Alexis Wick – Kızıldeniz (2023)

Kızıldeniz ticaret, hac ve fetih peşinde gidenler için ezelden beridir dünyanın en çok dümen tutulan mekânı oldu.

Ne var ki bu çok boyutlu tarih, kahramanları tarafından açığa çıkarılmadı.

Fernand Braudel’in Akdeniz üzerine meşhur çalışmasından ilham alan Alexis Wick, ‘Kızıldeniz: Kayıp Mekânın İzinde’de eşsiz bir tarihi aktörün özelliklerini ortaya koyuyor.

Bu kayıp mekânı ele alırken ayrıca okuru Avrupamerkezciliğin kalbine yönlendirerek denizin eleştirel, kavramsal bir tarihini sunuyor.

Kızıldeniz’in tarihyazımına dahil edilmesiyle yetinmeyerek, emperyal Avrupa hegemonyasından önce denizin ve dünyanın tahayyül edildiğini araştırıyor. Kızıldeniz’in modern tarih felsefesinin önemli bir unsuru olduğunu gösteren yazar, aynı zamanda tarih disiplini ve tarihçilik zanaatı üzerine derin bir sav öne sürüyor.

  • Künye: Alexis Wick – Kızıldeniz: Kayıp Mekânın İzinde, çeviren: Ezgi Dikici, Koç Üniversitesi Yayınları, tarih, 320 sayfa, 2023

A. C. S. Peacock – Moğol Anadolu’sunda İslam, Edebiyat ve Toplum (2023)

 

Tarihçi A. C. S. Peacock, ‘Moğol Anadolu’sunda İslam, Edebiyat ve Toplum’da, yaklaşık 1240 ile 1380 yılları arasında Moğol egemenliği altındaki Anadolu’yu ele alıyor.

Çoğu daha önce yayımlanmamış Arapça, Farsça ve Türkçe kaynakları bir araya getirerek Osmanlı İmparatorluğu’nun ve nihayetinde modern Türkiye’nin doğuşunun temellerini oluşturacak Ortaçağ Anadolu’sunu inceliyor.

Bu önemli ama göz ardı edilmiş tarih, tasavvufun yayılmasında ve İslam’ı yaymak için yeni edebi biçimlerin gelişmesinde belirleyici bir aşamayı oluşturuyordu.

Yazar, Anadolu’yu daha geniş İslam dünyası içinde ele alarak Ortadoğu tarihinin bir dönüm noktasına ışık tutuyor.

  • Künye: A. C. S. Peacock – Moğol Anadolu’sunda İslam, Edebiyat ve Toplum, çeviren: Renan Akman, Koç Üniversitesi Yayınları, tarih, 376 sayfa, 2023

Laura K. McClure – Klasik Antikitede Kadınlar (2023)

Laura McClure, Antik Yunan ve Roma’da kadınlar ve toplumsal cinsiyet üzerine en son bulgular ve araştırmalardan yararlanarak yazdığı bu eserinde, klasik antikitede kadınların toplumsal kimliğinin doğum, ergenlik, evlilik, çocuk doğurma, yaşlılık ve ölüm gibi yaşam evreleri boyunca biçimlenmesini inceliyor.

Bekâret, kadın bedenine dair tıbbi görüşler, dini roller ve eğitimle ilgili kaygılar da dahil olmak üzere kadın ergenliği, evlilik, annelik, cinsellik, zina ve fahişelik konularını araştıran McClure, kadınların otoriteyi nasıl kullandıklarını ve toplumsal yaşama katılım imkânlarını da irdeliyor.

Klasik dünyada kadınlar ve toplumsal cinsiyet konusunda araştırma yapacaklar için kaynak kitap niteliğindeki bu eser, aynı zamanda ileri okuma önerileri ve bölüm sonlarında yer alan sorularıyla bir ders kitabı.

Laura K. McClure, Wisconsin-Madison Üniversitesi, Antikçağ ve Eskiçağ Yakındoğu Çalışmaları Bölümü’nde Yunan ve Latin Edebiyatı profesörüdür.

  • Künye: Laura K. McClure – Klasik Antikitede Kadınlar: Doğumdan Ölüme, çeviren: Gülşah Günata, Koç Üniversitesi Yayınları, tarih, 472 sayfa, 2023

Kolektif – Ahlakın Yeni Soyağacı (2023)

Ahlak Psikolojisi köklü bir geçmişe sahip olsa da, evrimsel yaklaşımlar nispeten kısa bir süre önce ortaya kondu ve son yirmi yılda bu alanda kuramsal ve yöntembilimsel birçok yenilik meydana geldi.

