Yirminci yüzyılın en büyük antropologlarından olan Claude Lévi-Strauss hakkında enfes bir biyografi.
Patrick Wilcken’in biyografik eserinde, seyahat etmekten ve kâşiflerden nefret eden Lévi-Strauss’un Amazon’un en ücra noktalarındaki saha çalışmasından Nazi işgalindeki Fransa’da bir Yahudi olarak yaşamanın zorluklarına, savaş dönemi New York’unda bir mülteci olmaktan 1940’ların sonunda Paris’e dönüp Jean-Paul Sarte’la çatışmasına ve Lacan’dan Foucault’ya pek çok düşünürü derinden etkilediği hayatını takip ediyor.
İlkel kabilelerin dünyasının hızla yok olduğu zamanlarda, Lévi-Strauss yalnızca Brezilya’da 90 kabile ve 15 dille karşılaşıyor.
Modern bir monokültür egemenliğinden endişelenen Lévi-Strauss, insanlığın “kendi mirasını unutmasına ya da yok etmesine” izin vermeyip, geride bıraktığı eserlerle kültürel çeşitliliğin insan topluluklarını birbirinden yalıtan değil, birleştiren ilişkilerini gösteriyor.
- Künye: Patrick Wilcken – Claude Lévi-Strauss: Laboratuvarda Bir Yaşam, çeviren: Ali Atakay, Alfa Yayınları, biyografi, 472 sayfa, 2021

