Umberto Eco – Yapının Yokluğu (2024)

Göstergebilim üzerine çalışmaları 1960’lı yıllarda başlayan Umberto Eco, kitle kültürü üzerine yaptığı çalışmalarda, kültür fenomenleri üzerine çalışmak adına bir göstergeler kuramına ihtiyaç duyulduğunu görmüş ve ‘Yapının Yokluğu’nda böyle bir kuramın ilk formülasyonuna imza atmıştır.

Yirminci yüzyıl göstergebiliminin ardındaki iki düşünürün; Amerikalı pragmatik filozof Charles Sanders Peirce ve İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure’ün düşüncelerini detaylandıran Eco, göstergebilimin temel kavramlarına genel bir bakış sunuyor: gösterge, kod, ileti, gönderen ve gönderilen.

Claude Lévi-Strauss ve Jacques Lacan arasındaki ontolojik yapısalcılık tartışmasından doğan bir çalışma olan ‘Yapının Yokluğu’, belirtke sistemlerinin geçici ve tarihsel doğasına büyük bir vurgu yapar.

Umberto Eco ‘Yapının Yokluğu’nda dilbilim alanındaki güncel araştırmaları, yapısalcılığın durumunu, göstergebilimin ilgilendiği konuları geniş ve bütünlüklü bir bakış açısından inceliyor ve bu alanda günümüze kadar öne sürülen görüşlerle birlikte kendi kuramsal görüşlerini de okura sunuyor.

  • Künye: Umberto Eco – Yapının Yokluğu: Göstergebilimsel İnceleme ve Yapısal Yöntem, çeviren: Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayınları, dilbilim, 605 sayfa, 2024

Nilgün Tutal – Julia Kristeva (2023)

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesinde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Nilgün Tutal, entelektüel yaşamında merkezi bir yer tutan ve kimi kitaplarını Türkçeye çevirdiği ünlü psikanalist, dilbilimci, edebiyat teorisyeni Julia Kristeva ile diyaloga girerek onun düşüncesi eşliğinde insanlık durumlarına dair farklı temaları bir araya getiriyor.

Kitap, Kristeva’nın çalışmalarının 1970’lerden bugüne uzanan elli yılda nasıl bereketli bir zemin oluşturduğunu vazıh bir biçimde ortaya koyarken onun kavramsal anahtarlarından yararlanarak okurlarına “tiksinilen dişillik”ten sevginin türlerine, günümüze hâkim olan “anlam yitimi”nden “içedönük şiddet”e dek birçok konuda yeni kapılar açıyor.

Kristeva’nın düşüncesini toplumsal cinsiyetle, psikanalizle, felsefeyle, edebiyatla harmanlayan ve yedi bölümden oluşan ‘Julia Kristeva: Anlamlandırılamayanla Yüzleşmek’, alanındaki ilk telif eser olma özelliğini taşıyor.

  • Künye: Nilgün Tutal – Julia Kristeva: Anlamlandırılamayanla Yüzleşmek, Beyoğlu Kitabevi, inceleme, 140 sayfa, 2023

Didier Eribon – Dumézil ile Konuşmalar (2023)

Georges Dumézil, 20. yüzyılın en önemli Hint-Avrupa uygarlığı ve mitoloji uzmanlarındandır.

‘Dumézil’le Konuşmalar’, çalışmalarını nasıl ürettiğine ve geliştirdiğine dair okura ışık tutuyor.

Anılarını anlatmaktan mümkün mertebe kaçınan Dumézil, sonunda kendi hikâyesini, kariyerini ve entelektüel yaşamını anlatıyor.

Böylece 20. yüzyıl Fransası’nın düşünce yaşamına dair okura önemli veriler sunuyor.

Türkiye’de geçirdiği yıllardan, buradaki çalışmalarından, Pierre Gaxotte ve Michel Foucault’nun da aralarında bulunduğu dostlarından, kişisel beğenilerinden siyasal eğilimlerine kadar yaşamından kesitleri aktarıyor.

