Selahattin Bulut – Hadım (2010)

Selahattin Bulut, Kürtçe ilk baskısı 2001’de yapılan ‘Hadım’da, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde yaşanan insanlık dışı durumu anlatıyor.

‘Bihûşta Lal’ adlı eserinde ilk kez Kürtçe kısa öyküleri yayımlanan Bulut, elimizdeki uzun öyküsüyle, 12 Eylül’e, büyük insanlık trajedilerinin yaşandığı Diyarbakır Cezaevi’ne uzanıyor.

Yazarın kendi hayatından hareketle kaleme aldığı öykü, cezaevinde işkence sonrası iğdiş edilmiş, erkekliğini yitirmiş bir Kürt politik tutsağı ve onun cezaevi sonrası yaşamının bir kesitini hikâye ediyor.

Siyasî faaliyetlerinden dolayı 1981’de tutuklanan Bulut, Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde sekiz yıl kalmıştı.

  • Künye: Selahattin Bulut – Hadım, çeviren: Muhsin Kızılkaya, İthaki Yayınları, öykü, 69 sayfa

Muhsin Kızılkaya – Sen û Ben (2008)

Muhsin Kızılkaya ‘Sen û Ben’de, birebir tanıklıkları ve anıları üzerinden, yaklaşık on beş yıllarının beraber geçtiği, ne yazık ki bir yıl önce aramızdan ayrılan yazar Mehmed Uzun’un biyografisini sunuyor.

Kitabın asıl zenginliğini de, Kızılkaya’nın, Uzun’la yaşadıkları üzerinden, adım adım yazarın biyografisini kurmasıdır diyebiliriz.

Uzun’un yirmiye yakın kitabını yeniden okuyan Kızılkaya, kendi anılarını “ben”, Uzun’un anlatılarından aldıklarını da “sen” başlığıyla anlatıyor.

Böylece ortaya, kuru bir biyografiden öte, anlatıcıların ortak bir metinde buluşup, Mehmed Uzun’a ve onun edebiyatına doğru yola koyuldukları, anılar ve tanıklıklarla zenginleştirilmiş bir metin çıkmış.

  • Künye: Muhsin Kızılkaya – Sen û Ben, İthaki Yayınları, anı, 499 sayfa

Mehmed Uzun – Bir Romanın Hatıra Defteri (2007)

  • BİR ROMANIN HATIRA DEFTERİ, Mehmed Uzun, çeviren: Muhsin Kızılkaya, İthaki Yayınları, günlük, 162 sayfa

bir-romanin-hatira-defteri

Mehmed Uzun, ‘Bir Romanın Hatıra Defteri’nde, Kürtçe yazdığı ‘Hawara Dicleyê’ isimli romanının, gün gün yazılış serüvenini anlatıyor. Günlük, Uzun’un romanın ilk notlarını almaya başladığı 6 Ekim 1998’den, romanının ikinci cildini de tamamladığı 29 Nisan 2003’e kadar devam ediyor. Bu beş yıllık süreyi kapsayan günlükte, yazarın romanına doğru yol alırken yaşadıkları, tanık olduğu olaylar, hayatına girmiş isimler, edebiyatçılar ve kitaplar yer alıyor. Günlüğün en dikkat çekici yönünün, Uzun’un romanını yaratırken yaşadığı kaygılara, sancılara, sorunlara ve sevinçlere yer vermesidir diyebiliriz. Bir romanın yazılma serüvenini merak edenlere önerilir.