Genleri inceleyen teknoloji ucuzladıkça, milyonlarca insan kendilerini kayıp ebeveynlere, uzak atalara, etnik kimliklere bağlamak için genetik testler istedi.
Oysa Zimmer’in açıkladığı gibi “Her birimiz, birçok atamızdan gelen DNA parçalarının bir araya getirilmiş bir karışımını taşıyoruz. Her parçanın kendi soyu vardır ve insanlık tarihi boyunca farklı bir yol izler. DNA’mızın çoğu kim olduğumuzu –görünüşümüzü, boyumuzu, eğilimlerimizi– akıl almaz derecede ince yollarla etkiler.”
Kalıtım sadece ebeveynden çocuğa geçen genlerden ibaret değildir.
Kalıtım, tek bir hücrenin vücudumuzu oluşturan trilyonlarca hücreye yol açmasıyla kendi bedenlerimizde de devam eder.
Kalıtımın ne olduğuna dair yeni bir tanıma ihtiyacımız var ve Carl Zimmer’in anlaşılır anlatımı ve hikâye anlatıcılığı sayesinde bu olağanüstü öykü bunu sağlıyor.
Genlerden kişiliğe kadar her özelliğin bir kuşaktan diğerine aktarılması biyolojinin en temel, karmaşık, yanlış anlaşılan ve yanlış kullanılan muammalarından biridir.
Zimmer, tarih, otobiyografi ve bilimi bir araya getirerek kalıtımın gizemlerini ve neden önemsememiz gerektiğini açıklıyor.
Kitap, önceki kuşakların bize neler aktardığı ve bizim neleri aktarabileceğimiz konusunda yeni bir bakış açısı oluşturuyor.
- Künye: Carl Zimmer – Gülüşü Tıpkı Annesi: Kalıtımın Gücü, Zayıflığı ve Potansiyeli, çeviren: Elanur Yılmaz, Alfa Yayınları, bilim, 760 sayfa, 2024