  • Künye: Didier Eribon – Dumézil ile Konuşmalar, çeviren: İsmail Yerguz, Alfa Yayınları, söyleşi, 200 sayfa, 2023

Claude Hagège – Dilbilimci ve Diller (2023)

Fransız dilbilimcisi Claude Hagège özellikle Sami dilleri, Afrika dilleri, Amerika Yerli dilleri, Avustronezya dilleri ve Çin-Tibet dilleri üstüne yaptığı çalışmalarla “alan dilbilimi”nin önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir.

Bilimsel araştırmaları ve kuramsal katkıları nedeniyle Altın Madalya ile ödüllendirildiği Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi’nde (CNRS, Fransa) yaptığı konuşmanın yer aldığı bu kitabında Claude Hagège yetişme çizgisini, alan dilbilimine yönelişini, benimsediği deneyimsel-tümevarımlı yaklaşımı, kuramsal katkılarını, dil ile dünya görüşü arasındaki bağıntıyı, dillerin evrimini ve dil ile yazı arasındaki ilişkiyi ele alıyor.

Elli dolayındaki dil üstüne araştırmaları bulunan Hagège, aynı zamanda on iki dili kullanabiliyor.

  • Künye: Claude Hagège – Dilbilimci ve Diller, çeviren: Mehmet Rifat ve Sema Rifat, Yapı Kredi Yayınları, dilbilim, 64 sayfa, 2023

Tiphaine Samoyault – Roland Barthes (2022)

Edebiyat teorisyeni, filozof, dilbilimci, eleştirmen ve göstergebilimci Roland Barthes (1915-1980), döneminin düşünce dünyasına damgasını vurmuş isimlerden biri.

Kendi “anti-otobiyografi”sini kaleme almış, “yazarın ölümü” tezini ortaya atmış Barthes’ın biyografisini yazmak hiç şüphesiz kolay değil.

Tiphaine Samoyault bu zorlu işi üstlenerek, kapsamlı bir araştırmanın sonucunda çoğu daha önce yayımlanmamış devasa boyuttaki fiş dizini, ajandalar, not defterleri, mektuplar ve tanıklıklardan yararlanarak Barthes’ın varoluşsal, entelektüel ve edebi kariyerinin hikâyesini anlatıyor.

Kitaptan bir alıntı: “Barthes ya da belirsizlikleri: Hayattayken neredeydi? Öldüğünde nerede olacak? Ölüm, seçilen ve teşhir edilen bir yaşamın artık saklamadığı, boşluk ve eksikliklerle dolu alanlarını ortaya çıkarır. Bir vücut arayışında olan bu ses, bundan böyle nasıl yankılanacaktır?”

  • Künye: Tiphaine Samoyault – Roland Barthes, çeviren: Alper Bakım, Everest Yayınları, biyografi, 772 sayfa, 2022

William G. Lycan – Dil Felsefesi (2022)

‘Dil Felsefesi: Güncel Sorunlar, Çözümler ve Tartışmalar’ öğrencileri özellikle dilsel fenomenlere odaklanarak yirmi birinci yüzyıl dil felsefesindeki ana meseleler ve teorilerle tanıştırıyor.

Yazar William G. Lycan, kitabı dört genel bölüme ayırıyor.

Birinci Kısım’da,

  • Gönderme ve göndermede bulunma,
  • Russell’ın Betimlemeler Kuramı,
  • Donnellan’ın Ayrımı, Anaforik İfadeler,
  • Özel Adlar: Betimlemeci Kuram, Searle’ün Küme Kuramı ve Nedenselci-Tarihselci Gönderme Kuramı gibi konuları,

İkinci Kısım’da,

  • Anlam Kuramları,
  • Doğruluk-Koşulu kuramları ve Doğrulamacılık,

Üçüncü Kısım’da,

  • Edimbilim ve söz edimleri,
  • Edimsöz gücü,
  • Sezdiri bağıntıları,

Dördüncü Kısım’da ise,

  • Anlatımsal dil ve değişmeceli dil,
  • İroni ve iğneleme ile çeşitli açıklayıcı dil biçimlerini,
  • Eğretileme’nin ne olduğu ve çoğu dinleyicinin bunu nasıl kolayca kavradığı,
  • Ve bunun gibi konular ele alınıyor.

