Vildan Yarlıgaş – Kimyahane (2023)

Türkiye’de kültür varlıkları restorasyonu genellikle cami, sur, kilise, kervansaray gibi taşınmazlar üzerinden inceleniyor ve biliniyor.

Arkeolojik kazılardan çıkarılan ve müzelerde sergilenen taşınabilir kültür varlıklarının restorasyon tarihi ise ilk kez bu kitapta ele alınıyor.

Vildan Yarlıgaş, Osmanlı devletinin ilk müzesi olan Müze-i Hümayun’dan başlayarak müze objelerinin kimler tarafından, hangi mekânlarda ve yöntemlerle onarıldığını kronolojik olarak aktarıyor.

Kitap, 1936 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri bünyesinde kurulan ve Türkiye’nin ilk konservasyon laboratuvarı olma unvanını taşıyan Kimyahane’yi odak noktasına alarak Türkiye’de modern konservasyon-restorasyon anlayışının gelişimini okura akıcı bir dille ve daha önce hiç yayımlanmamış belgelerle sunuyor.

  • Künye: Vildan Yarlıgaş – Kimyahane: Müze-i Hümayûn’dan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne Türkiye’de Kültür Varlıkları Konservasyonunun Başlangıç Öyküsü, Alfa Yayınları, inceleme, 304 sayfa, 2023

Kolektif – Türkiye’de Sanatın Tarihi: Müze (2023)

Türkiye’de sanatın tarihi ve yazımı belirli alanlara odaklanmış, birbiriyle bütünleşmeyen ve konuşmayan alanlara sıkışmıştır.

Tartışmaların ve bunlara dayanan çapraz okumaların bulunduğu kapsamlı ve bütünlüklü bir sanat tarihi yazımı önerisi olarak düşünülen ‘Türkiye’de Sanatın Tarihi’ dizisi, Türkiye’de sanatı şekillendiren ve sanatın kurumsallaşması tartışmasına temel olan konularıyla çok görüşlü bir sanat tarihi yazımına katkıda bulunacak türden bir çalışma.

Dizinin ilk kitabı olan ‘Müze’, bu kapsamda, sanat müzesine dair teorik ve eleştirel bakış açılarını farklı bağlamlarda tarihsel bir çerçevede tartışıyor.

Kitap, sadece profesyonellere değil, amatörlere, sanatı yatırım aracı olarak gören ve bilgi sahibi olmak isteyen koleksiyonerlere, sanatın iletişim gücünü keşfetmiş sponsor ve kurumlara, sayısı giderek artan müze ve müze çalışanlarına, özetle çok geniş bir hedef kitleye hitap ediyor.

  • Künye: Kolektif – Türkiye’de Sanatın Tarihi: Müze, derleyen: Esra Aliçavuşoğlu, Ayşe H. Köksal, Tellekt Kitap, sanat, 360 sayfa, 2023

Barış Gür – Smyrna’dan Batı Dünyasına (2021)

Ülkesini temsil etmeye ya da ticaret yapmaya gelen Avrupalılar bir tutkuyla bağlanırdı İzmir’e ama en çok da geçmişine ve geçmişinde üretilmiş olan kıymetli eserlerine.

Öyle ki her gelen yabancı giderken bir parça kopartır alırdı kendisi için, bazıları okyanustaki bir kum tanesi gibi gelirdi bu kadim kente, bazıları ise büyük, yerine koyulması zor, can yakan parçalar kopartırdı.

Konsoloslar, demiryolu mühendisleri, din adamları, varlıklı koleksiyonerlerin temsilcileri ve daha niceleri İzmir’de geçirdiği günleri hiçbir zaman yeterli bulamaz ve her zaman daha uzun bir süre kalmayı ya da tekrar gelmeyi amaçlarlardı, ancak onlar için asıl unutulmaz olan İzmir’in köklü geçmişi ile toprağın altındaki ve üstündeki arkeolojik mirasıydı…

Avrupa’nın köklü müzelerinin kurulmasında ve envanterlerinin zenginleştirilmesinde İzmir kökenli eserlerin önemli bir yeri bulunurken söz konusu durum 17. yüzyıldan itibaren Avrupalı gezgin, tüccar ve konsolosların yoğun çabaları ile şekillenmiştir.

  • Künye: Barış Gür – Smyrna’dan Batı Dünyasına: Dünya Müzelerinin Oluşumunda İzmir’in Arkeolojik Mirası, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, müze, 160 sayfa, 2021

Ayşe H. Köksal – Resim ve Heykel Müzesi (2021)

Türkiye’nin ilk modern sanat müzesi olarak 1937 yılında kurulan Resim ve Heykel Müzesi, bugün varlıkla yokluk arasında bir yerde duruyor.

Ayşe Köksal, Cumhuriyet dönemi sanatının bu en önemli teşhir ve temsil alanının mücadelesini anlatıyor ve müzeyi nasıl yaşatabileceğimizi tartışıyor.

Güzel Sanatlar Akademisi’ne bağlı olarak Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nde bulunan müze, Halil Edhem’in tasarımının vücuda gelmiş haliydi.

