Maria Stepanova – Belleğin Anısına (2025)

Maria Stepanova’nın bu kitabı, yazarın kendi ailesinin geçmişini ve Rusya’nın 20. yüzyıl tarihini iç içe geçiren, deneysel ve çok katmanlı bir anlatı. Stepanova, eski fotoğraflar, mektuplar, günlükler ve çeşitli ailevi nesneler aracılığıyla, kayıp yakınlarının izini sürerken, hafıza, tarih ve unutuşun doğasını sorgular. ‘Belleğin Anısı’ (‘Pamyati Pamyati’), sadece kişisel bir aile öyküsü anlatmakla kalmaz, aynı zamanda Sovyet dönemi ve sonrası Rus toplumunun travmalarını, kolektif hafızanın kırılganlığını ve tarihin bireysel yaşamlar üzerindeki derin etkisini de ele alır. Stepanova, geleneksel biyografik anlatıdan uzaklaşarak, farklı anlatı biçimlerini, denemeleri, şiirsel pasajları ve tarihi alıntıları bir araya getirir ve okuyucuyu hafızanın labirentlerinde dolaştırır.

Stepanova, ailesinin sıradan üyelerinin, büyük tarihi olayların gölgesinde kalmış yaşamlarını yeniden canlandırmaya çalışırken, hafızanın seçici ve yanıltıcı doğasını da göz önünde bulundurur. Kitap, aile üyelerinin hayatta kalma mücadelelerini, aşklarını, kayıplarını ve ideolojik dönüşümlerini aktarırken, aynı zamanda bu anlatıların ne kadarının gerçekte hatırlanan, ne kadarının ise sonradan inşa edilen veya unutulan parçalardan oluştuğu sorusunu sorar. Yazar, aile arşivindeki boşlukları, sessizlikleri ve çelişkileri de dürüstçe kabul eder ve bu boşlukların, anlatının kendisi kadar anlamlı olduğunu ileri sürer.

‘Belleğin Anısı’ sadece bireysel hafızanın değil, aynı zamanda ulusal hafızanın da nasıl inşa edildiğini sorgulayan bir metindir. Stepanova, Sovyet dönemi atmosferinin, insanların kendi geçmişleriyle kurdukları ilişkiyi nasıl etkilediğini ve suskunluğun kuşaklar boyunca nasıl aktarıldığını inceler.

Kitap, fotoğrafın, mektubun ve diğer maddi kalıntıların hafızayı canlandırma ve şekillendirme gücünü de derinlemesine ele alır. Stepanova, bu nesnelerin sadece geçmişe açılan pencereler olmadığını, aynı zamanda bugünün bakış açısıyla yeniden yorumlandığını ve anlamlandırıldığını gösterir.

‘Belleğin Anısı’, hafızanın doğrusal ve kesin bir kayıt olmadığını, aksine sürekli değişen, kaygan ve kişisel yorumlara açık bir süreç olduğunu vurgular. Maria Stepanova, bu deneysel romanıyla, hafızanın, tarihin ve edebiyatın sınırlarını zorlayarak, okuyucuyu kendi geçmişi ve kolektif hafıza üzerine düşünmeye davet eden özgün ve etkileyici bir eser ortaya koyar.

Künye: Maria Stepanova – Belleğin Anısına, çeviren: Eyüp Karakuş, Can Yayınları, anlatı, 480 sayfa, 2025