Nazmi Özalp – Bir Başkentin Anatomisi (2022)

Ankara’nın 1950’li yılları üzerine paha biçilemez bir çalışma.

Hekim, bestekâr ve kemençe sanatçısı Nazmi Özalp, hayatının bir parçası olmuş başkenti tarihi mekânları, insanları, kültürü ve tarihiyle harmanlayarak anlatıyor.

Eğitimini Ankara’da yapmış ve bu şehirle kalbi bağlarını her geçen zamanla biraz daha pekiştirmiş Özalp, Ankara için baha biçilemez ve vazgeçilmez bir kaynak.

  • Künye: Nazmi Özalp – Bir Başkentin Anatomisi: 1950’lerde Ankara, hazırlayan: Haluk İmga, İdealKent Yayınları, şehir, 434 sayfa, 2022

Meropi Anastassiadou – Selanik (2022)

Osmanlı döneminin önemli şehirlerinden biri olan Selanik pek çok halka ev sahipliği yaptı.

Çokuluslu ve çokdinli yapısıyla halkların iç içe yaşadığı kozmopolit şehir, Tanzimat Fermanıyla birlikte kültür ve ticarette olağanüstü gelişmeler kaydedip Osmanlı modernleşmesinin merkezinde yer aldı.

Şehrin silüeti; mahalleleri, surları, limanları, evleri; dönemin yaşam koşulları; geleneksel meslekler ve yüksek sosyetesiyle Selanik, Batıdaki Fransız İhtilali ve fikir akımlarından da en çok etkilenen şehirlerden biri oldu.

Tanzimat öncesi dönemden Balkan Savaşlarına giden süreci anlatan ‘Tanzimat Çağında Bir Osmanlı Şehri Selanik’, çokuluslu bir şehrin dağılışına hepimizi tanık ediyor.

  • Künye: Meropi Anastassiadou – Selanik: Tanzimat Çağında Bir Osmanlı Şehri 1830-1912, çeviren: Işık Ergüden, Alfa Yayınları, tarih, 504 sayfa, 2022

Andrew Less – Şehirlerin Tarihi (2022)

İlk şehirler, MÖ 4. binyılın ortalarından başlayarak, dünyanın çeşitli yerlerinde çoğunlukla birbirinden bağımsız olarak ortaya çıktı ve bazı aksiliklere rağmen, büyümeleri günümüze kadar devam etti.

Şehirler, kırsal kesimden, sakinleri öncekilerden ve kırsal çağdaşlarından oldukça farklı koşullar altında yaşayan yeni insan yerleşimleri biçimleri olarak ortaya çıktı.

Uzun zamandır dünya nüfusunun sadece küçük bir azınlığını barındırdıkları gerçeğine rağmen, doğdukları toplumlar üzerinde derin etkileri oldu.

‘Şehirlerin Tarihi’, antik çağlardan 21. yüzyıla kadar kentsel merkezlerin yükselişi ve gelişiminin hikayesini anlatıyor.

MÖ 4. binyılda Yakın Doğu’daki ilk şehirlerin kurulmasıyla başlar ve Hindistan’daki İndus Nehri Vadisi’ndeki kentsel büyümenin yanı sıra Mısır ve Akdeniz’i çevreleyen bölgeleri incelemeye devam eder.

Atina, İskenderiye ve Roma hem siyasi hem de kültürel olarak öne çıkar.

Batıda Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla birlikte Avrupa şehirleri uzun bir zayıflama ve gerileme dönemine girdi.

Kitap, bu uzun ve oldukça inişli çıkışlı hikâyeyi kapsamlı bir bakışla izliyor.

  • Künye: Andrew Less – Şehirlerin Tarihi, çeviren: Tuğba Bektaş Sünnetçi, İnkılap Kitabevi, şehir, 156 sayfa, 2022

İrfan Özet – İzmir Duvarı (2022)

‘İzmir Duvarı’, sekülerlik ve muhafazakâr arasındaki kültür savaşını, tam da modernliğin kalesi olarak tanımlanan İzmir üzerinden işleyen özgün bir sosyolojik çalışma.

İrfan Özet, İzmir’deki kültür savaşının siyasi, kamusal ve etnografik temsillerini gözler önüne seriyor.

Kitap, “İzmirlilik” kavramının tarihsel ve toplumsal sınırlarını anlamaya çalışıyor.

Bu çalışmanın odağında, İzmirli kimliği etrafında, sekülerlikmodernlik ve muhafazakârlık kutupları arasındaki “kültür savaşı” ile ilgili tasavvurlar yer alıyor.

İzmir’i asla fethedilemeyen “son kale” olarak yüceltmekle onu “gâvur İzmir” gözüyle görerek diş bilemek arasında uçlaşan tasavvurlar…

Kozmopolit liman kenti geçmişinden gelen “hiperagora yaşam ve açık toplumsal ilişkiler” İzmir’i nasıl biçimlendiriyor?

Zorunlu ve gönüllü göçlerle dönüşen etnokültürel ve toplumsal yapı, şehrin bu mirasıyla nasıl bir etkileşim içerisinde?