Resim ve Heykel Müzesi’nin yaşam öyküsünü anlatan bu çalışma, müzenin hayal ile hakikat arasında kalmışlığının ardındaki nedenleri araştırıyor.

Zira müze, ömrü boyunca var ile yok arasında bir yerde, arafta kaldı.

Ne var oldu, ne de yok oldu.

Resim ve Heykel Müzesi’ni özellikle sanatçıyla paylaştığı varoluş alanı üzerinden anlamayı amaçlayan Köksal, müzenin hayat hikâyesini okurken aslında sanatçının varoluş hayallerini, tahayyül ettiği müzeyi, Müze’nin hakikatinin karşısında yeniden giriştiği mücadeleleri de aktarıyor.

Köksal ardından, müzenin uzun yıllar boyunca yaşadığı arafta kalma halini ve müzeyi ihya etmek için neler yapılması gerektiğini irdeliyor.

Kitap, müzede çalışmış olan kişilerle yapılan sözlü tarih çalışmalarıyla da zenginleşmiş.

  • Künye: Ayşe H. Köksal – Resim ve Heykel Müzesi: Bir Varoluş Öyküsü, İletişim Yayınları, inceleme, 307 sayfa, 2021

Kolektif – Müze Eğitimcisinin El Kitabı (2021)

Çağdaş müze eğitimi alanında nitelikli kaynak arayanlar bu kitabı muhakkak edinsin.

Anna Johnson ve arkadaşlarının hazırladığı kitap, kuram ve uygulamayı birleştirmesiyle ayrıca önemli.

Türkiye’de müze eğitimi son yıllarda önem kazandı ve yaygınlaştı.

Bu gelişmede, konuya müzecilerin yanı sıra, özellikle eğitimcilerin el atmasının büyük payı var.

Alanda gereksinme duyulan kaynaklar gitgide çoğalıyor.

Kurama dayalı pratik önerilerde bulunan bu çalışma ise, alana büyük katkıda bulunuyor.

‘Müze Eğitimcisinin El Kitabı’, müzelerde deneyime ve iş birliğine dayalı bakış açısını savunuyor ve çağdaş müze eğitimi anlayışını temsil ediyor.

Kitaba katkıda bulunan yazarlar, müzede profesyonellerin ve gönüllülerin çalışmasını, sergi geliştirme yollarını, eğitim programı tasarımını, okullarla iş birliğini, öğrenme süreçlerini, finansman sorunlarını ele alıyor.

Müze eğitimi alanında çalışan herkese yol gösterecek yetkin bir kaynak.

  • Künye: Anna Johnson, Melissa Bingmann, Nancy Cutler, Tim Grove ve Kimberly A. Huber – Müze Eğitimcisinin El Kitabı: Eğitimciler Başarılı Teknikleri Paylaşıyor, yayıma hazırlayan: Bekir Onur, çeviren: Ceren Karadeniz ve Gizem Sivrikaya, İmge Kitabevi, eğitim, 563 sayfa, 2021

Halil Edhem – Müzecilik Yazıları (2019)

Osman Hamdi Bey’in de kardeşi olan Halil Edhem’in önemi, konunun uzmanları dışında pek bilinmez.

Oysa kendisi, İstanbul Resim Heykel Müzesi’ni, Avrupa’da kurulan modern müzeleri örnek alarak düzenlemiş ve yeni baştan kurmuştu.

Halil Edhem’in bu kitapta bir araya getirilen yazıları ise, bizde müzeciliğin kurucu metinleri olarak kabul ediliyor.

Kitap, iki bölümden oluşuyor ve ilk bölümde, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Aziz Ogan ve Arif Müfid Mansel gibi önemli hocaların Halil Edhem’i ve onun çalışmalarının önemini anlatan yazıları yer alıyor.

Kitabın ikinci bölümünde ise, Halil Edhem’in müzecilik üzerine muhtelif yazıları yer alıyor.

Buradaki ilk metin Batı’da müzenin tarihini veriyor ve bizde müzeciliğin gelişimini kayıt altına alıyor.

İkinci yazı, müzecilik ve koruma felsefesini ele alıyor ve aynı zamanda İstanbul Asar-ı Atika Müzesi ile Avrupa müzelerini karşılaştırıyor.

Üçüncü metin bir kitapçığı oluşturur: Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu.

Halil Edhem şöyle diyor: “Bu kitapçığı yazmaktan asıl maksadımız yalnız İstanbul Asar-ı Atika Müzesi’nde toplanan tabloların bir tarihçesiyle bir de kataloğunu düzenlemekti. Daha sonra bunu biraz genişleterek, İslam’da, özellikle ülkemizde resim sanatının ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kuruluşuna ve resim sergilerine dair eskiden beri toplamış olduğumuz notları da ilave etmeyi uygun gördük.”

Halil Edhem’in Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu, bir modern/ulusal müzenin küratoryal fikrini ve programını içermesiyle ve daha da önemlisi, yerli müzeolojinin en başta gelen kaynağı olmasıyla çok değerli.

