Anonim – Manu Kanunları (2024)

Dünyanın en eski hukuk metinleri arasında sayılan Manu Kanunları Doğudan Batıya aktarılan ilk çeviriler arasında yer alır.

İlk çeviriyi yapan kişi olan William Jones eğer Hindistan iyi bilinmek isteniyorsa, özelde İngiltere’nin genelde ise Avrupa’nın bu eseri bir an önce okuması ve öğrenmesi gerektiğine inanmıştı.

Manu Kanunları (Manusmriti) okunmadan Hindu dinini ve Hindu yaşamını tam olarak anlamak ve çözmek olanaklı değil.

Bu kitap Hindulara rehberlik eden ve onlar tarafından kutsal sayılan bir eser.

Dinsel törenler, ahlâk, aile reisi, evlilik, günlük törenler, Veda okuma, çileciler, kralın görevleri, kastların görevleri ve birbirlerine karşı durumları, sosyal yaşam, medeni hukuk, ceza hukuku, miras hukuku gibi pek çok konuyu içerir.

Āryanların Brahmavarta dedikleri topraklarda (Pencab) yerleşik yaşama geçmeye başlamaları sırasında yavaş yavaş topluma gerekli olan düzeni getirme çabasından doğmuştu.

O dönem savaşların azaldığı, eğitimin ve okumanın değer kazandığı, çok sayıda ırkın karıştığı, toplumun sınıfsal olarak ayrışmaya mecbur kaldığı bir dönemdi.

Manusmriti’yi on dört Manu’dan birincisi olan Manu Svāyambhū’nun yazdığı kabul edilir.

Manu mitolojik bir addır ve hem ilk insan hem de yaşamı tufandan sonra yeniden başlatandır.

Eserin ilk bölümünden Hint mitolojisi, kozmogonisi ve eskatolojisine dair bilgiler elde edebiliriz.

Son bölümünde ise Ātman düşüncesi, Sāmkhya felsefesi gibi çeşitli konularla ilgili bilgiler bulabiliriz.

Eser bitirilirken Rigveda’daki beyitlere benzer bir beyitle bitirilir: “O en yüce tekliğe bazıları Agni der, bazıları Manu, bazıları Pracāpati, bazıları İndra, bazıları en yüce soluk, bazıları da ölümsüz Brahma der.”

  • Künye: Anonim – Manu Kanunları, çeviren: Korhan Kaya, Doğu Batı Yayınları, hukuk, 298 sayfa,2024

Werner Jaeger – İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Düşüncesi (2024)

Werner Jaeger, Parmenides, Herakleitos, Empedokles gibi karanlık ve zor düşünürlerin metinlerini ayrıntılı bir şekilde yorumlarken, Tanrı düşüncesinin Yunan felsefesinde en başından itibaren oynadığı belirleyici rolün altını çiziyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Burada, Yunan felsefi düşüncesinde teolojinin başlangıcının izini sürmek istiyorum…Tanrı ve tanrısallık meselesinin, erken dönem doğa filozoflarının düşüncesinde, genellikle kabul etmeye hazır olduğumuzdan çok daha geniş bir yer işgal ettiğini göreceğiz… Pozitivizm çağı ve onu temsil eden felsefe tarihçileri, bu ilk dönem düşünürlerinin sırasıyla ampirik ve bilimsel karakterlerini vurguladılar. Sokrates öncesi filozofların modernliğini kanıtlama hevesiyle, bu kitapta doğal teolojinin kökeni perspektifi içinde ilgilendiğimiz yönlerini çoğu zaman önemsizleştirdiler. Halbuki bu, bizzat Antik Çağ düşünürlerinin bu filozofları görme biçimidir.”

  • Künye: Werner Jaeger – İlk Yunan Filozoflarında Tanrı Düşüncesi, çeviren: Güneş Ayas, Minotor Kitap, felsefe, 344 sayfa, 2024

Ceren Lord – Cumhuriyet’in Doğuşundan AKP’ye Türkiye’de Din Siyaseti (2023)

Ceren Lord bu kitapta, Türkiye’nin kuruluşundan itibaren bir ulus-devlet oluşturulması amacıyla İslâm’ın nasıl kullanıldığını, İslâmî seferberliğin devlet eliyle ve devlet aygıtları yoluyla nasıl güçlendirildiğini anlatıyor.

2002 seçimlerinden sonra iktidara gelen AKP’nin Türkiye’yi “İslâmileştirmeye” başladığına dair genel kanının aksine, bunun yeni bir olgu olmadığını, yerleşik bir devlet geleneği olarak kullanıldığını ortaya koyuyor.

