Mehmet Ömür – Kadehteki Aşk: Şarap (2010)

Mehmet Ömür, Tempo Dergisi ve Vatan Gazetesi’ndeki ‘Şarabi’ başlıklı köşesinde, şarap ve şarap kültürü konusunda yazılar kaleme alıyor.

İşte bu yayınlarda yer almış yazıları bir araya getiren ‘Kadehteki Aşk’, şarap sever bir yazarın tutkusunu okurlarıyla paylaşma çabasının bir neticesi olarak elimizde duruyor.

Ömür, şarabın sınırlı tüketildiğinde sağlığa yararlı olduğu gerçeğinden hareketle, şarabın sağlıkla ilişkisini, şarabın tarihini, bağcılığı, şarapçılığı, tadım notlarını, iyi şaraplık üzümleri, kısacası şaraba dair meral edilen bilgileri detaylı bir şekilde anlatıyor.

Kaliteli baskısı ve zengin görsel malzemesiyle de dikkat çeken kitapta, pratik bir şarap sözlüğü de yer alıyor.

  • Künye: Mehmet Ömür – Kadehteki Aşk: Şarap, Zigana Yayınları, kültür, 232 sayfa

Aldous Huxley – Cesur Yeni Dünya (2007)

  • CESUR YENİ DÜNYA, Aldous Huxley, çeviren: Ender Gürol, Zigana Yayınları, roman, 249 sayfa

cesur-yeni-dunya

Aldous Huxley’nin, karşı ütopya türünün en büyük eserlerinden sayılan ‘Cesur Yeni Dünya’sı, Londra’da 26. yüzyılda geçiyor. İnsanlarının olabildiğince sağlıklı olduğu, savaşların ve yoksulluğun olmadığı, teknolojinin en üst seviyeye vardığı ve tüm ırkların eşit olduğu bu dünyada, aile, kültürel çeşitlilik, sanat, edebiyat, felsefe ve din ortadan kalkmıştır. Bu insanlar, sadece seks ile uyuşturucu kullanmakla mutlu olabilen hedonist varlıklardır. Fakat romanın başkahramanı psikolog Bernard-Marx, durumdan hiç memnun değildir. Yalnızlığı seven Marx, toplumda yaşanan hedonist aşırılıklardan uzaklaşıp kaçmak ister ve bu istek de, toplumdaki garipliklerle hesaplaşmasıyla sonuçlanacaktır.

André Malraux – İnsan Yazgısı (2007)

  • İNSAN YAZGISI, André Malraux, çeviren: Bertan Onaran, Zigana Yayınları, roman, 394 sayfa

insan-yazgisi

André Malraux, 1925 yılında Çin’e giderek, oradaki toplumcu devrime katılmıştı. Yazarın bu romanı da, kendisinin o dönemdeki politik çalışmalarının ve hayallerinin bir meyvesi. Malraux’nun kurgusunda, düzenli bir orduya sahip İmparator Çan Kay Şek’i öldürerek, kendilerini devrimi gerçekleştirmeye adamış bir grup militanın hikâyesi anlatılıyor. Romanın, Rus kökenli Katov, Alman Hemmelrich, bilge Gisors, Kyo ve Çen gibi karakterleri, tüm umutlarını Çan Kay Şek’i ortadan kaldırarak tarihin akışını değiştirmeye bağlayacaklardır.

Vladimir Mayakovski – Lili Brik’e Mektuplar (2007)

  • LİLİ BRİK’E MEKTUPLAR, Vladimir Mayakovski, çeviren: Bertan Onaran, Zigana Yayınları, mektup, 223 sayfa

lili-brike-mektuplar

Vladimir Mayakovski, Rusya’daki Ekim Devrimi’ni halka anlatmaya çalışmıştı. Bunu, Rusya’yı karış karış gezip toplantılar düzenleyerek veya şiirlerini okuyarak yapmaya çalışmıştı. Kısa bir süre sonra bu çalışmalara yurt dışı geziler de eklendi. İşte ‘Lili Brik’e Mektuplar’, Mayakovski’nin bu yurt içi ve yurt dışı gezilerindeki izlenimlerinden oluşuyor. Mektupların gönderildiği kişi olan Lili Brik de yabancı bir isim değil. Zira kendisi, ünlü Fransız romancı Elsa Triolet’nin ablası. Bu ismin Mayakovski’nin hayatında önemli bir yeri var. Çünkü Mayakovski’nin Brik’e duyduğu tutku, 1915-1916 yılları arasında oldukça artacak ve kendisinin 1918 yılında yayınlanan ‘Omurgalı Flüt’ şiirine de yansıyacaktır. Brik, mektupların baskısına yazdığı önsözde de, “1915’ten ölümüne dek, tam on beş yıl ortak oldum Vladimir Mayakovski’nin yaşamına,” diyor.

Jack London – Uzak Bir Ülkede (2007)

  • UZAK BİR ÜLKEDE, Jack London, çeviren: Ayten Maden, Zigana Yayınları, öykü, 103 sayfa

uzak-bir-ulkede

‘Uzak Bir Ülke’de, Jack London’ın, ‘Mapuhi’nin Evi’, ‘Demetrios Contos’ ve kitaba adını veren üç öyküsü yer alıyor. Bilindiği gibi London’ın eserlerindeki temel izlek, ilkel içgüdüdür. Gerçekçi bir üslupla kaleme aldığı eserlerinin çoğu, kaba gücün insan hayatında aniden ortaya çıkan yönüne atıfta bulunur. Bu durum, yazarın bu üç öyküsü için de geçerlidir denebilir. Özellikle kitaba adını veren öyküde, bir katil olarak karşımıza çıkacak olan Percy Cuthfert karakterinin başından geçenler, bu ilkel içgüdünün bireyi savuracağı noktayı göstermesi açısından öneme haiz. Bu üç öykü, en çok romanlarıyla bildiğimiz London’ın öykü evrenini keşfetmek açısından iyi bir fırsat.