Erwin Panofsky – Albrecht Dürer (2024)

Yirminci yüzyılın en büyük sanat tarihçilerinden Erwin Panofsky, evinden ve dilinden uzaktayken giriştiği bu inşayla, ressam ve gravürcü Albrecht Dürer’in dünyasına pek çok kapı ve pencereden giriş yapmamıza imkân tanıyor.

Panofsky’nin binbir emekle ortaya koymuş olduğu bu çalışmada, Dürer’in sanatıyla yaşamı, ilişkileriyle ticari girişimleri, seyahatleriyle sanatsal evrimi, dile ilişkin tasarruflarıyla matematiksel dehası arasında çakan kıvılcımlara tanıklık ediyoruz.

İnce elenip sık dokunmuş, büyüleyici bu çalışma Dürer literatürüne harika bir katkı.

  • Künye: Erwin Panofsky – Albrecht Dürer: Hayatı ve Sanatı, çeviren: Ceren Can Aydın, Alfa Yayınları, sanat, 664 sayfa, 2024

John-Paul Stonard – Başlangıçtan Bugüne Sanatın Öyküsü (2023)

İnsanlar neden sanat eserleri yaratır?

40.000 yıl önce yaşamış insanların mağara duvarlarına resim yapmasını sağlayan içgüdüyü nasıl açıklayabiliriz?

Peki günümüzdeki çağdaş sanat galerilerinde sergilenen eserlerde aynı ilhamın etkisi olduğunu söyleyebilir miyiz?

Dünyadaki tüm coğrafyalarda, tarihin her anında imge yaratmanın ardında müthiş bir kaynak vardır, o da insanın doğayla karşılaşmasıdır. İşte ‘Başlangıçtan Bugüne Sanatın Öyküsü’, nasıl düşündüğümüzü ve doğayla nasıl bir ilişki kurduğumuzu gösteren sanat eserlerinden yola çıkarak dünya sanatına kapsamlı bir yaklaşım getiriyor.

Sanat eleştirmeni, tarihçi ve küratör John-Paul Stonard’ın titiz bir araştırmasının ürünü olan kitap, Paleolitik Çağ’ın en eski kaya resimlerinden günümüzün kavramsal sanatına kadar önemli sanat eserlerini ve onların öyküsünü yeni bir yolda keşfetmeye çağıran heyecan verici bir çalışma.

Ernst Gombrich’in efsanevi eseri ‘Sanatın Öyküsü’nün yerini alabilecek bir çalışma.

  • Künye: John-Paul Stonard – Başlangıçtan Bugüne Sanatın Öyküsü, çeviren: Sema Özgün, Say Yayınları, sanat, 536 sayfa, 2023

Paul Zanker – Roma Sanatı (2023)

Roma’nın büyük bir imparatorluğun merkezi hâline gelmesiyle birlikte Roma sanatı da kendine özgü nitelikler kazandı.

Paul Zanker’in ustaca sunumu, Yunan kültürünün benimsenmesinin oynadığı rolü ve umumi yahut hususi yerlerin sanat dünyalarının Cumhuriyet ve İmparatorluk döneminde nasıl geliştiğini gösteriyor.

Bunu yaparken, tasvirlerin kendi tarih bağlamlarında ilettikleri mesajlarla bizim için konuşmalarını sağlıyor.

Bu kitap Roma’nın sanatını, tarihi koşullarını, kamusal ve özel hayattaki işlevlerini tanıtmanın yanında, Romalıların MÖ 3. yüzyıldan itibaren Yunan kültürünü nasıl kapsamlı bir şekilde benimsediklerini ve aynı zamanda kendilerine has bir görsel dil tasarladıklarını gösteriyor.

Siyasi alan, mezar kültürü ve Roma villaları imgelerinde görüldüğü üzere ‘Roma Sanatı’ okura genel bir manzara çizip Roma İmparatorluğu’nun merkezinden periferik bölgelerine doğru bir bakış sunuyor.

  • Künye: Paul Zanker – Roma Sanatı, çeviren: Ömer İpek, Runik Kitap, sanat, 128 sayfa, 2023

Kolektif – Türkiye’de Sanatın Tarihi: Müze (2023)

Türkiye’de sanatın tarihi ve yazımı belirli alanlara odaklanmış, birbiriyle bütünleşmeyen ve konuşmayan alanlara sıkışmıştır.

Tartışmaların ve bunlara dayanan çapraz okumaların bulunduğu kapsamlı ve bütünlüklü bir sanat tarihi yazımı önerisi olarak düşünülen ‘Türkiye’de Sanatın Tarihi’ dizisi, Türkiye’de sanatı şekillendiren ve sanatın kurumsallaşması tartışmasına temel olan konularıyla çok görüşlü bir sanat tarihi yazımına katkıda bulunacak türden bir çalışma.