Türkiye’de ahlak psikolojisi alanında çalışan dört nesilden on beş yazarın makalelerini bir araya getiren ‘Ahlakın “Yeni” Soyağacı’, ahlak psikolojisini tarihsel bir perspektife yerleştirirken, güncel kurumsal yaklaşımların bir özetini sunuyor.

Ahlakın biyolojik ve kültürel belirleyicilerine dair çeşitli tartışmaların yürütüldüğü on iki bölümden oluşan çalışma, ahlaka dair bütünlüklü bir resme ulaşmak için hem çevresel hem de biyolojik etkenlere odaklanılması gerektiğini ortaya koyuyor.

İnsan ahlakının şekillenişini ve işleyişini siyaset, insan ilişkileri, karar verme süreçleri, iktisadi davranışlar ve hatta iklim krizi gibi farklı alanlardaki yansımaları açısından ele alan bu kapsamlı derleme, güncel çalışmaları ve tartışmaları başarıyla sunuyor.

  • Künye: Kolektif – Ahlakın Yeni Soyağacı: Psikolojik ve Evrimsel bir Bakış, derleyen: Onurcan Yılmaz, Koç Üniversitesi Yayınları, psikoloji, 238 sayfa, 2023

Peter Frase – Dört Gelecek (2022)

Küresel iklim krizi, akıl almaz boyutlardaki gelir eşitsizliği, sosyal medya “beğeni”lerinin yönettiği bir toplumsal hiyerarşi, otomasyonun hızla devreden çıkardığı insan emeği, gittikçe askerileşen polis güçleri, vatandaşlarını gözetleyen devletler, insansız hava araçları, başka bir gezegene taşınma hazırlıkları…

Peter Frase, bu çağ manzarasının içinden çıkarılabilecek gelecek senaryoları üzerine düşünürken hem sosyal bilimlerden hem de edebi ütopya ve distopyalardan faydalanıyor.

Yeryüzünün kaynaklarını bütün insanların adil bir şekilde paylaşmasının sağlandığı bir tür sosyalizm mi, bir avuç zenginin daha da zenginleşip büyük insan kitlelerinin daha da yoksullaştığı bir barbarlık düzeni mi?

Fredric Jameson, “Bugün dünyanın sona erdiğini hayal etmek, kapitalizmin sona erdiğini hayal etmekten daha kolay,” demişti.

‘Dört Gelecek’, ikincisinin o kadar da zor olmadığını gösteriyor.

  • Künye: Peter Frase – Dört Gelecek: Kapitalizmden Sonra Hayat, çeviren: Akın Emre Pilgir, Koç Üniversitesi Yayınları, siyaset, 123 sayfa, 2022

Kenneth Catania – Muhteşem Adaptasyonlar (2022)

Yüzyıllarca bayağı köstebek deyip geçtik, toprak solucanlarıyla aralarındaki mücadelenin tam bir kedi-fare oyunu olduğunu göremedik.

Hele burunlarının ucunda yıldız şekilli uzantılar taşıyan kuzenlerine hiç mi hiç anlam veremedik.

Bunların yıldız burunlu köstebeği ava ulaşma hızı konusunda Guiness Rekorlar Kitabı’na sokacağını aklımızın ucundan dahi geçirmedik.

Dokunaçlı yılanbalıkları avlanırken balığın bir sonraki adımını tahmin ediyor olamazdı; geleceği öngörmek insanlara mahsustu.

Ya da küçücük bir su soreksinin avının üzerine atılması saniyenin ellide biri kadar sürecek değildi ya…

Bir hayvan varmış, modiye kasları sayesinde elektrik üretip avını serseme çeviriyormuş desek, güler geçerdiniz.

Fakat macera dolu bu filmin her sahnesi gerçek!

Hamamböceğiyle şövalyevari bir dövüş sergileyen, zehriyle iradesini esir alan, onu bir oyuğa sürükleyip larvasına yem eden zümrüt yabanarısı da öyle.

Kendini “tuhaf uzantıların araştırmacısı” olarak tanımlayan Kenneth Catania, ‘Muhteşem Adaptasyonlar’da hem doğanın ürettiği akıl almaz çözümlerle nefesimizi kesiyor, hem de tarihsel figürlerin, ilginç geleneklerin ve inanılmaz hayvanların buluştuğu deneylerini adım adım sunarak bizi “bilim insanı olmak için ne harika bir çağda olduğumuza” ikna ediyor.

