M. Bedrettin Toprak – Osmanlı İstanbulu’nda Eşitsizlik (2025)

Küresel ekonomilerde giderek derinleşen bölüşüm sorunları ve artan eşitsizlikler, bu konulara yönelik akademik ilginin ve araştırmaların hem miktarını hem de önemini sürekli olarak yükseltiyor. İktisadi kalkınma düzeyleri arasındaki belirgin farklılıkların kökeninde yatan temel nedenleri anlamak, ilgili toplumların ekonomik yapılarının uzun vadeli ve kapsamlı bir incelemesini zorunlu kılıyor. Son yıllarda iktisadi analizde merkezi bir konuma yükselen bu önemli araştırma alanında, Osmanlı İmparatorluğu dönemi üzerine yapılan çalışmaların mevcut literatürdeki boşluğu dikkat çekici.

İşte bu eser, söz konusu eksikliği giderme amacıyla kaleme alınmış.

  • Avrupa kıtasında Sanayi Devrimi’nin dönüştürücü etkileri yaşanırken, Osmanlı İmparatorluğu’nda bu büyük ekonomik dönüşümün itici güçleri hangi aşamadaydı?
  • Tarihin bu kritik ayrım noktasında ortaya çıkan ekonomik tablo, belirli kurumsal ve yapısal faktörlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa Simon Kuznets’in eşitsizlikler üzerine geliştirdiği teoriler mi bu süreci daha iyi açıklamaktaydı?

Bu temel ve kapsamlı sorulara mütevazı ancak somut verilerle katkıda bulunmayı hedefleyen bu titiz ve uzun soluklu araştırma, 18. yüzyıl Osmanlı İstanbul’unun demografik özelliklerini, servetin yapısını ve dağılımını, servet eşitsizliğinin boyutlarını ampirik yöntemlerle detaylı bir şekilde ortaya koyuyor.

Kitap, dönemin İstanbul toplumunu hangi sosyoekonomik katmanlar ve gruplar temelinde incelemenin mümkün olduğunu araştırıyor.

  • Cinsiyet, dini inanç, sosyal unvan ve meslek gruplarına göre servet yapıları nasıldı ve bu gruplar servetten ne ölçüde pay alıyorlardı?
  • Servet, hangi finansal ve maddi varlıklar şeklinde tutuluyordu?
  • Osmanlı miras hukukunun servetin nesilden nesile aktarılmasında nasıl bir rolü vardı ve bu durum servet eşitsizliğini hangi yönde etkiliyordu?

Bütün bu soruların cevapları, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentindeki Kadı Sicilleri’nde bulunan tereke defterlerinden özenle derlenen zengin bir veri seti aracılığıyla analiz ediliyor. Bu analizler sonucunda kitap, 18. yüzyıl İstanbul’unda işleyen pazar mekanizmasının, ekonomik eşitsizlikleri ne ölçüde sınırlayıcı bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor.

  • Künye: M. Bedrettin Toprak – Osmanlı İstanbulu’nda Eşitsizlik: Terekeler Üzerinden Demografi ve Servet Analizi, Vakıfbank Kültür Yayınları, iktisat, 280 sayfa, 2025

Sheila Hones – Edebi Coğrafya (2025)

Sheila Hones’un bu kitabı, edebiyat ve coğrafya arasındaki derin ve karmaşık ilişkiyi inceler. ‘Edebi Coğrafya’ (‘Literary Geography’), yazarların eserlerinde mekânları nasıl tasvir ettiklerini, coğrafi unsurların hikayeleri ve karakterleri nasıl etkilediğini ve edebiyatın coğrafi anlayışımızı nasıl şekillendirdiğini ele alır. Hones, edebiyatın sadece hayal gücünün bir ürünü olmadığını, aynı zamanda belirli coğrafi bağlamlarda kök saldığını ve bu bağlamların eserlerin anlamını ve yorumunu derinden etkilediğini savunur.

