Slavoj Žižek – Slavoj Žižek ile Söyleşiler (2024)

Slavoj Žižek, çağımızın en üretken, en ‘yamuk bakan’, en sevilen ve en sevilmeyen felsefecilerinden.

‘Slavoj Žižek ile Söyleşiler: Kültür ve Diğer Suçlar, Can Yakan Kurtuluşlar, Pornografinin Sonu’, Žižek ile farklı zamanlarda ve güncel siyasetten felsefeye, cinsellikten gündelik hayatın eleştirisine uzanan bir dizi konuda yapılan on söyleşiyi ve Matthew Sharpe’ın Žižek’in düşüncesi üzerine kaleme aldığı oldukça kapsamlı ve derinlemesine incelemeyi bir araya getiriyor.

Žižek’in yüzlerce söyleşisi arasından en provokatif fakat okuyanı başka türlü düşünmeye çağıran söyleşilerinin yer aldığı bu derleme, Žižek’in düşüncesine yer yer eğlenceli bir giriş yapma imkânı sunuyor.

  • Künye: Slavoj Žižek – Slavoj Žižek ile Söyleşiler: Kültür ve Diğer Suçlar, Can Yakan Kurtuluşlar, Pornografinin Sonu, derleyen ve çeviren: Soner Torlak, Hayalci Hücre Yayınları, felsefe, 222 sayfa, 2024

Chantal Jaquet – Sınıf-ötesi Bireyler ya da Yeniden-üretmezlik (2024)

Chantal Jaquet, içine doğduğu sınıfın toplumsal çevresinden çıkarak öteki sınıfa geçen bireyin istisnai vakasını felsefi olarak anlamak üzere yepyeni bir kavram ve yöntem geliştiriyor: Toplumsal yeniden-üretimin işlemediği durumlarda etkin olan siyasal, ekonomik, ailevi ve tekil nedenleri, keza bunların sınıf değiştiren bireyin yapısı üzerindeki etkilerini inceleyen filozof, kolektif tarih ile mahrem hikâyenin kesiştiği noktada konumlanarak, bireyin yeni sınıfı içindeki yeri ile bu değişimde cinsel ve ırksal farklılıkların rolünü de belirlemeye yöneliyor.

Disipliner bir çalışmanın yalıtılmışlığına son veren Chantal Jaquet, okuru söz konusu tekilliği felsefe, sosyoloji, sosyal psikoloji ve edebiyatın kavşağında karşılamaya davet ederken, Spinoza, Bourdieu, Éribon ve Hoggart gibi düşünürler kadar Stendhal, Jack London, Annie Ernaux, John Howard Griffin, John Edgar Wideman, Richard Wright gibi yazarların yaşamöykülerinden ve anlatılarından da yola çıkarak toplumsal ve kişisel kimlik kavramlarını yapıbozuma uğratıyor ve öteki sınıfa geçen “sınıf-ötesi birey” figürü üzerinden tüm insanlık haline yeni bir bakış açısı kazandırıyor.

  • Künye: Chantal Jaquet – Sınıf-ötesi Bireyler ya da Yeniden-üretmezlik, çeviren: Aziz Ufuk Kılıç, Sel Yayıncılık, sosyoloji, 176 sayfa, 2024

Yves Bossart – Her Şeye Rağmen Gülmek (2024)

Mizah hem içinde yaşadığımız dünyayla hem kendimizle aramıza mesafe koymamızı ve fikirlerimizi sorgulamamızı sağlar.

Fanatizme karşı güçlü bir silah olmakla kalmaz, özgür düşüncenin gelişimi için de vazgeçilmez önkoşuldur.

Felsefeci Yves Bossart ‘Her Şeye Rağmen Gülmek’te okuru mizahın düşünce dünyasında zihin açıcı bir keşif yolculuğuna çıkarıyor.

  • Neden ve neye güleriz?
  • Güldüğümüzde vücudumuzda ve ruhumuzda neler olur?
  • Komiklik zevkten zevke değişir mi?
  • Mizahın etik sınırları var mıdır?
  • Her şeye rağmen gülmek ne demektir?

Bu ve benzeri sorulara cevap arayan yazar, gülmenin hayatımızdaki yerini ve değerini anlamak isteyen okura yol gösterici bir rehber sunuyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Komiklik, şaka ve espri, çoğu zaman ölçüyü kaçırmanın oyuncu halleridir. Sağlıklı zihnin ve terbiyenin kuralları bir anlığına rafa kaldırılır, ki bu rahatlatıcı ve özgürleştiricidir.”

  • Künye: Yves Bossart – Her Şeye Rağmen Gülmek: Mizahın Felsefesi Üzerine, çeviren: Gülsen Yüksel, İletişim Yayınları, mizah, 88 sayfa, 2024

Kolektif – Ne Akilem Ne Divane (2024)

Dünyanın çeşitli yerlerindeki farklı bilgelik gelenekleri felsefeyle ilişkilendirilebilir mi?

