Mary Douglas – Saflık ve Tehlike (2017)

Bu kitabın yazarı Mary Douglas, 1950’lerde, en kötü bulaşıcı hastalıklardan biri olan sıtmaya yakalanarak yatağa düşmüştü.

Bulaşma konulu bir inceleme yazmak da, bu süreçte kafasında oluşmaya başladı.

Douglas, antropolojide çığır açmış olan bu çalışmasında, farklı kültürlerdeki temizlik ve kirlilik inançlarının temelde aynı işlevi, toplum hayatını sembolik bir düzene oturtma işlevini nasıl yerine getirdiğini araştırıyor.

“Tabular toplum çapındaki bir tür suç ortaklığına dayanır. Bir toplum, mensupları ona sözleşmeyle bağlanmadıkça ayakta kalamaz.” diyen Douglas, herkesin evrensel olarak pisliği tehditkâr bulduğu fikrini önkabul alıyor.

Douglas’ın çalışmasının en önemli katkılarından biri de, sömürgeci antropolojinin aksine, “ilkel” denen kültürleri ötekileştirmemesiydi.

“Bu kitap antropolojinin 1940’lı ve 50’li yıllarda ırkçılığa açtığı savaşta indirdiği gecikmiş bir darbedir,” diyen Douglas, sömürgeci antropolojinin kendi kültürünü rasyonel ve üstün, diğer kültürleri de içerdikleri “tuhaf” inançlar ve ritüellerden dolayı irrasyonel, çocuk ya da nevrotik görme yaklaşımına sert eleştiriler yöneltiyor.

  • Künye: Mary Douglas – Saflık ve Tehlike: Kirlilik ve Tabu Kavramlarının Bir Çözümlemesi, çeviren: Emine Ayhan, Metis Yayınları, antropoloji, 232 sayfa, 2017

Ivan Illich – Sağlığın Gaspı (2017)

“Tıp kurumu sağlık için büyük bir tehlike haline gelmiştir. Tıptaki profesyonel egemenliğin etkisi salgın boyutlara ulaştı.”

Ivan Illich külliyatında çok özgün bir çalışma olan ‘Sağlığın Gaspı’, tıp kurumunun nasıl denetlenemeyen bir otorite haline geldiği ve bunun sağlığımız, bedenlerimiz ve özerkliğimiz üzerindeki olumsuz etkilerini tartışıyor.

Illich’e göre modern tıp, sağlığa bir “mühendislik modeli” olarak yaklaşmaktadır için insanların kendi insani zaafları, incinebilirlikleri ve biriciklikleriyle, kişisel ve özerk bir biçimde baş etme potansiyellerini yok ettiğini anlatıyor.

Tıp bağlamında mesleki tekelciliğe ve bilimciliğe sıkı eleştiriler getiren Illich, bizzat sanayi toplumlarının hastalık yapıcı olduğunu, çünkü insanları ortamlarıyla, kendi özerk gerçekleriyle başa çıkamaz hale getirdiğini belirtiyor.

  • Künye: Ivan Illich – Sağlığın Gaspı, çeviren: Süha Sertabiboğlu, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 288 sayfa, 2017

Doğan Özlem – Etik (2017)

Doğan Özlem, konu ve sorunlarının çeşitliliği ve teori bolluğu açısından en zengin felsefe konularından biri olan “etik”e odaklanıyor.

Dört bölümden oluşan kitapta ilk olarak, belli başlı etik konuları ve problemleri betimleniyor.

İkinci bölümde, etik tipleri bu konu ve problemlere tanıdıkları önceliklere göre sınıflandırılıyor; üçüncü bölümde, etik tiplerine eleştirel açıdan yaklaşılıyor.

Kitabın dördüncü bölümünde ise, felsefi etiğin olabilirliği ve ortonomi etiği gibi, etik üzerine değerlendirmeler yer alıyor.

Özlem’in ahlak felsefesi dersi için hazırladığı kitap, aradan uzun yıllar geçmesine rağmen, konuya dair rehber niteliğini halen koruyor.

  • Künye: Doğan Özlem – Etik: Ahlak Felsefesi, Notos Kitap, felsefe, 201 sayfa

Michael Walzer – Haklı Savaş Haksız Savaş (2017)

Milliyetçilik, savaş ve ırkçılık üzerine eserler kaleme almış Michael Walzer, ‘Haklı Savaş Haksız Savaş’ta, saldırganlık, tarafsızlık, teslimiyet, siviller, misilleme gibi kavramlar üzerinden savaş ve ahlakın ana meselelerini irdeliyor.

Ele aldığı konuyu, Atinalıların Melos saldırısından ABD’nin Vietnam’daki katliamına kadar birçok örnek üzerinden inceleyen Walzer, savaşların, insanların yüzleşebileceği en ciddi ahlak sınavları olduğunu gözler önüne seriyor.

