Tuhaf ya da tekinsiz olanı nasıl tanımlarız?
Hiçbir şey olmaması gerekirken bir şeylerin olması mı?
Yoksa bir şeyler olması gerekirken hiçbir şeyin olmaması mı?
AKP’li Ali İhsan Yavuz, İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi gündemdeyken “Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şey oldu” diyerek aslında hangi derin felsefi soruna parmak basmıştı? (!)
Bize garip olanı çağrıştıran tuhaf ve tekinsiz, Mark Fisher’e göre, birbiriyle yakından ilişkilidir ve daha da önemlisi, 20. yüzyıla damgasını vuran birer üretim biçimidir, yani film ya da kurgu biçimi, kavrayış biçimi, hatta nihayetinde bir var olma biçimidir.
Fisher bunu yaparken de, H.P. Lovecraft, H.G. Wells, M.R. James, Christopher Priest, Joan Lindsay, Nigel Kneale, Daphne du Maurier, Alan Garner ve Margaret Atwood gibi yazarlar ile Stanley Kubrick, Jonathan Glazer, David Lynch ve Christopher Nolan gibi yönetmenlerin eserlerini derinlemesine irdeleyerek tuhaf ve tekinsiz olan üzerine derinlemesine bir felsefi sorgulamaya girişiyor.
- Künye: Mark Fisher – Tuhaf ve Tekinsiz, çeviren: Berkan M. Şimşek, Koç Üniversitesi Yayınları, felsefe, 136 sayfa, 2020