Kitapta, farklı türlerdeki edebi eserler ve bu eserlerdeki mekân tasvirleri detaylı bir şekilde analiz edilir. Hones, romanlar, şiirler, oyunlar ve seyahatnameler gibi çeşitli edebi türlerden örnekler kullanarak, yazarların mekânları nasıl kurguladıklarını, coğrafi unsurları sembolik ve alegorik anlamlarda nasıl kullandıklarını ve mekânların karakterlerin iç dünyalarını ve ilişkilerini nasıl yansıttıklarını gösterir. Ayrıca, edebiyatın okuyucuların coğrafi algılarını nasıl şekillendirdiğini ve farklı kültürlerin mekân anlayışlarını nasıl aktardığını da inceler.

Hones, edebiyatın coğrafi anlayışımızı sadece mekân tasvirleriyle değil, aynı zamanda mekânların tarihsel, kültürel ve sosyal bağlamlarını da ele alarak zenginleştirdiğini savunur. Edebiyatın, okuyuculara farklı coğrafi bölgelerin ve kültürlerin derinliklerine inme ve bu bölgelerin ve kültürlerin insan yaşamı üzerindeki etkilerini anlama fırsatı sunduğunu belirtir. Ayrıca, edebiyatın coğrafi mekânları sadece fiziksel varlıklar olarak değil, aynı zamanda anlam ve sembolizm yüklü yerler olarak da ele aldığını vurgular.

Kitapta, edebiyat ve coğrafya arasındaki ilişkinin sadece akademik bir konu olmadığını, aynı zamanda günlük yaşamımızı ve dünyayı algılama biçimimizi de etkilediği vurgulanır. Hones, edebiyatın coğrafi mekânları sadece fiziksel varlıklar olarak değil, aynı zamanda anlam ve sembolizm yüklü yerler olarak da ele aldığını vurgular. Edebiyatın, okuyucuları farklı coğrafi bölgelere ve kültürlere götürerek, onların dünyayı daha geniş ve derin bir perspektiften görmelerini sağladığını belirtir.

  • Künye: Sheila Hones – Edebi Coğrafya, çeviren: Aytek Sever, Vakıfbank Kültür Yayınları, inceleme, 240 sayfa, 2025

Spencer J. Pack – Bitcoin’in Geleceği (2025)

Spencer J. Pack’ın ‘Bitcoin’in Geleceği: İktisat Tarihi Perspektifinden Kripto Para Birimleri’ (‘The Political Economy and Feasibility of Bitcoin and Cryptocurrencies: Insights from the History of Economic Thought’) adlı kitabı, Bitcoin ve kripto paraları iktisat düşüncesi tarihi perspektifinden inceliyor.

Kitap, Aristoteles, Smith, Law, Marx, Keynes, Rothbard ve Hayek gibi önemli iktisatçıların fikirlerini analiz ederek, kripto paraların para, değer ve piyasalar hakkındaki mevcut anlayışımızı nasıl etkilediğini araştırıyor.

Pack, kripto paraların ortaya çıkardığı zorlukları ve fırsatları ele alırken, paranın kontrolü, kapitalist ekonominin istikrarsızlığının nedenleri ve özel servetin mi yoksa devletin mi daha tehlikeli olduğu gibi temel soruları gündeme getiriyor. Kitap, ayrıca mikroekonomik kategorilerin (kira, satış ve finansal varlık fiyatları) yeniden kavramsallaştırılmasını ve Keynes’in genel teorisinin özel teorisine ve Rothbard’ın Rousseau ile ilişkisine yeniden bakılmasını savunuyor.

Sonuç olarak, ‘Bitcoin’in Geleceği’, kripto paraların ekonomik ve politik etkilerini anlamak isteyenler için önemli bir kaynak. Kitap, iktisat düşüncesi tarihine ilgi duyanlar ve kripto paraların geleceği hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için de değerli bir okuma sunuyor.

  • Künye: Spencer J. Pack – Bitcoin’in Geleceği: İktisat Tarihi Perspektifinden Kripto Para Birimleri, çeviren: Hatice Çavdar, Vakıfbank Kültür Yayınları, iktisat, 416 sayfa, 2025

Leon M. Lederman, Christopher T. Hill – Simetri (2025)

