İnsan türü anlam arayan bir varlık olarak evriliyor ve Roy A. Rappaport’un din antropolojisinin klasiklerinden sayılan bu eserinde, bu arayışın din ve ritüelle nasıl iç içe geçtiğini anlatıyor. Rappaport’a göre ritüel, insanın sembollerle düşündüğü ve toplumsal düzen kurduğu bir dünyada güven üretmeye yarıyor. Dil insanın imkânlarını genişletirken aynı zamanda yalan söyleme ihtimalini de ortaya çıkarıyor. Bu yüzden ritüeller sözün güvenilirliğini yeniden kuruyor ve topluluk içinde bağları güçlendiriyor.
‘İnsanlığın İnşasında Ritüel ve Din’ (‘Ritual and Religion in the Making of Humanity’), dinin ritüelden doğan daha geniş bir çerçeve sunduğunu savunuyor. Kutsal olan ritüeller aracılığıyla hayatın içine yerleşiyor ve insanın kendini evren içinde konumlandırmasını sağlıyor. Din ve ritüel insan topluluklarının ahlaki normlarını, otorite ilişkilerini ve toplumsal dayanışmalarını biçimlendiriyor. Ritüel sosyal sözleşmeyi canlı tutuyor ve insanları ortak değerlerde buluşturuyor.
Kitapta ritüel bir hiyerarşi içinde ele alınıyor. En üst düzeyde tartışmaya kapalı kutsal ilkeler var. Bu ilkelerden türeyen kozmolojik açıklamalar ve kurallar toplumsal sistemlerin mimarisini kuruyor. En alt düzeyde çevresel koşullarla uyumlu pratikler yer alıyor. Rappaport bu yapının kültürlerin zaman içinde değişmesine imkân tanırken toplumsal bütünlüğü de koruduğunu söylüyor. Böylece ritüelin işlevi örgütsel düzeyde belirginleşiyor.
Sonuç olarak kitap insanlığın gelişiminde ritüel ve dinin pasif bir unsur olmadığını, insan olma biçiminin kurucu yanları olduğunu öne sürüyor. Ritüel doğa ile toplum, birey ile topluluk, dil ile eylem arasında köprü oluyor. Bu nedenle din ve ritüel insanın hem kendini hem dünyayı anlamasının vazgeçilmez bir parçası olarak görülüyor. Başka bir deyişle dinin kökeni doğaüstünde değil, insanın kendini düzenleme gücünde.
- Künye: Roy A. Rappaport – İnsanlığın İnşasında Ritüel ve Din, çeviren: Sanem İncel, Fol Kitap, antropoloji, 712 sayfa, 2025

