Erdem Ünal Demirci – Türkiye’de Tiyatronun Siyasal Rolü (2010)

Erdem Ünal Demirci ‘Türkiye’de Tiyatronun Siyasal Rolü’nde, 1850-1950 arasındaki yüz yıllık zaman diliminde, siyaset-tiyatro ilişkisini ele alıyor.

Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde, batılılaşma hareketiyle birlikte modern tiyatronun doğuşuyla kitabına başlayan Demirci, Cumhuriyet’te, tek parti iktidarının son dönemlerinde faaliyete geçen Devlet Tiyatroları’na kadar uzanarak, tiyatronun siyasete içkin yapısını gözler önüne seriyor.

On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı modernleşmesinde tiyatro politikası; tiyatroda devletçi-seçkinci mantık ve lider kültü; Türk Ocakları’ndan Halkevleri’ne geçişin öyküsü ve Halkevleri’nde parti-tiyatro bütünlüğü ve temsilde Türkçülük, Demirci’nin odaklandığı konulardan birkaçı.

Kitap, iç ve dış siyasetin, kimlik politikaları ve milliyetçiliğin devlet tiyatroları, Halkevleri ve Konservatuarlara nasıl yansıdığını irdeliyor.

  • Künye: Erdem Ünal Demirci – Türkiye’de Tiyatronun Siyasal Rolü, Federe Yayınları, tiyatro, 318 sayfa

Can Başkent – Vicdani Ret Yazıları (2010)

Can Başkent ‘Vicdani Ret Yazıları’nda, Türkiye’de Osman Murat Ülke, Mehmet Bal ve Mehmet Tarhan gibi isimlerin temsil ettiği, bir sivil itaatsizlik eylemi olan vicdani ret konusunu irdeliyor.

Başkent, vicdani retçinin, toplumu hedef alarak tavrını şekillendirdiğini ve bu yönüyle asker kaçaklığı durumundan ayrıldığını belirtiyor.

Kitapta, bu riskin, çok az kişi tarafından üstlenildiğini ortaya koyan bir detay da, Türkiye’de zamanında 800 bin olan asker kaçağına karşılık vicdani retçi sayısının otuzu bile bulmamasıdır.

Kuramsal çerçevesiyle de yetkin olan çalışma, Türkiye’nin yanı sıra, dünyanın farklı coğrafyalarında silahı reddedenlerin cesur ve çileli mücadelelerini anlatıyor.

  • Künye: Can Başkent – Vicdani Ret Yazıları, Federe Yayınları, siyaset, 296 sayfa

Ağa Memiş – Müslüman Mahallesinde Alevi Olmak (2010)

Alevilik, Türkiye’nin yakıcı sorunlarından.

12 Eylül rejiminin, okullarda din derslerini mecburi hale getirmesi, herkesin malumu.

Yine aynı süreçte, bilindiği gibi iş, Alevi köylerine, hiç kimsenin gitmediği camiler yaptırma noktasına dahi varmıştı.

İşte Ağa Memiş ‘Müslüman Mahallesinde Alevi Olmak’ başlıklı kitabında, Alevilerin Türkiye’deki benzer uygulamalar karşısındaki hislerine tercüman oluyor.

Çalışma için bir araya gelen Aleviler, birebir tanıklıklarıyla, ne düşündüklerini, ne yaşadıklarını ve nelerden korktuklarını anlatıyor.

Kitabın, yüzyıllar boyunca tarifsiz acılardan, ateşlerden ve yangınlardan geçen Alevileri anlamak için nitelikli bir kaynak olduğunu söyleyebiliriz.

  • Künye: Ağa Memiş – Müslüman Mahallesinde Alevi Olmak, Federe Yayınları, din, 206 sayfa