Hâkim kalkınma paradigmasının özünü oluşturan ekonomik rasyonalizm, insan yaşamını nesneleştirir, daha da korkuncu, insanın temel ihtiyaçlarını bile pazarlık konusu yapar.
Bu yaklaşıma göre, ülkelerin gelişmişlik düzeyleri gayri safi yurtiçi hâsıla gibi rakamlara göre belirleniyor.
Yine bu egemen bakış açısı, adil bölüşüm, temel ihtiyaçlar, ekonomik ve sosyal adalet, kamusal tartışmanın dışında konumlandırılıp “ideolojik” olmakla eleştirir.
İşte Martha C. Nussbaum’un bu önemli çalışması, yeni bir model olarak son zamanlarda ilgi çekmeye başlayan ‘İnsani Gelişmişlik’ veya ‘Yapabilirlikler Yaklaşımı’nı kapsamlı bir şekilde bize anlatıyor.
Temel olarak “İnsanlar gerçekte neler yapabilir ve ne olabilirler?” sorusunun yanıtını arayan bu model, bugün var olan ekonomik rasyonalizme güçlü bir alternatif olmayı amaçlıyor.
Bu modelin, Dünya Bankası’ndan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’na (UNDP) kadar refahla uğraşan birçok uluslararası kuruluş üzerinde giderek artan bir etkisi bulunuyor.
‘Yapabilirlik Yaklaşımı’, bugüne kadar yalnızca konunun uzmanları için yazılmış makale ve kitaplarda ele alınmıştı ve genel okuyucu kitlesi ile lisans düzeyinde ders veren akademisyenler kapsamlı bir kitabın olmamasından uzun süredir yakınmaktaydı.
Nussbaum’un çalışması ise, bu boşluğu dolduruyor ve yaklaşımın kilit unsurlarını ortaya koyarak onu rakip modellerle karşılaştırarak değerlendiriyor.
Nussbaum’un bu yaklaşımı, insan öyküleri içine yerleştirilerek anlatması da, kitabın bir diğer katkısı.
- Künye: Martha C. Nussbaum – Yapabilirlikler Yaratmak: İnsani Gelişmişlik Yaklaşımı, çeviren: Selda Somuncuoğlu, İletişim Yayınları, iktisat, 240 sayfa, 2018