  • Künye: Kenneth Catania – Muhteşem Adaptasyonlar: Yıldız Burunlu Köstebekler, Elektrikli Yılanbalıkları ve Evrimin Açıklığa Kavuşmuş Birtakım Gizemleri, çeviren: Mehmet Doğan, Koç Üniversitesi Yayınları, bilim, 228 sayfa, 2022

Can Nacar – Osmanlı İmparatorluğu’nda Emek ve İktidar (2022)

Osmanlı’da büyük bir tütün endüstrisi, on binlerce tütün işçisi vardı.

Can Nacar’ın bu özgün çalışması, Osmanlı tütün işçilerinin işverenleri, devlet ve toplumla olan dinamik ilişkilerini gözler önüne sermesiyle çok önemli.

‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Emek ve İktidar’, 1872-1912 yılları arasında tütün işçilerinin çalışma deneyimlerine ve bu bağlamda işyeri yöneticileri ve devletle olan ilişkilerine odaklanıyor.

On binlerce kişinin çalıştığı Osmanlı tütün endüstrisi, ele alınan dönemde imparatorluk çapında hızla büyürken tütün mağazaları ve fabrikaları birçok işçi eylemine sahne oldu.

Kitap, bu eylemler ile ilgili detaylı bir analiz sunarak işçilerin daha iyi çalışma ve yaşam koşulları sağlamak için verdikleri çetin mücadeleyi ortaya koyuyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nda emek ve sermaye arasında değişen güç ilişkileri ve bu ilişkilerde devlet aktörlerinin oynadığı rol hakkında değerli bilgiler sunan çalışma, Osmanlı ve İngiliz arşiv belgelerinin ve süreli yayınların da içinde olduğu birincil kaynaklara dayanmasıyla da ayrıca önem arz ediyor.

Bunun yanı sıra Osmanlı işçilerinin duygularına, kaygılarına, umut ve öfkelerine ilgi çekici bir pencere açan kitap, Osmanlı sosyal tarihçiliği alanında önemli bir yapıt.

  • Künye: Can Nacar – Osmanlı İmparatorluğu’nda Emek ve İktidar: Tütün İşçileri, İşyeri Yöneticileri ve Devlet 1872-1912, çeviren: Ali Karatay, Koç Üniversitesi Yayınları, tarih, 192 sayfa, 2022

Jerry Brotton – Sultan ve Kraliçe (2022)

Kraliçe I. Elizabeth, 16. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak Türk, Arap ve Müslüman dünyasıyla yakından ilgilenmeye başlamıştı.

Jerry Brotton, eşi görülmemiş bu siyasi, ekonomik, askeri ve ticari ilişkilerin dinamiklerini ayrıntılı şekilde ortaya koyuyor.

Katolik güçlerin I. Elizabeth’e karşı düzenlediği komploları ve suikastları, 1570 yılında Papa’nın onu aforoz etmesi izledi.

Hem ülke içinde hem de ülke dışında Katolik güçlerin kuşatması altında kalan Elizabeth “düşmanımın düşmanı dostumdur” düsturuyla hareket ederek, İspanya’nın başını çektiği Katolik devletlerle çatışma halinde olan Müslüman devletlerle modern çağlara kadar eşi benzeri görülmeyecek siyasi, ekonomik, askeri ve ticari ilişkiler ve ittifaklar kurdu.

Bu tarihler aynı zamanda İngiltere’nin İslam dünyasıyla kültürel etkileşimler içine de girmeye başladığı tarihlerdi.

İngiltere bu süreçte Babıâli’yle anlaşmalar imzaladı.

Kraliçe, Sultan’ın kendisine eşitiymiş gibi muamele etmemesine aldırmadan Sultan’la, statü farkına bakmadan Sultan’ın eşi Haseki Safiye Sultan’la mektuplaştı.

Sultan’a zamanı için teknoloji harikası bir kurmalı saat-org hediye etti.

Fas krallarından elçiler kabul etti. Hatta Katolik Hıristiyanlara karşı kullanmaları için Müslüman devletlere mühimmat desteği sağladı.

Bu yeni ilişkiler ve ittifaklar İngiliz toplumunda Müslümanlara dair farkındalığı artırdı ve bu farkındalık, oldukça karışık ve kafa karıştırıcı bir şekilde olsa da, başta Shakespeare’in ‘Othello’ ve ‘Venedik Taciri’ eserleri olmak üzere, o dönem üretilen çok sayıda kültürel ürüne yansıdı.

