Charles White – İstanbul’da Üç Yıl (2023)

Charles White (1793-1861) Eton Koleji’nden 1805’te mezun olduktan sonra orduya katıldı.

1830-31 arasında Belçika kralının seçimi konusunda Britanya’yı temsil eden Lord Ponsoby’nin sekreterliğini yaptı.

Lord Ponsoby’nin 1832’de Britanya’nın Osmanlı İmparatorluğu elçiliğine atanması White’ın Osmanlı İmparatorluğu ve İstanbul’a ilgi duymasına neden oldu.

Ponsoby’nin elçiliğinin son yılı olan 1841’de İstanbul’a gelerek 1844’e kadar kentte kaldı.

‘Three Years in Constantinople; or, Domestic Manners of the Turks in 1844 -1845’, ‘İstanbul’da Üç Yıl; veya, Türklerin Örf ve Adetleri’ adlı kitabı bu uzun ikameti sırasında edindiği bilgi ve izlenimlerin ürünüdür.

Charles White üç ciltlik bu dev eserinin ilk cildinde pazarlar ve çarşılar, kayıklar ve kayıkçılar, balıklar, balık avcılığı ve balık pazarları, hastaneler, elçiliklere tanınan himaye hakkı, esnaf birlikleri, loncalar, vakıflar, selatin camileri, cami malları, kurukahveciler, manavlar, bahçeler ve bahçıvanlık, kandiller ve şenlikler gibi konuları işlerken halk arasında dolaşan söylenti ve efsaneleri aktarmayı da ihmal etmiyor.

White böyle bir eseri yazma ihtiyacını neden duyduğunu birçok Batılı seyyahın eserlerinden söz ederek şöyle aktarıyor: “… sözünü ettiğimiz bu yazarların çalışmaları Osmanlı payitahtındaki yaygın örf ve âdetlere pek az ışık tutmaktadır… Öte yandan modern seyahatname yazarlarının aktardıkları bilgilerin nerdeyse tümü ya romantizm sınırına dayanan bir üslupla ya da öylesine abartılı ve göz boyar biçimde anlatılmıştır ki, yabancıları aydınlatmaktan çok onları yanıltır. Dolayısıyla İstanbul’a gelen yabancıların çoğu, yerel âdetlerin nerelerden kaynaklandığı, anlamları ve tam olarak ne oldukları konusunda tam bir cehalet içindedir; kitaplardan ya da onlara yardımcı olanlardan doğru açıklamalar alamadıkları için de geldikleri gibi giderler, ama bir farkla; alelacele yaptıkları gözlemler ve edindikleri yanlış bilgilerden ötürü ve Türk halkının savunulması mümkün olmayan zaaflarıyla iyi nitelikleri arasında hiçbir ayırım yapmadıkları için çoğu kez farklı siyasal çıkarlar ve dini antipatilerin körüklediği geçmişten gelen önyargılara yeni yanlış anlamalar ekleyerek ayrılırlar.”

  • Künye: Charles White – İstanbul’da Üç Yıl, 1.Cilt: Türklerin Örf ve Âdetleri, 1841-1844, çeviren: Zeynep Rona, Kitap Yayınevi, seyahatname, 248 sayfa, 2023

Todor Yankov – İstanbul’dan İzlenimler (2022)

Todor Yankov (1865-1941), Almanya’da sosyal bilimler alanında gördüğü üniversite eğitimini doktor unvanıyla taçlandırarak döndüğü ülkesinde uzun yıllar okul müfettişliği ve lise öğretmenliği yaptı.

Aynı zamanda, basın mecrasında da birçok gazete ve dergiye yazılar yazarak başarılı sınav verdi.

Daha öğrencilik yıllarında dışa vuran yeni yerler keşfetme ve gezme merakı, ömrü boyunca kendisini terk etmeyecek olan seyahat etme tutkusuna dönüştü.

Ülke içi gezilerinde ziyaret ettiği coğrafi bölgeler ve şehirler hakkında eşsiz izlenimler aktardı.