‘Cumhuriyet’in Doğuşundan AKP’ye Türkiye’de Din Siyaseti’, Diyanet’i de ihmal etmiyor.

Bu kurumun ortaya çıkış nedenlerinden günümüzde elde ettiği güce, Sünnilere tanınan ayrıcalıklardan diğer dinleri ve mezhepleri dışlamaya uzanan bir yelpazede Diyanet’i mercek altına alarak din-devlet ilişkilerine çokyönlü bir açıdan bakıyor.

Lord, Türkiye’deki din politikalarını yalnızca sekülerlik-İslâmcılık ikiliğine ve çatışmasına sokmadan, daha derinlikli bir araştırma ve kavrayışın mümkün olduğunu gösteriyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Devletin ordu gibi fraksiyonları dini kontrol etmeye çalışmış olabilir, ama Diyanet buna nasıl tepki gösterdi, hangi stratejileri benimsedi ve hangi ölçüde başarılı oldu? Bu kitap bunun hiçbir şekilde tek yönlü bir ilişki olmadığını ve Diyanet’in de kamusal alanın ve ahlâkın İslâmileştirilmesi amacıyla şimdiye kadarki çalışmalarda ihmal edilen bir şekilde mücadele etmek için her bir fırsatı kullanarak kendi alanı ve otoritesini genişletmek için stratejik olarak manevra yaptığını gösteriyor. Bu şekilde kitap aynı zamanda İslâmcı hareket ve AKP’nin yükselişiyle ilgili alternatif bir değerlendirme sunuyor.”

  • Künye: Ceren Lord – Cumhuriyet’in Doğuşundan AKP’ye Türkiye’de Din Siyaseti, çeviren: Sami Oğuz, İletişim Yayınları, siyaset, 440 sayfa, 2023

John Bowker – Dünya Dinleri (2023)

Kutsal metinler, insanoğlunun inşa etmiş olduğu eserler, resimler ve mimari aracılığıyla büyük dinlerin tarihini ve en önemli öğretilerini keşfedin.

Farklı ibadet tarzlarının ve dinsel ilkelerin izini sürün; günümüzde varlığını sürdüren eski inançların benzerliklerini ve farklılıklarını inceleyin.

Büyük bir açıklık ve duyarlılıkla yazılmış olan bu resimli ve büyüleyici rehber, Klasik Dünyanın kadim mitolojilerinden Zerdüştçülüğe, Hıristiyanlıktan İslama kadar başlıca inanç sistemleri hakkında ayrıntılı bilgiler sunuyor.

  • Künye: John Bowker – Dünya Dinleri, çeviren: Ahmet Fethi Yıldırım, Alfa Yayınları, din, 352 sayfa, 2023

Tolga Gürakar, Esra Çeviker Gürakar – Kimlik ve Aidiyet Ekseninde Müslüman İspanyollar (2023)

Sosyal bilim her şeyden önce ampiriyle boğuşturulmuş bütünlüklü argümanlar, zeminli, ampirik alüvyonlarla beslenmiş izah şemalarıysa eğer, Müslüman İspanyollar kitabının yazarlarının bu türden bir muhakemenin yetkin ve gelişkin bir örneğini verdiği açık olmalıdır.

Ampiri ve teorinin bu zihin açıcı buluşmasının somut mekânı, mühtedi Müslüman İspanyollar ile ikinci kuşak mühtedi çocuklarının yaşadıkları Endülüs şehri Granada ama esasen yazarların Bourdieucü adlandırmalarıyla “Mühtedi Nesiller Alanı”.

İspanyol mühtediler ile ikinci kuşak mühtedi çocuklarının içerisinde konumlandıkları Mühtedi Nesiller Alanında, teorik teçhizatın merceği altında bambaşka ama bir o kadar da karmaşık bir gerçeklik karşımıza çıkıyor: gömülü iktidar ilişkileri, sermaye terkipleri, alan içi mücadeleler, rekabet…

Granada’da yaşayan mühtedi İspanyol’un, ihtida tecrübesinde ya da ikinci kuşak olmakta ortaklaştığı diğer mühtedilerle; aynı dine mensup olduğu göçmen Müslümanlarla; paylaştığı kültüre rağmen ihtida ettiği için “içimizdeki yabancı” gibi görüldüğü diğer İspanyollarla kurduğu ilişki formlarını fevkalade maharetli bir şekilde işleyen bu kitap hiç kuşkusuz vaadini yerine getiriyor.

