Ahmet Ada – Paçalı Bulut (2010)

‘Paçalı Bulut’, Ahmet Ada’nın 2008-2009’da kaleme aldığı şiirlerinden oluşuyor.

Ada’nın sade bir dille kaleme aldığı şiirler, ağırlıklı olarak bireyin varoluş kaygılarını ve insanın doğayla bütünleşme, birleşme durumunu resmediyor.

Ada, ‘Yaz mı Dediniz’ başlıklı şiirinde şöyle diyor:

“Yaz mı dediniz, dağlarda geyikler yoktu

Ama geri döndü bir yere ait olmanın sesi

Bekleyiniz çiçeklenen denizi

Bekleyiniz başlangıcın sesini

Taşlar arasında otun sesini

 

Yaz mı dediniz, geçiniz efendim

Biz yazı sesinden biliriz

Uyandın mı bir su sesi, bir kuş sesi…

Aram öldü, parmaklarının tellere akan sesi

Sason’dan dağları dolanıp gelen sesi

Yaz toprağına dökülürdü efendim (…)”

  • Künye: Ahmet Ada – Paçalı Bulut, Artshop Yayınları, şiir, 56 sayfa

Özer Aykut – Düş Ağacı (2009)

1973 doğumlu Özer Aykut’un ilk kitabı, 2007 yılında ‘Karantina’ adıyla yayımlanmıştı.

Kendisi ayrıca, İzlek dergisini çıkaran ekibin içinde, 1994 yılından derginin son sayısına kadar yer almış. Aykut’un elimizdeki ikinci kitabı ‘Düş Ağacı’ ise, onun kendine has üslubunun ve dili özenli, tasarruflu kullanışının yeni örneklerini bir araya getiriyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Ağrıyan yerini tutar ya âdemoğlu,

 

Sen özlem diye elini götürünce

Yazıya, yazdığının,

Sözcük anlamının ötesinde,

Yüreğini sıkan duyguyu tutmak

İsterdim ellerimle.

 

Gayri ihtiyari elim göğsümde

Okuyorum yazdıklarını.”

  • Künye: Özer Aykut – Düş Ağacı, Artshop Yayınları, şiir, 48 sayfa

Fügen Kıvılcımer – Varsın Ölüm Beklesin Bizi (2015)

Gezi Direnişi’ne, o sıra dışı ruha adanmış şiirler.

“Sevgili Haziran Direnişçileri, / Gökyüzüne doğru açılan rengârenk bir denizdiniz.” diyen Fügen Kıvılcımer, bir yandan o sıcak günlerin imgelerini kurarken, diğer yandan da gazete haberleri ve fotoğraflardan hazırladığı kolajlarla, direnişin günü gününe bir belgeselini sunmakta.

  • Künye: Fügen Kıvılcımer – Varsın Ölüm Beklesin Bizi, Artshop Yayınları

Şevket Akıncı – Hezeyan Sözlüğü (2009)

Şevket Akıncı’nın uzun bir şiirinden oluşan ‘Hezeyan Sözlüğü’, bir duygu patlaması olarak da okunabilir.

Müzik, edebiyat ve sinemanın birbiriyle karıştığı bu şiirler, delilikle akıllılık, güzellik ile çirkinlik ve yaşama sevinciyle intihar arasında gidip geliyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Kötü kan saatim

Uzuvlarım evin ortasında

Yüzüyor

Ardından düğmelerim kemerim ve imgelerimin saralı atları

Ayarsız kalemim kurtulup avucumdan

Yazıyor gerilen ümidini bedenime

Oysa isterdim hezeyanım büsbütün yumsun gözünü

Ve uzansın senelerin üzerine sere serpe

Ne var ki hayatın ortasında

O yalnızca kendine görünen bir ışık

Cinnetin rahminde

Güneş taklidi yapan

Şahitsiz bir

Kıvılcım (…)”

  • Künye: Şevket Akıncı – Hezeyan Sözlüğü, Artshop Yayınları, şiir, 47 sayfa

Zeynep Aliye – Çöl Kapısı (2008)

Zeynep Aliye, şairliği dışında, öykü başta olmak üzere, inceleme ve söyleşi çalışmalarıyla da bilinen bir isim.

Aliye’nin ‘Çöl Kapısı’ da, ‘Sevilmemiş Kadınlar’, ‘Kapılar’ ve ‘Uçurum’ başlıklı üç bölümden oluşuyor.

‘Bir Çocuk Tanrı’ şiirinden bir alıntı:

 

“öpüyorum yaralarımı

hiç yaşanmamış bir yalnızlığa

kusursuz kapanırken dişleri kozanın

benim olmadı hiçbir şey yaralarımdan başka

 

bir çocuğun tanrısını istiyorum

içi en kavurgan volkanların sarmalında

hokkada yay kırmızı mürekkebin sabrıyla

hiç sevilmemiş bir kadının bedeninden

 

bir çocuğun tanrısını

acı çekmesini iyi bilen acımasız

kül kasırgalarında şampanya patlatıp

yaramı göstermek için

samuray kılıcımın biçtiği (…)”

 

  • Künye: Zeynep Aliye – Çöl Kapısı, Artshop Yayınları, şiir, 64 sayfa

Osman Namdar – Sokağa Çıkma Yüzü (2008)

  • SOKAĞA ÇIKMA YÜZÜ, Osman Namdar, Artshop Yayınları, deneme, 96 sayfa

‘Sokağa Çıkma Yüzü’, “Bir yanılsamalar çağında yaşıyoruz. Yüreğimiz günden güne sıcaklığını yitiriyor. Bu soğuyan dünyada edebiyat, özellikle de şiir en iyi sığınağı insanın,” diyen Osman Namdar’ın şiir konulu denemelerinden oluşuyor. Namdar, edebiyatın, özellikle de şiirin, insanın kendini tanımasının ve dış dünyaya da kendini anlatabilmesinin en iyi araçlarından biri olduğuna inanan bir isim. Kitaptaki denemeler de, bu inançtan ve yaklaşımdan güçlerini alıyor. Çağımızın bireye yaşattığı tüm yabancılaşmalar karşısında, “yüreğini sıcak tutmanın” tek çare olduğunu söyleyen yazarın denemeleri, hayata karşı içten olabilme kaygısının neticeleri.