Yazarın, ele aldığı konuyu özellikle ahlaki bir çerçeveye oturtması ve çağdaş felsefeciler ile ilahiyatçılara sık sık ithafta bulunması, çalışmayı ayrıca sahici kılan unsurlardan.

Kitap, adil savaş fikrine dair modern çalışmaların en önemlilerinden biri.

  • Künye: Michael Walzer – Haklı Savaş Haksız Savaş: Tarihten Örneklerle Desteklenmiş Ahlaki Bir Tez, çeviren: Mehmet Doğan, Alfa Yayınları, siyaset, 440 sayfa, 2017

Kolektif – Kırsal Mimarlık Mirasının Korunması (2017)

Cahillik, bilinçsizlik veya açgözlülük gibi nedenlerle her gün yok edilmeye çalışılsa da, Türkiye’de muazzam bir kırsal mimari geleneği bulunuyor.

Bugün çok az örneği kalmış olsa da, tarihi kentlerden sokaklara, meydanlardan evlere ve köylere bunun örneklerini halen görmek mümkün.

Öte yandan, son yıllarda bu mirasın korunmasına yönelik bilincin hem toplumsal hem de devlet düzeyinde geliştiğini gözlemliyoruz.

Örneğin kimi tarihi kentlerdeki geleneksel yapıların kamu fonlarıyla restore edilmesi gibi güzel haberlerle karşılaşıyoruz.

Fakat bu yeterli değildir, zira tarihi kentler, buradaki konaklar korunmaya çalışılsa da, köylerimizdeki geleneksel yapılara benzeri bir özen gösterilmiyor.

Sürekli göç veren, sahipsiz kalan bu köylerdeki kırsal mimarlık mirası büyük tehdit altında.

Oysa bu köyler, Türkiye coğrafyasına tat veren, farklı değerler barındıran renkli ve zengin bir kültürü yansıtır.

İşte bu kitap, tam da kırsal mimarlık mirasının korunması konusunda neler yapılabileceğini örnekler eşliğinde ortaya koymasıyla büyük öneme haiz.

Tümü İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen lisansüstü tez ve araştırmalara dayanan kitap, Türkiye’nin farklı coğrafi bölgelerinden on dört yerleşimi konu ediniyor.

Doğu Karadeniz, Trakya, Doğu Anadolu ve Ege bölgelerinde gerçekleştirilen bu çalışmalar, Türkiye’nin zengin kültürel mirasını ayrıntılı bir şekilde gözler önüne serdiği gibi, bu mirasın korunması için nelerin yapılması gerektiğini, dünya çapında yapılan bazı çalışmalardan örnekler eşliğinde irdeliyor.

  • Künye: Kolektif – Kırsal Mimarlık Mirasının Korunması: Türkiye’den ve Dünyadan Örnekler, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, mimari, 214 sayfa, 2017

 

Henry Heller – Kapitalizmin Doğuşu (2017)

Feodalizmden kapitalizme geçişi sağlayan ekonomik ve politik dinamikler nelerdi?

Henry Heller’in elimizdeki oylumlu çalışması, hem kapitalizmin ortaya çıkışı hem de geleceği hakkında önemli değerlendirme ve saptamalar barındırıyor.

Heller’in, kapitalizmin kökenini, doğasını ve sürdürülebilirliğini sorgularken, bunun hakkındaki tarihsel kanıtlara eleştirel bir şekilde yaklaşması, çalışmayı zenginleştiren hususlardan.

Heller, en başta, hep söylenegeldiği gibi, kapitalizmin yalnızca ekonomik bir sistem olmadığını politik yönleri de oldukça başat bir oluşum olduğunu savunuyor.

Yazar, kapitalizmin ilk ortaya çıkışından gelişimine ve şimdiki haline uzanıyor ve özellikle bugün içinde bulunduğu çıkmazlara bakıldığında, kapitalizmin geleceğinin her zamankinden daha çok tehlikede olduğunu belirtiyor.

Heller’in burada sunduğu tezlerin, son zamanlarda yoğun karşılık gören Marksist iktisatçı Robert Brenner’ın tezlerine destek sunan mahiyette olduğunu da özellikle belirtelim.

  • Künye: Henry Heller – Kapitalizmin Doğuşu, çeviren: Gökhan Aydın, Doruk Yayınları, tarih, 384 sayfa, 2017

Roy Peter Clark – Yazma Uğraşı (2017)

“Aklıma yazacak hiçbir şey gelmiyor.”

“Yazmak zorunda olduğum yazılardan da, başkalarının fikirlerinden de nefret ediyorum.”

“Araştırma sürecinde yönümü kaybediyorum.”

(…)

Kuşkusuz bu ve bunun gibi sorunlar, her yazar adayını meşgul etmiştir.

İşte otuz yıla yakın süredir yazarlık ve gazetecilik dersleri vermekte olan Roy Peter Clark yazma süreci için bir tür kullanıcı el kitabı, başka bir deyişle yazma sürecinin sonuna kazasız belasız varılabilmesi için bir yol haritası sunuyor.

