Gülhan Erkaya Balsoy – Kahraman Doktor İhtiyar Acuzeye Karşı (2024)

On dokuzuncu yüzyıl tarihçiliği nitelik ve nicelik açısından son derece gelişmiş olmakla birlikte bu dönemin, kadınlar ve toplumsal cinsiyet açısından hâlâ araştırılıp tartışılacak pek çok yönü var.

Geç on dokuzuncu yüzyıl, politik bir alan olarak kadın bedeni söz konusu olduğunda nasıl bir bakış açısıyla okunabilir?

‘Kahraman Doktor İhtiyar Acuzeye Karşı’, dönemin, toplumsal cinsiyet hiyerarşileri açısından yeniden okuyor.

Gülhan Erkaya Balsoy, bu çalışmada feminizm ve toplumsal cinsiyet çalışmalarının kavram dağarcığından ve analitik yaklaşımından hareketle, Osmanlı doğum politikalarını üç ana damar üzerinden inceliyor: doğumun tıbbileştirilerek ebeliğin profesyonelleşmesi; kürtajın yasaklanması ve hamileliğin tıbbileştirilip kadın bedeninin disipline edilmesi.

Bu doğrultuda yazar, ebelik mesleğinin dönüşümü, kürtajın yasaklanması, doğum pratiklerindeki değişim, hamilelik ve kısırlık konularını ele alırken Osmanlı doğum politikalarının tıbbi, yasal ve söylemsel düzeylerde ne şekilde kurgulandığını inceliyor.

Bu bakımdan eser, tıp tarihi ile nüfus politikaları tarihinin kesiştiği bir alana denk düşerken daha geniş anlamda geç Osmanlı toplumsal cinsiyet tarihine ışık tutuyor.

‘Kahraman Doktor İhtiyar Acuzeye Karşı’, özel alanın politik olduğunu geç on dokuzuncu yüzyıl Osmanlı toplumu üzerinden bir kez daha gözler önüne seriyor.

  • Künye: Gülhan Erkaya Balsoy – Kahraman Doktor İhtiyar Acuzeye Karşı: Geç Osmanlı Doğum Politikaları, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, tarih, 208 sayfa, 2024

Nikolas Rose – Yaşamın Politikası (2024)

Tıp alanı yüzyıllar boyunca anormallikleri tedavi etmeyi amaçladı.

Bugün gelinen noktada ise normalliğin kendisi tıbbi değişikliklere açılmış durumda.

Bedenlerle ve zihinlerle ilgili yeni bir moleküler anlayışla, temel yaşam süreçlerini moleküller, hücreler ve genler düzeyinde manipüle etmek için yeni tekniklerle donatılmış olan tıp, şimdi gözünü insanın tüm yaşam süreçlerini değiştirmeye dikmiş görünüyor.

Elinizdeki eser de tıbbın, insan yaşamının ve biyo-teknolojinin yaygın bir biçimde politikleşmesine yol açan yaşam bilimleri ve biyo-tıptaki son gelişmeleri masaya yatırıyor.

Popüler bilimin abartılı sözlerinden ve sosyal bilimin karamsar çıkarımlarından kaçınan Nikolas Rose, genom bilimi, sinir bilimi, farmakoloji ve psiko-farmakolojideki gelişmeleri ve bunların ırksal politikaları, suçun denetlenme biçimlerini ve psikiyatriyi nasıl etkilediğini inceleyerek çağdaş moleküler biyopolitikayı tüm ayrıntılarıyla analiz ediyor.

Rose, biyotıbbın bir iyileştirme pratiğinden hayatın yönetimine nasıl dönüştüğünü, nasıl hastalıklardan çok hastalıklara yatkınlıkları tedavi etmeyi vurgular hale geldiğini, hasta anlayışımızdaki değişimi, yeni tıbbi aktivizm biçimlerinin ortaya çıkışını, biyo-sermayenin yükselişini ve biyo-iktidardaki dönüşümleri ele alıyor.

Bu gelişmelerin her biri olduğumuzu sandığımız ve olmak istediğimiz kişiler için hayati sonuçlar barındırdığından, elinizdeki okuma zengin bir kaynak niteliği taşıyor.

