Byung-Chul Han – Yorgunluk Toplumu (2023)

80’lerle beraber eskilerin “sürat asrı” dediği devri kapatan, hızın sadece fiziksel değil sanal bir dünyada da bir mevzu haline geldiği, insanların, bilginin her an ulaşılabilir olduğu, sosyal ilişkilerin yerini ‘etkileşime’ terk ettiği bir döneme girdik.

Merakımız varsa dahi ilgi duyamıyoruz, dikkat kesilemiyoruz.

Dikkatimiz yazılım arayüzeylerinin arasında, bir yüzeyden diğerine atlamakla meşgul.

Ara’nın yerini hiperaktiflik, yani oradan oraya atlamak aldı.

Yerimizde duramıyoruz.

Gündemimiz aralıksız olarak “güncel”leniyor ve tüm bu bitmek bilmeyen yepyeni şimdiden bezmiş durumdayız, bugün olmazsa yarın…

‘Yorgunluk Toplumu’nu Almanya’da son on senenin en cok satan kitaplarından biri yapan şey kapitalizmin son yirmi yılında ortaya çıkan yeni bir yaşam biçiminin insanı nasıl ufaladığını göstermesi: sıfırı tükettik ve devam ediyoruz, her şey angarya geliyor, devam ediyoruz.

Byung-Chul Han, kapitalist yabancılaşmanın yarattığı birey tipolojisinin nasıl meşgul ve yorgun bir toplum meydana getirdiğini gözler önüne seriyor.

Byung-Chul Han’ın eseri sürüncemede kalmış, depresyondan çıkamayan, sürmenaj olmuş insanın durumuna dair bir başyapıt.

Kitaptan iki alıntı:

“İyi bir hayat yaşama kaygısı, kaldı ki buna başkalarıyla yaşamayı başarmak da dahildir, gitgide hayatta kalma kaygısına dönüşüyor…”

“Prometheus miti, kendi kendisine şiddet uygulayan, kendi kendisiyle savaş halindeki günümüz performans öznesinin psikolojik aygıtının bir sahnesi olarak yeniden yorumlanabilir. Kendisini özgür zanneden performans öznesi aslında Prometheus gibi zincirlenmiştir. Sürekli büyüyen ciğeriyle beslenen kartal, performans öznesinin savaştığı alter egosudur. Böyle bakıldığında Prometheus ile kartal arasındaki ilişki bir kendilik-ilişkisi, bir kendi kendini sömürme ilişkisidir. Kendinde ağrısız olan ciğerin ağrısı ise yorgunluktur. Böylece Prometheus, kendini sömüren bir özne olarak sonsuz yorgunluğa yenik düşecektir. Performans öznesi yorgunluk toplumunun kök-figürüdür.”

  • Künye: Byung-Chul Han – Yorgunluk Toplumu, çeviren: Çağlar Tanyeri, İnka Kitap, felsefe, 72 sayfa, 2023

Byung-Chul Han – Ritüellerin Yok Oluşuna Dair (2022)

Byung-Chul Han, ‘Ritüellerin Yok Oluşuna Dair’de hem bireysel hem de toplumsal yaşamı yoğun, istikrarlı ve düzenli kılan ritüelleri mercek altına alıyor.

Bir yandan yaygınlaşan kolektif narsisizmin ve otantikliğin topluluk aidiyetlerini, diğer yandan da dijitalleşmenin, üretim mantığının ve neoliberal kapitalist küreselleşmenin ritüelleri adım adım ortadan kaldırdığını ve bu durumun hem zaman hem de mekân algımızı tahrip ettiğini öne sürüyor.

Her iki dinamiğin de hem insan doğasını hem de bizzat toplumsallığı radikal bir biçimde dönüştürdüğünü gözler önüne sererek tarihsel bir dönemeçte olduğumuza dikkat çekiyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Geçiş ritüelleri, hayatı mevsimler gibi yapılandırır. Bir eşikten atlayan kişi hayatın bir evresini kapatmış sayılır ve yeni bir evreye adım atmış olur. Geçiş olarak eşikler, mekân ve zamana ritim ve ifade katar, hatta onları anlatırlar. Derin bir düzen deneyimini mümkün kılarlar. Eşikler, zaman-yoğun geçişlerdir. Günümüzde gittikçe hızlanan geçişler, kesintisiz iletişim ve üretim lehine yırtılmaya maruz kalıyorlar. Dolayısıyla mekân ve zamandan yana yoksullaşıyoruz. Daha fazla mekân ve zaman üretme çabası içinde onları yitiriyoruz. Zaman ve mekân, dilini yitiriyor, suskunlaşıyor. Eşikler konuşur. Eşikler dönüştürür. Eşiğin ötesinde öteki vardır, yabancı vardır. Eşik fantezisi yoksa, eşik büyüsü yoksa, geride bir tek aynılığın cehennemi kalır.”

  • Künye: Byung-Chul Han – Ritüellerin Yok Oluşuna Dair: Günümüzün Bir Topolojisi, çeviren: Ahmet Öz, İnka Kitap, felsefe, 116 sayfa, 2022