Bulgar aydının bir resimli derginin 1898 yılına ait beş sayısında yayınladığı yazı dizisi, komşu ülke edebiyatında ilk İstanbul seyahatnamesi olma özelliğini taşımaktadır.

Bulgar yazar; batılı seyyahlara özgü yaklaşım içinde sadece kadim şehrin tarihi yerlerini ve anıtlarını gezmekle yetinmedi, ama dar ve eğri sokaklarında sokak köpekleri ve faytonlar arasında yürüdü, çarşıda pazarda dolaştı, kahvehanede kahve yudumladı, tekkede müridin tutkusuna ortak oldu.

Şehrin sıradan insanına ve parıltısız gündelik hayatına dokunma çabası, seyahatnamesine farklı renk ve lezzet kattı.

  • Künye: Todor Yankov – İstanbul’dan İzlenimler: 19. Yüzyıl Sonlarında Şehir, çeviren: Hüseyin Mevsim, Kitap Yayınevi, seyahatname, 80 sayfa, 2022

Busbecq – İstanbul ve Amasya Seyahatnamesi (2022)

 

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı’yı ziyaret etmiş Busbecq’in anıları hazine değerinde.

Kitap, bir Habsburg elçisinin Türklere dair gözlemleri kadar, bir Batılının kendi değerleriyle samimi bir yüzleşme olarak da okunabilir.

Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanat döneminde, Romalıların Kralı I. Ferdinand tarafından Osmanlı İmparatorluğuna iki kez elçi olarak gönderilen Flaman asıllı Augerius Gislenius Busbequius, ilk elçilik görevini tamamlayıp Viyana’ya döner ve dostu Nicolas Michault’a Latince bir mektup yazar.

Bu mektupta, görevinin sebebinden ve seyahat hazırlıklarından başlayarak Viyana-İstanbul-Amasya güzergâhındaki yolculuğunda başından geçenleri samimi bir üslupla paylaşır.

Uzun zaman sonra, memleketlisi Ludovicus Carrio, bir seyahatname niteliği taşıyan ve yarı ciddi yarı eğlenceli tarzda kaleme alınan bu mektubu Itinera Constantinopolitanum et Amasianum (İstanbul ve Amasya Seyahatnamesi) adıyla ilk kez 1581 yılında yayımlar.

Böylece bir Habsburg elçisinin Türklere dair gözlemlerine, yer yer kendi kimliğiyle ve Batı Avrupa toplumlarının değer yargılarıyla yüzleşmesine ve Hıristiyan hükümdarlarının menfaatine yönelik eleştirilerine tanık olacağımız ilk elden bir kaynak elde edilir.

  • Künye: Busbecq – İstanbul ve Amasya Seyahatnamesi, çeviren: Çiğdem Dürüşken, Alfa Yayınları, seyahatname, 264 sayfa, 2022

Willem van Ruysbroeck – Mengü Han’ın Sarayına Yolculuk (2022)

Fransisken rahibi Willem van Ruysbroeck , Marco Polo’dan çok önce Moğol Asyası’nı ziyaret etmişti.

‘Mengü Han’ın Sarayına Yolculuk’, Orta Asya’nın ilk bilimsel tasvirini yapması ve içerdiği antropolojik gözlemleriyle çok değerli.

1253 yılında Fransa’dan Karakurum’a uzanan macerasının ilk adımını atan Ruysbroeck, Fransa Kralı IX. Louis’nin verdiği talimatla, Tatarları Hristiyanlaştırmak için yola koyulmuştu.

İstanbul, Kırım ve Saray üzerinden Karakurum’a ulaşarak 4 Ocak 1254’te Moğol Hanı Mengü Han’ın huzuruna çıktı.

Yaklaşık altı ay Moğol başkentinde kalmasına rağmen Mengü Han’a Hristiyanlığı benimsetemeyen Ruysbroeck, Fransa’ya döndüğünde muhteşem bir yol hikâyesine sahipti.

