Armağan Ethemoğlu – Güneş Hanım veya Kar (2009)

Armağan Ethemoğlu’nun ilk romanı, 2004 yılında yayımlanan ‘Son Masal’dı.

Yazar, ilk eserindeki gibi, fantastik, masalsı yönleri ağır basan bu romanında ise, sürekli ad değiştirmek zorunda kalan bir karakterinin hüzünlü dünyasına odaklanıyor.

Dokuz kez adını değiştiren bu karakterin ilk adı Ayşe, son adı da Güneş Hanım’dır.

Fakat bu ad değiştirmelerin bir oyun icabı değil, zorunluluktan kaynaklanması, bu hikâyeyi trajik hale getirir.

Zira her isim değiştiğinde, dünyası da tümüyle değişen karakter, parçalı, hiçbir zaman bir bütün teşkil etmeyen dünyasında bocalar.

Roman, Güneş Hanım’ın acısını, güneş, bulut, biblolar ve hayvanların da rol aldığı, masalsı bir dünyanın içinden veriyor.

  • Künye: Armağan Ethemoğlu – Güneş Hanım Veya Kar, Remzi Kitabevi, roman, 254 sayfa

Cem Şancı – Yalnızlık Doktorası (2015)

Cem Şancı’dan bir yalnızlık güzellemesi!

Yalnızlığa filozofların, sanatçıların, din adamlarının nasıl yaklaştığını irdeleyen kitap, yalnızlığın korkutucu bir deneyimden ziyade, insanın gelişimine katkıda bulunan bir yardımcı olduğunu öne sürüyor.

Tarihteki ünlü isimlerin öyküleri eşliğinde, yalnızlığın değerini ve getirilerini keşfetmek isteyen okura.

  • Künye: Cem Şancı – Yalnızlık Doktorası, Remzi Kitabevi

Vincent Van Gogh – Theo’ya Mektuplar (2017)

“Daha sonra bir parça kuru ekmek ve bir bardak bira ile kahvaltı ettim. Böylesine bir kahvaltıyı Dickens canlarına kıymak üzere olan insanlara salık verir, onları daha bir süre niyetlerinden vazgeçirir diye.”

Böyle yazıyor, resim sanatının en ünlü ustalarından Vincent Van Gogh’un, Paris’te bir galeri yöneticisi olan kardeşi Theo’ya yazdığı 18 Ağustos 1877 tarihli mektubunda.

Azra Erhat’ın derlediği ve Türkçeye kazandırdığı bu mektuplar, ilk olarak 1969 yılında, Yankı Yayınları’nca basılmıştı.

Van Gogh’un kardeşiyle paylaştığı bu mektuplar, Van Gogh’un kardeşine duyduğu sıcak, hesapsız sevgiyi gözler önüne serdiği gibi, Van Gogh’un ruh dünyasına dair bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarıyor, O’nun sanat anlayışını aydınlatıyor ve Van Gogh’un başta Gauguin olmak üzere çağdaşı ressamlarla yakın ilişkilerine ışık tutuyor.

  • Künye: Vincent Van Gogh – Theo’ya Mektuplar, çeviren: Azra Erhat, Remzi Kitabevi, mektup, 136 sayfa, 2017

N. D. Wilson – 100 Dolap (2008)

Wilson ‘100 Dolap’ isimli bu fantastik romanında, odasında, her biri başka dünyalara açılan kapılar keşfeden Henry York ile kuzeninin yaşadıklarını hikâye ediyor.

On iki yaşında bir çocuk olan Henry, teyzesinin evinde yaşar.

Günün birinde, merakına yenilerek odasındaki sıvayı kazıyan ve doksan dokuz dolap kapağı bulan Henry, kuzeni Henrietta ile birlikte bu kapıların izini sürer.

Kapakların birinden yağmur sesi, birinde de ileri gezinen bir adamı gören kuzenler, kısa bir süre içinde kendilerini, bu fantastik dünyanın içinde bulacaktır.

Fakat romanın kahramanlarını, gizemli ve mucizevi dünyalar kadar, kestirilemeyen tehlikeler de bekliyor olacaktır.

  • Künye: N. D. Wilson – 100 Dolap, çeviren: Ebru Sürmeli, Remzi Kitabevi, roman, 232 sayfa

Esin Acıman – Erkek Doğmak, Adam Olmak (2008)

Esin Acıman ‘Erkek Doğmak, Adam Olmak’ta, bir şekilde tanıştığı veya filmlerden, romanlardan bildiği erkeklerin hikâyelerini anlatıyor.

Kadın gözüyle erkeklerin dünyasına inen Acıman, kurgu kahramanları aracılığıyla bu cinsiyetin karakteristik özelliklerine odaklanıyor ve “erkek” olmakla “adam” olmak arasındaki farkın tam olarak ne anlama geldiğine odaklanıyor.

Acıman’ın metinleri, erkeği sadece güçle simgelenen bir varlık olarak değil zaafları ve kusurlarıyla da vermeyi amaçlıyor.

Zira Acıman’ın kaleminden erkekler, sadece “güçlü” olmalarıyla değil, âşık olmaları, aldatılmaları, iflas edip güçlerini yitirmeleri, orta yaştan korkmaları ve cinsel kimliklerini sorgulamaları gibi yönleriyle de ele alınıyor.

  • Künye: Esin Acıman – Erkek Doğmak, Adam Olmak, Remzi Kitabevi, deneme, 255 sayfa

Fatma Torun Reid – Unutkan Erkekler, “Hadi”leyen Anneler (2008)

Fatma Torun Reid’in ‘Unutkan Erkekler, “Hadi”leyen Anneler’ başlıklı bu kitabı, gündelik hayatın içinde yaşanan olumlu-olumsuz psikolojik durumları anlatıyor.

