Jill Lepore – Amerika Birleşik Devletleri Tarihi (2024)

 

Amerikan deneyi, Thomas Jefferson’ın “Bu gerçekler” dediği üç farklı siyasi fikre dayanıyordu: Politik eşitlik, doğal haklar ve halkın egemenliği.

Jefferson, 1776 senesinde, Bağımsızlık Bildirgesi’nin bir taslağında, “Biz bu gerçekleri kutsal ve yadsınamaz kabul ediyoruz” diye yazmıştı…

Bu fikirlerin kökleri Aristoteles kadar antik, Genesis kadar eski ve dalları bir meşenin dalları kadar uzundu.

Bunlar bu ulusun kuruluş ilkeleridir; bunlar ilan edilerek ulus oluşmuştur.

Takip eden asırlarda bu ilkeler el üstünde tutulmuş, yerilmiş, bunlara karşı çıkılmış, onlar için ve onlara karşı mücadeleler verilmiştir.

Jill Lepore’un, ‘Amerika Birleşik Devletleri Tarihi’, Amerika’nın başlangıcından günümüze kadar uzanan mücadeleler ve çelişkilerle dolu tarihine yönelik kapsamlı bir inceleme yürütüyor.

Bu uzun tarihi, “Fikir” (1492-1799), “Halk” (1800-1865), “Devlet” (1866-1945) ve “Makine” (1946-2016) şeklinde dört temel konu ve başlık altında tartışıyor.

Lepore’un bu kapsamlı incelemesi, Amerikan ulusunun ideolojik temellerini ve tarih boyunca bu temellerin nasıl tezahür ettiğini, yalnızca siyasi liderlere ya da önemli olaylara değil, aynı zamanda dönemin toplumsal olaylarına, ekonomik değişimlere ve kültürel gelişmelere de değinerek ortaya koyuyor.

Birleşik Devletler’in, temel idealleri olarak gördüğü özgürlük, eşitlik ve halkın egemenliği gibi kurucu ilkeleri sorgulayarak, bu idealleri, kölelik, ırkçılık, kadın hakları ve göçmenlik vb. konulardaki mücadelelerle iç içe geçirerek ele alıyor.

Bu doğrultuda Amerikan demokrasisinin zayıflıklarını ve sınırlarını tartışan Lepore, bir yandan da ulusal kimlik ve demokrasi kavramlarının dönüşümü bağlamında Amerikan toplumunun çeşitli kesimlerinin bu süreçteki rollerini ve birbirleriyle olan etkileşimlerini göstermeye çalışıyor.

Bu kitap, Amerikan tarihini anlamak bakımından temel bir kaynak olmasının yanı sıra, Amerikan toplumunun güncel meselelerini ve istikbaldeki yerini anlamak için çok iyi bir kılavuz.

  • Künye: Jill Lepore – Amerika Birleşik Devletleri Tarihi, çeviren: İrem G. Şalvarcı, Barış Arpaç, Vakıfbank Kültür Yayınları, tarih, 880 sayfa, 2024

Hamish Scott – Erken Modern Avrupa Tarihi (2024)

Avrupa’nın modernliğe giden uzun yolculuğunda, dinler ve kiliseler de büyük değişimler yaşadı.

Ortaçağların baskın Katolik Kilisesi önce siyasî gücünü, sonra da evrensel dinî otoritesini kaybederken, yeni mezhepler, kiliseler ve din yorumları bütün Avrupa’yı sardı ve sarstı.

Bununla birlikte 16. yüzyılın sonunda kurumsallaşan Katolik Reformu, ortaya çıkan yeni kilse ve din yorumları toplumları bölen, savaşları başlatan ve bitiren esas unsurlar hâlini aldı.

Hızla çoğalan Katolik tarikatlar, Protestan ve Kalvinist kiliseler erken modern zihniyet değişimlerinin kâh öncüsü, kâh neticesi oldu.

Öte yandan Avrupa’nın diğer din ve kiliseleri, İslâm, Yahudilik ve Doğu Kiliseleri de kendi içlerinde çeşitli değişimler yaşadı.

