği her yere yanında götürür.

  • Künye: Ahmet Güneş – ViskiRing, Holden Kitap, roman, 143 sayfa, 2022

Leonardo Padura – Köpekleri Seven Adam (2021)

Küba edebiyatının en büyük yazarlarından Leonardo Padura’dan bir şahyapıt.

Felsefi temaları, özgün karakterleri, siyasi ve tarihsel derinliğiyle dikkat çeken ‘Köpekleri Seven Adam’, devrimci lider Troçki’nin 1940 yazında Meksika’da NKVD ajanı Ramón Mercader tarafından öldürülmesi etrafında kurgulanmış.

Yirminci yüzyılın en büyük tarihsel dramlarından birine ve insanlığın en uzun süren ütopyasının ikilemlerine ışık tutan roman, eleştirmenler tarafından yazarın en önemli eseri kabul ediliyor.

Troçki’nin Büyükada, Paris ve Meksika’daki sürgün yılları hakkında az bilinen gerçekleri ortaya koymasıyla, tartışmalı konulara girme cesaretiyle ve sürükleyici bir polisiye roman tarzındaki kurgusuyla her tür okurun ilgisini çekebilecek bir okuma deneyimi sunuyor.

2015 yılında Asturias Prensesi Edebiyat Ödülü de dahil olmak üzere çok sayıda ödüle layık görülen Leonardo Padura’nın ‘Köpekleri Seven Adam’ı, sürgündeki bir devrimcinin çalkantılı yaşamı ve peşindeki NKVD ajanının suikast planları ile ilerleyen muhteşem bir siyasi gerilim.

  • Künye: Leonardo Padura – Köpekleri Seven Adam, çeviren: Volkan Ersoy, Bilgi Yayınevi, roman, 792 sayfa, 2021

Pierre Drieu La Rochelle – Hayalet Işık (2021)

Paris’te derbeder bir hayat yaşayan Alain’in dünyasına inen çarpıcı bir roman.

Pierre Drieu La Rochelle’in, otuz yaşında intihar eden arkadaşı Jacques Rigaut’dan etkilenerek kaleme aldığı ‘Hayalet Işık’, psikanalizi ustaca kullanmasıyla da dikkat çekiyor.

La Rochelle, arkadaşının ölümünden bir yıl sonra ‘Hayalet Işık’ı kaleme almıştı.

Rigaut’nun son günleri, Rochelle’in kitabının kahramanı Alain’e esin kaynağı olur.

‘Hayalet Işık’, askerlik hizmetinden döndükten sonra derbeder bir hayat yaşamış, kadınlara ve paraya düşkün, uyuşturucuya bağımlı hale gelmiş Alain’in ışığıdır.

Bağımlılığı için tedavi gördüğü kliniğin doktoru onun artık iyileştiğinden, klinikte kalmasına gerek olmadığından emindir.

Doktorla aynı fikri paylaşmayan Alain, Paris’teki eski arkadaşlarını ziyaret etmeye karar verir.

Arkadaşları hayatla arasındaki bağı onarabilecek, ona yardım edebilecek midir?

Yeni Dalga akımının önde gelen isimlerinden Louis Malle’in 1963 yılında “Le Feu follet” adıyla sinemaya uyarladığı, 2011 yılında bu kez Joachim Trier’in Oslo, 31 Ağustos filmine ilham kaynağı olan ‘Hayalet Işık’, güncelliğini koruyan, zamansız bir anlatı.

  • Künye: Pierre Drieu La Rochelle – Hayalet Işık, çeviren: Emre Tokcael, Everest Yayınları, 112 sayfa, 2021

Jean Lafitte – Eylemciler (2021)

Fransa’daki Nazi işgali sürecini sıcağı sıcağına izleyen efsanevi bir roman.

Eşi Madeleine’i ve birçok yoldaşını Nazı toplama kamplarında kaybetmiş Jean Lafitte, çarpıcı bir anı-romanla karşımızda.

İşgalin tam ortasından yazdığı romanında Lafitte, her koşul altında çalışmasını ve direncini sürdüren emekçilerin, gençlerin, yeraltında mücadele veren militanların, yurtseverlerin, komünistlerin, neferlerin ve önderlerin hikâyelerini anlatıyor.

Okuru yakın tarihin karanlık sokaklarında dolaştıran ‘Eylemciler’, dehşet dolu zindanlara atılan insanların yaşadıklarını, taş ocaklarında ölesiye çalıştırılmanın ve aç bırakılmanın gerçekliğini bütün çıplaklığıyla tasvir ediyor.

Roman, gözden geçirilmiş yepyeni baskısıyla raflardaki yerini aldı.

