Mark Walker – Hitler’in Atom Bombası (2025)

Mark Walker’ın bu çalışması, Nazi Almanyası’nın nükleer silah geliştirme çabasını tarihsel belgeler, efsaneler ve etik sorunlar ekseninde inceliyor. Kitap, “Hitler atom bombasına ne kadar yaklaştı?” sorusunu merkeze alırken, aynı zamanda bilimin savaşla, ideolojiyle ve ahlakla kurduğu karmaşık ilişkiyi de tartışıyor. Walker, Almanya’nın fizikçilerinin ve mühendislerinin 1930’ların sonunda başlattığı uranyum projesinin teknik imkânsızlıkların ötesinde politik baskılar, bilimsel bölünmeler ve etik ikilemler yüzünden başarısızlığa uğradığını savunuyor.

‘Hitler’in Atom Bombası: Tarih, Efsane ve Auschwitz ile Hiroşima’nın İkiz Mirası’ (‘Hitler’s Atomic Bomb: History, Legend, and the Twin Legacies of Auschwitz and Hiroshima’), bilimsel ilerlemenin ideolojik rejimlerin elinde nasıl yön değiştirdiğini gözler önüne seriyor.

Walker, Almanya’daki atom araştırmalarının Amerika’daki Manhattan Projesi’nden neden bu kadar geride kaldığını analiz ederken, Nazi rejiminin bilim anlayışını da mercek altına alıyor. Irkçı ideolojiyle biçimlenen akademik ortam, birçok yetenekli bilim insanının sürgün edilmesine yol açmış; bu da Almanya’nın bilimsel potansiyelini zayıflatmıştır. Yine de bazı Nazi araştırmacılarının nükleer enerji üzerine yaptığı deneyler, savaş sonrası dönemde Almanya’nın teknolojik mirasının tartışmalı bir parçası olarak kalmıştır.

Kitap, Auschwitz ve Hiroşima’yı “modernliğin ikiz mirası” olarak karşılaştırır. Auschwitz, insanlık dışı ideolojinin ürünü olan sistematik yıkımı temsil ederken; Hiroşima, bilimin sınır tanımaz gücünün ahlaki sonuçlarını hatırlatır. Walker, bu iki olay arasında doğrudan bir bağlantı kurmasa da her ikisinin de bilimin etik sınırlarını sorgulattığını vurgular. ‘Hitler’in Atom Bombası’, tarihin karanlık sayfalarıyla bilimin aydınlık yüzü arasındaki ince çizgide, bilgi, iktidar ve vicdan arasındaki gerilimi anlamaya çağıran bir tarihsel sorgulamadır.

  • Künye: Mark Walker – Hitler’in Atom Bombası: Tarih, Efsane ve Auschwitz ile Hiroşima’nın İkiz Mirası, çeviren: Cemal Can Tarımcıoğlu, Antre Kitap, tarih, 560 sayfa, 2025

Antonio G. Iturbe – Auschwitz Kütüphanecisi (2020)

Büyük bir vahşetin yaşandığı Auschwitz toplama kampında kitaplara tutunarak hayatta kalmaya çalışan on dört yaşındaki Dita Kraus’un gerçek yaşam öyküsüne dayanan bir roman.

Dita, anne ve babasıyla birlikte Prag’tan Naziler tarafından esir alınıp toplama kampına konmuştur.

Dita burada, dehşet ve korku içinde günlerini geçirmektedir.

Bir süre sonra buradaki esirler gizli bir okul kurar.

Fakat kitapların kampa girmesi kesinlikle yasaktır.

Günün birinde, Alman asıllı bir Yahudi olan blok sorumlusu Fredy Hirsch, Dita’ya mahkûmların gizlice içeri soktukları kıymetli sekiz kitaptan bahseder ve ondan bu kitaplarla ilgilenmesini, onları korumasını ister.

Başından beri kitaplara tutkun olan Dita da, seve seve bu görevi kabul eder.

Dita, artık Auschwitz’in kütüphanecisidir.

Kahramanımız, şiddetin, kötülüğün ve korkunun egemen olduğu kampta, tek silahı olan kitaplardan güç alarak cesaretini korumaya, direnmeye ve ümidini kaybetmemeye çalışacaktır.

  • Künye: Antonio G. Iturbe – Auschwitz Kütüphanecisi, çeviren: Ceren Kıran, Pegasus Yayınları, roman, 408 sayfa, 2020