Edvard Munch – Mahrem Günlükler (2024)

Çığlık adlı tablosuyla küresel bir kültür ikonuna dönüşen Norveçli ressam Edvard Munch (1863-1944) eserlerinde melankoli, endişe, bunalım, korku ve iç sıkıntısı temalarını ustalıkla işledi.

İlk çizimlerinden itibaren benzersiz bir üslup geliştiren Munch, insan ruhunun derinliklerine nüfuz eden bakışı ve dışavurumcu tarzıyla âdeta huzursuzluğun resmini yapmayı başardı.

Munch ressam olduğu kadar yazar olarak da yeteneklerini ortaya koydu.

Nitekim gençliğinden itibaren anı, kurgu, portre yazıları, şiir ve felsefi deneme tarzında metinler kaleme aldı.

İnsanlık durumunun hem coşkusunu hem de karanlık dehlizlerini şiirsel bir dille günlüklerine yansıtan Munch, yazılarında resimlerini bütünlüyor gibidir.

Munch günlüklerinde sadece sanat anlayışını ya da eserlerini var eden unsurları değil, kişiliğinin gizli yanlarını da bazen ironik, komik, sevecen, bazen gotik, romantik sözlerle ve hikâyelerle ortaya koyuyor.

Yer yer Nietzsche’nin üslubuna yaklaşan, kimi zaman ise kendi uçurumundan kaçmaya çalışan Munch’un günlüklerini okuyanlar, ressamın yaşam öyküsünü takip ederek dostluk, aile ve aşk hakkındaki düşüncelerini öğreneceği gibi, onun kronik depresyonunu ve içindeki Çığlık’ı da hissedecektir…

Munch, “Benim gözümde hayat bir hücrenin penceresinden dışarıya bakmak gibidir. Vaat edilmiş topraklara asla ulaşamayacağım” diyor.

  • Künye: Edvard Munch – Mahrem Günlükler: “Bizler Dünyadan Püsküren Alevleriz”, çeviren: Orhan Düz, Beyoğlu Kitabevi, günlük, 224 sayfa, 2024

Charles Darwin – Majestelerinin Gemisi Beagle Günlüğü (2022)

 

Beş yıl sürmüş olağanüstü bir doğa yolculuğunun sadık ve içten anlatısı.

Evrim teorisi deyince akla hiç kuşkusuz Darwin kadar onun Beagle seyahati ve Galapagos Adaları gelir.

Bilim tarihinde popüler kültüre de mal olmuş böyle pek az hikâye vardır.

Bu Günlük, Aralık 1831’de başlayarak beş yıl kadar süren olağanüstü bir doğa yolculuğunun antropolojik gözlemler de içeren sadık ve içten anlatısı olmanın yanı sıra bilimsel bilginin üretimine ve Evrim düşüncesinin adım adım ortaya çıkışına tanıklık etmesi bakımından da benzersizdir.

Darwin’in seyahatteyken Britanya’ya yolladığı mektuplar, fosil örnekleri ve hayvan numuneleri, eski öğretmeni Henslow aracılığıyla İngiliz doğabilimcilerine aktarılıyor, Darwin’in ünü bu sayede gittikçe yayılıyordu.

Beagle 2 Ekim 1836’da Britanya’ya döndüğünde saygın bir doğabilimci olarak tanınmıştı.

Kalan hayatını İngiltere dışına yolculuk etmeden, üretken ve saygın bir doğa bilimci olarak geçirecek, temelini Beagle seyahati boyunca attığı Evrim teorisini geliştirecekti.

  • Künye: Charles Darwin – Majestelerinin Gemisi Beagle Günlüğü (1831-1836), hazırlayan: Richard Darwin Keynes, çeviren: Ömer Bozkurt, Yapı Kredi Yayınları, bilim, 584 sayfa, 2022

Susan Sontag – Yeniden Doğan ve Bilinç Tene Kuşanınca (2021)

‘Yeniden Doğan’ ve ‘Bilinç Tene Kuşanınca’, Susan Sontag’ın 1947 ve 1980 yılları arasındaki günlükleri ve defterlerini bir araya getiriyor.