Tüm bunları erken modernite çerçevesinde ele alan, alanının uzmanlarını bir araya getiren ‘Erken Modern Avrupa Tarihi: Kiliseler, İnançlar ve Mezhepler’, raflardaki yerini aldı.

  • Künye: Hamish Scott – Erken Modern Avrupa Tarihi: Kiliseler, İnançlar ve Mezhepler, çeviren: İsmail Hakkı Yılmaz, Vakıfbank Kültür Yayınları, tarih, 408 sayfa, 2024

David Punter – Metafor (2024)

David Punter’ın ‘Metafor’ kitabı, metafor kavramının edebiyat, dil, kültür ve düşünce üzerindeki etkisini derinlemesine inceliyor.

Kitap, metaforun tarihsel kökenlerini ve farklı kültürlerdeki rolünü ele alırken; edebî teori, felsefe, psikanaliz ve postkolonyal çalışmalarla olan ilişkisini inceliyor ve bu incelemelerini hem Batı hem de Doğu edebiyatından örneklerle zenginleştiriyor.

Eserde, metaforun sadece dilbilimsel bir öge olmakla kalmayıp, aynı zamanda kültürel ve siyasi anlatıları şekillendirmedeki rolüne de dikkat çekiliyor. Akademik derinliği ve kapsamlı analizi ile ‘Metafor’; dil, edebiyat ve kültürel çalışmalar alanında önemli bir başvuru kaynağı.

Bu çalışma, metaforun dilimizdeki ve düşünce yapımızdaki yerini yeniden değerlendirirken, okuyucuya zengin teorik perspektifler sunuyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Metafor dediğimiz şey nedir? Bu kitapta sunmaya çalıştığım iddialar ve verdiğim örnekler, “metafor”un tek, evrensel, tarihdışı bir tanımının olmayacağı gerçeğine işaret eder. Metafor, çeşitli zamanlarda ve çeşitli kültürlerde metaforun ne şekilde algılanmış olduğudur sadece. Bununla beraber, herhalde bu kavramı bu denli kifayetsiz bir vaziyette de bırakacak değiliz. “Metafor” ifadesinin, genellikle dilin bir hususiyetini veya belki de doğasında olan bir niteliğini simgelemek için kullanılmış olduğunu söyleyebiliriz. Bu, sürekli olarak kendisini aşan veya yayılıp serpilen bir niteliktir. En basit kelimeler bile (“kafa”, “ev”, “hayvan” gibi) bir ölçüde bağlama göre seçilebilecek olan ve kolay kolay reddedilemeyen veya kaçınılamayan alt anlamlara sahiptirler. Metafor, belki de kelimelerin bir başlarına bırakılamayacaklarını gösteren başlıca işarettir…”

  • Künye: David Punter – Metafor, çeviren: Serkan Doğan, Vakıfbank Kültür Yayınları, inceleme, 428 sayfa, 2024

Kolektif – Erken Modern Avrupa Tarihi 2

Modern Avrupa’nın teşekkül ettiği tarihsel süreci ele alan serinin bu ikinci kitabı, Ortaçağ’ın sonlarından 19. yüzyılın başlarına kadar Avrupa’nın toplumsal ve iktisadi tarihine odaklanıyor.

Hamish Scott’ın editörlüğünde alanlarında uzman tarihçilerin kaleme aldığı on makaleden oluşan bu cilt modern tarihçilerin model ve tezlerini değerlendirirken, güncel araştırmaların neticelerini de olgun ve veciz bir şekilde sunuyor.

Demografik değişimler, şehirlerin ve kırsalın dönüşümü, Avrupa’daki sosyal düzen ve yapıların farklılaşması, aile ve hanelerin toplumsal rolleri, bireysel kimlik, benlik ve faillik gibi modernliği tanımlayan kavramların erken modern kökleri bu cildin konularından.

Modern dünyanın tüketim alışkanlıkları ve maddi yaşam şartları, tarım toplumunun feodal yapılardan evrilmesi- kapitalistleşmesi ya da modernleşmesi- şehirlerin sosyolojik açıdan geçirdikleri değişimler ve imalatın toplumsal ve iktisadi yaşamda giderek daha fazla merkeze gelmesi de bu ciltte birçok açıdan işleniyor.