Kitaptan bir alıntı:

“Cesaret korkmamak değil, önce korkuyu yenmektir. Yalnızca budalalar korkmadığını söyler. Onlara da ihtiyacımız yok. Sonucu bilerek savaşmayı kabul eden insanlar gerek bize. Onlar da bizde var. Böylelikle güven içinde ilerleyebiliriz, zafer bu yolun sonundadır…”

  • Künye: Jean Lafitte – Eylemciler, çeviren: Okay Gönensin, Yordam Kitap, roman, 320 sayfa, 2021

Luis Martín-Santos – Sessizlik Zamanı (2021)

‘Sessizlik Zamanı’, Franco diktatörlüğü sonrası İspanyası üzerine çarpıcı bir roman.

Kimilerinin İspanyol edebiyatının ‘Ulysses’i olarak tanımladığı Luis Martín-Santos’un romanı, yıllarca sansürlenip yasaklanmıştı.

Dili bir ustaca kullanan Martín-Santos, romanında doğrusal bir anlatım yerine, şehrin tüm katmanlarının rejim tarafından bastırılmış sesine bilinç akışı tekniğiyle aracılık ediyor.

Roman, kanser gibi yayılan falanjist rejimi, faşist rejimin altında sıkışmış ve yalnızca elindeki değerlere tutunan halkı, aile ve evlilik kurumunu, entelektüalite ve bilimi, geleneksel rolleri, ideal toplumu, lümpen orta sınıfı ve altkültürünü, faşizmin tekdüzeleştirip sunileştirdiği her toplumsal nüveyi bu insanlık trajedisinin ortasında yeniden yoğurarak sunuyor.

Roman, uzun bir aradan sonra yeniden Türkçede.

  • Künye: Luis Martín-Santos – Sessizlik Zamanı, çeviren: Yıldız Ersoy Canpolat, Sel Yayıncılık, roman, 256 sayfa, 2021

Evangelinos Misailidis – Tamaşa-yi Dünyâ ve Cefakâr u Cefakeş (2021)

Her şeyden önce eşsiz bir dil hazinesi olan ‘Tamaşa-yi Dünyâ ve Cefakâr u Cefakeş’, Türkçenin ilk romanlarından.

Daha da önemlisi, Karamanlı Türkçesinin en büyük abidelerinden biri olan roman, aynı zamanda yazıldığı dönemin kozmopolit hayatını çarpıcı bir şekilde yansıtıyor.

Evangelinos Misailidis’in 1872 yılında yayımladığı romanı, başkahramanı Aleko Favini’nin İstanbul’da başlayıp Romanya, Rusya, İtalya, İngiltere ve Fransa’da devam ettikten sonra Yunanistan’da son bulan ve yıllar boyu bin bir türlü macera ile oradan oraya savrulmakla geçen fırtınalı hayatını kendine has üslubuyla anlatıyor.

Roman, geçtiği ülkelerin o devirdeki halleri, türlü türlü âdetleri, bazıları hâlâ yaşayan önyargıları ve boş inançları hakkında barındırdığı birbirinden ilginç bilgilerle de nadide bir kaynak.

Latin alfabesiyle ilk defa 1987 yılında Robert Anhegger ve Vedat Günyol tarafından kısmen sadeleştirilmiş ve bazı kısımları çıkarılmış halde yayımlanan roman, Peri Efe’nin titiz çalışması sonucu bugün açıklamalı tam metin olarak okurla yeniden buluşuyor.

  • Künye: Evangelinos Misailidis – Tamaşa-yi Dünyâ ve Cefakâr u Cefakeş, hazırlayan: Robert Anhegger, Vedat Günyol ve Peri Efe, Yapı Kredi Yayınları, roman, 808 sayfa, 2021

Ben Bova – Hititli (2021)

Ben Bova’nın bu romanı, Troya Efsanesi’nin özgün bir yeniden anlatımı.

Roman, babası öldürülmüş, karısı ve iki küçük oğlu köle tacirleri tarafından kaçırılmış Hititli asker Lukka’nın, Hektor ve Akhilleus’un amansız bir savaşa giriştiği Troya’ya yaptığı yolculuk etrafında gelişiyor.

Lukka, Asurlulara karşı yapılan uzun ve meşakkatli bir seferden ülkesine dönmüştür.

Fakat yaşadığı görkemli imparatorluk Hatti, şimdi büyük bir karmaşa içindedir.

Kent alevlere ve yağmacı çetelere teslim olmuştur.

Üstelik ailesi de büyük bir trajedi yaşamıştır.

Lukka şimdi, eşini ve iki oğlunu kaçıran köle tacirlerinin izini sürmeye başlayacaktır.

Bu yolculuk onu, savaşın kasıp kavurduğu Troya’ya götürür.

Lukka Troya’da, kahraman Hektor ve çevik Akhilleus ile aynı düzeyde bir savaşçı olduğunu kanıtlar.

‘Hititli’, özellikle tarihi roman sevenlerin kaçırmak istemeyeceği türden bir kitap.

  • Künye: Ben Bova – Hititli, çeviren: Ebru İzre, Sümer Yayıncılık, roman, 296 sayfa, 2021