Bazı romanlar öylesine etkilidir ki, onların gücü gündelik hayatımıza bile sirayet eder.
Aşırı tembel olma hali için oblomovluk tabirini kullanırız ki, bu örnek tam da ne demek istediğimizi karşılıyor.
Bir eserin klasik olması, biraz da bu demek.
‘Oblomov’, İvan Gonçarov’un dünya edebiyatına armağan ettiği, başrolünde, üzerine örttüğü battaniyesiyle hem soğuktan hem de hayatın saçma sapan gerekliliklerinden kaçmaktan başka derdi olmayan, romana adını veren Oblomov’un yaşadığı trajikomik olayları hikâye ediyor.
Yatağında uyuklayarak sonsuz hayaller kurmaktan başka gailesi olmayan orta yaşlı toprak sahibi Oblomov, günün birinde, akıllı ve modern yeni Rus kadınını temsil eden Olga’ya âşık olur.
O dizginlenemez aşk, adeta sertçe esen bir rüzgâr gibi Oblomov’un bu yeknesak hayatını silkelemeye başlar.
Fakat Oblomov sıcak köşelerin, pineklemenin ve tembelliğin adamıdır, dolayısıyla bunun için harcayacak “zamanı” ve enerjisi yoktur.
Gonçarov, eşi görülmemiş bir mizahla bu sıra dışı karakterin başından geçenleri anlatırken, bizi Olga’nın yanı sıra Oblomov’un uşağı Zahar ve işadamı Ştoltz gibi muhteşem karakterlerle de tanıştırır.
Özellikle Oblomov’un uşağı Zahar’la inişli çıkışlı ilişkisi ve aralarındaki enteresan diyaloglar, bize göre romanın en eğlenceli bölümleri.
- Künye: İvan Gonçarov – Oblomov, çeviren: Nuri Yıldırım, Yordam Kitap, roman, 2017