Tozan Alkan – Ve Rüzgâr (2007)

  • VE RÜZGÂR, Tozan Alkan, Artshop Yayınları, şiir, 47 sayfa

ve-ruzgar

Tozan Alkan’ın yirmi beş şiirine yer veren ‘Ve Rüzgar’, şairin ‘Zaman ve Maske’ ile ‘Kalbin Akşamüzerleri’nden sonraki üçüncü kitabı. Çok sayıda düzyazı ve şiir çevirisine de imza atmış Alkan’ın kitapta yer alan ‘Yeryüzünün Hüznü’ isimli şiiri şöyle: “Sesinde bunca yağmur birikmiş / yeryüzü iki sokak ötende / zaman oradan karışıyor hayata / yorgun göğsünün üzerinde kuşlar / kıpır kıpır. // ağacın kalbi kabuğunda / gökyüzü bulutun taşıdığı mavi / rüzgâr kim bilir nereden gelir / yarı yarıya bölüşüyoruz bir günü / yerle gök arasında. // bunca uykusu ağaç varken / orman bir başına kalmış gecede / oturmuş bizi bekliyor yağmur / bir hayâlden çıkmış gibi dalgın / ve tedirgin kendine.”

Müslim Çelik – Bülbülün Ölümü (2007)

  • BÜLBÜLÜN ÖLÜMÜ, Müslim Çelik, Artshop Yayınları, şiir, 103 sayfa

Usta şair Müslim Çelik’in ‘Bülbülün Ölümü’ndeki şiirlerin teması, kitabın isminden de anlaşıldığı gibi, ölüm. Burada yer alan şiirler, şiirin öncülerinden yapılan alıntılarla da zenginleştirilmiş. Kitaptaki ‘Saz ve LUT’ isimli şiir şöyle: “‘Ölümün ey ateş ülkesi şiiri’ / ucunda dilimin alev yer / dağ üşür, terli, örtüverin der / kansın ağzımın çöl serinliği // Başta bir kör buluyor şehrimi / sazımın telinde günaydın akan / çöl üşür, terli, örtüverin hırkam / içiyor şafağın gelgitini // Hoşçakal ateş yurdunun kuşluğu / dünya suya dalmak gibi bir beste / nar bülbülü şakıyor son nefeste / Ay uyur, göl uyur, uyur çöl kuşu.”

Sylvia Plath – Suyu Geçiş (2006)

  • SUYU GEÇİŞ, Sylvia Plath, çeviren: Gürkal Aylan, Artshop Yayınları, şiir, 77 sayfa

‘Suyu Geçiş’, yazılış süreci olarak, Sylvia Plath’in ‘Colossus’ ve ‘Ariel’ isimli kitaplarının ortasında yer alır. Kitabın bu yönüyle, kendisinin geçiş dönemi şiirlerinden oluştuğunu söyleyebiliriz. Fakat bu orta dönem daha çok, şairin ‘Ariel’ine doğru evrim gösterir gibidir. Plath’in ‘Uğultulu Tepeler’ şiirinden bir alıntı: “Meşaleler gibi çevreliyor beni / Eğimli, uyumsuz, sürekli değişen ufuklar. / Isıtabilirler beni, bir kibritle dokununca / Buharlaşmadan önce perçinledikleri uzaklıklar / Alazlayıp portakal rengine dönüştürebilir / İnce sınır çizgileri, havayı / Daha parlak bir renge bürüyerek solgun göğü. / Ama bir dizi vaat gibi / Eriyorlar, eriyorlar yalnızca, ilerlediğimde. / (…)”

Lawrence Ferlinghetti – Yitik Dünyadan Resimler (2006)

  • YİTİK DÜNYADAN RESİMLER, Lawrence Ferlinghetti, çeviren: Gürkal Aylan, Artshop Yayınları, şiir, 44 sayfa

Lawrence Ferlinghetti, ellili yılların modern Amerikan toplumunun ikiyüzlülüğünü eleştiren yazarlar, şairler ve diğer sanatçıların oluşturduğu “Beat” kuşağının sözcüsü ve putları kıran bir sembolü olarak bilinir. Bilindiği gibi bu dönemde, William S. Burroughs, Garry Synder, Allen Ginsberg ve Jack Kerouac gibi önemli isimler de vardı. Ferlinghetti, şiirini, gri yüzlü, akademik, kılı kırk yarma yerine, aklınıza ne gelirse, geldiği gibi yazma, şiirin özüne dönüş olarak tanımlar. Ferlinghetti’nin ‘Yitik Dünyadan Resimler’i, ilk kez 1955 yılında yayımlandı. Yayımlandığı dönemlerde “yeni şiirin ilk işareti” olarak karşılanan kitap, nihayet Türkçede.