Dizinin ilk kitabı olan ‘Müze’, bu kapsamda, sanat müzesine dair teorik ve eleştirel bakış açılarını farklı bağlamlarda tarihsel bir çerçevede tartışıyor.

Kitap, sadece profesyonellere değil, amatörlere, sanatı yatırım aracı olarak gören ve bilgi sahibi olmak isteyen koleksiyonerlere, sanatın iletişim gücünü keşfetmiş sponsor ve kurumlara, sayısı giderek artan müze ve müze çalışanlarına, özetle çok geniş bir hedef kitleye hitap ediyor.

  • Künye: Kolektif – Türkiye’de Sanatın Tarihi: Müze, derleyen: Esra Aliçavuşoğlu, Ayşe H. Köksal, Tellekt Kitap, sanat, 360 sayfa, 2023

Tonio Hölscher – Yunan Sanatı (2023)

Antik Yunan kültürü, çoğunlukla imgelerden etkilenerek gelişmiş ve görsele dayalı sanat eserleri, yaşamın her alanına dâhil edilmiştir.

Bu sanat dünyası, o dönemde yaşayan insanların hayatlarının da merkezinde yer alıyordu.

Ortaya konulan eserler mabetlerde ve tapınaklarda, meydanlarda ve mezarlarda, evlerde kullanılan kapların ve eşyaların üzerinde yer alıyordu.

Özellikle mitolojik kahramanlar ve tanrılar, resimlerde ya da heykellerde tasvir ediliyor ve tüm toplum tarafından coşkuyla benimsenerek kullanılıyordu.

Polis kültürü ve poliste yaşayan insanların hayatında bu görsel sanatların öneminin; agoralar, tapınaklar ve mezarlıklar gibi önemli yerlerde ne suretle bu görsellerden faydalanıldığının izini süren Tonio Hölscher, kaleme aldığı bu kitapta, Yunan kent kültürünün ortaya çıkışından Hellenistik döneme kadar Yunan sanatının gelişimini ele alıyor.

Bunu yaparken de resim sanatının çeşitli konu ve biçimlerinin Yunan kültüründe oynadığı rolü gösteriyor.

  • Künye: Tonio Hölscher – Yunan Sanatı, çeviren: Ömer İpek, Runik Kitap, sanat, 140 sayfa, 2023

Charles Leonard Woolley – Sümer Sanatının Gelişimi (2022)

İlk “modern” arkeologlardan biri olarak kabul edilen ve özellikle Mezopotamya’da Ur’daki kazılarıyla tanınan Charles Leonard Woolley, Sümer sanatının gelişimini, Sümer tarihinin inişli çıkışlı dönemleriyle ilişkilendiriyor ve belirleyici siyasi olayları okuyucuya aktarıyor.

Konuya ait kaynakların neler olduğunu göstererek ilgili tarihsel gelişmenin izini sürüyor.

Büyük olasılıkla yaşayan herkesten daha fazla Sümer eserini gün yüzüne çıkaran Sir Leonard Woolley’in çoğunluğunun keşfinden sorumlu olduğu bu harika koleksiyonu tanımamızda bize rehberlik etmesi yerinde olur.

Güzel basılmış bu kitapta belirleyici örneklerin görselleriyle Sümer sanatının kataloglaştırması hiç kolay olmayan koleksiyonunun anlaşılması için bir ölçü oluşturuyor.

Her parçanın detaylı anlatımı, teknik durumlara verdiği özel ilgiyle yöntemi binlerce ve daha fazla yılda gelenek ve eğilimlerin sıkıca şekillendirdiği bir sanatı ve bu sanatın akımlarını ve gelişimini anlamamızı sağlıyor.

  • Künye: Charles Leonard Woolley – Sümer Sanatının Gelişimi, çeviren: Kenan Çelik, Kabalcı Yayınları, sanat tarihi, 168 sayfa, 2022

Serap Yüzgüller – Sembol ve Anlam (2023)

Sembol ve anlam ilişkisine dayanan sanat, üretildiği toplumların iç dinamiklerinin yanı sıra inançlarıyla, gelenekleriyle, kültürel birikimleriyle belirlenen bir görsel dil kullanıyor.

Özellikle her coğrafyanın klasik sanatıyla ilgilenmek isteyenlerin, o coğrafyaların ilgili dönemlerinde sahip oldukları sembolik dili anlayabilmesi için kültür ve dinler tarihi hakkında bilgi sahibi olması gerekiyor.