Leon M. Lederman ve Christopher T. Hill’in ‘Simetri: Evrenin Görkemi’ (‘Symmetry and the Beautiful Universe’) adlı kitabı, evrenin temel yapı taşlarını ve bu yapı taşlarını bir arada tutan güçleri anlamak için simetri kavramının önemini vurgulayan bir eserdir. Kitap, fiziğin en derin sorularına cevap ararken, simetrinin evrenin düzeninde nasıl bir rol oynadığını ve güzellik kavramının bilimsel düşünceyle nasıl iç içe geçtiğini inceliyor. Lederman ve Hill, parçacık fiziğinden kozmolojiye kadar uzanan geniş bir yelpazede, simetrinin evrenin oluşumu ve evrimi üzerindeki etkilerini ele alıyorlar. Kitap, okuyucuyu, evrenin en küçük parçacıklarından en büyük yapılarına kadar her şeyin simetri prensipleriyle yönetildiği bir dünyaya götürüyor.

Kitap, simetri kavramının sadece görsel bir olgu olmadığını, aynı zamanda fiziksel yasaların temelini oluşturduğunu açıklıyor. Yazarlar, simetrinin korunumu yasalarıyla nasıl ilişkili olduğunu ve bu yasaların evrenin işleyişini nasıl belirlediğini anlatıyorlar. Kitap, parçacık fiziğinin standart modelini ve bu modelin simetri prensiplerine nasıl dayandığını ayrıntılı bir şekilde inceliyor. Okuyucular, kuarklar, leptonlar, bozonlar gibi temel parçacıkların ve bu parçacıklar arasındaki etkileşimleri sağlayan kuvvetlerin simetriyle nasıl ilişkili olduğunu bu kitapta keşfedebilirler. Lederman ve Hill, simetri kavramının sadece fiziksel dünyayı değil, aynı zamanda matematiksel ve estetik düşünceyi de nasıl etkilediğini gösteriyorlar.

Kitap, evrenin Big Bang’den günümüze kadar olan evrimini ve bu süreçte simetrinin nasıl bir rol oynadığını ele alıyor. Yazarlar, evrenin ilk anlarından itibaren simetri prensiplerinin nasıl işlediğini ve bu prensiplerin galaksilerin, yıldızların ve gezegenlerin oluşumunu nasıl etkilediğini anlatıyorlar. Kitap, kozmolojinin en güncel sorularına da değinerek, evrenin geleceği ve karanlık madde gibi konulara simetri perspektifinden yaklaşıyor.

Lederman ve Hill, simetri ve güzellik kavramlarının bilimsel düşünceyle nasıl iç içe geçtiğini ve bu kavramların evreni anlamak için nasıl bir yol haritası sunduğunu vurguluyorlar. Kitap, fiziğe ve evrene ilgi duyan herkes için anlaşılır ve ilgi çekici bir şekilde yazılmış bir eserdir.

  • Künye: Leon M. Lederman, Christopher T. Hill – Simetri: Evrenin Görkemi, çeviren: Barış Akalın, Vakıfbank Kültür Yayınları, bilim, 456 sayfa, 2025

Richard J. Evans – Tarihin Savunusu (2025)

Richard J. Evans’ın ‘Tarihin Savunusu’ adlı çalışması, postmodernizmin tarihçiliğe yönelik eleştirilerine karşı güçlü bir savunma niteliğinde. Evans, tarihçiliğin nesnelliğinin ve geçmişi doğru bir şekilde anlama çabasının hala mümkün olduğunu savunuyor.

Yazar, postmodernistlerin tarih anlatılarının öznel ve göreceli olduğunu, tarihçilerin de kendi ideolojileri ve ön yargılarıyla yönlendirildiğini iddia etmesine rağmen, tarihçiliğin bilimsel bir disiplin olduğunu ve nesnellik arayışının temel bir ilke olduğunu vurguluyor. Evans, tarihçilerin geçmiş olayları incelerken kaynakları eleştirel bir şekilde değerlendirmeleri, farklı perspektifleri dikkate almaları ve kanıtları dikkatlice analiz etmeleri gerektiğini belirtiyor.

Kitapta, tarihçiliğin önemi ve gerekliliği de vurgulanıyor. Evans’a göre tarih, geçmişi anlamamızı, geleceğe dair daha bilinçli kararlar almamızı ve kimliğimizi oluşturmamızı sağlayan önemli bir araçtır. Tarihçilik, sadece geçmişteki olayları kaydetmekle kalmaz, aynı zamanda güncel sorunlara ışık tutar ve toplumsal bilincin gelişmesine katkıda bulunur.