  • Künye: Nikolas Rose – Yaşamın Politikası: 21. Yüzyılda Biyomedikal, İktidar ve Öznellik, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 464 sayfa, 2024

Athena Aktipis – Hilekâr Hücre (2024)

Kansere neden olan etkenleri düşündüğümüzde evrim ilk aklımıza gelenler arasında değildir.

Oysaki evrim ve kanser yakından ilişkilidir.

Dünya’nın uzun tarihi içinde yaşamı mümkün kılan süreçler kanserin de yaratıcısıdır.

Kanserin evrimsel kökenlerinin anlaşılması bize kanser tedavisinde daha etkili, devrim niteliğinde çözümler bulma şansı verebilir.

‘Hilekâr Hücre’de Athena Aktipis kanser ile evrim arasındaki sıra dışı ilişkiyi anlayabilmek için milyarlarca yıl geriye giderek tekhücreli yaşamdan çokhücreliliğe geçişin izlerini sürüyor.

İşbirliği içindeki hücrelerden bazıları, hilekâr olanlar, kaynakları aşırı kullanmaya, kontrolsüz çoğalmaya başlar.

Sonuç kanserdir.

Kanserin her yerde karşımıza çıkması evrimin bir sonucudur ve çokhücreli yaşam devam ettiği müddetçe kanser de varlığını sürdürecektir.

Öyleyse kanseri tedavi etmekten vazgeçmemiz mi gerekiyor?

Aktipis, kansere başka bir mercekten bakmayı öneriyor.

Hastalık hemen yok edilmesi gereken bir düşman değil, uzun vadede kontrol altında tuttuğumuz bir yoldaş olabilir.

Kanserin biyolojik geçmişimizin, bugünümüzün ve geleceğimizin parçası olduğu ve evrime karşı vereceğimiz bir savaşı kazanmamızın mümkün olmadığı gerçeğini kabullenirsek, kanser tedavileri daha akılcı, daha stratejik ve daha insani olabilir.

‘Hilekâr Hücre’ kanserin temel doğasını ve kanserle olan ilişkimizi yeniden düşünmeye davet ediyor.

  • Künye: Athena Aktipis – Hilekâr Hücre: Kanseri Anlayıp Tedavi Etmemize Evrim Nasıl Yardımcı Olur?, çeviren: Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, tıp, 264 sayfa, 2024

James Herriot – Küçük Büyük Tüm Canlılar (2024)

Dünyanın en sevilen veterineri James Herriot’un yürek ısıtan, eğlenceli ve yer yer hüzünlü dünyasına yakından bakalım.

Kırk yılı aşkın süredir, James Herriot muhteşem öyküleri, derin yaşam sevgisi ve olağanüstü öykü anlatma yeteneği ile okuyucularını kendine hayran bıraktı.

Herriot, onlarca yıldır en küçüğünden en büyüğüne kadar yüzlerce hayvanı tedavi edip hayata tutunmalarına vesile olurken hem hayvanları hem de insanları keskin gözleriyle ve sevgi dolu kalbiyle gözlemledi.

‘Küçük Büyük Tüm Canlılar’da, mesleğe yeni başlayan ve Yorkshire kırsalındaki veterinerlik uygulamalarının, veterinerlik okulunun yetersiz ortamında öğrendiklerinden çok farklı olduğunu keşfeden genç Herriot ile tanışıyoruz.

Bazı ziyaretler yürek burkacak derecede zor, bazıları neşeli ve eğlenceli.

Hayvanlar dünyasına olan sevgisini her cümlesinde hissedeceğiniz yazar, veterinerliğin muhteşem taraflarını, karşılaşılabilecek vaka çeşitliliğini ve hiç bitmeyen zorluklarını keşfediyor ve okurunu da büyülü dünyanın içine sokuyor.

Herriot’un anıları dünya çapında 80 milyon kopya sattı ve hâlâ her yaştan okuyucunun ilgisini çekmeye devam ediyor.

  • Künye: James Herriot – Küçük Büyük Tüm Canlılar: Veterinerliğe Adanmış macera Dolu Bir Ömür, çeviren: Muhlis Ünal Salman, Epsilon Yayıncılık, hayvanlar, 528 sayfa, 2024

Özen B. Demir – Klinik ve Kritik (2023)

Klinik ortamın, tıp pratiğinin “zanaat” olma vasfından taşan unsurlar, Türkçede bugüne kadar az sayıda özgün metne konu oldu.