Kıtanın dört bir tarafındaki iktisadi eğilim ve döngüler, pazarların hem kıta içinde hem de küresel çapta bütünleşmesi ve Avrupa’daki ticaret ve sanayinin ilkel tiplerindeki genişlemenin etkileri gibi olgular modern öncesi Avrupa’da kapitalist bir ekonominin ön koşullarının varlığını veya yokluğunu kanıtlamak için araştırılmıştı.

Süreci modern öncesinden başlayıp modern toplum ve ekonomilere giden süreç araştırması olarak inceleyen toplum ve iktisat tarihçileri amaçları açısından son derece elverişli görünen erken modern tabirini sahiplendiler.

  • Künye: Kolektif – Erken Modern Avrupa Tarihi 2: Toplumlar ve Ekonomiler, hazırlayan: Hamish Scott, çeviren: İsmail Hakkı Yılmaz, Vakıfbank Kültür Yayınları, tarih, 528 sayfa, 2023

Kolektif – Aristoteles’in Dönüşümü

İlk kez bizim ülkemizdeki okurla buluşan ‘Aristoteles’in Dönüşümü’, Aristoteles’in eserlerine şerh yazan antik dönem şârihlerinin öyküsünü kitap ölçeğinde ve bütünlüklü bir şekilde anlatan ilk eser.

Richard Sorabji’nin editörlüğünde bir araya getirilen ve Aristoteles’in antik şârihler eliyle nasıl bir dönüşümden geçtiğini ve şerh geleneğinin arka planını gözler önüne seren makalelerin her biri, bu dönüşümde katkısı olan isimler ve metinlere ilişkin kapsamlı bir inceleme yürütüyor.

Kitaptan bir alıntı:

“Şârihlerin önemi, bir yönüyle Aristotelesçi ve Yeni-Platoncu okulların düşüncelerini ve tedrisatını temsil etmelerinde, diğer yönüyle kayıp felsefi eserlerden birçok orijinal alıntıyı koruyarak Antik Yunan felsefesinin 1100 senelik panoramasını sunmalarında yatmaktadır. Daha da önemlisi şârihler, kendilerinden sonraki dönemde İslam ve Avrupa felsefesi üzerinde derin etkiler oluşturmuşlardır. Bu, kısmen Orta Çağ ve Rönesans bilimine ilham veren Aristoteles karşıtı malzemeyi korumalarından, ama daha çok Aristoteles’i Hristiyan Kilisesi tarafından kabul edilebilir hâle gelecek şekilde dönüştürülmüş bir surette sunmalarından kaynaklanıyordu. Daha sonraki düşünürlerin görüşlerinin arka planını, sadece orijinal Aristoteles değil, dönüştürülmüş ve şârihlerin felsefesine gömülü olan bu Aristoteles oluşturmaktadır.”

  • Künye: Kolektif – Aristoteles’in Dönüşümü: Antik Şârihler ve Etkileri, editör: Richard Sorabji, çeviren: Muhammet Fatih Kılıç, Vakıfbank Kültür Yayınları, felsefe, 680 sayfa, 2023

Kolektif – Yapay Zekâ (2023)

Yapay zekâ her geçen gün gelişiyor, hayatımızın her köşesine nüfuz ediyor.

Özellikle akıllı telefonların kullanımı ile birlikte yapay zekâ uygulamaları da yaygınlaştı, öncesinde yapay zekâ ile hiç tanışmamış sıradan insanların bile yaşamlarında kendine yer buldu.

Örneğin, sadece bir kez girdiği reklam duyurusunun içeriğini oluşturan ürün ile ilgili birçok duyuruyu yine isteği dışında peşi sıra almaya başlayınca önceleri “Nereden biliyor?” diye şaşıran insanın bu işlemin ardındaki nedeni merak etmemesi elbette mümkün değil.