‘Tarihin Savunusu’, tarihçilik alanında çalışanlar ve tarih meraklıları için önemli bir kaynak niteliğinde. Kitap, tarihçiliğin temel ilkelerini açık bir şekilde ortaya koyarken, aynı zamanda postmodernizm gibi farklı tarih anlayışlarını da eleştirel bir gözle değerlendiriyor. Evans, tarihçiliğin sadece geçmişe yönelik bir disiplin değil, aynı zamanda geleceğe dair umut veren bir uğraş olduğunu vurguluyor.

  • Künye: Richard J. Evans – Tarihin Savunusu, çeviren: Uygur Kocabaşoğlu, Vakıfbank Kültür Yayınları, tarih, 324 sayfa, 2025

Dennis P. Hupchick – Balkanlar (2025)

Dennis P. Hupchick’in bu çalışması, karmaşık ve çalkantılı bir coğrafya olan Balkanların tarihini kapsamlı bir şekilde ele alıyor.

Özgün adı ‘The Balkans from Constantinople to Communism’ (‘Konstantinopolis’ten Komünizme Balkanlar’) olan kitap, Bizans İmparatorluğu’nun sonundan başlayarak, Osmanlı hakimiyeti, ulus devletlerin ortaya çıkışı, Balkan Savaşları, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ve Soğuk Savaş dönemi gibi önemli dönüm noktalarını inceliyor.

Yazar, Balkanların tarihini sadece siyasi olaylar üzerinden değil, aynı zamanda bölgenin kültürel, dini ve etnik çeşitliliğini de göz önünde bulundurarak analiz ediyor. Bu çeşitliliğin hem bölgeye zenginlik kattığını hem de çatışmalara zemin hazırladığını vurguluyor. Hupchick, Balkanların tarihini, Batı ve Doğu arasında bir köprü olarak konumlandırıyor ve bu coğrafyanın Avrupalılaşma sürecini detaylı bir şekilde inceliyor.

Kitap, Balkanların siyasi ve sosyal tarihini anlatırken, aynı zamanda bölgenin ekonomik yapısını, eğitim sistemini ve kültürel hayatını da ele alıyor. Yazar, Balkanların tarih boyunca büyük güçlerin çekişme alanı olması nedeniyle sık sık istikrarsızlık yaşadığını ve bu durumun bölge halkının hayatını derinden etkilediğini vurguluyor.

Kitap, Balkan tarihi hakkında kapsamlı bir bilgi edinmek isteyenler için önemli bir kaynak. Kitap, bölgenin karmaşık tarihini anlaşılır bir dille anlatırken, aynı zamanda okuyucuyu düşünmeye ve kendi yorumlarını yapmaya teşvik ediyor.

Kitap, Türkçe’de şimdiye kadar yayımlanmış en kapsamlı Balkan tarihidir.

Özetle, Hupchick’in çalışması, Balkanların zengin ve çalkantılı tarihini, Bizans’tan komünizme uzanan geniş bir zaman diliminde inceliyor. Kitap, bölgenin kültürel, siyasi ve sosyal yapısını anlamak isteyenler için değerli bir kaynak.

  • Künye: Dennis P. Hupchick – Balkanlar: İki Dünya Arasında Bir Tarih, çeviren: Cengiz Yolcu, Vakıfbank Kültür Yayınları, tarih, 544 sayfa, 2025

Miriam Bratu Hansen – Sinema ve Deneyim (2025)

Miriam Bratu Hansen’in ‘Sinema ve Deneyim’ adlı kitabı, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden üçünün -Siegfried Kracauer, Walter Benjamin ve Theodor W. Adorno- sinema üzerine geliştirdikleri düşünceleri derinlemesine inceliyor. Hansen, bu üç düşünürün sinemaya yaklaşımlarını, modern deneyim, algı, kitle kültürü ve sanatın rolü gibi geniş bir yelpazedeki kavramlar üzerinden analiz ediyor.

Kitap, sadece sinema teorisine değil, aynı zamanda modernite, kültür endüstrisi ve estetik üzerine yapılan tartışmalara da önemli katkılar sunuyor.