  • Künye: Tolga Gürakar, Esra Çeviker Gürakar – Kimlik ve Aidiyet Ekseninde Müslüman İspanyollar: Mühtedi Dinsel Yaşamın Sıra Dışı Biçimleri, sosyoloji, 272 sayfa, 2023

Michael Stausberg – Zerdüşt ve Dini (2023)

Batı dünyasında daha çok Nietzsche’nin ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ adıyla tanınan Zerdüşt’ün kurduğu ve gerek İran’da gerekse de farklı ülkelerde günümüze dek varlığını sürdüren Zerdüştçülük, dinler tarihi literatüründe önemli bir yer edindi.

Günümüze kadar devam eden varlığı, İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi dinlere nüfuz eden belli başlı ritüelleri ve kavramları dolayısıyla araştırmaların da odak noktası haline geldi.

Almanya’nın önde gelen dinler tarihçisi Michael Stausberg, bu kitabıyla Zerdüştçülüğün tarihine ışık tutuyor ve hangi ülkede ne şekilde alımlandığını ve yayıldığını ele alıyor.

Zerdüştçülüğün tarih içindeki gelişimi, kutsal kitapları, ritüelleri, kutsal günleri ve diğer dinlerle ilişkilerinin araştırıldığı bu kitap, Zerdüştçülüğün genel bir panoramasını çiziyor.

  • Künye: Michael Stausberg – Zerdüşt ve Dini, çeviren: Özlem Gerguş, Runik Kitap, din, 116 sayfa, 2023

Mathew Guest – Neoliberal Din (2023)

Küreselleşmenin ardındaki ideoloji olan neoliberalizm, tüketicinin özgürlüğünü ortak kimliklere tercih eden abartılı bir bireyciliği teşvik etmesi, piyasa rekabetinin en iyi değer ölçüsü olduğu varsayımını sorgusuz sualsiz kabul edip dayatması ve bütün kültürel nesnelere meta muamelesi yapma eğilimiyle bugün genellikle karşı karşıya olduğumuz birçok olumsuzluğun nedeni olarak görülüyor.

İnsana dair her şey gibi din de bu kuşatıcı ideolojiden kendi payına düşeni alıyor.

  • O hâlde neoliberal bir dünyada dinin hâlâ yeri var mı, varsa nedir?
  • 21. yüzyılda din bir ürün, tüketiciyi hedefleyen, onun ihtiyaçlarına ve taleplerine karşılık veren bir pazar malı hâline gelmiş olabilir mi?
  • Dinin küreselleşen dünyanın şartlarına uyum sağladığı ve dönüştüğü söylenebilir mi?
  • Dönüşüyorsa, bir toplumsal olgu olarak dini konu edinen çalışma alanları bu dönüşüme uyum sağlayacak yeni kavram çerçevelerine ve kuramsal araçlara sahipler mi?
  • Bu süreçte güç ilişkilerinin yeri nedir?
  • Dinsel örgütlerin neoliberal iş modellerini benimsemeleri, dinsel hareketlerin günü yakalamalarına mı yarıyor, yoksa mevcut etnik ayrımcılıkları ve cinsiyet eşitsizliklerini mi perçinliyor?
  • Bu itibarla, son yirmi yıl içinde kökleşen neoliberal düzen, dinsel kimlikler ve güç ilişkiler hakkında eskisinden daha farklı düşünmeyi mi gerektiriyor?

Bu kitapta neoliberalizmi çağdaş toplumları anlamaya yarayan bir çerçeve olarak kullanan Mathew Guest, bu durumun bizim din anlayışımızda hangi değişikliklere yol açtığını soruşturuyor.

Neoliberal dinin ayırt edici özelliklerini ortaya koyarak, sosyal bilimler ve etik açısından hangi sonuçları doğurduğuna dair bir tartışma açıyor.

‘Neoliberal Din’, din sosyolojisi için 21. yüzyılın koşullarını yansıtan temaları keşfetmesi, ayrıca neoliberal kültür hakkındaki tartışmaların bu zamanda karşılaştığımız dinin farklı tezahürlerini nasıl aydınlattığını ele almasıyla çok önemli.

  • Künye: Mathew Guest – Neoliberal Din: 21. Yüzyılda İnanç ve Güç, çeviren: Melih Pekdemir, Fol Kitap, sosyoloji, 368 sayfa, 2023

Charlotte Perkins Gilman – Erkeğin ve Kadının Dini (2023)

‘Erkeğin ve Kadının Dini’, kurumsal dine ve erkeğin inşa ettiği bir dinin gündelik yaşam üzerindeki sonuçlarına yönelik cesur bir eleştiri.