Yaklaşık on sekizinci yüzyıla kadar geçen süreçte Batı sanatında dini, mitolojik, tarihi konulara odaklanan eserler üretildiği de göz önüne alınırsa, Batı resmindeki anlama ulaşmanın kilidini açan anahtarın sembolleri ve motifleri bilmek olduğu açıkça görülüyor.

Sanat tarihçisi Serap Yüzgüller’in yazdığı ‘Sembol ve Anlam: Batı Resminde Kutsalın Temsili’, Batı resmini anlam bakımından daha iyi değerlendirebilmek, resimlerde kullanılan sembolik öğeler aracılığıyla anlam katmanlarını zenginleştirmek suretiyle eserin anlatısının nasıl güçlendirildiğini görebilmek için gerekli bilgileri veriyor.

Kitapta, ortak sembolik görsel dilini “kutsal” üzerinden kurup geliştiren Batı kültüründe Ortaçağ, Rönesans, Maniyerist ve Barok dönem resim sanatında sıklıkla kullanılan on temel motif inceleniyor.

‘Sembol ve Anlam: Batı Resminde Kutsalın Temsili’, kutsalı ifşa ve inşa ederken bu motiflerin nasıl kullanıldığına, nüanslarla onlara nasıl farklı anlamlar kazandırıldığına ve bir resme bu “gösterenler” doğrultusunda bakıldığında anlamın nasıl derinleştiğine dair bilgi sahibi olmak isteyen okuyucularla sanatsal, ikonografik, teolojik bir buluşma sağlıyor.

  • Künye: Serap Yüzgüller – Sembol ve Anlam: Batı Resminde Kutsalın Temsili, Hayalperest Kitap, resim, 262 sayfa, 2023

Serap Yüzgüller – Sembol ve Anlam (2023)

Sembol ve anlam ilişkisine dayanan sanat, üretildiği toplumların iç dinamiklerinin yanı sıra inançlarıyla, gelenekleriyle, kültürel birikimleriyle belirlenen bir görsel dil kullanır.

Özellikle her coğrafyanın klasik sanatıyla ilgilenmek isteyenlerin, o coğrafyaların ilgili dönemlerinde sahip oldukları sembolik dili anlayabilmesi için kültür ve dinler tarihi hakkında bilgi sahibi olması gerekir.

Yaklaşık on sekizinci yüzyıla kadar geçen süreçte Batı sanatında dini, mitolojik, tarihi konulara odaklanan eserler üretildiği de göz önüne alınırsa, Batı resmindeki anlama ulaşmanın kilidini açan anahtarın sembolleri ve motifleri bilmek olduğu açıkça görülüyor.

Sanat tarihçisi Serap Yüzgüller’in ‘Sembol ve Anlam’ı, Batı resmini anlam bakımından daha iyi değerlendirebilmek, resimlerde kullanılan sembolik öğeler aracılığıyla anlam katmanlarını zenginleştirmek suretiyle eserin anlatısının nasıl güçlendirildiğini görebilmek için gerekli bilgileri veriyor.

Kitapta, ortak sembolik görsel dilini “kutsal” üzerinden kurup geliştiren Batı kültüründe Ortaçağ, Rönesans, Maniyerist ve Barok dönem resim sanatında sıklıkla kullanılan on temel motif inceleniyor.

‘Sembol ve Anlam’, kutsalı ifşa ve inşa ederken bu motiflerin nasıl kullanıldığına, nüanslarla onlara nasıl farklı anlamlar kazandırıldığına ve bir resme bu “gösterenler” doğrultusunda bakıldığında anlamın nasıl derinleştiğine dair bilgi sahibi olmak isteyen okuyucularla sanatsal, ikonografik, teolojik bir buluşma sağlıyor.

  • Künye: Serap Yüzgüller – Sembol ve Anlam: Batı Resminde Kutsalın Temsili, Hayalperest Kitap, sanat, 262 sayfa, 2023

Arsen Yarman – Osmanlı Döneminde Mücevher ve Ermeni Kuyumcular (2022)

Çağlar boyunca ihtişamın ve zenginliğin sembolü olarak görülen mücevherlerin tarihin ve somut insan emeğinin bir ürünü olduğunu düşünmek kolay değil.

Oysa tozun, toprağın içinden çıkarak usta ellerde mücevhere dönüşen değerli cevherler, bir saraya ya da malikâneye ulaşana dek pek çok insanın elinden geçer.

Arsen Yarman’ın ‘Osmanlı Döneminde Mücevher ve Ermeni Kuyumcular’ kitabı, hem kapsadığı uzun zaman süreci (14.-20. yüzyıl) hem de kullandığı arşiv ve kaynakların zenginliği sayesinde tozun toprağın içinden çıkan elmas ve altın gibi değerli cevherlerin sarraf ve kuyumcuların elinden geçerek Osmanlı sarayına, zenginlerin köşklerine kadar takip ettiği uzun yolu aydınlatıyor.