“Türkiye’yi İzmirlileştirme” iddiasında da taçlanan “İzmir farklıdır”, İzmirli ayrıcalığı duygusunun dayanakları ne?

“İzmir dindarlığı” diye bir habitustan bahsedilebilir mi?

Seküler hegemonyanın başkenti olduğu düşünülen bir yerde, muhafazakâr toplumsal ve siyasal hareketler ne yapıyor, nasıl eyliyor?

Kulturkampf/kültür savaşı çalışmalarına iyi bir örnek olarak okunabilecek ‘İzmir Duvarı’, “hayat tarzı” klişelerinin berisindeki gündelik zihniyet dünyasına dair canlı bir sosyolojik fotoğraf albümü sunuyor.

  • Künye: İrfan Özet – İzmir Duvarı: Laik Mahallede İktidar ve Kültür Savaşı, İletişim Yayınları, sosyolojik, 310 sayfa, 2022

Selim Ahmetoğlu – Devrim Günlerinde Trabzon (2022)

Osmanlı’nın en çalkantılı dönemi olan II. Meşrutiyet yıllarında Trabzon’un siyasi, sosyal ve ekonomik hayatı üzerine harikulade bir çalışma.

Selim Ahmetoğlu, tamamen birincil kaynaklara başvurarak süreci izliyor.

Osmanlı tarihinin en hızlı değişim ve dönüşüm sürecinin yaşandığı II. Meşrutiyet döneminin ilk altı yılında (1908-1914) çok kültürlü bir yapıya sahip, önemli bir ticaret kenti olan Trabzon’da yaşanan siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal olaylar aslında Osmanlı taşrasının bir aynası hükmündedir.

Ahmetoğlu’nun ‘Devrim Günlerinde Trabzon’ adlı bu çalışmasında, Osmanlı İmparatorluğu’nun İttihat ve Terakki Cemiyeti liderliğinde yaşadığı büyük değişim sürecinde Kafkasya’ya, Rusya’ya ve İran’a açılan önemli bir liman şehri olan Trabzon’da; İttihatçıların faaliyetleri, merkez ile taşranın ilişkileri, yerel eşrafın İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne ve politikalarına bakışı, cemiyetin yerel eşrafa bakışı, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin siyasi, kültürel ve iktisadi politikalarının yerel ölçekteki yansımaları gibi pek çok konu ele alınıyor.

Çalışmanın ana konusu, 1908-1914 yılları arasında, İttihatçıların öncülüğünde Trabzon’da yaşanan siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal değişim ve dönüşümün ortaya çıkarılması.

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’nden İngiliz konsolosluk raporlarına, dönemin yerel gazetelerinden yine dönemi anlatan önemli hatıratlara kadar birçok birincil kaynak kullanılarak hazırlanan çalışma, II. Meşrutiyet döneminin Osmanlı taşrası üzerindeki yansımalarını Trabzon örneği üzerinden okumak isteyen okurlar için çok değerli bir kaynak.

  • Künye: Selim Ahmetoğlu – Devrim Günlerinde Trabzon, Timaş Yayınları, tarih, 336 sayfa, 2022

Kolektif – Bir Ahir Zaman Babil’i: Urfa (2021)

Etnik ve kültürel çoğulluyla Urfa, rengârenk bir kaosun canlı ritmidir.

Bu usta işi derleme de, Urfa’nın farklı kimlikleri, hayat tarzları ve kültürleriyle bir ahir zaman Babil’i olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.

Kitapta,

  • Urfa aşiretleri,
  • Son otuz yılda Urfa’da kalkınma,
  • Urfa’da siyaset,
  • Urfa’da dindarlık,
  • Bir varlık mücadelesi olarak Urfa’da kadın hareketi,
  • “Urfa erkekliği”,
  • Urfa’nın mutfak ve yemek kültürü,
  • Urfa müziği,
  • Halfeti yerel müziği, Halfetili müzisyenler ve sözlü kültür,
  • Ve Çirkin Kral Yılmaz Güney’den İmparator İbrahim Tatlıses’e Urfa’nın kültür ikonları gibi ilgi çekici konular ele alınıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Oya Açıkalın, Sedat Anar, Suavi Aydın, Ali Fuat Bilkan, A. Celil Kaya, Erdinç Kineşçi, Özge Özdemir, Furkan Dilben, Fuat Şen, A. Nevin Yıldız ve Eren Yüksel.

  • Künye: Kolektif – Bir Ahir Zaman Babil’i: Urfa, derleyen: A. Nevin Yıldız, İletişim Yayınları, şehir, 336 sayfa, 2021

Kolektif – Suyun ve Rüzgârın Şehri Çanakkale (2020)

Hem Anadolu’nun son noktası hem bir adalar bölgesi olan Çanakkale üzerine usta işi bir derleme.