Gilman bu kitabıyla seküler etiğin geliştirilmesi yoluyla, dinin mitik bir öte dünya beklentisine değil; bugünün dönüşümüne yönlendirilebileceğini öne sürer.

“Dinin, ahlakın ya da etiğin bizi neden iyi yapamadığı”nı sorgulayan yazar, erkek güdümlü bir ideolojinin ölüme odaklanan bir din yarattığını ve bu dinin dünyadaki yaşamı iyileştirmeye yönelik herhangi bir çabayı nasıl engellediğini gösteriyor.

Toplumsal bir tutum ve kavrayış değişimini savunarak özgün ve güncel düşünceler sunan bu kitap, din ve toplumsal cinsiyetin yarattığı etkiyi derinlemesine inceliyor.

  • Künye: Charlotte Perkins Gilman – Erkeğin ve Kadının Dini: Babalarımızın İnancı ve Annelerimizin İşi Üzerine Bir Çalışma, çeviren: Esmanur Coşkun, Akademim Yayıncılık, sosyoloji, 192 sayfa, 2023

Esengül Akıncı Öztürk – Antik Devir’de Güneybatı Phrygia’da İnanç İstismarı(2023)

Apollon Lairbenos, Geç Hellenistik Devir’den itibaren Roma İmparatorluk Devri’nin sonlarına kadar yüzyıllarca, Denizli’nin Çal yöresi ve civarında yaşamını çiftçilikle uğraşarak sürdürmeye çalışan insanları her açıdan kontrol altında tutan Anadolulu tanrılardan birisidir.

O, bir taraftan haksızlıkları önleyerek sosyal hayatın düzenini sağlayan hukukun temsilcisi görüntüsü verirken diğer taraftan halkın günlük yaşantısını birtakım dini kurallarla yönlendirmekteydi.

Tanrı bazen hastalık formunda gönderdiği cezaların bağışlayıcısı ve iyileştiricisi olur, bazen de güneşi yanına katarak aydınlatan işleviyle her şeyi görür.

Lairbenos’a adanmış olan katagraphe yazıtları insanları hizmetinde nasıl çalıştırdığını, itiraf yazıtları ise onların davranışlarını nasıl kontrol ettiğini gösterir.

Bu epigrafik belgelerde, dini otoritenin etkisi altındaki insanlar sömürüldüklerini bilerek ya da bilmeyerek, Apollon Lairbenos’un tanrısal güçleri üzerine methiyeler düzmekteydiler.

Onun sonsuz güce sahip bir tanrı olduğuna duyulan inancın belgeleri olan söz konusu yazıtlar Roma İmparatorluk Devri’nde Phrygia’nın bu bölümünde yaşanmakta olan inanç istismarını açıkça ortaya koyuyor.

  • Künye: Esengül Akıncı Öztürk – Antik Devir’de Güneybatı Phrygia’da İnanç İstismarı: “Apollon Lairbenos Kültü”, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, tarih, 248 sayfa, 2023

Katajun Amirpur – Humeyni (2023)

Ortadoğu’nun, dünya siyasetinin, İslâmcılığın biçimlenmesinde dönüştürücü bir etki yaratan İran İslâm devriminin fikrî ve siyasi lideri Ayetullah Humeyni hakkındaki biyografi literatürü, tarihsel önemine nazaran pek sınırlıdır.

Katajun Amirpur’un kitabı, bu eksiği gideriyor.

İslâm ve İran uzmanı Amirpur’un çalışması, Humeyni’nin kişisel hayat hikâyesinin ötesinde, modern İran tarihine, toplumuna, siyasetine, Şii siyasi düşüncesine ve onun devrimci doğrultuda dönüşümüne dair etraflı bir çerçeve çiziyor.

İran devriminin oluşumunu ve Humeyni’nin iktidar dönemini ele almakla kalmıyor, günümüze kadar uzanıyor ve devrimin ilk kuşağının –bu arada Humeyni’nin torunlarının da- muhalif hale gelişini anlatıyor.

İran’da kadınların durumuna da kitapta geniş yer ayrılıyor.

‘Humeyni: Bir İslâm Devrimcisi’nin bir sürprizi de, Humeyni’nin bilinmeyen bir cephesi olan mistik aşk şairliğini tanıtması.

  • Künye: Katajun Amirpur – Humeyni: Bir İslâm Devrimcisi, çeviren: Dilek Çınar, İletişim Yayınları, biyografi, 320 sayfa, 2023