Osmanlı mücevhercilik-kuyumculuğunu tarihi bir bütünlükte ele alan kitap, Osmanlı arşiv belgeleriyle görsel malzemeleri bu çerçeve içinde bütünleştiriyor. Bu sayede Osmanlı’nın kendine özgü mücevhercilik-kuyumculuk üslubunun şekillenmesinde Ermenilerin oynadıkları önemli rolü arşiv belgeleri aracılığıyla takip edebilmeyi mümkün kılan çalışma, kuyumculuk zanaatının icra edilme koşullarını ayrıntılarıyla ele alıyor.

Kitabını meşakkatli bir süreç sonunda hazırladığını vurgulayan Yarman, şunları söylüyor:

“Bu kitapla cevherin nereden geldiği, nerede işlendiği, mücevherin kimin tarafından ve nerede tasarlandığı, kimlerin bu tasarımları uyguladığı, ortaya çıkan mücevheri sarayda ve saray dışında kimlerin taktığı gibi konuları incelemeye çalıştık.”

‘Osmanlı Döneminde Mücevher ve Ermeni Kuyumcular’ kitabı, 2.500 fotoğraf, belge vb. görsel malzemeyi (mücevher fotoğrafları, mücevher çizimleri, kuyumcu mühür ve imzaları) içeriyor.

Sonunda Türkçe ve Ermenice birkaç farklı kaynaktan derlenen kuyumcu listelerine de yer verilen kitap, aynı zamanda bir kaynak niteliğinde.

  • Künye: Arsen Yarman – Osmanlı Döneminde Mücevher ve Ermeni Kuyumcular, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 2 Cilt, 1432 sayfa, 2022

Kolektif – Saray ve Kozmos (2022)

Başlangıçta mütevazı bir Türk boyu olan Selçuklular, Orta Asya’dan Doğu Akdeniz’e uzanan güçlü ve kültürel açıdan üretken bir imparatorluk kurmuş ve 11. yüzyıldan 14. yüzyıla dek İslam dünyasına hükmetmişlerdi.

‘Saray ve Kozmos: Selçukluların Muhteşem Çağı’, Selçuklu yönetimi altında vuku bulan sanatsal ve kültürel canlanmanın birer kanıtı niteliğindeki yaklaşık 250 objeye yer vererek bu heybetli hanedanın köken ve etkilerini inceliyor.

‘Saray ve Kozmos’, imparatorluğun İran ve Kuzey Irak’taki erken dönem ilerleyişinden başlayarak hâkimiyetini Anadolu ve Kuzey Suriye’ye genişletmesine dek genel bir tarihini sunduktan sonra, Selçuklu saray yaşamının ihtişamını gözler önüne seriyor.

Bu şatafatlı yaşam tarzı, ince zevklere sahip yeni bir seçkinler sınıfına da sirayet etmiş, sultanlar kadar şehirliler de göz kamaştırıcı sırlı seramikler ve gümüş, bakır ve altın kakmalı madeni eserler edinmişti.

Bilim ve teknolojideki ilerlemelere koşut olarak kitap sanatlarına ilginin de artması, Selçukluların bilim ve edebiyata verdikleri önemin bir göstergesiydi.

Bununla birlikte, Selçuklular ile düşmanları arasındaki savaşların yol açtığı huzursuzlukların yanı sıra doğal felaketler ve açıklanamayan gökyüzü olayları, insanları büyü ve astrolojide teselli aramaya yöneltmiş, bu arayış burç tasvirleri ve tılsımlı imgelerle bezenmiş objelerde ifade bulmuştur.

Bu halk inanışları, zarif Kur’an yazmalarının ve Kur’an’dan ayetler içeren çok sayıda kitabe ve mezartaşının da gösterdiği gibi, İslam dinine içten bir bağlılıkla yan yana var olmuştur.

Selçukluların muhteşem çağı, gerek bu dünyanın gerek gökler âleminin görkemini yücelten bir çağdı.

‘Saray ve Kozmos’, Selçukluların sanatsal başarılarını bütün boyutlarıyla ortaya koyarken İslam dünyasının kültürel mirasına yapmış oldukları katkının da eşsiz bir kaydını sunuyor.

  • Künye: Sheila R. Canby, Deniz Bayazıt, Martina Rugiadi ve A. C. S. Peacock – Saray ve Kozmos: Selçukluların Muhteşem Çağı, çeviren: Erdem Gökyaran, Yapı Kredi Yayınları, tarih, 380 sayfa, 2022