Künye: William G. Lycan – Dil Felsefesi: Güncel Sorunlar, Çözümler ve Tartışmalar, çeviren: R. Levent Aysever, Say Yayınları, felsefe, 456 sayfa, 2022

François Recanati – Dil (ve zihnin) Felsefesi (2022)

Dil felsefesi ve zihin felsefesi artık ayrışmaz bir bütün oluşturur.

Dilsel anlatım “anlam içerir”.

Peki, bu ne anlama gelir?

François Recanati üç olası yanıtı birbirinden ayırt eder.

Birinci yanıta göre anlam içermek, (dilsel bir anlatım için) zihinsel temsillerle ilişkilendirilmektir.

İkici yanıta göre anlam içermek, “atıfta bulunmak” ve dünyada bir şeye –dil dışı bir gerçekliğe– gönderme yapmaktır.

Üçüncü yanıta göre ise anlam içermek, söz denilen bu toplumsal etkinlikte ayırt edici bir rol oynamaktır.

Birinci yanıt zihinsel temsillere gönderme yapar.

Ancak zihinsel temsil için bir içeriğe sahip olmak ne demektir?

Asıl soru daha geneldir diye bir düşünceye yöneliriz:

Anlam içermek ya da bir içeriğe sahip olmak ne demek?

(Dilsel ya da zihinsel) bir temsil nedir?

Çağdaş filozoflar, düşüncenin yanı sıra dile de uygulanabilecek kadar geniş bir içerik kuramı arayışındadırlar.

Recanati bunların çabalarını bize tanıtıp Wittgenstein’dan ilham alınmış “pragmatik” yaklaşım lehinde bir sonuca ulaşır.

Düşünceyi ve dili dünyayı temsil ettiren şey, her şeyden önce düşünce ve dilin dünyada olması, ‘burada’ bir yere sahip olması ve ‘burada’ bir rol oynamasıdır.

  • Künye: François Recanati – Dil (ve zihnin) Felsefesi, çeviren: Ayşe Meral, Doğu Batı Yayınları, felsefe, 191 sayfa, 2022

George Lakoff ve Mark Johnson – Metaforlar (2022)

Şimdiden bir klasik olan ‘Metaforlar: Hayat, Anlam ve Dil’, dil ve anlam üzerine düşünmeyi sevenleri kendine çağırıyor.

İnsanlar her konuştuklarında metaforlar kullanırlar.

Bu metaforların bazıları edebi nitelik taşır, yani düşüncelerimizi daha canlı ya da eğlenceli kılan araçlar olarak işlev görür.

Ama çoğu metafor çok daha basittir, yaşamımızla öyle bütünleşmişlerdir ki onları farkında olmadan kullanırız.

Bu kitapta George Lakoff ve Mark Johnson, işte bu basit metaforların yalnızca fikir alışverişlerimizi etkilemekle kalmadığını, en başından beri tüm algı ve anlayışımızı yapılandırdığını ileri sürüyor.

Dilbilim ve felsefenin farklı bakış açılarını bir araya getiren Lakoff ve Johnson, en yaygın metaforlara ve bunların insan zihni hakkında neler söylüyor olabileceğine dair ilginç ve şaşırtıcı bir kılavuz sunuyor bizlere.

Ayrıca 2003 yılında ekledikleri yeni sonsözle de hem argümanlarını geliştiriyor hem de metafor konusuna son yıllarda ne gibi yeni düşüncelerin eşlik ettiğine dair etkileyici bir panorama sunuyorlar.

Çok tartışılan metafor konusunda bugüne kadar yazılmış en orijinal ve değerli kitap olarak öneriyoruz.

  • Künye: George Lakoff ve Mark Johnson – Metaforlar: Hayat, Anlam ve Dil, çeviren: Gökhan Yavuz Demir, Minotor Kitap, dilbilim, 384 sayfa, 2022

Jean-Jacques Rousseau – Dillerin Kökeni Üzerine Deneme (2022)

Sesler nasıl dile dönüşür?