Reid’in 1997-1999 yılları arasında bir kadın dergisinde yayımlanmış yazılarını bir araya getiren kitapta, anne-çocuk ilişkisinde sevgi ve öfke ikilemi; çocukların yemek sorunu; gençliği tehdit eden şiddet; evde suskunluğu tercih eden erkeğin nelere sebep olabileceği; evlilikle aşkın bitip bitmeyeceği; “Boş yuva” sendromunun ne olduğu, bunun nasıl aşılacağı ve depresyonun neden daha çok kadınlarda görüldüğü gibi konular yer alıyor.

“Duygularımızın, ister beynimizle ve hormonlarla olan etkileşimden, ister geçmişte yaşadıklarımızdan olsun, tüm yaşamımızı etkilediğini görüyoruz,” diyen Reid, gündelik hayatta yaşanan pozitif veya negatif duyguları, klinik çalışmalarından gözlemlediği örnekler eşliğinde sunuyor.

  • Künye: Fatma Torun Reid – Unutkan Erkekler, “Hadi”leyen Anneler, Remzi Kitabevi, kişisel gelişim, 239 sayfa

Nermin Vahid – Boğaz’daki Kırmızı Köşk (2008)

Nermin Vahid, ilk kitabı ‘Boğaz’daki Kırmızı Yalı’da, 2. Abdülhamid’in Dâhiliye Nâzırlığı’nı yapmış Memduh Paşa’nın, genç eşi için Arnavutköy’de yaptırdığı, fakat sonradan yok olan Kırmızı Köşk’ün hikâyesini anlatıyor.

1895’te Dâhiliye Nâzırı olan Memduh Paşa, Meşrutiyet’in ilanından sonra görevden alındı ve Sakız Adası’na sürüldü.

Daha sonra genel aftan yararlanarak İstanbul’a dönen Memduh Paşa’nın, Memduh ve Faik mahlâslarını kullanan Divan geleneğinden bir şair olduğu da bilinir.

İşte Vahid’in romanı, Memduh Paşa’yı, babası Mazlum Paşa’yı, eşi Şehbal Hanım’ı, ailenin daha sonraki kuşaklarının yaşadıklarını ve daha sonra yanıp kül Kırmızı Köşkü anlatıyor.

  • Künye: Nermin Vahid – Boğaz’daki Kırmızı Köşk, çeviren: Halil Gökhan, Remzi Kitabevi, roman, 127 sayfa

Michelle Paver – Sürgün (2008)

‘Sürgün’ Michelle Paver’in ‘Tarih Öncesi Günlükleri’ isimli dizisinin dördüncü romanı.

Bu dizi bilindiği gibi, Paver’in hayvanlar dünyası, antropoloji ve tarih öncesine duyduğu ilginin sonucu olarak ortaya çıkmış.

Roman, yazarın yaptığı kimi yolculuklardan, özellikle de Kaliforniya’nın ıssız bir vadisinde dev bir ayıyla karşılaşmasından esinlenilmiş.

Dizinin ‘Sürgün’ isimli bu devam romanında, serinin diğer kitaplarının da başkahramanı olan Torak klanlardan sürgün edilmiştir.

Klanların kovaladığı Torak’ın biricik kurtuluş yolu da, yine dostluk ve arkadaşlığın gücü olacaktır.

  • Künye: Michelle Paver – Sürgün, çeviren: Ebru Sürmeli, Remzi Kitabevi, roman, 255 sayfa

Banu Avar – Hangi Avrupa? (2008)

‘Hangi Avrupa?’, Banu Avar’ın TRT’de yayımlanan ‘Sınırlar Arasında’ isimli programı için yaptığı on yedi Avrupa yolculuğunu bir araya getiriyor.

Bu gezilerden yansıyan başlıca iddia, Avrupa’nın çeşitli konularda büyük bir çifte standart uyguladığı ve Türkiye’nin uyması gereken Kopenhag Kriterleri ile Avrupa ölçütlerinin, Avrupa’da dahi uygulanmadığı şeklinde özetlenebilir.

Hatırlanacağı gibi, ‘Sınırlar Arasında’nın Avrupa’yla ilgili bölümlerinin yayımlanması konusunda sıkıntılar yaşanmış, programların bazı bölümleri kesintiye uğramıştı.

Bu bölümlerden biri de, Nobel Ödülü’yle ilgili olanıydı.

Kitapta, TRT’de yayımlanırken önemli bölümleri ekrana yansımamış röportajlar da yer alıyor.

  • Künye: Banu Avar – Hangi Avrupa?, Remzi Kitabevi, siyaset, 399 sayfa

Nalan Tuntaş – Zor Yıllar (2008)

Nalan Tuntaş ‘Zor Yıllar’da, Sarıkamış’tan Cumhuriyet’e uzanan süreçte, cephelerde ve sınır boylarında görev yapan Türkiye askerlerinin yaşadıklarını hikâye ediyor.

Romanına, 1915 Aralık ayında Sarıkamış’ta donarak ölen 90 bin askerle başlayan Tuntaş, başkahramanı Sarı Saffet üzerinden, zorlu savaş yıllarında görev yapan askerlerin yaşadıklarını anlatıyor.

1918 yılında, henüz on sekiz yaşındayken Harp Okulu’ndan alınıp Kafkas Cephesi’ne gönderilen Sarı Saffet, Kazım Karabekir’in kolordusunda göreve başlar.

Roman, bu dönemde yaşanan savaşları ve zorlukları, Saffet’in dünyası üzerinden izliyor.

  • Künye: Nalan Tuntaş – Zor Yıllar, Remzi Kitabevi, roman, 248 sayfa