Orhan Türker – Pera’dan Beyoğlu’na (2016)

1964’ten sonra, Pera’nın her sokağı, her apartmanı, evi ve her dükkânı, istenildiği şekilde ekonomik ve etnik açıdan millileştirildi.

İşte, Pera’dan Beyoğlu’na dönüşümü yaşayan, eskiyi de yeniyi de bilen son kuşaktan bir İstanbullu olan Orhan Türker, 40-50 yılda gerçekleşen bu muazzam dönüşümü derledikleri ve hatırladıklarıyla gelecek nesillere aktarıyor.

  • Künye: Orhan Türker – Pera’dan Beyoğlu’na, Sel Yayınları

Orhan Türker – Psomatia’dan Samatya’ya (2010)

Orhan Türker’in daha önce, İstanbul’un belli başlı semtlerinin, geçmişten günümüze nasıl bir seyir izlediğini inceleyen çok sayıda çalışması yayımlandı.

Türker’in, bu serinin son kitabı olan ‘Psomatia’dan Samatya’ya’ başlıklı eserinde ise, bir Bizans semtinin hikâyesi anlatılıyor.

Eski İstanbul’un birbirinden renkli Rum ağırlıklı ve Hıristiyan karakterli semtlerinden biri olan Psomatia (Samatya), Bizans’tan günümüze Rumların İstanbulu’nun en eski yerleşim alanlarından biri.

Psomatia adının kaynağı; bölgenin ulaşımı, evleri, halkının meslekleri, önemli yapıları, tarihteki yangınları; 6-7 Eylül olaylarındaki durumu ve bölgenin Rum ve Ermeni nüfusu, kitapta anlatılan konulardan birkaçı.

  • Künye: Orhan Türker – Psomatia’dan Samatya’ya: Bir Bizans Semtinin Hikâyesi, Sel Yayıncılık, tarih, 91 sayfa

Orhan Türker – Halkidona’dan Kadıköy’e (2008)

Orhan Türker ‘Halkidona’dan Kadıköy’e adlı bu çalışmasında, son elli yılda şekillenmiş günümüz Kadıköy’ünden çok, bu semtin İskele, Çarşı, Yeldeğirmeni, Haydarpaşa, Altıyol, Bahariye, Moda, Kızıltoprak ve Kalamış’la çerçevelenmiş tarihini anlatıyor.

Türker, 1964 yılında Kıbrıs’ta patlak veren “Kanlı Noel”in ertesinde İstanbul’da yaşayan Yunan vatandaşlarının sınır dışı edilmesinin, Türk vatandaşı olan İstanbullu Rumlarda panik yarattığını ve bunun da beraberinde, semtin ağırlıklı kesimini oluşturan Rumların Yunanistan’a göç etmesini getirdiğini hatırlatıyor.

Bu göç, Kadıköy’ün sosyal, etnik ve dini yapısını trajik bir biçimde değiştirmişti.

İşte Türker’in kitabı, semtin bu göçten önceki yaşamına odaklanmasıyla önemli.

  • Künye: Orhan Türker – Halkidona’dan Kadıköy’e, Sel Yayıncılık, tarih, 100 sayfa

Orhan Türker – Halki’den Heybeli’ye (2008)

Orhan Türker’in elimizdeki çalışması, Halki adasının günümüzün Heybeli’sine dönüşmesini anlatıyor.

Rumca adıyla Halki, Türker’in verdiği bilgiye göre, en erken ve en çabuk Türkleşen İstanbul adalarından.

XIX. yüzyıldan beri adada var olan Deniz Kuvvetleri’ne ait okul ve tesislere ek olarak, adada çok sayıda Türke iş imkânı sağlayan sanatoryumun bunda önemli bir katkısı var.

Türker’in kitabı, önceleri okulları, kiliseleri, manastırları, mezarlığı, sosyal hayatı ve artık tarihe karışmış insanlarıyla, tamı tamına bir Rum adası olan Halki’yi, ardından da günümüzün Heybeli’sini anlatıyor.

Kitap, adaya dair önemli ayrıntıları barındırması ve oldukça kapsamlı olmasıyla ilgi çekiyor.

  • Künye: Orhan Türker – Halki’den Heybeli’ye, Sel Yayıncılık, tarih, 120 sayfa

Orhan Türker – Pili Adrianupoleos’tan Edirnekapı’ya (2013)

  • PİLİ ADRİANUPOLEOS’TAN EDİRNEKAPI’YA, Orhan Türker, Sel Yayıncılık, tarih, 88 sayfa

PILI

İstanbul’un farklı Bizans yerleşim yerlerine dair yayınlanan çalışmalarıyla bilinen Orhan Türker, yine bir Bizans semti olan Edirnekapı’nın tarihiyle karşımıza çıkıyor. Yazar çalışmasında, İmparator Theodosios döneminde yapılan surların Edirnekapı güzergâhını; Edirnekapı bölgesinin tarihini; İstanbul’un fethi sırasında Edirnekapı’nın durumunu; Kariye Müzesi, Tekfur Sarayı ve Aetios Sarnıcı gibi günümüze kadar gelen Bizans yapılarını ele alıyor. Kitapta, Kasım Ağa Camii, Mihrimah Sultan Camii ve Çakırağa Camii gibi bölgenin belli başlı İslam yapıları ile bölgenin hamam, meyhane, kilise, ayazma ve okulları da anlatılıyor.