Farklı yazarların Çanakkale’yi farklı yönleriyle ele aldığı çalışma, Çanakkale’nin tarihini, şehrin Tahtacı Türkmenlerini, Çanakkale Yahudilerini, Çanakkale’nin kültür hayatını, Çanakkale’de yerleşim ve mimari özelliklerini, şehirdeki bağcılık ve şarapçılık serüvenini, Çanakkale’de yerel siyaset ve toplumsal dönüşümü ve bunun gibi pek çok konuyu irdeliyor.

Renkli ve oldukça zengin şehirlerimizden olan Çanakkale konusunda daha iyi bilgilenmek isteyenlerin muhakkak okuması gereken bir çalışma.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Bülent Akgezer, Kasım Akın, Rüstem Aslan, Sitem Atefl, Duygu Baflkan, Seyhan Boztepe, Alaattin Canbay, Nurduran Duman, İsmail Erten, Aggelos Frantziz, Ülgür Gökhan, Naci Hasanefendi, Sami Kumru, İrfan Mutluay, Sadettin Onay, Sema Öztürk, Fecri Polat, İpek Sakarya, İsmail Fen, Ali Uyanık, Yorgos Zarbuzanis ve Ahmet Zeren.

  • Künye: Kolektif – Suyun ve Rüzgârın Şehri Çanakkale, derleyen: İbrahim Dizman, İletişim Yayınları, şehir, 342 sayfa, 2020

Ercan Çağlayan – Diyarbakır (2020)

Kemalist yönetimin asıl amacı, Diyarbakır’ı Türkleştirmekti.

Özellikle Cumhuriyet’in ilanından itibaren hazırlanan Şark Raporlarında Diyarbakır, “Türk kültürlü nüfusun tekâsüfü (yoğunlaşması) ve Türk kültürüne temsili istenilen yerlerden” biri olarak öne çıkıyordu.

1935 yılında şehri ziyaret eden Başbakan İsmet İnönü, Diyarbakır’ın “kuvvetli bir Türk merkezi” yapılması için alınması gereken tedbirlere dikkat çekiyordu.

Diyarbakır’ı “kuvvetli bir Türk merkezi” yapmak için Birinci Umumi Müfettişlik, Türk Ocağı, Millet Mektepleri ve Halkevleri, kız mektepleri ile yatılı mektepler açılmıştı.

Ayrıca, şehre Türk nüfus iskân edilerek şehirdeki nüfuzlu kişi ve aileler Batı Anadolu vilayetlerine sürgün edilerek vilayette teritoryal hâkimiyet sağlanmaya çalışılmıştı.

Ercan Çağlayan’ı Kemalist Cumhuriyet’in tek parti döneminde inşa ettiği veyahut inşa etmeye çalıştığı “yeni Diyarbakır” hakkında ‘Cumhuriyet’in Diyarbakır’da Kimlik İnşası (1923-1950)’ adlı çalışmasıyla biliyoruz.

Çağlayan söz konusu kitabın devamı olarak da okunabilecek eldeki son çalışmasında ise, “yeni Diyarbakır”ın inşasında önemli yer tutan ve rol oynayan nüfus sayımları, seçimler, belediye, eğitim ve sağlık konularının yanı sıra tarım, ticaret ve sanayi alanlarındaki iktisadi konulara odaklanarak Diyarbakır’ın o döneminin nitelikli bir fotoğrafını çekiyor.

Arşiv belgeleri, gazeteler, istatistikler, hatıralar, gezi yazıları gibi birincil kaynakları referans alan kitap, Diyarbakır araştırmalarına büyük katkı sağlayacak türden.

  • Künye: Ercan Çağlayan – Diyarbakır: Nüfus, Siyaset, Eğitim, Sağlık ve İktisat (1923-1950), Libra Kitap, tarih, 212 sayfa, 2020

Lütfiye Gültekin – Diyarbakır (2016)

Daha önce bir öykü kitabı daha yayınlamış Lütfiye Gültekin, şimdi de 21 yıl ayrı kaldığı Diyarbakır’ı anlatıyor.

Hikâyeler, şimdilerde yakılıp yıkılan, farklı din ve kültürlerin beşiği Sur’u merkeze alıyor.

Bu kadim mekânda geçen mutlu çocukluğunun hikâyelerini paylaşan Gültekin, okurunu çocukluğun büyülü dünyasına ve Sur’un hareketli yakın tarihine götürüyor.

  • Künye: Lütfiye Gültekin – Diyarbakır, Ceylan Yayınları

Orhan Türker – Pera’dan Beyoğlu’na (2016)

1964’ten sonra, Pera’nın her sokağı, her apartmanı, evi ve her dükkânı, istenildiği şekilde ekonomik ve etnik açıdan millileştirildi.

İşte, Pera’dan Beyoğlu’na dönüşümü yaşayan, eskiyi de yeniyi de bilen son kuşaktan bir İstanbullu olan Orhan Türker, 40-50 yılda gerçekleşen bu muazzam dönüşümü derledikleri ve hatırladıklarıyla gelecek nesillere aktarıyor.

  • Künye: Orhan Türker – Pera’dan Beyoğlu’na, Sel Yayınları