Osmanlı mimarisi, yalnızca bir yapı sanatı değil, aynı zamanda bir medeniyetin estetik ve politik kimliğini yansıtan bir anlatı sunuyor. Godfrey Goodwin, bu kapsamlı çalışmasında, Osmanlı mimarisini kronolojik bir çerçevede ele alıyor ve dönemin sosyal, dini, siyasi etkilerini yapılar üzerinden okumaya olanak tanıyor. ‘Osmanlı Mimarlığı Tarihi’ (‘A History of Ottoman Architecture’), erken Osmanlı dönemiyle başlayarak klasik çağa ve geç döneme kadar ilerliyor. Bu süreçte mimaride görülen sadelikten süslemeye, işlevsellikten sembolizme doğru evrilen bir çizgi dikkat çekiyor.
İlk bölümlerde, Bursa ve Edirne’deki erken dönem yapıları merkeze alıyor. Bu yapılar, Selçuklu etkisini taşıyan ama giderek özgünleşen bir üslubu yansıtıyor. Ardından İstanbul’un fethiyle birlikte mimari anlayışta büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Ayasofya’nın dönüştürülmesi, cami mimarisinde merkezi kubbenin baskın unsur haline gelmesine yol açıyor. Goodwin, özellikle Mimar Sinan’ın yapıtlarını merkeze alarak klasik dönemin estetik doruğuna ulaştığını vurguluyor. Sinan’ın Süleymaniye ve Selimiye camileri, hem teknik yenilik hem de simgesel anlam açısından öne çıkıyor.
Kitapta yalnızca camiler değil, medreseler, türbeler, saraylar, çarşılar ve hamamlar gibi yapılar da yer buluyor. Osmanlı mimarisi, yalnızca bir inşaat faaliyeti değil, sosyal yapının ve kamusal yaşamın kurucu unsuru olarak görülüyor. Goodwin, yapıların yerleştirildiği kent dokusuna, onların çevreyle kurduğu ilişkiye de dikkat çekiyor. Geç dönem mimarisi içinse Batı etkisiyle ortaya çıkan değişimleri tartışıyor. Bu dönemde klasik formun dışına çıkan yeni arayışlar dikkat çekiyor ve bu durum mimarinin kimlik arayışına dönüştüğünü gösteriyor.
- Künye: Godfrey Goodwin – Osmanlı Mimarlığı Tarihi, çeviren: Müfit Günay, Kabalcı Yayınları, mimari, 730 sayfa, 2025