Hansen, Kracauer’in “kitle süsleri” kavramından Benjamin’in “teknik olarak yeniden üretilebilirlik çağında sanat eseri” tezi ve “aura” kavramına, Adorno’nun ise “kültür endüstrisi” eleştirisine kadar birçok önemli konuyu ele alıyor. Bu düşünürlerin sinemaya dair görüşlerini, kendi özgün düşünce sistemleri ve yaşadıkları dönemin sosyal ve politik koşulları bağlamında değerlendiriyor. Hansen, bu üç düşünürün sinemayı sadece bir eğlence aracı olarak değil, aynı zamanda modern toplumun ve bireyin deneyimini anlamak için önemli bir anahtar olarak gördüklerini vurguluyor.

Kitap, sinemanın modern deneyimi nasıl şekillendirdiğini, algı ve dikkatin nasıl değiştiğini, kitle kültürünün nasıl üretildiğini ve sanatın bu süreçteki rolünü anlamak için bu üç düşünürün sunduğu kavramsal çerçeveyi detaylı bir şekilde inceliyor. Hansen’in analizi, sinema teorisine yeni bir soluk getirirken, günümüzdeki dijital kültür ve görsel medya üzerine yapılan tartışmalara da ışık tutuyor.

“Sinema ve Deneyim’, sinemaya dair düşüncelerin sadece akademik bir ilgi alanı olmadığını, aynı zamanda modern dünyayı ve kendimizi anlamak için de önemli bir araç olduğunu gösteriyor.

  • Künye: Miriam Bratu Hansen – Sinema ve Deneyim: Kracauer, Benjamin, Adorno, çeviren: Salih Furkan Sevim, Vakıfbank Kültür Yayınları, sinema, 608 sayfa, 2025

Palle Yourgrau – Zamanın Olmadığı Bir Evren (2025)

Palle Yourgrau’nun ‘Zamanın Olmadığı Bir Evren’ kitabı, 20. yüzyılın en büyük iki zihni olan Albert Einstein ve Kurt Gödel arasındaki derin dostluğu ve ortak entelektüel yolculuğunu mercek altına alıyor. Özellikle Gödel’in izafiyet teorisi üzerine yaptığı çığır açıcı çalışmaları ve bu çalışmaların zamanın doğası hakkındaki anlayışımıza nasıl meydan okuduğunu detaylı bir şekilde ele alıyor.

Kitap, Gödel ve Einstein’ın yakın dostluğu ve ortak entelektüel yolculuğuna odaklanırken, aynı zamanda Gödel’in izafiyet teorisinde zamanın doğasıyla ilgili ortaya attığı paradoksu da mercek altına alıyor. Gödel’in çalışmaları, izafiyet teorisinin bazı çözümlerinde zamanın döngüsel olabileceğini ve hatta geçmişe dönmenin mümkün olabileceğini öne sürerek büyük bir tartışma yaratmıştı.

Yourgrau, bu çığır açıcı çalışmalara rağmen Gödel’in bulgularının neden uzun süre göz ardı edildiğini de sorguluyor. Kitap, zamanın doğası, evrenin yapısı ve fizik yasalarının sınırları gibi temel felsefi sorulara da değinerek, okuyucuyu derin düşüncelere sevk ediyor.

‘Zamanın Olmadığı Bir Evren’, sadece bir bilim kitabı değil, aynı zamanda insan zihninin sınırlarını zorlayan bir felsefi yolculuk. Einstein ve Gödel’in hayatlarına ve çalışmalarına ilgi duyan herkes için bu kitap hem bilimsel hem de felsefi açıdan zengin bir deneyim sunuyor.

  • Künye: Palle Yourgrau – Zamanın Olmadığı Bir Evren: Gödel ve Einstein’ın Unutulan Mirası, çeviren: Mustafa Bayrak, Vakıfbank Kültür Yayınları, bilim, 264 sayfa, 2025

Joseph Frank – Dostoyevski Üzerine Dersler (2024)

Joseph Frank, Rus edebiyatının en önemli isimlerinden Fyodor Dostoyevski üzerine yaptığı kapsamlı çalışmalarıyla tanınan bir akademisyen.

‘Dostoyevski Üzerine Dersler’ adlı bu eserinde, Frank, Dostoyevski’nin eserlerini ve düşüncelerini detaylı bir şekilde analiz ederken, aynı zamanda yazarın yaşadığı dönemin sosyal, siyasi ve kültürel atmosferini de gözler önüne seriyor.

