Kolektif – Tapınağın Dışında (2024)

Tapınak kendisini içeriye kapatan duvarlarla çevrilidir.

Bu duvarların yüksekliği içeride korunması beklenen kutsal bir özün ritüellerin ötesine taşan kirli bir alana bulaşmasını önlemek içindir.

Üniversite skolastik bir akademinin tapınağı haline geldiğinde, orada kural dışını düşünmek yasaktır.

Oysa elinizdeki derlemenin akademik ciddiyetin yüce sınırlarını çiğnemekle hiçbir sorunu yoktur.

Zaten ismi de buradan ileri gelir: Latince kökenli profane sıfatı (dindışı, seküler, kutsala saygısız vs.) profanum sözcüğünden türer.

Profanum ise kökensel olarak tapınağın önündeki yer, yani tapınağın dışı demektir.

‘Tapınağın Dışında’ uygarlığı iki yönden kuşatan yeme rejimlerinin değerlendirilmesiyle başlar; insanın uygarlaşma sürecinde bir tiksinti olarak tezahür eden kokuların izini sürerek; ölüme, baş sağlığına, kültürel ya da doğal, vahşi ya da uygar her türlü yaşamın sonuna varır.

Yaşam ile ölüm arasındaki bulanık ve sancılı bir süreci, bebeğini doğurduktan sonra kendisi de yeniden doğan annelerin çok katmanlı deneyimini katederek; bir kez daha yaşamın tam kalbine: sekse, hazza ve acıya, hazzın acılı, acının haz verici hallerine geri döner ve cinselliğin en büyük hapishanesi olarak kodlanan tek-eşli aşkın acımasız eleştirisiyle son bulur.

Hannibal Lecter ile Stoacılığı, Spinoza ile BDSM’i, Hegel ile ménage à trois’yı ya da diyalektiğin asık suratı ile lohusa kanından henüz arınmış bir annenin neşesini bir araya getiren bu düşünce denemelerinde filozofların metinlerinden itinayla kazımaya çalıştığı yüzlerinden arta kalan izler bulunur.

Peki ama şimdiye kadarki tüm ciddiyetin; skolastik olanın sınırları içerisine gizlice, el altından hapsedilmiş düşüncenin önünde hazır bulduğu meşru görevlerdeki ağırbaşlılık ve resmiyetin ötesine geçerek halihazırda kutsal, yakışıksız ve dokunulmaz bulunan her şeyle böylesi oyuncu bir cesaretle ilişkilenmeyi amaçlayan bu ‘felsefe’ ciddiyetsizlik mi demektir?

Hiç de değil. Tam aksine, Nietzsche’nin de dediği gibi: Belki de büyük ciddiyet ancak böyle başlayacak…

Kitaba katkıda bulunan isimler şöyle: Alev Özkazanç, Hüseyin Deniz Özcan, Maya Mandalinci, Mustafa Çağlar Atmaca, Nazile Kalaycı, Toros Güneş Esgün.

  • Künye: Kolektif – Tapınağın Dışında: Marjinal Konular Üzerine Felsefi Denemeler, derleyen: Hüseyin Deniz Özcan, Livera Yayınevi, felsefe, 184 sayfa, 2024

Baha Batıkan – Eril, Dişil ve Ötekiler (2024)

  • İnsan bedeni tarih boyunca kimin hizmetinde olmuştur?

İnsanlık tarihi boyunca bedenler, günahkâr ve kutsal olarak farklı muameleler gördü.

Öyle ki bunun izleri mitolojiden sanata, dinlerden tarihe dek her alana sızdı.

Cinsellik adı altında toplanan bu izler, içinde erilin gücünü, yüceltilmesini, dişilin dışlanmasını, baskılanmasını, metalaştırılmasını ve nihayetinde şeytanlaştırılmasını, ötekilerin yok sayılmasını ve lanetlenmesini taşır ve aslında bunlar tümüyle iktidarın tutumunu yansıtır.