Gezdiği şehirleri, yoldaki maceralarını ve hepsinden de önemlisi Karakurum’da gözlemlediği olayları kayda geçirerek hazırladığı ‘Itinerarium fratris Willielmi de Rubruquis de ordine fratrum Minorum, Galli, Anno gratia 1253 ad partes orientales’ adlı eserini IX. Louis’ye sundu.

Eserinde; gördüğü halkların ilginç adetlerine, inanışlarına, yiyecek içeceklerine, dolaştığı yerlerin coğrafi özelliklerine ve Moğol tarihine ilişkin ayrıntılı bilgiler veriyor.

Tüm özellikleriyle 13. yüzyıl tarihine yeni bir perspektif sunan eser, Orta Asya coğrafyasının bilimsel tasvirini de yapıyor.

Peter Jackson’ın Latinceden İngilizceye çevirdiği ve David Morgan’la beraber notlandırdığı eser, Zülal Kılıç’ın çevirisiyle okuyucuyla buluşuyor.

  • Künye: Willem van Ruysbroeck – Mengü Han’ın Sarayına Yolculuk (1253-1255), editör: Peter Jackson ve David Morgan, çeviren: Zülal Kılıç, Selenge Yayınları, seyahatname, 342 sayfa, 2022

Muzaffar Alam ve Sanjay Subrahmanyam – Keşifler Çağında Hint-İran Seyahatleri (2021)

Hindistan, İran ve Orta Asya ile ilgili Farsça kaleme alınmış seyahatnameler üzerine ayrıntılı ve çığır açıcı bir okuma.

Muzaffar Alam ve Sanjay Subrahmanyam’ın çalışması, önemli bir dönüşüm ve kültürel temas çağında üretilmiş ve Bâbürlüler, Safevîler ve Orta Asya’yı birbirine bağlayan bu ihmal edilmiş edebiyat türünün (sefernâme) ilk kapsamlı incelemesi olmasıyla çok değerli.

Kitabın yazarlarının bu seyahatnamelere dair yaptıkları yakın okuma, bu kıymetli anlatıları üreten Müslüman ve gayrimüslim yazarların zihinsel ve manevi dünyalarına nüfuz etmemize yardımcı oluyor.

Bu metinler, onları Asya bağlamında üretilen diğer anlatıların yanı sıra erken modern Avrupa seyahat anlatıları ile de yan yana getiren ve kültür tarihi ile materyal tarih içerisinde oldukça zengin ve umulmadık bir bakış açısının kapısını aralayan karşılaştırmalı bir çerçevede sunuluyor.

Çalışma, sadece erken modern karşılaşmaların doğasını daha iyi anlamak için değil, aynı zamanda sadece yeni bir dünyaya adım atmanın verdiği keyif için de okunabilir.

  • Künye: Muzaffar Alam ve Sanjay Subrahmanyam – Keşifler Çağında Hint-İran Seyahatleri: 1400-1800, çeviren: Nihan Aksoy, Albaraka Yayınları, tarih, 468 sayfa, 2021

Saturnino Ximenez – Anadolu Harabeler İçinde (2021)

İspanyol gazeteci Saturnino Ximenez, 1923 yılında Ege kıyılarında uzun bir seyahate çıkmıştı.

‘Anadolu Harabeler İçinde’, Ximenez’in Bursa’dan Bodrum’a uzanan hatta Ege’nin tarihi ve özellikle de antik kentleri ve kalıntılarına ilişkin çok değerli gözlemlerini barındırıyor.

Çalışma, Ximenez’in Ege kıyalarına yaptığı seyahatte uğradığı Bursa, Çanakkale Boğazı, Assos, Bergama, Efes, Pamukkale, Teos (Sığacık-Seferihisar), Kuşadası, Priene (Söke/Aydın), Büyük Menderes Havzası, Didim ve Bodrum’un gerek o tarihteki durumlarına gerekse bölgedeki antik kentlere ve kalıntılara ilişkin gözlemleriyle kaleme alınan 1925 tarihli İngilizce baskısından Türkçeye çevrilmiş.