Halbuki modern klinik, beşerî ve toplumsal olduğu kadar, tarihsel ve siyasal bileşkeleriyle de uç veren, helezonlar çizen, dahası zihinsel-kültürel iklimi de boydan boya kat eden kompleks bir vektördür.

Özen B. Demir’in bu kitabı, söz konusu boyutları güncel olanakları ve tarihsel izdüşümleriyle birlikte ele alıyor, yokluyor.

Onları incelikli kuramsal araçlarla donatarak tıp evreninin merkezinde ve “etrafı”nda dolanıyor.

Bunu yaparken de ardında o artık basmakalıp hâle gelmiş (ancak inatla geçerli) hakikatin tok seslerini bırakıyor: Tıp, asla sadece tıptan ibaret değildir.

  • Künye: Özen B. Demir – Klinik ve Kritik: Tıp ve Etrafı, Akademim Yayıncılık, bilim, 252 sayfa, 2023

Paul Slack – Veba (2023)

Oxford Üniversitesi’nin cep kitapları serisinden yayımlanan bu kitapta Paul Slack bizleri ne yazık ki hâlâ sonlanmamış bir küresel yolculuğa çıkarıyor.

Bu yolculukta 1347’de başlayıp Avrupa’yı büyük bir kırıma uğratarak Çin ve Hindistan’a dek uzanan Büyük Veba Salgını “Kara Ölüm”den 1665’teki Büyük Londra Salgını’na, bahsi geçen tarihlerin öncesinde karşımıza çıkmaya başlayıp günümüze dek uzanan büyük ölümcül felaketlere tanık oluyoruz.

Vebanın, pençesine düşen insanlar açısından ne anlama geldiğini araştıran yazar, büyük salgınların doğurduğu krizlerde insanların ölümle ve hastalıkla nasıl baş ettiklerini odağına alıyor.

Devletlerin onunla savaşa nasıl başladığını araştırıyor, bu illetin modern halk sağlığı yaklaşımını nasıl etkileyip tarihimizi nasıl şekillendirdiğini ortaya koyuyor.

Vebanın tarihte yüzyıllar boyunca yarattığı etkinin izini sürerek onun yorumlanma biçimlerine, sanatta ve edebiyatta doğurduğu güçlü imgelere özellikle dikkat çekiyor.

Ortaya çıkan salgın tablosu, yakın zamanda yaşanan COVID-19 pandemisine bakış açısından okurlara derin bir tarihsel perspektif sunuyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Veba tarihi kitapları bize salgınların ortaya çıkmasında ve onlara verilen tepkilerde kültürlerin ve kurumların, bağlamların ve etkenlerin önemini anlatır. İnsanların düşünce ve yaşam tarzlarının, ulaşabildikleri bilgi türlerinin ve benimsedikleri davranış biçimlerinin (kaçmak, mücadele etmek ya da düpedüz kaderci davranmak) fark yarattığını gösterir. Fakat bir salgının başlamasından sonra acısız zafer ihtimalini vaat etmezler.”

  • Künye: Paul Slack – Veba: Kısa Bir Giriş, çeviren: Nurettin Elhüseyni, İş Kültür Yayınları, tarih, 160 sayfa, 2023

Thomas Hager – Antibiyotiğin Öyküsü (2023)

Antibiyotiğin icadı, modern tarihin en önemli hikâyelerinden biridir.

Thomas Hager, ilaç endüstrisinin karanlık yüzünü de ihmal etmeden, antibiyotiğin keşfine giden heyecan verici süreci adım adım izliyor.

Çok eski değil, yıl 1931.

Tıp, bakteriyel enfeksiyonlar karşısında çaresiz.

Zatürre, veba, verem, difteri, kolera, menenjit gibi hastalıklara sebep olan bakteriyel enfeksiyon bir kez başladı mı, yeryüzündeki hiçbir şey onu durduramıyor.

Gazlı kangren, yaralı askerler için gayriresmî ölüm cezası demek.

Loğusa humması doğum yapan kadınların korkulu rüyası.

Ameliyathanede giyilen kanlı önlük şeref nişanı.