Yazma süreci için yedi adım tanımlayan Clark, buradan yola çıkarak,

  • Başlangıç için motive olmayı,
  • Organize olmayı,
  • Odak noktası bulmayı,
  • Uygun dili tutturmayı,
  • Taslak metin oluşturmayı,
  • Metni iyileştirmeyi,
  • Ve bunun gibi konularda pek çok ipucu sunuyor.

Hikâye fikirlerinin keşfedileceği kalkış noktasından revizyon aşamasındaki son rötuşlara, yön gösterecek bir rehber arayanlar bu kitabı kaçırmasın.

  • Künye: Roy Peter Clark – Yazma Uğraşı: Eli Kalem Tutan Herkesin Karşılaştığı 21 Soruna 210 Çözüm Önerisi, çeviren: Banu Karakaş, Metropolis Kitap, edebiyat, 264 sayfa, 2018

Christopher Hill – Marksizm ve Tarih (2017)

Christopher Hill, başka alanlardaki katkılarının yanı sıra, özellikle 17. yüzyıl İngiliz tarihine getirdiği özgün yorumlarla, yalnızca çağının değil, günümüzün de en önemli tarihçileri arasında yer alır.

Aynı zamanda Marksist tarihçiliğin güçlü isimlerinden biri de olan Hill’in elimizdeki kitabı ise, kendisinin tarih üzerine kaleme aldığı altı değerli makalesini sunuyor.

Hill burada,

  • Marksizmin tarihe yaklaşımı,
  • Tarihle yüzleşme ve milli tarih müfredatının nasıl ele alınacağı,
  • Popüler edebiyatın ve şarkıcıların tarihçi açısından neden çok değerli birer kaynak olduğu,
  • Sovyetler Birliği’ndeki tarih eğitiminin özgünlükleri,
  • Tarih konulu doktora çalışmalarının nasıl olması gerektiği,
  • İngiliz tarihçilerin kapitalizmin ortaya çıkışı, 1640-60 devriminin dinamikleri konusundaki farklı yorumları,
  • Ve Stalin’in tarih alanına getirdiği katkılar gibi ilgi çekici konuları tartışıyor.

Kitaptaki altı makale, Hill’in tarihe yaklaşımını aydınlatmasıyla da önemli.

  • Künye: Christopher Hill – Marksizm ve Tarih, çeviren: Aynur Toraman, Kor Kitap, tarih, 136 sayfa, 2017

John Perkins – Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları (2017)

John Perkins’in ‘Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları’, yayınlandığı zaman infial yaratmış kitaplardandır.

Kendisini de eski bir Ekonomik Tetikçi (ET) olarak tanımlayan Perkins söz konusu kitabında, Dünya Bankası, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı ve diğer yabancı kuruluşların güçlü ailelerin ve büyük şirketlerin kasalarını tümüyle halkın aleyhine olacak şekilde nasıl ağzına kadar doldurduğunu gözler önüne sermişti.

Perkins, bu amaçla sahte finansal raporlara, hileli seçimlere, rüşvete, zorbalığa, sekse ve hatta cinayete dahi başvurulduğunu iddia etmişti.

İşte serinin devamı olan bu kitap da, dünya çapında yürütülen bu çakallıkların en güncel yöntemlerini açıklamasıyla yine çok önemli bir çalışma.

Kitap, perde arkasındaki gerçek siyasi, sosyal ve ekonomik güçleri ve onların başvurdukları alçak yöntemleri daha iyi kavramak için birebir.

  • Künye: John Perkins – Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları, çeviren: Kerem Ergener, APRIL Yayıncılık, siyaset, 408 sayfa, 2017

William H. McNeill – Avrupa’nın Bozkır Sınırları (2018)

Osmanlı’nın Doğu Avrupa’nın bozkırlarında, bölgenin diğer büyük imparatorluklarıyla mücadelesi neden ve nasıl yenilgiyle sonuçlandı?

William McNeill’ın bu önemli çalışması, Osmanlı’nın Batı’daki ilerleyişi hakkında dikkat çekici saptama ve değerlendirmeler barındırmasıyla önemli.

McNeill, söz konusu dönemde, büyük imparatorluklar arasındaki güç çekişmelerinin yanı sıra, burada bulunan çiftçi ve göçebe çoban halklar arasındaki ilişkilerin tarihe yön verecek denli önemli olduğunu ortaya koyuyor.

Çalışmanın en büyük katkılarından biri ise, Osmanlı’nın Batı’daki ilerleyişinin dönüm noktalarını saptarken, aynı zamanda o süreçteki kültürel etkileşimlerin rolünü de ihmal etmemesidir diyebiliriz.

  • Künye: William H. McNeill – Avrupa’nın Bozkır Sınırları: Osmanlı’nın Batıdaki İlerleyişi Neden Durdu?, çeviren: S. Erdem Türközü, Nika Yayınevi, tarih, 240 sayfa, 2017