Hayatın bu kadar içine girmiş bir teknolojiye duyulan merakın her geçen gün artması, bu farkındalığın artık bireysel olmaktan çıkartılarak topluma mâl etme zamanının geldiğini gösteriyor.

İşte bu kitap tam da bu amacı temel alarak hazırlandı.

Kitap, içerdiği konuların temelden başlanarak ele alınması ve yapay zekâ ile ilgili tartışmaları sadece teknik alanlar ile sınırlandırmayarak herkesin anlayabileceği şekilde sektör uzmanları ve akademisyenler tarafından hazırlanması ile yapay zekâ literatüründe öncü eserlerden biri olmaya aday.

Kitap ayrıca Endüstri 4.0’ın odak noktası haline gelen yapay zekâyı, uygulama alanlarında görmek ve gerçek dünyada nasıl çalıştığını anlamak isteyenlerle birlikte yapay zekâyı kendi uygulama alanlarına dâhil etmek isteyenlerin de faydalanabilecekleri bir eser.

Yapay zekânın ortaya çıkışının, bugüne kadarki gelişiminin ve günümüz örneklerinin anlatıldığı bu kitapta ayrıca, ele alınan alanlar açısından yapay zekânın mevcut ve potansiyel etkileri ile birlikte gelecekte bu alanları nasıl şekillendirebileceği üzerinde de duruluyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Halise Şerefoğlu Henkoğlu, Türkay Henkoğlu, Muhammet Emin Gedikli, Mehmet Oytun Cibaroğlu, Serkan Yıldırım, Oğuzhan Serin, Bahattin Yalçınkaya, Nilüfer Alimen, Senem Öner Bulut, Ayşe Banu Karadağ, Canan Ergün, Tolga Çakmak, Şahika Eroğlu, Mehmet Torunlar, Mehmet Altay Ünal ve Fahrettin Özdemirci.

  • Künye: Kolektif – Yapay Zekâ: Disiplinlerarası Yaklaşımlar, editör: Berrin Küçükcan ve Banu Fulya Yıldırım, Vakıfbank Kültür Yayınları, inceleme, 312 sayfa, 2023

Fatih Yeşil ve Yüksel Çelik – Osmanlı Modernleşmesinde Tereddüt ve Teceddüt Yılları (2023)

Bu çalışma Devlet-i Aliyye’nin gölgesinin uzadığı, eski kudretinden hızla uzaklaştığı ve zevâle yaklaştığı yılların hikayesidir.

Çalışmanın temel hedefi, malumu ilamdan ziyade Devlet-i Aliyye’nin 1768-1908 yılları arasındaki modernleşme çabalarını diğer bir ifadeyle teceddüt (reform, ıslahat, yenilik) azminin giderek güçlendiği fakat tereddütlerini de tam anlamıyla gideremediği devrin siyasi tarihini çok yönlü olarak değerlendiriyor.

On sekizinci yüzyılda yaşanan Aydınlanma, Sanayi Devrimi ve Fransız İhtilâli, mikro ölçekte idari zihniyetin, rejim biçimlerinin, sosyal yapının, kentleşmenin, fert-devlet ve üretim-tüketim ilişkilerinin; makro ölçekte ise devletlerarası münasebetlerin çerçevesinin yeniden belirlenmesini zorunlu kıldı.

On dokuzuncu yüzyılın siyasi-sosyal mecrasını belirleyen bu süreç, küresel ölçekteki radikal değişimleri tercihten ziyade zarurete dönüştürdü.

On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı tarihini ‘az gelişmişlik’ parantezine alarak ve küresel çaptaki değişim ve dönüşümü göz ardı ederek bu süreci Osmanlıların zafiyeti perspektifinden değerlendirmek, Batı-merkezci modernleşme paradigmasının aşırı parlatıldığı döneme mahsus, sorunlu bir yaklaşım.

Osmanlı dünyasındaki sınaî, kültürel, sanatsal ve sosyal gelişmeleri dışarıda bırakan, salt siyasi olayların ve özellikle de savaşların sonuçları esas alınarak yapılan periodizasyonun da gerçekçi olmadığı ve birçok soruyu cevaplamakta yetersiz kaldığı açık.

