Zeliha Bürtek’in ‘Sosyal Çürüme’ adlı kitabı, Türkiye’deki ekonomik sıkıntıların ötesine geçerek, toplumsal yapının derinlerinde biriken ahlaki, kültürel ve duygusal tahribatı görünür kılıyor. Kitap, bir sokak röportajında Zeliha Bürtek’in söylediği o yankı uyandıran cümleden yola çıkıyor: “Türkiye’de sosyal çürüme var, dönüşü olmayan bir yerdeyiz.” Bu cümle, yalnızca ekonomik krizlerin değil, bir toplumun iç dengelerini yitirmesinin ifadesine dönüşüyor.
Gülşen İşeri, Bürtek’le yaptığı uzun söyleşide, toplumsal çözülmenin gündelik hayatın her alanında nasıl hissedildiğini derinlemesine tartışıyor. Kadına yönelik şiddetten toplumsal dayanışmanın zayıflamasına, tahammülsüzlükten umutsuzluğa kadar birçok sorunu, ekonomik gerekçelerin ötesine taşıyor. Bürtek’in gözlemleri, toplumun yalnızca yoksullaşmadığını, aynı zamanda değer kaybına ve vicdani bir körleşmeye sürüklendiğini ortaya koyuyor.
Kitap, “sosyal çürüme”yi bir teşhis olarak değil, bir yüzleşme alanı olarak ele alıyor. Bürtek, sorunları konuşmaktan korkmayan, sessizliğe direnen bir ses olarak, insanın insana, topluma ve doğaya yabancılaşmasının tarihsel köklerini sorguluyor. Bu sorgulama, aynı zamanda bir umut çağrısına dönüşüyor: eğer çürüme insani bir süreçse, iyileşme de öyle olabilir.
‘Sosyal Çürüme’, yalnızca bir röportaj değil; Türkiye’nin ruh haline tutulmuş bir ayna. Okurunu, içinde yaşadığı düzeni yeniden düşünmeye ve dayanışmanın, adaletin ve vicdanın yeniden inşasına davet ediyor. Çünkü, Bürtek’in de dediği gibi, bu çürüme yalnızca bireysel değil — hepimizin ortak hikâyesi.
- Künye: Zeliha Bürtek – Sosyal Çürüme, söyleşi: Gülşen İşeri, İnkılap Kitabevi, inceleme, 184 sayfa, 2025