Ayrı ayrı ciltler olarak yeni bir baskıyla raflardaki yerini alan çalışmanın ilk kitabı, Sontag’ın 1947-1963 yılları arasında tuttuğu günlükleri içeriyor.

Burada, Sontag’ın Berkeley, Harvard ve Oxford’da başarılı bir eğitim hayatının ardından akademik dünyayı ardında bırakıp deneme ve romanlar yazarı, kuramcı, eleştirmen, insan hakları savunucusu olarak yaşadığı döneme dair izlenimleri yer alıyor.

‘Bilinç Tene Kuşanınca’ ise, yazarlığı ve insan hakları için verdiği mücadeleyle bellekte duran Susan Sontag’ın 1964-80 yılları arasında, otuzlu-kırklı yaşları boyunca tuttuğu günlükleri içeriyor.

Sontag’ın özgün dünyasına daha yakından bakmamıza vesile olacak bu çalışma, Sontag’ın ölümünden sonra oğlu David Reiff tarafından yayına hazırlandı.

  • Künye: Susan Sontag – Yeniden Doğan ve Bilinç Tene Kuşanınca, yayına hazırlayan: David Reiff, çeviren: Begüm Kovulmaz, Everest Yayınları, günlük, 2 cilt, 834 sayfa, 2021

Bruno Taut – İstanbul Günlüğü (2021)

Nazilerden kaçarak Türkiye’ye sığınmış Bruno Taut, İstanbul’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Mimarlık Bölüm Başkanı olarak görev almıştı.

Taut’un 1936-1938 arasını kapsayan bu günlüğü, hem kişisel dünyası hem de İstanbul’un yakın tarihi üzerine eşsiz bir kaynak.

Alman dışavurumculuğunun önemli temsilcilerinden olan Taut, Berlin Siedlung programının 1924-33 yıllarındaki baş mimarıydı.

Taut’un sürgün hayatı Nasyonal Sosyalistlerin iktidara gelmesiyle başladı ve 1933’te Japonya’ya, 1936’daysa Türkiye’ye yerleşti.

24 Aralık 1938’deki ölümüne dek hayatını sürdüreceği İstanbul’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Mimarlık Bölüm Başkanı olarak görev yaptı ve eş zamanlı olarak Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı’nda İnşaat Dairesi Başkanlığı görevini de yürüttü.

Taut Türkiye’de geçirdiği süre boyunca, ağırlıklı olarak profesyonel yaşamında gerçekleşen gelişmeleri kısa kısa notlar şeklinde günlüğüne kaydeder.

Günlüğünde, bu süreçte dirsek temasında bulunduğu Erken Cumhuriyet döneminin farklı meslek gruplarına mensup önemli aktörleriyle olan ilişkilerini, mimarlık kavrayışlarını teknik gerekliliklerin ötesine taşımayı amaç edindiği öğrencileriyle olan yoğun mesaisini ve gerek akademisyen gerekse tasarımcı kimliğiyle ortaya koyduğu mimarlık üretiminin düşünsel süreçlerini aktarıyor.

‘İstanbul Günlüğü 10.11.1936 – 13.12.1938’ adıyla Almanya’da Akademie der Künste, Berlin arşivinde ve ayrıca Japonya’da bir müzede muhafaza edilen bu elyazması, elimizdeki Türkçe edisyonu vesilesiyle ilk kez kitaplaştırılarak gün ışığına çıkarılmış oluyor.

  • Künye: Bruno Taut – İstanbul Günlüğü: 10.11.1936 – 13.12.1938, çeviren: Tevfik Turan, Kırmızı Kedi Yayınevi, günlük, 384 sayfa, 2021

George Orwell – Savaş Sonrası Günlükleri (2020)

‘Savaş Sonrası Günlükleri’, 20. yüzyılın büyük yazarlarından George Orwell’ın hayatından, yazarlığından, karakterinden önemli ayrıntılar veren günlüklerinin üçüncü cildi.

