Arthur Schopenhauer’un bu eseri, bireyin gündelik yaşamında karşılaştığı sıkıntılara ve beklentilere karşı nasıl daha huzurlu bir varoluş inşa edebileceğini felsefi bir sadelikle anlatıyor. ‘Mutlu Olma Sanatı’ (‘Die Kunst, glücklich zu sein’), mutluluğun ulaşılması gereken büyük ve istisnai bir şey değil, daha çok acıdan kaçınma ve beklentileri azaltma çabasıyla şekillenen bir yaşam durumu olduğunu savunuyor.
Kitapta Schopenhauer, insanın doğasında doyumsuzluk ve kıyas yapma eğilimi bulunduğunu belirtiyor. Bu eğilim mutluluğu sürekli erteleyen ve ulaşılamaz kılan bir yanılgıya yol açıyor. Ona göre insan, dış koşullardan ziyade iç dünyasında huzur aramalı. Beklentileri azaltmak, sahip olunanları takdir etmek ve başkalarının hayatıyla kendisininki arasında karşılaştırmalardan kaçınmak bu yaklaşımın temel ilkeleri arasında yer alıyor.
Schopenhauer, geçici hazzın peşinde koşmanın insanı daha derin bir boşluğa sürüklediğini söylüyor. Kalıcı bir içsel denge, haz peşinde koşmaktan çok sıkıntı ve acıyı azaltmaya odaklanmakla oluşuyor. Bu da kişinin yaşamındaki küçük sevinçleri, huzurlu anları ve sade alışkanlıkları yüceltmesiyle mümkün oluyor. Ona göre mutluluk, çoğu zaman “başımıza kötü bir şey gelmemesi” hâlidir; yani olumsuzluklardan korunmak bir tür mutluluktur.
Yazar, bu kısa ama etkili metninde, yaşama karşı tutumun ne denli belirleyici olduğunu gösteriyor. Mutluluk sanatı, dış dünyayı değiştirmeye çalışmak değil, iç dünyamıza yönelerek, düşünce ve tutumlarımızı dönüştürmeyi öneriyor. Bu yönüyle eser, hem bireysel dinginlik arayışında olanlara hem de yaşamı daha sade, bilinçli ve huzurlu sürdürmek isteyenlere yol gösterici bir rehber niteliğinde.
- Künye: Arthur Schopenhauer – Mutlu Olma Sanatı, çeviren: Mehmet Barış Albayrak, Sel Yayıncılık, felsefe, 104 sayfa, 2025