Önemini koruyan bu sorunun farklı cevapları bulunuyor.

Diğer taraftan tüm kültürlerin bütüncül bir yaklaşımla ve felsefi bir bakışla ele alınması gayet mümkün.

Birçok medeniyete beşik olan ve içerisinden filozoflar çıkaran Anadolu, felsefi yaklaşımlarla değerlendirilebilecek bilge ozanların ve dervişlerin de yurdu olduğundan oldukça bereketli bir sahadır.

Bu kitap, Anadolu bilgeliğinin izlerini farklı disiplinlere ve bakış açılarına da müracaat ederek genellikle felsefi bir perspektiften sürüyor.

Felsefeyle özdeşlik kurmak ya da mukayese etmekten ziyade, Anadolu bilgeliğini felsefeyle bir arada ele alıyor ya da felsefi perspektife açıyor.

Böylece bu bilgeliğin tadımlık ve yeni yaklaşımlara vesile olabilecek bir seyrini okuyucuya sunuyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Ahmet İnam, Akın Gülyurt, Ayşe Acar, Ergun Kocabıyık, Mehmet Bilgin Saydam, Ömer Mızrak, Önder Kulak, Özgür Taburoğlu, Senail Özkan, Süreyya Su, Yakup Kalın, Zeynep Oktay.

  • Künye: Kolektif – Ne Akilem Ne Divane: Anadolu Bilgeliği Üzerine Felsefi Düşünümler, hazırlayan: Akın Gülyurt, Lejand Yayınları, felsefe, 312 sayfa, 2024

Stephen Gaukroger – Felsefenin Başarısızlıkları (2024)

Felsefe tarihleri, felsefenin tarihini bugüne kadar genellikle bir başarı öyküsü olarak anlattılar: Bilimlerin belki de en uzun süre tahtında kalan kraliçesi, ihtirası ve kararlılığıyla son 2.500 yılda Batı kültürünün şekillenmesinde büyük bir rol oynadı.

Görünenin ardına geçip gerçeğe ulaşmayı, evrensel hakikatleri kavramayı, insanlığın değişmez sorularına bir yanıt vermeyi vaat etti.

İyi yaşamın sırrını, kendini ve dünyayı tanımanın anahtarını sunduğu iddiasıyla hareket etti.

Zamanı geldiğinde vakur bir tavırla tahtının vârislerine, bilimlere bıraktı, onlara tavsiyeler vermekle yetindi.

En azından bu öykü çoğu zaman bu şekilde anlatıldı.

  • Peki, gerçekten de felsefenin öyküsü bir başarı öyküsü mü?
  • Felsefe gerçekten de değişmez sorulara farklı yanıtlar veren bir ve aynı gelenek mi?
  • Felsefeciler tarih boyunca aynı etkinliği mi gerçekleştirdiler?
  • Soruları ve sorunları, amaçları ve yöntemleri birbirinin devamı mıydı?
  • Farklılıklar sadece farklı dönemlerin şartlarının bir yan ürünü müydü?
  • Terk edilenler sadece sistemler veya anlayışlar mıydı?

Tanınmış felsefe tarihçisi Stephen Gaukroger bu kışkırtıcı kitabında felsefe tarihinin pek anlatılmayan, çoğu zaman sessizlikle geçiştirilen öyküsünü anlatıyor ve bu gibi sorulara bir yanıt veriyor.

Felsefe tarihinden zengin örneklerle tarihte sadece tek tek felsefi sistemlerin, okulların ve görüşlerin değil felsefenin ta kendisinin defalarca başarısız olup çöktüğünü, bazen yüzyıllarca terk edildiğini, yerini başka etkinliklerin aldığını gösteriyor.

Felsefeyi felsefe olarak anlamanın yolunun onun başarısızlıklarını da denkleme katmaktan geçtiğini ortaya koyuyor.

  • Künye: Stephen Gaukroger – Felsefenin Başarısızlıkları: Bir Yükselişin ve Çöküşün Anatomisi, çeviren: Kadir Gülen, Fol Kitap, felsefe, 336 sayfa, 2024

William B. Irvine – İnsan Nedir? (2024)

Kimiz ve neyiz biz?

Bu sorunun cevabı, diyor felsefeci William B. Irvine, kime sorduğunuza göre değişir.

Evrimsel biyologlara göre Homo sapiens türünün bir üyesi, mikrobiyologlara göre bir grup hücre, genetikçilere göre genlerin kontrolünde olan bir organizma, fizikçilere göreyse her birinin geçmişi çok eskilere dayanan bir grup atomdur insan.