Kitabın son bölümünde ise, Halil Edhem’in çalışmalarının kapsamını belgeleyen ve bu çalışmalara erişmek isteyenlere yol gösteren Füruzan Kınal’ın derlediği bir bibliyografya yer alıyor.

  • Künye: Halil Edhem – Müzecilik Yazıları: Modern Sanat Müzesinin Tasarımı, derleyen: Ali Artun, İletişim Yayınları, müzecilik, 275 sayfa, 2019

Bekir Onur – Oyuncaklı Dünya (2010)

Bekir Onur ‘Oyuncaklı Dünya’da, oyuncağın toplumsal tarihini anlatıyor.

Ağırlıklı olarak sanayi ürünü oyuncakların tarihini ele alan Onur, dünya oyuncak tarihini izliyor ve aynı zamanda dünyadaki oyuncak ve çocuk müzelerini de geziyor.

Yazar ayrıca, Türkiye’nin belli başlı kentlerini gezerek, oyuncak sanatından, imalatından geriye ne kaldığını da araştırıyor.

Kitabının giriş bölümünde, çocuğa yapılacak bir yatırım için neden oyuncak müzesinin gerekli olduğu sorusunun yanıtını arayan Onur, Anadolu’nun oyuncak varlığını, arkeoloji müzelerindeki oyuncakları ve Anadolu’daki folklorik oyuncakları da anlatıyor.

Yazar ardından, oyuncağın Türkiye’deki ve dünyadaki serüvenini masaya yatırıyor.

  • Künye: Bekir Onur – Oyuncaklı Dünya, İmge Kitabevi, inceleme, 547 sayfa

Mete Sezgin ve Abdullah Karaman – Müze Yönetimi ve Pazarlaması (2009)

İki yazarlı ‘Müze Yönetimi ve Pazarlaması’, modern işletmecilik anlamında müzelerin yönetim ve pazarlamasını en etkin şekilde gerçekleştirmek için yapılması gerekenlere dikkat çekiyor.

Dört bölümden oluşan çalışmanın ilk bölümünde, müze tanımı, kavramları, Dünyada ve Türkiye’de müze tarihçesi ve müze çeşitleri gibi konular anlatılıyor.

İkinci bölüm, müzelerde modern anlamda yönetim konusunu, üçüncü bölüm müze pazarlama stratejileri ve müşteri davranışları konularını işliyor.

Kitabın son bölümünde de, İstanbul, Bursa ve Konya’da müze yöneticilerine yönelik anket çalışmasıyla sorunlar tespit edilmeye; çözüm ve öneriler sunulmaya çalışılıyor.

  • Künye: Mete Sezgin ve Abdullah Karaman – Müze Yönetimi ve Pazarlaması, Çizgi Kitabevi, işletme, 216 sayfa

Bekir Onur – Yeni Müzebilim (2014)

Günümüzde müzenin niteliği gibi, türleri de değişmiş bulunuyor.

Dünyada artık “özel ilgi müzeleri” olarak tanımlanan tarım, aile, çiftlik, haşhaş, esrar ve kahve gibi akla gelebilecek her şeyin müzesi var.

Bekir Onur da bu çalışmasında, söz konusu yeni müze anlayışını kapsamlı bir biçimde ele alıyor; konvansiyonel müze yaklaşımının artık neden aşıldığını açıklıyor.

Onur, müzelerin daha eşitlikçi bir toplumun kurulmasına ne gibi katkılarda bulunabileceğini, dünya çapında değişen müze anlayışını, yeni müzecilik yaklaşımındaki olmazsa olmazları ve müzelerin kültür, tarih, kimlik, küreselleşme ve toplumsal cinsiyetle ilişkisini irdeliyor.

  • Künye: Bekir Onur – Yeni Müzebilim, İmge Yayınları, inceleme, 607 sayfa

Ali Artun – Mümkün Olmayan Müze (2017)

  • MÜMKÜN OLMAYAN MÜZE, Ali Artun, İletişim Yayınları, müzecilik, 202 sayfa

Ali Artun’un 2000 yılından beri müzecilik konusunda yayınlanmış yazılarından sağlam bir derleme. Bu yazılar, modernlik öncesinden günümüze müzeciliği inceliyor ve müzeciliğin farklı tarihsel dönemlerini ve farklı müzecilik deneyimlerini kıyaslıyor. Modern müzeciliğin anıtı Louvre, Louvre ile birlikte kurulmaya başlanan mimarlık müzeleri, ütopyaların canlandırıldığı müzeler, vahşiliğin icat edildiği ve ırkçılığın örgütlendiği antropolojik insan müzeleri ve insanat bahçeleri, Malraux’nun röprodüksiyonlardan kurduğu “hayalî müze” ve Bilbao Guggenheim Müzesi, kitapta karşımıza çıkan bazı örnekler. Türkiye’deki müzecilik tarihini de ele alan Artun, Topkapı Sarayı’nın da Avrupa’daki diğer imparatorluk müzesi türlerine dâhil edilebileceğini söylüyor. Müzecilik konusuna hem tarihsel hem de güncel bir çerçeveden bakmak isteyenlere.