Orwell’ın ‘Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ü yayımlamasından üç yıl önce başlayan günlükler, Orwell’ın bu başyapıtını tamamlama fırsatı bulduğu İskoçya’nın Jura Adası’ndaki gündelik yaşamından zengin ayrıntılar sunduğu gibi, yazarın hayata, edebiyata, sanata ve siyasete nasıl baktığı konusunda da bizi aydınlatıyor.

Günlükler, yazarın, sanat, edebiyat ve siyaset gibi farklı alanlardaki özgün bakış açısını ortaya koymasıyla da dikkat çekici.

  • Künye: George Orwell – Savaş Sonrası Günlükleri: Günlükler 3, çeviren: Burcu Halaç, Sel Yayıncılık, günlük, 237 sayfa, 2020

Adil Okay – 12 Eylül ve Filistin Günlüğü (2010)

12 Eylül darbesiyle beraber, Türkiye sol hareketi içinde bulunan birçok kişi cezaevlerine hapsedilmiş; kaçabilenlerin büyük bir kısmı Avrupa’ya giderken, bir kısmı da Suriye üzerinden Lübnan’a geçmişti.

Lübnan’a gidenler, İsrail’in Filistin’e saldırısına ve Sabra-Şatilla katliamına tanık olacaktı.

İşte ’12 Eylül ve Filistin Günlüğü’, 12 Eylül darbesi yapıldıktan sonra Lübnan’a kaçan ve orada İsrail-Filistin savaşına tanık olan Adil Okay’ın bu süre zarfında tuttuğu günlüğünden oluşuyor.

Hem acımasız 12 Eylül darbesini hem Filistin’de yaşanan savaşı, o zamanlar henüz yirmili yaşlarında bir genç olan Okay’ın gözlerinden anlatan kitap, iyi bir tarihi belge niteliğinde.

  • Künye: Adil Okay – 12 Eylül ve Filistin Günlüğü, Ütopya Yayınları, günlük, 327 sayfa

Edward William Charles Noel – Kürdistan 1919 (2010)

‘Kürdistan 1919’, İngiliz gizli servisi adına çalışan profesyonel askeri subay Edward William Charles Noel’in günlüğü.

O tarihte İstanbul’a gelerek etkili Kürt çevreleriyle ilişki kuran Noel, Celadet ve Kamiran Bedirxan kardeşler ile Ekrem Cemil Paşa’nın da içinde yer aldığı bir heyetle, üç ay boyunca Antep, Maraş ve Malatya’daki Kürt aşiretlerini ve yerleşim birimlerini ziyaret eder.

Noel’in gezi boyunca tuttuğu günlükte, Kürtlere dair gözlemleri, Kürt karakterlerinin belirgin özellikleri ve Kürt milli kimliğine dair fikirleri kadar, aşiretlerin sahip oldukları topraklar ile sürülerin miktarı ve bunların nasıl işlendiği gibi konular da yer alıyor.

  • Künye: Edward William Charles Noel – Kürdistan 1919, çeviren: Bülent Birer, Avesta Yayınları, günlük, 181 sayfa

İvan Mihayloviç Mayski – Stalin ile Churchill Arasında (2019)

İvan Mihayloviç Mayski, baktığınız yere göre bahtsız yahut şanslı sayabileceğiniz kişilerden.

Çünkü kendisi, birbirinden zorlu iki mahir siyasetçinin, Churchill ve Stalin’in iktidarda bulunduğu dönemde, tam olarak 1932 ile 1943 yılları arasında Sovyetlerin Londra Büyükelçisi olarak görev yapmıştı.

Mayski’nin bu dönemi anlatan günlükleri, altın değerinde bir kaynak.

Günlükler, bu süreçteki Sovyetler ve İngiliz siyasetine dair pek çok konuyu içeriden bir bakışla ele alıyor.