Ximenez’in sade bir üslupla kaleme aldığı kitabı, tarihe meraklı okurlar kadar arkeologların da ilgisini çekecek türden.

  • Künye: Saturnino Ximenez – Anadolu Harabeler İçinde, çeviren: Murat Derler, Heyamola Yayınları, anı, 320 sayfa, 2021

Aysel Kaya – Almanca Seyahatnamelerde Osmanlı Şehirleri (2021)

Seyahatnameler daha çok tarihçilerin, edebiyatçıların ve yabancı dil araştırmacılarının çalışmalarına konu edilmiştir.

Aysel Kaya ise, seyahatnameleri bu sefer bir turizm araştırmacısı olarak ele alarak özgün bir çalışmaya imza atmış.

Kitapta, 1852-1912 arasında yazılmış yedi Alman seyahatnamesinde altı Osmanlı şehrinin; İstanbul, Sakarya, Bilecik, Eskişehir, Bursa ve İznik’in nasıl tasvir edildiği araştırılıyor.

Kitap seyahatnamelere, geçmişle günümüz arasında karşılaştırma yaparak yitip giden ya da yeni eklenen kültürel değerleri bulmak ve tarihe ışık tutmak için önemli bir kaynak grubu olarak başvuruyor.

Çalışma, bilgi kaynağı olarak seyahatnamelere nasıl başvuracağımızı tartışarak açılıyor.

Daha sonra da, Alman seyyahların yaşam öyküleri ve seyahat güzergâhları ele alınıyor.

Burada karşımıza çıkan seyyahlar şöyle: Andreas David Mordtmann, Alfred Körte, Joseph Grunzel, Eduard von Bodemeyer, Karl Baedeker, Stefan von Kotze ve Richard von und zu Eisenstein.

Kitabın devamında ise, adı geçen seyyahların yukarıdaki Osmanlı şehirlerine dair değerlendirmelerine yer veriliyor.

Çalışma, Alman seyyahların 19. yüzyıl ikinci yarısı ila 20. yüzyıl başlarındaki Osmanlı Devleti’ne dair farklı bakış açılarından süzülmüş izlenimlerini yakından görmek için çok iyi fırsat.

  • Künye: Aysel Kaya – Almanca Seyahatnamelerde Osmanlı Şehirleri (1850-1912), İletişim Yayınları, tarih, 284 sayfa, 2021

Kolektif – Osmanlı ve Avrupa Topraklarında Beş Gürcü Seyyah ve Seyahatnameleri (2021)

 

Gürcülerin on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıl Osmanlı ve Avrupa’yı anlattığı, tarihsel açıdan altın değerinde beş seyahatname bu kitapta.

Bu seyahatnamelerin her biri, Türkçede ilk kez yayımlanıyor.

On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı ve Avrupa’yı anlatan çok sayıda seyahat eseri Türkçede mevcut olsa da, Gürcülerin bu döneme dair gözlemleri bu kitaba dek söz konusu edilmemişti.

Her biri Türkçede ilk defa yayımlanan bu metinler söz konusu dönemde Osmanlı topraklarındaki sayısız hadiseye ilk elden tanıklık ediyor.

Bazısı diplomatik bazısıysa dinî sebeplerle yola çıkan ve her hâlükârda Osmanlı topraklarından geçen beş Gürcü’nün seyahat notları, okuyucuyu Karadeniz’in sarp dağlarındaki dar geçitlerden Fransa kırsalına, Papa XI. Clemens’in huzurundan Mehmet Ali Paşa’nın sarayına, Kudüs mabetlerinden Ayasofya’ya yolculuğa çıkarıyor.

Dönem üzerine çalışan araştırmacıların daha önce hiç karşılaşmadığı birçok meseleye ve günümüzde yok olmuş birçok mimarî yapıya ışık tutan kitap, Gürcü Dili ve Edebiyatının Gürcistan toprakları dışında tanıtılması için gösterdiği gayretlerden dolayı Gürcistan’da Yakob Gogebaşvili madalyasına layık görülen Harun Çimke tarafından titizlikle derlendi ve tercüme edildi.