On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıl Osmanlı tarihi, her alanda kabuk değiştiren, Kānûn-ı kadîm ile sembolize edilen idari zihniyetini, geleneksel kurumlarını ve sosyal yapısını zamanın ruhu doğrultusunda dönüştüren büyük bir imparatorluğun ‘en uzun yüzyılı’nın sancılı hikayesidir.

‘Osmanlı Modernleşmesinde Tereddüt ve Teceddüt Yılları (1768-1908)’, çoklu modernleşme süreçlerinin mevcudiyeti, her devlet ve toplumun farklı iç dinamiklerinin bulunduğu ve değişim-dönüşümün evrensel bir olgu olduğu gerçeğinden hareketle, Devlet-i Aliyye’nin yaklaşık 150 yıllık ayakta kalma mücadelesini ve modernleşme çabalarını diğer bir ifadeyle ‘tereddüt ve teceddüt yıllarını’ ele alıyor.

Kitaptan bir alıntı:

“İnsanlık tarihini salt Batı medeniyetini merkeze alarak değerlendiren ve oluşturduğu akademik tekellerle modernleşme sürecini temellük eden, bu sürece entegrasyonda geciken devlet ve toplumları ötekileştirip az gelişmiş yapılar ya da bağımlı değişkenler kategorisinde yargılayan anlayış, artık geçerliliğini yitirmiştir. Bu bağlamda Batı eksenli ve Avro-Amerikan merkezci tekçi-tekelci modernleşme paradigması doğrultusunda Osmanlı devlet aklını, bürokratik birikimini, iç dinamiklerini, değişimin-dönüşümün tabii bir ihtiyaç olduğunu ve özellikle dış dünyaya entegre olma konusundaki çabalarını göz ardı ederek kaleme alınmış siyasi-sosyal tarih anlatılarının artık pek de anlamlı olmadığı üzerinde geniş bir mutabakat mevcuttur.”

  • Künye: Fatih Yeşil ve Yüksel Çelik – Osmanlı Modernleşmesinde Tereddüt ve Teceddüt Yılları (1768-1908), Vakıfbank Kültür Yayınları, tarih, 424 sayfa, 2023

Murad Omay – Çağdaş Etik Tartışmaları (2023)

Çağdaş Felsefe Tartışmaları dizisi, okuru güncel felsefeyle tanıştırmayı ve akademik çalışmalarda çerçeve sunacak bir başvuru kaynağı olmayı amaçlıyor.

Dizideki her bir kitap, ilgili alanın güncel sorunlarını tanıtmasının yanı sıra belirli bir konu bağlamında yazarının kendine özgü problematiğini da ortaya koyuyor.

Bu bakımdan dizi, bütünlüklü bir bakış sunan özgün eserlerden oluşuyor. Akademik çalışmalarını etik alanında yoğunlaştıran Murad Omay, dizinin ilk kitabı ‘Çağdaş Etik Tartışmaları’nda, 20. yüzyıldan günümüze dek Batı felsefesinde, etik alanında ortaya çıkan temel tartışmaları ve filozofların geliştirdiği görüşleri ana hatlarıyla inceliyor.

Yazar, değer teorisi; normatif etik; uygulamalı etik ve metaetiğin sorunlarını ele alırken, temel kavramları tarih ve bağlamlarıyla açıklığa kavuşturuyor.

Eser, çağdaş etiğin sorunlarını Türkçe düşünmek isteyenler için önemli bir imkân sağlıyor.

  • Künye: Murad Omay – Çağdaş Etik Tartışmaları, Vakıfbank Kültür Yayınları, felsefe, 176 sayfa, 2023

Andrew J. Newman – Safevi İranı (2023)

1979 İran Devrimi’nin ardından dünya kamuoyu gözlerini İran topraklarında On İki İmam Şiiliğini ilk defa resmî mezhep olarak kabul eden Safevîlere çevirdi.

Safevî tarihine duyulan bu merak, söz konusu döneme ilişkin akademik çalışmalara yeni bir soluk getirdi.

