“Halkın arzusu hak, adalet ve sükûnla istirahatken, kadısından şeyhülislamına bütün devlet ricali kendi menfaatleri peşinde devlet işlerini boşlamış ve meydan zorbalara kalmıştır. Böylece Kara Yazıcı’dan Dağlar Delisi’ne, Rum Mehmet’ten Katırcı Oğlu’na, Deli Birader’den Şaban Ağa’ya, Cellat Kara Ali’den Deli İlâhi’ye pek çok zorba kendi hâkimiyetini kurmuş ve zalim kurallarını koymuştur.”
Ahmet Refik’in ‘Osmanlı Devrinde Zorbalar’ı, bundan yıllarca önce, ilk olarak 1933’te yayımlanmıştı.
Neredeyse hiçbir yerde temin edilemeyen bu kısa ama etkileyici kitap, şimdi yeni bir baskıyla raflardaki yerini aldı.
Ahmet Refik burada, Osmanlı’da oluşan yönetim boşluğunun zorba karakterlerin ortaya çıkışına nasıl imkân sağladığını, zorbaların toplumsal ve siyasal alanda kendilerini nasıl meşrulaştırdıklarını ve zorbaların güç ve nüfuz edinme yöntemlerini ayrıntılı bir bakışla inceliyor.
Ahmet Refik’in sözünü sakınmayan yaklaşımıyla, Osmanlı devlet elitine objektif eleştiriler getirdiği kitabı, bir alternatif tarih çalışması olarak okunabilir.
Yazara kulak veriyoruz:
“Cahilliğin nüfuz sayesinde hâkim olması büyük bir felâkettir. İlmi, marifeti, irfanı, hatta haysiyet ve onuru mahveden en öldürücü hastalık, ilimden ziyade bağlılıkla ortaya çıkan cahillere karşı gösterilen saygı ve itibardır.”
“Halk mesut olmadıkça, İstanbul’da, kubbe altında oturmayı milleti soymak için dayanak olarak düşünen dimağlar yaşadıkça, padişah saltanatını muhafaza eylemeyi milletin refahına tercih ederek devletin idaresini muhterislere ve ehil olmayanlara bıraktıkça, memlekette pek çok Dağlar Delisi’nin zuhur edeceği aşikârdı.”
- Künye: Ahmet Refik – Osmanlı Devrinde Zorbalar, Gram Yayınları, tarih, 64 sayfa, 2019