  • Künye: Surhan Saba Orbeliani, Timote Gabaşvili, İona Gedenvanişvili, Giorgi Avalişvili ve Giorgi Eristavi – Osmanlı ve Avrupa Topraklarında Beş Gürcü Seyyah ve Seyahatnameleri (XVIII. ve XIX. Yüzyıl), çeviren: Harun Çimke, Selenge Yayınları, seyahatname, 376 sayfa, 2021

Angel Karaliyçev – Sofya’dan İstanbul’a (2021)

Bir Bulgar yazarın gözünden, 1930’lu yılların İstanbul’u üzerine muhteşem bir seyahatname.

“Balkanların Çehov’u” olarak tanımlanan ve dünyanın en ünlü masal ustalarından biri olarak kabul edilen Angel Karaliyçev, masal gibi bir İstanbul anlatısıyla karşımızda.

Karaliyçev burada, Balkapan Han’dan Ayasofya’ya giden gizli tüneli, güvercinlerin camisi olarak tanımladığı Bayezid Cami’sini, İstanbul’un kurucu sütunu dediği Çemberlitaş’ı, şehirdeki Bizans izlerini, Ayasofya’yı, Kapalı Çarşı’nın rengârenk halılarını, İstanbul’un Bulgar aileleri ve tüccarlarını, Galata Köprüsü’nü, Pera’yı ve İstanbul söz konusu olunca akla gelebilecek pek çok tarihi mekânı geziyor, ayrıca şehrin insanları, toplumsal yaşamı ve kültürü hakkında ilgi çekici ayrıntılar paylaşıyor.

Köylü bir ailenin çocuğu olan Karaliyçev, ilk masal çalışmalarını 1924 yılında ‘Çavdar’ adlı kitapta toplamış.

Bu ilk kitabını, birbirinden güzel başka kitapları izlemiş.

Sevgi, dostluk, kardeşlik, dayanışma, ekmeklerini alınlarının teriyle kazanan insanlar, doğanın sessiz güzelliği Karaliyçev’in masallarının temelini oluşturur.

  • Künye: Angel Karaliyçev – Sofya’dan İstanbul’a: Genç Cumhuriyet’e Yolculuk, çeviren: Hüseyin Mevsim, Timaş Yayınları, seyahatname, 112 sayfa, 2021

Pierre Belon – Pierre Belon Seyahatnamesi (2020)

1517 doğumlu Pierre Belon, coğrafya, zooloji ve botaniğe büyük ilgi duyuyordu.

Kendisi ünlü bitkibilimci Valerius Cordus’un yanında da eğitim görmüştü.

Belon’u bizim açımızdan ayrıca önemli kılan husus ise, zamanında yolunun bu topraklara düşmüş olması.

Belon, Fransa Kralı II. Henri’nin diplomatı olan Gabriel d’Aramon’un maiyetindeki bir grup bilim insanıyla birlikte 1547’de Osmanlı İstanbul’unu ziyaret etmişti.

İşte bu kitap, Belon’un İstanbul’un yanı sıra Antakya, Adana, Konya, Afyon, Kütahya ve Bursa’yı da kapsayan gezilerinin izlenimlerinden oluşuyor.

Bu seyahatname, Osmanlı’nın gündelik hayatı, önemli yerleri, kültürü ve müziği gibi konuları ele alan, türünün tipik bir örneği olsa da, Belon’un uzmanlığından kaynaklı olarak Türkiye coğrafyasıyla ilgili çok önemli bilgiler barındırmasıyla özgün bir yerde duruyor.

Belon’un kişisel gözlemlerine Türkiye coğrafyasına has yüzlerce bitki eşlik ediyor.

  • Künye: Pierre Belon – Pierre Belon Seyahatnamesi: İstanbul ve Anadolu Gözlemleri (1546-1549): Antakya, Adana, Konya, Afyon, Kütahya, Bursa, çeviren: Hazal Yalın, Kitap Yayınevi, seyahatname, 231 sayfa, 2020