Brotton’ın ‘Sultan ve Kraliçe’ adlı çalışması, İngiltere’nin bu dönemde Türk, Arap ve Müslüman dünyasıyla kurduğu ilişkilerin sanılandan daha dostane ve çok daha kapsamlı olduğunu, Elizabeth İngiltere’sinin siyasetini, ekonomisini, ticaretini ve çehresini ciddi ölçüde etkilediğini ortaya koyuyor.

  • Künye: Jerry Brotton – Sultan ve Kraliçe: Elizabeth’in İslam Dünyasıyla İlişkilerinin Anlatılmamış Hikâyesi, çeviren: Ali Karatay, Koç Üniversitesi Yayınları, tarih, 344 sayfa, 2022

Antonios Botonakis, Christian Troelsgård ve Nikos Maliaras – Bizans’ın Sesi (2022)

‘Bizans’ın Sesi’, Bizans dönemi müzik aletleri ve bunların törenlerdeki kullanımları üzerine eşsiz bir çalışma.

Kitap, yüzden fazla renkli görsel ve çizimler barındırmasıyla da ayrı bir değere sahip.

‘Bizans’ın Sesi’, Bizans dönemi müzik aletleri ve bunların törenlerdeki kullanımları üzerine eşsiz bir çalışma.

Kitap, yüzden fazla renkli görsel ve çizimler barındırmasıyla da ayrı bir değere sahip.

‘Bizans’ın Sesi’, Bizans Dönemi müzik aletlerine dair makalelerden, görsellerden ve resimli bir sözlükten oluşan bir çalışma.

Kitapta, dönemin görsel kaynakları ve edebiyatındaki temsillerinden yola çıkarak Orta ve Geç Bizans dönemlerindeki müzik aletleri ve bunların törenlerdeki kullanımlarının ele alındığı makalelerle beraber yüzden fazla renkli görsel yer alıyor.

Kitabın yazarları, Bizans kaynaklarında müzik aletlerini araştırarak bunların Bizans kültürünün belirli alanları için taşıdıkları önemi değerlendiriyorlar.

Bu yayın için özel olarak hazırlanan Bizans müzik aletlerine ilişkin bir sözlük ve eşlik eden çizimler de bu konuda önemli bir kaynak sunuyor.

  • Künye: Antonios Botonakis, Christian Troelsgård ve Nikos Maliaras – Bizans’ın Sesi: Bizans Müzik Aletleri, hazırlayan: Antonios Botonakis ve Merve Özkılıç, Koç Üniversitesi Yayınları, tarih, 128 sayfa, 2022

Metin Ahunbay – Güneydoğu Anadolu’da Geç Antik-Erken Ortaçağ Yapıları (2022)

Güneydoğu Anadolu’nun erken ortaçağ mimarisi hakkında eşsiz bir çalışma.

Önemli mimarlık tarihçilerinden Prof. Dr. Metin Ahunbay’ın doçentlik tezi olan bu çalışması, 42 yıl sonra okuyucuyla buluşuyor.

1970’li yıllarda Güneydoğu Anadolu’da çok zor olan çalışma koşullarında uzun süre alanda çalışarak gerçekleştirmiş olduğu bu yapıt, bugün bile yeterince bilinmeyen bölgenin erken ortaçağ mimarisi açısından değerli bir kaynak, bir mimari envanter sunuyor.

‘Güneydoğu Anadolu’da Geç Antik-Erken Ortaçağ Yapıları’ konulu çalışma, Ahunbay’ın 1974-1978 yılları arasında, Mardin çevresinde yürüttüğü araştırmalara dayanıyor.

Geç Antik, Erken Hıristiyan ve Ortaçağ anıtlarıyla ilgilenen Ahunbay, doçentlik çalışması kapsamında Tur Abdin bölgesinin 20. yüzyıla erişen askeri ve dini yapılarını incelemiş; 19. yüzyılda bölgeye gelen yabancı gezginlerin notlarını da dikkate alarak, mevcut durumlarını belgeleyip, yorumlamış.

Bölgenin Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırında olması, yüzyıllar boyu bölgede yaşanan etkileşimler mimari tasarım ve bezeme ayrıntılarına da yansımış.

Kiliseler, manastırlar, mezar anıtları bu ilginç bölgenin zengin kültür mirasının değerli bileşenleridir.

Tipolojik açıdan değerlendirilmeleri ayrıca önemli.

  • Künye: Metin Ahunbay – Güneydoğu Anadolu’da Geç Antik-Erken Ortaçağ Yapıları, Koç Üniversitesi Yayınları, mimari, 192 sayfa, 2022