Mikroplara hiç dikkat edilmiyor.

O günlerde bakterilerin hastalığa yol açması sadece teoride kalıyor, olgu değil.

Bu yüzden cerrahlar, çıplak elle kullandıkları aletleri herhangi bir masaya bırakıyor, maske takmıyor.

Peki ne oldu da 20 sene sonra doğan çocuklar bütün bu hastalıkları bilmeden büyüdü?

Her şey 1930’lu yılların ortalarında, Almanya ve Fransa’daki bir dizi bulguyla, o zamanlar modern tıpta “mucizelerin mucizesi” olarak göklere çıkarılan keşiflerle, insanlara bakteriyel enfeksiyonları durdurmanın ilk etkili yolunu gösteren ilerlemelerle başladı.

Sülfa bulundu.

Bu çalışmalar daha sonra, henüz deneysel aşamadaki ilaçların –ABD başkanının oğlu dahil olmak üzere– insanlar üzerinde test edilip etkilerinin doğrulanmasıyla sürdü…

Araştırdıkça öykü daha tuhaf ve daha renkli, karakterler ve hikâyelerse daha çarpıcı hâle geliyor; bu öykünün içinde inanılmaz küçük hayvanlar ve büyük karteller var.

Merakla okunacak bir yakın tarih kitabı.

Thomas Hager; havadaki azotu kullanarak gübre üretmenin yolunu bulan iki Alman bilim insanının, Fritz Haber ve Carl Bosch’un öyküsünü anlattığı ‘Havadaki Simya’ kitabındaki gibi bu kitapta da Hitler’den, Nazilerden, Yahudi bilim insanlarının Amerika, Almanya ve Fransa’nın savaş şartlarında yaptıkları bilimsel araştırmalardan ve tabii ilaç sektörünün karanlık yüzünden söz ediyor.

  • Künye: Thomas Hager – Sahra Hastanelerinden Nazi Laboratuvarlarına Antibiyotiğin Öyküsü, çeviren: Ebru Elbaşıoğlu, Pan Yayıncılık, inceleme, 472 sayfa, 2023

Rudolf Nissen – Aydınlık Sayfalar, Karanlık Sayfalar (2023)

Yirminci yüzyılın en ünlü cerrahlarından Rudolf Nissen’in kendi anılarından yola çıkarak kaleme aldığı bu eser, savaş yıllarında tıp eğitimi almış bir delikanlıyken hatırı sayılır bir cerraha dönüşmesinin hikâyesidir…

Birinci Dünya Savaşı’nı tüm acılarıyla yaşamış ve atlatmış, asistanlık yıllarında dönemin en ünlü patologlarıyla araştırmalar yapmış Nissen en sonunda meşhur cerrah Ferdinand. Sauerbruch’un öğrencisi olmuştu.

Hayatı boyunca pek çok meslektaşıyla tanışma ve çalışma olanağı bulmuş; kralların, prenslerin ve ünlü isimlerin doktorluğunu yapmış, hatta ünlü fizikçi Albert Einstein’ı kendi adıyla anılan Nissen Fundoplikasyonu yöntemiyle ameliyat etmiştir.

Profesör Nissen, Yahudi kökeni nedeniyle Nazi Almanya’sından kaçmak zorunda kaldığında dönemin karanlık yüzünü tarihçelere özgü bir tarafsızlıkla aktarır anılarında.

Atatürk’ün o dönemde Hitler’in zulmünden kaçan profesörlere yaptığı çağrıyla Türkiye’ye yerleşir ve İstanbul Üniversitesi Cerrahi Anabilim Dalı’nı kurarak 1933-1939 yılları arasında altı yıl boyunca burada profesörlük yaparak Türk tıp tarihine eşsiz katkılarda bulunur.

Hocası Sauerbruch ile tıp tarihindeki ilk pnömonektomiyi gerçekleştiren Nissen, çalıştığı her ülkede ve üniversitede tıp eğitimi ve cerrahların yetişmesiyle ilgili, günümüzde de hâlen geçerli olan eğitim yöntemleri geliştirip uygulamaya başlar.