  • Tarihin üstü örtülen, konuşulmayan ama bu sessizliğiyle dahi çığlık çığlığa bağıran karanlık kuytusunda neler gizlenmiştir?
  • Bastırılmaya ve yok sayılmaya çalışılan aslında nedir?

Arkeolog ve eskiçağ tarihçisi Baha Batıkan mağaraların karanlığından sarayların has odalarına dek örtülüp saklanan bedenin, cinselliğin, günah ilan edilenin tarihinde derin ve meydan okuyucu bir kazıya götürüyor bizleri. Günah, kutsal ve tabu olanın içinde çıktığı bu “tehlikeli” yolculukta, bugün içine hapsolduğumuz…

  • Künye: Baha Batıkan – Eril, Dişil ve Ötekiler: Arkeolojide Eril İktidarın Toplumsal Cinsiyet Rolleri Üzerine Etkisi, Beyaz Baykuş Yayınları, arkeoloji, 304 sayfa, 2024

Yeliz Turan Yunusoğlu – Yatak Odasındaki Kalabalık (2021)

Türkiye’de cinselliğin kültürel ve kişilerarası boyutları üzerine eşsiz bir inceleme.

Yeliz Turan Yunusoğlu’nun ‘Yatak Odasındaki Kalabalık’ adlı bu yapıtı, sözü vajinismus deneyimi yaşayan kadınlara vermesiyle Türkiye’de bu alanda yapılmış ilk çalışma.

Cinsel ilişki iki çubuğu birbirine sürterek ateş yakmaya çalışmak kadar mekanik olsaydı, kimse cinsel hazzın ve doyumun peşine düşmez, cinsel ihtiyaçlarını kendi kendine ya da herhangi biriyle halledebilirdi.

Ama açıkça görüldüğü gibi, cinsel ilişkide aranan aslında üç-beş kasılmaya ulaşmak değildir çünkü cinsellik cinsel organlarımızla beraber tüm bedenimizi, değerlerimizi, inanışlarımızı ve de duygularımızı içerir.

Vajinismus, yani kadının bedenindeki kimi tepkiler nedeniyle cinsel ilişkinin “tamamlanamaması” ise, genellikle tıp alanında ele alınır.

Türkiye’de sıklıkla kadının “evlilik kurumu içindeki görevi”ni yerine getirememesi üzerinden tanımlanır ve beden parçalarına odaklanmış tedavilerle, kadının ihtiyaç ve taleplerine pek de kulak verilmeksizin, acilen çözülmeye çalışılır.

Oysa cinsel ilişkinin verilmiş roller uyarınca kolayca gerçekleştirilmesi gereken “doğal” bir şey olduğu ön kabulü, toplumun cinsellik üzerindeki yoğun etkisini göz ardı eder.

‘Yatak Odasındaki Kalabalık’, katılımcıların aile hayatları, partnerleriyle ilişkileri ve tıbbi çözüm ararken karşılaştıkları sorunlar üzerine anlatılarını aktarıyor.

Yunusoğlu, kitabı için şöyle diyor:

“Bu çalışmayı yapmaktaki hedefim, kadınların yaşadıkları güçlükleri sadece tasvir etmek değil, aynı zamanda içinde bulundukları durumu değiştirmelerine yardımcı olmaktı. Kadınları cinsel olarak sağlıklı kılmak için cinsel arzularını daha iyi yönetme, karar sürecine aktif katılımlarını sağlama ve cinselliği kendi kontrollerinde yaşama konusunda cesaretlendirmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.”

  • Künye: Yeliz Turan Yunusoğlu – Yatak Odasındaki Kalabalık: Türkiye’de Kadınların Vajinismus Deneyimleri, Metis Yayınları, kadın, 336 sayfa, 2021

Darian Leader – Kadınlar Neden Yazdıkları Her Mektubu Göndermezler? (2020)

‘Kadınlar Neden Yazdıkları Her Mektubu Göndermezler?’, kadın ve erkek cinselliğine ilişkin gözlem, açıklama ve psikanalitik değerlendirmelerden oluşan, bugün klasikleşmiş diyebileceğimiz bir yapıt.

