Küçük Asya ya da Anadolu, 20. yüzyılın başında, 1923’te Yunanistan ve Türkiye arasında imzalanan dünyada eşi benzeri görülmemiş bir mübadele anlaşması (Lozan Antlaşması) ile sona eren, yoğun ve şiddetli etnik temizlik ve kıyımların merkezi oldu.
Dolayısıyla Küçük Asya, tıpkı uzun zaman dilimindeki gibi yakın dönem kısa zaman dilimlerinde de, yalnızca tekrarlanan fetih teşebbüslerinin değil, aynı zamanda farklı şiddette ve etkide etnik-kültürel homojenleştirmelerin de nesnesi haline geldi:
Önce Helenleştirme, ardından Türkleştirme.
İşte Coğrafyacı ve Helenbilimci Michel Bruneau’nun bu muhteşem çalışması, bu sürecin zengin bir fotoğrafını çekiyor.
Çalışmanın asıl önemi ise, yakın dönemde yaşanan bu çalkantıların boyutunu anlayabilmek için, bunları özellikle Bizans, sonrasında Osmanlı gibi çoketnili imparatorluklardaki, sonrasında da bunların devamı olan Yunanistan ve Türkiye gibi ulus-devletlerdeki teritoryal meselelerle bağlantılandırarak, coğrafi-tarihsel bir perspektife yeniden yerleştirmesi.
Bu bağlamda kitap, Anadolu’nun kadim halklarının, dinî ve etnik topluluklarının; Rumların, Ermenilerin, Kürtlerin, Türklerin ve Asuri-Keldanilerin yazgısına dair, tarihin eski dönemlerinden bugüne uzanan nitelikli bir inceleme sunuyor.
Yazar, toprak meselesinin Küçük Asya’da her dönemde büyük önem arz ettiğini ve bu meselenin iki emperyal halk olarak Yunanlar ve Türkler arasında ve ayrıca iki egemen din olarak İslâm ve Ortodoks Hıristiyanlık arasında, başka coğrafyalarda, örneğin Balkanlar’da ya da Kafkasya’da yaşanandan çok daha sert mücadelelere mahal verdiğini ortaya koyuyor.
- Künye: Michel Bruneau – Küçük Asya’dan Türkiye’ye: Azınlıklar, Etnik-Milli Homojenleştirme, Diasporalar, çeviren: Ayhan Güneş, İletişim Yayınları, tarih, 376 sayfa