‘Dillerin Kökeni Üzerine Deneme’, Aydınlanma düşüncesinin en önemli figürlerinden Rousseau’nun dilin doğuşu ve gelişimini ele aldığı, dil ve iletişim kavramları üzerine temel ve ölümsüz bir inceleme.

  • Neden konuşmaya ihtiyaç duyarız?
  • İnsan nasıl toplumlaşmıştır ve dil bu değişimin neresinde durur?
  • Noktalama işaretlerine neden ihtiyaç duyuldu?
  • Anlaşmak için konuşmak gereklilik midir, yoksa insan yalnızca beden diliyle de anlaşılabilir mi?
  • Peki konuşma nasıl şarkıya dönüşmüştür?

Tüm bu sorulara yanıtlar aradığı denemesinde Rousseau, yalnızca dille sınırlı kalmaz, birer dil olarak müzik ve resmi de tıpkı cümleyi öğelerine ayırırcasına bileşenlerine ayırır, tüm bu kavramları medeniyet ve toplumlaşma bağlamında da değerlendirir.

Kitaptan bir alıntı:

“Söz, insanı hayvanlardan ayırır: Dil, ulusları kendi içlerinde ayırır; bir insanın nereli olduğunu ancak o konuştuktan sonra anlarız. Kullanım ve ihtiyaç, herkese ülkesinin dilini öğretir; ama bu dili başka bir ülkenin değil de, kendi ülkesinin dili yapan nedir?”

  • Künye: Jean-Jacques Rousseau – Dillerin Kökeni Üzerine Deneme: Melodi ve Müziksel Taklitle İlişki İçinde, çeviren: İnci Malak Uysal, Can Yayınları, deneme, 80 sayfa, 2022

Elif Daldeniz-Baysan – Kavramların Yolculuğu (2022)

‘Kavramların Yolculuğu’, bizde pek yapılmayan kavram tarihi araştırmalarına yetkin örneklerden biri olarak okunmalı.

Elif Daldeniz-Baysan, Türkiye’de kültürel değişimi yansıtan kimi kavramları analiz ediyor.

Kavram araştırmaları özellikle sosyal bilimlerin, tarihin, etimolojinin alanına giren pek çok çalışmada geçmişe dönük incelemelerin bir parçasıdır.

Bu kitaptaki incelemelere kuramsal temel sağlayan kavram tarihi ise ayrı bir çalışma alanı ve yaklaşımı özelliği taşıyor.

Alanın öncüsü Reinhart Koselleck tarihsel olgulara kavramlar penceresinden bakmaya çağıran bir üst bakış getiriyor.

Elif Daldeniz-Baysan’ın ––bir bölümü Nihal Ekin Erkan’la ortak çalışmanın ürünü olan–– incelemelerini bir araya getiren bu seçki, Türkiye’de sınırlı ölçüde ilgi odağı olan kavram tarihi araştırmaları içinde özel bir yerde duruyor.

Kavram tarihi yöntemini çeviri(bilim) perspektifiyle ele alan bu yazılar, Türkiye’deki kültürel değişimi yansıtan belli bazı kavramların izini sürüyor.

Diller ve kültürler arasında kavramlara ilişkin aktarım sorunsalının temel izlek olarak tekrarlandığı çalışmalarda; kültür ve millet kavramlarının Osmanlı / Türk düşünce coğrafyasına aktarılışı, patent metinlerinin çevirisi, şehircilik kavramlarının uluslararası düzlemden yerel politikalara girişi gibi konulara uzanılıyor.

Bu çalışmalar düşünce dünyamıza genel anlamda katkıda bulunmanın yanı sıra, çeviri ve dil alanına özel bir araştırma perspektifi de sunuyor.

  • Künye: Elif Daldeniz-Baysan – Kavramların Yolculuğu: Çeviribilimsel Perspektiften Bir Bakış, Metis Yayınları, dilbilim, 200 sayfa, 2022