Bu cevapların hiçbiri tek başına yeterli değildir, ama tıpkı bir yapbozun parçaları gibi, bir araya geldiklerinde anlamlı bir tablo ortaya çıkarırlar.

Multidisipliner bir yaklaşımın ürünü olan bu kitapta Irvine, insanı iç içe geçmiş çeşitli kimlikleriyle ele alarak insan yapbozunun bütünlüklü bir resmini ortaya koyuyor.

Bunu yaparken de, yeryüzünün devasa hayat ağacındaki ve evrenin akıl almaz ölçüde uzun tarihindeki mütevazı yerimizi görmemizi sağlıyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Kim ve ne olduğunuz, nasıl var olduğunuz konusunda daha fazla şey öğrenince, dünyaya bambaşka bir gözle bakmaya başlayacağınızı umuyorum. Varlığınızın belki de tek bir kere olacak nice olayın gerçekleşmesiyle mümkün hale geldiğini de fark edeceksiniz: Bunun için yıldızların patlaması, Dünya’ya 4,5 milyar yıl önce bir gezegenin ve 66 milyon yıl önce bir asteroidin çarpması, mikropların mikropları yutması, Afrika savanasında iklimin değişmesi ve elbette doğrudan atalarınızın karşılaşıp çiftleşmesi gerekti. Varlığının nasıl da zorunsuz olduğunu anlayınca, insan bu evrenin bir parçası olduğu için ister istemez kendini şanslı hissediyor.”

  • Künye: William B. Irvine – İnsan Nedir?: Doğal Tarihimize Bir Bakış, çeviren: Özge Çelik, Metis Yayınları, bilim, 320 sayfa, 2024

Ludwig Wittgenstein – Renkler Üzerine Düşünceler (2024)

Ludwig Wittgenstein’ın ölümünden bir yıl önce, 1950’de Oxford’da yazdığı, son eserlerinden olan ‘Renkler Üzerine Düşünceler’ yazarın tek bir felsefi konuya odaklandığı birkaç metinden biri.

Renklerle ilgili felsefi sorunların ancak ilgili dil oyunlarına dikkat edilerek çözülebileceğine inanan Wittgenstein, renklerin dildeki kullanımını açıklığa kavuşturmak için Goethe’nin Renk Öğretisi’ni ve Philipp Otto Runge’ın gözlemlerini de ele alıyor.

Renklerin açıklığı ve koyuluğu, renk körlüğü, renklerin göreceliği, farklı dil ve kültürlerdeki karşılıklarının birbiriyle ilişkisi ve renklerle ilgili dil oyunları gibi bağlamlarda renkler üzerine düşünen Wittgenstein kendi renk kuramını oluşturuyor.

  • Künye: Ludwig Wittgenstein – Renkler Üzerine Düşünceler, çeviren: Berkan Üze, Can Yayınları, felsefe, 72 sayfa, 2024

Peter Worley – Felsefe Dükkânı (2024)

Günün birinde, tanıdık dükkânların önünden geçerken daha önce hiç görmediğiniz bir dükkânın gözünüze çarptığını hayal edin.

Aslında, gördüğünüz bu dükkânın daha dün orada olmadığından eminsiniz.

Biraz daha araştırdığınızda bunun sıradan bir dükkân olmadığını keşfediyorsunuz.

Dükkân, zihninizi düşünceli ve uyanık tutacak hikâyeler, şiirler, etkinlikler, düşünce deneyleri, eğlenceli felsefi fikirler, bulmacalar, problemlerle dolu…

Başlangıç Sorusu: Bu dükkâna girer miydiniz?

Geliştirici Sorular:

  • Düşünmeye zaman ayırarak ne kaybedersiniz?
  • Düşünmeye zaman ayırarak ne kazanırsınız?
  • Düşünmek nedir? (Ana Soru)
  • Düşünmek iyi midir?
  • Neyle iyi gider?

‘Felsefe Dükkânı’, sınıf içinde ve dışında düşünmeyi geliştirmeye yönelik felsefi bulmacaların, zorlukların bulunduğu gerçek bir mağazadır.

Gençlerin doğal merakından faydalanabilmenizi ve onları derinlemesine düşündürebilmenizi sağlayacak, isteyebileceğiniz her şeyin üst üste dizildiği tek duraklı bir mağaza hayal edin.

İşte bu!

Okullarda felsefe öğreten Peter Worley tarafından düzenlenen ve dünyanın dört bir yanından gelen filozofların katkılarıyla hazırlanan ‘Felsefe Dükkânı’, çocuklardan gençlere ve yetişkinlere kadar herkesin felsefi düşünmesini sağlayacak fikirlerle dolu.

Sınıfta, okul sonrası kulüplerde, felsefe bölümlerinde ve felsefe gruplarında kullanılmak üzere ve hatta yalnız okuyucu için bu kitap, düşünmeyi seven herkese hitap edecek.