Ağırlıklı olarak İkinci Dünya Savaşı öncesindeki ve sırasındaki olaylara ışık tutan günlük, Münih Antlaşması’ndan Molotov-Ribbentrop Paktı’na, Churchill’in savaşma kararlılığından Almanların Rusya’ya saldırmasına, “ikinci cephe” açılması tartışmalarından Türkiye’nin savaşa girmesi için yapılan baskılara kadar pek çok konuyu kapsıyor.

Mayski’nin günlükleri zengin portreleriyle de dikkat çekiyor.

Zira burada karşımıza, Churchill ile Stalin’in yanı sıra, Roosevelt, Lloyd George, Chamberlain, Litvinov, Molotov, Tevfik Rüştü Aras ve İsmet İnönü gibi siyaset sahnesinin önde gelen isimleri kadar Bernard Shaw, Beatrice Webb, Mihail Şolohov gibi düşün ve edebiyat sahnesinin önemli simaları da karşımıza çıkıyor.

Gabriel Gorodetsky günlükleri, Rus arşivlerinde çalışırken tesadüf sonucu buldu ve üzerinde titizlikle çalışarak kitap haline getirdi.

Kuşkusuz bu katkısıyla, büyük bir teşekkürü hak ediyor.

  • Künye: İvan Mihayloviç Mayski – Stalin ile Churchill Arasında, hazırlayan: Gabriel Gorodetsky, çeviren: Deniz Berktay, İş Kültür Yayınları, günlük, 888 sayfa, 2019

Gregori Nikolayeviç Kazbegi – Bir Rus Generalinin Günlükleri (2019)

Gregori Nikolayeviç Kazbegi, Gürcü bir general olarak Rus ordusunda görevliydi.

Kazbegi, 1874 yılının baharında, “Türkiye Gürcistan’ı” olarak nitelendirdiği Artvin ve çevresini ziyaret etmişti.

Kazbegi, üç ay boyunca bu bölgede pek çok noktayı dolaşmış, bu ziyaretlerinden edindiği izlenimlerini günlüklerine yazmış.

Günlükler, Kazbegi’nin olağanüstü gözlem ve gücü ve harikulade doğa bilgisiyle bilhassa dikkat çekiyor.

Günlükler, önemin Artvin’indeki gündelik, toplumsal ve kültürel yapı hakkında çok değerli bilgiler barındırıyor.

Günlükte bunun yanı sıra, Şavşatlı devrimcilerin yenilgisi ile sonuçlanan Selim Himşiaşvili öncülüğündeki “On Binlerin İsyanı”nın tarihsel arka planına, Yusufeli’nde o dönemde hâlâ yaşamakta olan 80 Hristiyan ailenin varlığına, Artvinli Ermenilerin ilginç yaşantılarına, eski dilde yazılmış İncil’i okumak için yirmi saat yaya yolculuğun ardından Artvin’e ulaşan Gürcü bir rahibe ve bunun gibi pek çok ilginç bilgiye ulaşıyoruz.

  • Künye: Gregori Nikolayeviç Kazbegi – Bir Rus Generalinin Günlükleri: Türkiye Gürcistanı’nda Üç Ay, çeviren: Rıdvan Atan, Doruk Yayınları, günlük, 176 sayfa, 2019

Julius Fučik – Darağacından Notlar (2015)

Çekoslovakya Komünist Partisi’nin önderlerinden Julius Fučik’in, işkencelerle dolu hapishane günlerinde gizlice tuttuğu, cezaevindeki tutuklulara, gardiyanlara ve SS subaylarına ilişkin notlar.

Nazilerin daha sonra, 1943’te idam edeceği Fučik’in aynı zamanda edebiyat eleştirmeniydi ve kendisinin bu yönü de anlatıyı güçlü kılan hususlardan.

‘Darağacından Notlar’,  bir döneme, o dönemde yaşanan korkunç olaylara daha yakından bakmamız için iyi bir vesile.

  • Künye: Julius Fučik – Darağacından Notlar, çeviren: Celal Üster, Yordam Kitap