Darian Leader, yeni bir baskıyla yayımlanan kitabında, kadın ve erkek cinsleri arasındaki farklılıkları, özellikle de cinsellik boyutunda ele alıyor ve bunu yaparken de psikanalizin yanı sıra, sinema, tiyatro, edebiyat ve felsefe gibi farklı alanlardan aldığı pek çok çarpıcı örneğe başvuruyor.

Shakespeare’den Hitchcock’a, Sharon Stone’dan Arnold Schwarzenegger’e, Sokrates’ten Bertrand Russell’a, Virginia Woolf’tan Agatha Christie’ye, Freud’tan Drakula’ya, Jane Austen’dan Yunan tragedyalarına dek uzanan Leader, psikanalizin içgörüleri üzerine çok zengin bir metin ortaya koyduğu gibi, bir erkek ile bir kadın arasında uyumlu bir ilişki kurma şansının neden çok zor olduğunu da ayrıntılı bir şekilde açıklıyor.

  • Künye: Darian Leader – Kadınlar Neden Yazdıkları Her Mektubu Göndermezler?, çeviren: Nedim Çatlı, Saltokur Yayınları, psikanaliz, 139 sayfa, 2020

Kolektif – Queer Temaşa (2016)

Verili beden ve cinsellik algılarına savaş açan, queer bir tahayyülün ve düşünüşün imkânlarını tartışan metinler.

AIDS krizi ve aktivizmi, homo-normativite, dil, iktidarın beden inşası ve algısı, BDSM cinselliği; cinselliğin ve bedenin en az diğer sorunlar kadar acil ve hayati olduğunu savunan bu kitabın konuları arasında.

  • Künye: Kolektif – Queer Temaşa, derleyen: Leman S. Darıcıoğlu, Sel Yayıncılık

Kolektif – Cinsiyet, Cinsel Kimlik ve Cinsellik (2019)

Doğuştan edindiğimiz veya edindiğimizi sandığımız cinsel algı ve kimlikler psikanalizde nasıl karşılık bulur?

Psike İstanbul tarafından hazırlanan bir sempozyuma sunulan bildirilerden oluşan bu kitap, her şeyden önce psikanalizin cinsiyet, cinsellik ve cinsel kimlik konusunda ne denli zengin perspektifler sunduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.

Psikanalizde cinsellik konusunda yürütülen en güncel tartışmalara yer vermesiyle önem arz eden ve şimdi yeni baskısıyla raflardaki yerini alan kitapta,

  • Kadın cinselliği,
  • Geleneksel toplumlarda kadın cinselliğine dair başlıca güçlükler ve nedenleri,
  • Üremeye yardımcı tedaviler bağlamında cinsellik,
  • Psikoseksüel kimlik ve libidinal nesnenin seçimi,
  • Cinsel kimlik, ayrılma kaygısı ve yaratıcılık,
  • Erkeklik ve yaşlanma tefekkürleri,
  • Sonradanlık kavramı bağlamında Freud’un cinselliğe getirdiği bakış açısının niteliği,
  • Kadın cinselliğinde üstbenlik,
  • Kadın cinselliğinde önemli üretkenliklerden hamilelik ve annelik süreçleri,
  • Ve cinsel sapkınlıklar gibi pek çok önemli konu irdeleniyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Mine Özgüroğlu, Nilgün Taşkıntuna, Berrak Ciğeroğlu, Gülgün Alptekin, Işın Sayın Tamerk, Pınar Limnili Özeren, M. Işıl Ertüzün, Yeşim Can, Yavuz Erten, Ayla Yazıcı, Itamar Levy, Nayla de Coster, Jacqueline Schaeffer, Sibel Mercan, Sezai Halifeoğlu, Lynne Segal ve Bella Habip.