  • Künye: Peter Worley – Felsefe Dükkânı: 7’den 70’e Herkesin Felsefi Düşünmesi İçin Fikirler, Etkinlikler ve Sorular, çeviren: Erkan Bozkurt, Nidan Oyman Bozkurt, Say Yayınları, felsefe, 328 sayfa, 2024

Nicolai Hartmann – Estetik (2024)

  • Bir sanat yapıtı nasıl tanımlanır?
  • Edebî bir yapıta, şiire, müziğe, tiyatro oyununa veya mimari bir esere hemen herkesin üzerinde uzlaşabildiği estetik ölçütleri veren değerler nelerdir?
  • Niçin bir çalışmayı değerli görürken diğerini estetiğin dışında sayarız?
  • Yirminci yüzyılda estetik üzerine yapılan klasik çalışmalardan biri Nicolai Hartmann’a ait.

Hartmann bu son yapıtında kapsamlı bir güzellik kuramı ortaya koyar.

Bu kuram aynı zamanda bakmanın, beğenmenin, görmenin, uzun uzadıya seyretmenin ve haz almanın ayrıntılı bilgisini verir.

Yaşadığımız dünyada bu bilgi, çevremizde olup biten her şeye karşı bir duyarlılık geliştirme, bir form duygusu kazanma, üzerinde çalışılan alan ne olursa olsun estetiği ilgilendiren tüm ortak ögelerde derinlikli bir sistem kurma idealidir.

Hartmann başta Aristoteles, Kant, Schelling, Hegel ve Schopenhauer olmak üzere geçmişin düşünürleriyle sürekli diyalog halindedir.

Shakespeare, Rembrandt gibi isimlere ve Antik Çağ sanatına sıklıkla atıfta bulunur, buradan kendi özgün fenomenolojik yaklaşımını geliştirir.

Çözümlemelerinde sanattaki hakikati, sanatın değerini ve sanat ile ahlâk ilişkisini ele alır.

Hartmann’a göre estetik metafizik bir kavram değil ontolojik bir değer olarak gün yüzüne çıkar, onun kaynağı tinde değil görünümde, gördüğümüz nesnede aranmalıdır.

Hartmann tüm yapıt boyunca estetik nesnelerin tabakalaşma teorisini ortaya koyar ki, bu onun sanat tarihine en özgün katkılarından biri sayılmalıdır.

Bir sanat yapıtı birçok tabakadan oluşur.

İlk planda kendisini göstermeyen bu tabakaların ulaştığı en son noktada, esasen sanatçının tüm dehası gizlidir.

  • Künye: Nicolai Hartmann – Estetik, çeviren: Tomris Mengüşoğlu, Doğu Batı Yayınları, felsefe, 704 sayfa, 2024

Richard Schacht – Nietzsche (2024)

Hem bir dâhi hem de çok yönlü bir düşünür olan Nietzsche, kuşkusuz, felsefe tarihinin en önemli –ve tartışmalı– filozoflarından biridir.

Tartışmaların bir kısmı haklıdır zira fikirlerinin büyük çoğunluğu oldukça sıra dışı ve kendine has bir sistem üzerinden geliştirildi.

Nietzsche, düşünce sistemini inşa ederken çoğulu, çokluğu, değişimi, dinamizmi ve kaosu kutlar.

O, kendi zamanındaki ve hatta bizim zamanımızdaki felsefenin kutsallarını zekice eleştirmeye kararlıdır zira onun sistemi, yapıcı olmaktan ziyade eleştireldir.

Öte yandan, yaygın bir biçimde yanlış da anlaşılmıştır; onu destekleyenler zaman zaman sahte nedenlerle kutlarken, aleyhtarları haksız nedenlerden ötürü onu kınamıştır.

Richard Schacht’ın bu berrak ve kapsamlı çalışması, Nietzsche’nin tüm düşünce sistemini ve felsefesini titizlikle ve dikkatle incelemekte ve onu, sadece geleneksel ve sıradan düşünme biçimlerinin radikal bir eleştirmeni olarak değil; aynı zamanda bunları geliştiren ve genişleten bir “gelecek felsefesi” başlatmaya çalışan biri olarak niçin ciddiye almamız gerektiğine dair ikna edici bir yol da çizmekte.

Metafizikten ahlaka, bilgi felsefesinden sanat ve sanatçılara ilişkin görüşlerine kadar; Nietzsche’nin felsefi düşüncesine dair tüm incelikli değerlendirmeleri bu kitapta bulabilirsiniz.

  • Künye: Richard Schacht – Nietzsche, çeviren: Oğuz Karayemiş, Say Yayınları, felsefe, 672 sayfa, 2024