Mesleğine ve insanlara olağanüstü bir duyarlılıkla birlikte sevgiyle bağlı olan Profesör Nissen’in, zorlu bir yaşamın süzgecinden geçmiş anılarını ve felsefesini bu kitapta bulacak ve zengin tarih içeriğiyle, Nazi Almanya’sının doğuşuna ilişkin bire bir gözlemleriyle tarihe doyacaksınız.

  • Künye: Rudolf Nissen – Aydınlık Sayfalar, Karanlık Sayfalar, çeviren: Canan Erzen, Epsilon Yayıncılık, anı, 482 sayfa, 2023

Abdulhalik Bakır – Eskiçağlardan Ortaçağlara Doğuda ve Batıda Tıp ve Tababet (2023)

İnsan sağlığı ve insanların maruz kaldığı hastalıklar tarihin en eski devirlerinden günümüze kadar devam eden ve hiç değişmeyen önemli olgular.

Tıp ve tababet ise teorisi ve pratiğiyle insanlık tarihi kadar eski bir bilim ve meslek dalının adıdır.

Dolayısıyla da insan sağlığı ve hastalıklar sebep, tıp ve tababet ise sonuç olarak karşımıza çıkıyor.

Yeryüzünde kurulan bütün uygarlıklarda tıp ve tababet önemli bir yer işgal etti.

Bu meyanda Eski ve Antikçağlarda Mezopotamya, Mısır, Anadolu, İran, Orta Asya, Çin ve Hindistan coğrafyalarında tıp ve tababet bilimi ve çalışmaları önemli bir gelişme gösterdi ve bu birikimler daha sonra Erken ve Geç Ortaçağlara intikal ederek olgunlaşma düzeyine ulaştı.

Bu uzun soluklu zaman diliminde eserleriyle tanınan onlarca hekim, yüzlerce sağlık çalışanı, hasta bakıcısı yetişmiş ve dur durak bilmeden geceli gündüzlü insanlara hizmet sunmaya çalıştı.

Aynı süre içerisinde devlet adamları tarafından onlarca sağlık kurumu inşa edilerek hastaların hizmetine sunuldu.

İşte ‘Eskiçağlardan Ortaçağlara Doğuda ve Batıda Tıp ve Tababet’ adlı bu eser, anılan çağlarda kurulan devlet ve uygarlıklardaki tıp ve tababetin bir nevi serüvenini okuyuculara sunuluyor.

  • Künye: Abdulhalik Bakır – Eskiçağlardan Ortaçağlara Doğuda ve Batıda Tıp ve Tababet, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, tıp, 592 sayfa, 2023

 

Kolektif – Galenos Kitabı (2023)

Tıp teorisi ve pratiğini 1500 yıldan fazla süre etkilemiş Galenos üzerine kaçırılmayacak bir derleme.

‘Galenos Kitabı’, Galenos’un bir hekim ve bir filozof olarak sağlam bir portresini sunuyor.

Galenos, tıp teorisini ve pratiğini 1500 yıldan fazla bir süre boyunca etkileyecek olan, geç antik çağın en etkili hekimiydi.

Anatomi, fizyoloji, teşhis ve prognoz, nabız doktrini, farmakoloji, tedaviler ve tıp teorisi konularında üretken bir yazardı; ancak aynı zamanda felsefi konularda da kapsamlı eserler verdi, mantık ve bilim felsefesine özgün katkılarda bulundu ve bilimsel bir epistemolojinin ana hatlarını çizdi.

Diğer taraftan, güçlü bir tartışmacıydı; zamanının tıp okulları arasındaki doktrin tartışmalarına derinden dahil oldu.

Bu kitap, Galenos’un kişiliğiyle birlikte tüm bu alanlardaki başarısına bir giriş ve genel bir bakış sunarken, aynı zamanda bu başarıyı son otuz yılda Galenos araştırmalarında kaydedilen ilerlemeler ışığında değerlendiriyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: G. E. R Lloyd, Teun Tieleman, Ben Morison, Pierluigi Donini, Julius Rocca, Armelle Debru, Philip J. Van Eijk, Sabine Vogt, Rebecca Flemming ve Vivian Nutton.

  • Künye: Kolektif – Galenos Kitabı, editör: Robert J. Hankinson, çeviren: Nur Nirven, Albaraka Yayınları, felsefe, 520 sayfa, 2023