Kitap, Dostoyevski’nin romanlarının tematik yapısı, karakterleri, dil kullanımı ve dönemin Rusya’sı üzerindeki etkileri gibi konuları ele alır.

Frank, Dostoyevski’nin romanlarını sadece edebi metinler olarak değil, aynı zamanda 19. yüzyıl Rusya’sının aynası olarak da görür. Bu sayede, okuyucu hem Dostoyevski’nin eserlerinin derinliklerine inme fırsatı bulur hem de Rusya’nın o dönemdeki karmaşık siyasi ve sosyal yapısını daha iyi anlar.

Frank, Dostoyevski’nin romanlarında sıklıkla yer alan temaları (din, özgür irade, suç ve ceza, insanın iç çatışmaları) detaylı bir şekilde inceler. Yazarın, karakterlerinin psikolojilerini ne kadar başarılı bir şekilde ortaya koyduğunu ve okuyucuda derin izler bırakan bu karakterlerin nasıl yaratıldığını açıklar. Ayrıca, Dostoyevski’nin dilinin zenginliği ve karmaşıklığı üzerine de durur.

Kitapta, Dostoyevski’nin diğer yazarlarla ve filozoflarla olan ilişkileri de incelenir. Özellikle, Nietzsche ve Dostoyevski arasındaki benzerlikler ve farklılıklar üzerinde durulur. Frank, Dostoyevski’nin felsefi düşüncelerinin, o dönemdeki Rus entelektüel çevrelerinde büyük yankı uyandırdığını ve günümüzde bile hala güncelliğini koruduğunu vurgular.

Dostoyevski üzerine beş ciltlik bir biyografinin de yazarı olan Frank’in, Stanford Üniversitesi’nde verdiği ve ilk kez yayımlanan Dostoyevski derslerinden oluşan bu kitap bizi alışık olmadığımız bir okuma biçimine davet ediyor.

  • Künye: Joseph Frank – Dostoyevski Üzerine Dersler, çeviren: Ayhan Koçkaya, Vakıfbank Kültür Yayınları, inceleme, 256 sayfa, 2024

Kolektif – Osmanlı Mutfak Kültürü (2024)

Bu makale derlemesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş coğrafyasında ve farklı zaman dilimlerinde şekillenen zengin mutfak kültürünü detaylı bir şekilde inceliyor.

Makaleler, saray mutfağından halk mutfağına, klasik Osmanlı yemeklerinden modernleşmeye kadar geniş bir yelpazede konuları ele alıyor.

Osmanlı mutfağının farklı dönemlerinde ve coğrafyalarında ortaya çıkan yemek alışkanlıklarını, kültürel etkileşim ve değişimleri, temel gıdalardan lüks tüketime geniş bir yelpazede 11 makalede sunuyor.

On altıncı yüzyıldan on dokuzuncu yüzyıla mutfak tarihini, hem ekonomik-sosyal tarih hem de kültür tarihi perspektifinden incelemeye tabi tutan bu eser, Osmanlı mutfağının temel tüketim maddelerine, mutfaklarda kullanılan eşyalara, şiirlerde, seyahatnamelerde yeme-içme kültürünün yansımalarına ışık tutuyor.

Hem saray mutfağını hem de halkın günlük beslenme alışkanlıklarını kapsamlı bir şekilde ele alan bu derleme, yemeklerin toplumsal ilişkilerdeki rolünü ortaya koyarak, imparatorluğun zengin kültürel dokusuna dair derin bir anlayış sunuyor.

Osmanlı tarihi okurları ve günümüz mutfak mirasının köklerini merak edenler için uzun yıllar kaynak olacak bir eser.

Derleme, Osmanlı mutfak kültürünü bir bütün olarak ele alarak, tarihsel, sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarını bir araya getiriyor. Hem akademik bir çalışma hem de gastronomi meraklıları için ilgi çekici bir kaynak niteliğinde.

  • Künye: Kolektif – Osmanlı Mutfak Kültürü, editör: Arif Bilgin, Ömer Faruk Can, Vakıfbank Kültür Yayınları, yemek, 344 sayfa, 2024