Bizdeki yerliciliğin düşünsel kaynakları ve dinamikleri nelerdir?
Daha da önemlisi, Türkiye’deki yerlicilik, savunulduğu gibi homojen midir yoksa daha çok heterojen midir?
Fırat Mollaer’in bu kitapta giriştiği tartışma, bizdeki yerliciliği çok yönlü bir bakışla deşifre ederken, aynı zamanda yerliciliği toplumsal-siyasal meselelere indirgeyen kültürelciliğe sıkı eleştiriler yöneltiyor.
Yazar burada, yerliciliğin düşünsel kaynağı olarak Yahya Kemal’in, ideologları olarak Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç ve Cemil Meriç’in, antropolog tipi olarak da Ahmet Hamdi Tanpınar’dan düşüncelerini baştanbaşa kat ediyor.
Aynı zamanda Nuri Bilge Ceylan sineması bağlamında da yerliciliği irdeleyen Mollaer, bütün bu aktörlerin söylemlerini Gaston Bachelard, Fredric Jameson, Ernst Renan ve Daryush Shayegan gibi yazar ve düşünürlerin fikirleri üzerinden tartışıyor.
Mollaer’e göre, yerlicilik kültürü bir kavga silahına dönüştürüp toplumu ve siyaseti kültürün bir uzantısı olarak kurgular.
Öte yandan yerlicilik “yerli”den çok “yerli olmayan”la ilgili bir söylemdir, hatta “yerli olmayan”ı inşa etmenin bir yoludur.
“Yerliciliğin düşünsel kaynakları nelerdir?” sorusuna kapsamlı bir yanıt veren çalışma, okurunu yerliciliğin ideolojik ve söylemsel kuruluşu üzerinde düşünmeye çağırıyor.
- Künye: Fırat Mollaer – Yerliciliğin Retoriği, Phoenix Yayınları, 160 sayfa, 2018