  • Künye: Kolektif – Cinsiyet, Cinsel Kimlik ve Cinsellik, derleyen: Deniz Arduman Kırcalı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, psikanaliz, 170 sayfa, 2019

Mantak Chia ve William U. Wei – Cinsel Refleksoloji (2015)

Klasik Taocu cinsel metinlerle çağdaş refleksoloji kuramını birleştirerek, bireylerin ya da çiftlerin kendi cinsel enerjilerini daha iyi anlamalarını ve bunu geliştirmelerini amaçlayan bir rehber.

Taocu aşk noktalarını keşfederek cinsel deneyimlerine renk katmak isteyenlere.

  • Künye: Mantak Chia ve William U. Wei – Cinsel Refleksoloji, çeviren: Sezer Soner, Omega Yayınları

Christopher Ryan ve Cacilda Jethá – Cinselliğin Şafağı (2015)

‘Cinselliğin Şafağı’, cinselliğin tarihöncesinden zamanımıza kadarki dönüşümünü inceliyor.

Antropoloji, arkeoloji, primatoloji ve anatomi gibi farklı alanlardan pek çok veriyle desteklenen kitap, tek eşlilik başta olmak üzere cinsellik konusundaki birçok egemen yaklaşımı da sorguluyor.

  • Künye: Christopher Ryan ve Cacilda Jethá – Cinselliğin Şafağı, çeviren: Ebru Erbaş, Okuyan Us Yayınları

Kolektif – Batı’da Aşk ve Cinsellik (2015)

Geçmiş toplumlardan kalan açık seçik izler arasında, aşka, cinselliğe ilişkin olanlar son derece örtülü.

Bu örtüyü aralayan elimizdeki kitap, Eski Yunan’da eşcinsellikten Roma fahişelerine, doğum kontrolünün başlangıcından mastürbasyona pek çok “mahrem” konuyu irdelemekte.

  • Eski Yunan ve Roma’da eşcinsellik,
  • Roma fahişeleri,
  • Gezgin şairler ve tutku aşkı,
  • Doğum kontrolünün başlangıcı,
  • Geçmişte doğum kontrol yöntemleri,
  • Batı yaşamında zina,
  • Romalı çiftlerde düğün seremonileri,
  • Batı cinselliğinde zevkin yadsınmasının altındaki dinamikler,
  • Hıristiyan evliliğinin oluşum süreci,
  • yüzyılda cinsel iktidarsızlık davaları,
  • Boşanmanın Batı kültüründeki macerası,
  • Ve daha pek çok ilgi çekici konu, bu kitapta tartışılıyor.

Kitabın yazarları ise şöyle:

Jean Bottéro, Claude Mossé, Maurice Sartre, Paul Veyne, Catherine Salles, Jacques Solé, François Lebrun, Philippe Airés, Alain Corbin, Jacques le Goff, Michel Sot, Georges Duby, Daniel Roche, Pierre Darmon, Arlette Lebigre, Guy Chaussinand-Nogaret, Anne-Maria Moulin, Françoise Thébaud, Roger-Henri Guerrand ve Michel Rey.

  • Künye: Kolektif – Batı’da Aşk ve Cinsellik, derleyen: Georges Duby, çeviren: Ayşen Gür, İletişim Yayınları

Shmuley Boteach – Evde Şehvet Bitti (2015)

Evlilikte sevgi ve dostluğa öncelik vermek, erotizmi yok eder mi?

Evliliğin sevgiden ziyade şehvet üzerine kurulu olması gerektiğini düşünen Shmuley Boteach, şehvetin üç ilkesini detaylıca açıklayarak arzu ve erotik özlemin nasıl diri tutulabileceğini açıklıyor.

İlişkilerinde tutkuyu her daim diri tutmak isteyenlere…

  • Künye: Shmuley Boteach – Evde Şehvet Bitti, çeviren: Deniz Yazgan, Koton Kitap