David Sterritt – Beat Kuşağı (2017)

Beat Kuşağı, kimi çokbilmişlerin küçümsediği gibi yalnızca bir-iki ayrıksı karakterin bir araya gelip yaptıkları çılgınlıklardan ibaret olmayıp, kendinden sonraki düzen karşıtı pek çok oluşum ve akımın referans aldığı önemli bir kalkışmaydı.

David Sterritt’in elimizdeki nitelikli rehber çalışması ise, hem hak ettiği şekilde hem de önyargılara yenilmeden Beat Kuşağı’nı kapsamlı bir bakışla ele alıyor.

Kitabın en önemli katkısı, yalnızca Beat Kuşağı’nı değil, onun ortaya çıkışına vesile olan siyasi ve toplumsal bunalımı ve onun farklı sanat disiplinlerindeki yansımalarını da irdelemesidir diyebiliriz.

Bir döneme, sıra dışı bir kuşağa ve onun özgün mirasına yeniden bakmak için iyi bir fırsat.

  • Künye: David Sterritt – Beat Kuşağı, çeviren: Nursu Örge, Dost Kitabevi, kültür, 174 sayfa

Jean Duval (ed.) – Charles Bukowski ve Beat Kuşağı (2007)

Amerikan yeraltı edebiyatı, çok popüler ismi Charles Bukowski dışında, Beat Kuşağı edebiyatçılarla da adından bayağı söz ettirmişti.

İşte, ‘Charles Bukowski ve Beat Kuşağı’ isimli bu kitap, ele aldığı iki ayrı ekolü, Amerikan yeraltı edebiyatı çatısı altında bir araya getiriyor.

Kitap, iki ekol arasındaki benzerlik ve farklılıkları gösterirken, Beat’lerden Punk’a, Punk’tan Bukowski’ye, Amerikan yeraltı edebiyatını karşılaştırmalı bir analizine girişiyor.

Çalışma, beat sonrası punk döneme yakın bir isim olarak tanımlanan Bukowski dışında, Jack Kerouac, Allen Ginsberg, William S. Burroughs ve Ken Kesey gibi önemli isimlere de yer vermesiyle önemli.

  • Künye: Jean Duval (ed.) – Charles Bukowski ve Beat Kuşağı, çeviren: Artemis Günebakanlı, Altıkırkbeş Yayınları, inceleme, 120 sayfa

William S. Burroughs – Yumuşak Makine (2011)

  • YUMUŞAK MAKİNE, William S. Burroughs, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Sel Yayıncılık, 140 sayfa

‘Yumuşak Makine’, Beat kuşağının önemli temsilcisi William S. Burroughs’un “cut-up” tekniğiyle yazdığı üçlemenin ilk romanı. Hatırlanacağı gibi, yazarın bu üçlemeye dahil ettiği diğer iki romanı da, ‘Patlamış Bilet’ ve ‘Nova Ekspresi’ydi. Burroughs’un zorlu tarzını bilenler bilir fakat, biz yine de hatırlatalım. Bu romanlar, olay örgüsü ya da karakterleriyle değil, daha çok yazım teknikleriyle öne çıkıyor. Zira Burroughs’un “cut-up” tekniğiyle ortaya çıkardığı roman, fark teyp bantlarının kesilip rastgele birbirine yapıştırılmasıyla aynı sonucu veriyor. Yazar cümleleri, düşünceleri kesip birbiriyle rastgele birleştiriyor ve böylece tuhaf, aynı zamanda okunması da zor bir roman oluşturuyor. Bu yolla düşüncenin sınırlarını belirsizleştiren yazar, “anti-edebiyat” olarak da tanımlanabilecek bir metne imza atmış.

Lawrence Ferlinghetti – Yitik Dünyadan Resimler (2006)

  • YİTİK DÜNYADAN RESİMLER, Lawrence Ferlinghetti, çeviren: Gürkal Aylan, Artshop Yayınları, şiir, 44 sayfa

Lawrence Ferlinghetti, ellili yılların modern Amerikan toplumunun ikiyüzlülüğünü eleştiren yazarlar, şairler ve diğer sanatçıların oluşturduğu “Beat” kuşağının sözcüsü ve putları kıran bir sembolü olarak bilinir. Bilindiği gibi bu dönemde, William S. Burroughs, Garry Synder, Allen Ginsberg ve Jack Kerouac gibi önemli isimler de vardı. Ferlinghetti, şiirini, gri yüzlü, akademik, kılı kırk yarma yerine, aklınıza ne gelirse, geldiği gibi yazma, şiirin özüne dönüş olarak tanımlar. Ferlinghetti’nin ‘Yitik Dünyadan Resimler’i, ilk kez 1955 yılında yayımlandı. Yayımlandığı dönemlerde “yeni şiirin ilk işareti” olarak karşılanan kitap, nihayet Türkçede.