Fakat bu çalışmalar bir dizi problemi de beraberinde getirdi: Safevî tarihi Avrupa-merkezci bir perspektife sıkıştı; Osmanlı tarihine reva görülen ilerleme-gerileme gibi indirgemeci yaklaşımlar bu önemli erken modern dönem devletinin tarihini anlaşılmaz bir hâle getirdi.

Edinburgh Üniversitesi profesörlerinden Andrew Newman’ın ‘Safevî İranı: Pers İmparatorluğu’nun Yeniden Doğuşu’ başlıklı çalışması günümüz Safevî tarihi çalışmalarında önemli bir merhaleyi temsil ediyor.

Bu eser, E. Brown, V. Minorsky ve L. Lockhart ve onların çalışmalarının bir özetini sunan, hemen Devrim sonrasında yayınlanmış Roger Savory’nin eserlerinden farklı bir perspektif sunuyor ve yeni sorular soruyor.

Safevî öncesi İran kültürü ve bu yeni hanedanın söz konusu kültürle nasıl bir ilişki kurduğu; Safevî hanedanının nasıl bu kadar uzun ömürlü olabildiği, Şiiliğin bu hikâyedeki konumu ve önemi, Türkmen kabilelerinin siyasi ve sosyal pozisyonları kitap boyunca çeşitli açılardan ele alınıyor.

Safevîlerin “çoklu söylemi”, “birleştirici hükümdar” idealleri ve “kapsayıcılıkları” Newman’ın bu devleti tanımlarken kullandığı kavramlar olarak öne çıkıyor.

Farsça başta olmak üzere birçok dilde birincil kaynaklar kullanılarak titiz bir araştırmayla yazılmış eser, Türkçe Safevî tarihi çalışmalarında önemli bir konuma sahip olacaktır.

  • Künye: Andrew J. Newman – Safevi İranı: Pers İmparatorluğu’nun Yeniden Doğuşu, çeviren: Damla Gürkan Anar, Vakıfbank Kültür Yayınları, tarih, 296 sayfa, 2023

Greta R. Krippner – Neoliberal Finansallaşmanın Politik Kökenleri (2023)

Başta Amerikan ekonomisi olmak üzere tüm dünyada yaşanan finansal çılgınlık, panik ve çöküşler çağının tarihsel ve politik kökenleri bu kitabın konusu.

Son otuz yılda ABD ekonomisinde finansın yükselişinin politik sosyolojisini sunan Krippner’ın argümanı, birbiri ardına gelen ABD yönetimlerinin piyasada finansallaşmayı artıran politika tercihlerini, kendi başına bir politika hedefi olarak değil, 1960’ların sonunda ortaya çıkan mali kriz ve meşruiyet krizi gibi acil sorunlarla doğrudan yüzleşmekten kaçmanın bir yolu olarak benimsediğidir.

Bu, ABD siyasetinin ve toplumsal gelişiminin son kırk yılını anlamak için son derece önemli bir argümandır ve ekonomi sosyolojisini siyaset sosyolojisine yeniden bağlamaya yardımcı olan bir yaklaşımdır.

Michigan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü hocalarından Greta R. Krippner, finansallaşmaya elverişli bir makro ortamın yaratılmasında hayati önem taşıyan devlet eylemlerine odaklanıyor: (1) 1970’ler ve 1980’ler boyunca finansal piyasaların serbestleştirilmesi; (2) 1980’lerin başındaki büyük mali dengesizlikler bağlamında ABD ekonomisine yabancı sermaye girişini teşvik eden politikalar ve (3) 1979’da sıkı para politikalarına geçişin ardından para politikasının yürütülmesindeki zorluklar.

Kitap, günümüz iktisadi hayatının bu önemli kavramı, finansallaşma’yı tarihsel sosyolojinin perspektifinden anlatıyor.

  • Künye: Greta R. Krippner – Neoliberal Finansallaşmanın Politik Kökenleri, çeviren: Ahen Yağan, Vakıfbank Kültür Yayınları, tarih, 328 sayfa, 2023