Patricia Hill Collins ve Sırma Bilge – Kesişimsellik (2023)

Dünya bugün eşi görülmemiş sorunlarla boğuşuyor.

Patricia Hill Collins ve Sırma Bilge, küresel uzanımı giderek büyüyen kesişimsellik kavramının önemli toplumsal sorunların irdelenmesinde sağladığı analitik ve politik faydasını görünür kılıyor.

Kimberlé Crenshaw 1989 yılında “kesişimsellik” kavramını ortaya ilk kez attığında, bu kavramın 30 yıl sonra akademik çevrelerde, politika yapıcılar ve eylemciler arasında, hatta günlük tartışmalarda bile önemli bir yer edineceğini belki de tahmin etmemişti.

Bugünse kesişimsellik, küreselleşen dünyada dil, din, ırk, etnik köken, renk, cinsiyet ve yaş üzerinden yaratılan sosyal eşitsizliklerle mücadelede vazgeçilmez bir düşünsel çerçeve ve bir eylem aracı olarak, toplumsal adalet arayışının parolalarından biri hâline geldi.

  • Peki, kesişimsellik ne anlama geliyor?
  • Her alandan entelektüellerin, eylemcilerin, akademisyenlerin hararetli tartışmalarına ve çatışmalarına konu olan, toplumsal seferberlikleri örgütleyen, sosyal medyada bile adından söz ettiren bu fikir, birbiriyle beklenmedik yollarla kesişen toplumsal eşitsizlikleri keşfetmemize ve gidermemize nasıl yardımcı olabilir?

Collins ve Bilge, sosyolojinin ve disiplinlerarası çalışma alanlarının bu gözde konusunun ve tartışmasının bir röntgenini çekiyor.

Kesişimsellik fikrinin ortaya çıkışını ve yayılışını ana hatlarıyla ortaya koyuyor.

Bu fikrin günümüzde aşırı sağ popülizmin yükselişi, üreme adaleti, iklim değişikliği meselesi, dijital dünyada iktidar ilişkileri ve şiddet, topluluk kültürleri gibi yeni tartışma konuları bağlamında toplumsal adaleti sağlamaya ve her türlü tahakküme karşı direniş yolları oluşturmaya nasıl yardımcı olabileceğini çok sayıda canlı örnekle gözler önüne seriyor.

Sosyal bilimcilerin ve konuyla ilgilenen herkesin kitaplığında mutlaka bulunması gereken kitap, alandaki çağdaş tartışmaları anlamayı kolaylaştıran bir kılavuz görevi görüyor.

  • Künye: Patricia Hill Collins ve Sırma Bilge – Kesişimsellik: Teori ve Pratikte Toplumsal Adalet Arayışı, çeviren: Ege Acar, Fol Kitap, sosyoloji, 368 sayfa, 2023

Peter Drucker – Sapkın (2021)

Lezbiyen/gey özgürleşmesi ve lezbiyen/gey çalışmaları, kırk yıldan fazla bir geçmişe sahip.

Queer çalışmalarda 21. yüzyılın başta gelen Marksist bilim insanlarından biri olarak öne çıkan Peter Drucker de, bu zengin deneyimin antikapitalist mücadeleyle nasıl harmanlanabileceğini irdeliyor.

Kapitalizm ile heteroseksüel norm arasındaki ve sınıf ile cinsel politika arasındaki bağlantılar üzerine çok iyi bir kitap olarak okunabilecek ‘Sapkın’, solun günümüzde hâlâ queer’i dışlamaya eğilimli olmasını eleştirerek, sol ile queerlerin anti-kapitalizm şemsiyesi altında bir araya gelmelerinin neden hayati derecede önemli olduğunu ortaya koyuyor.

Drucker kitabına, gey normalleşmesinin kökenlerini aydınlatarak başlıyor ve devamında da, neoliberalizmin cinsel politikası ile neoliberalizmde gey normalleşmesini ve queer bir cinsel politikanın imkânları ve karşılaşacağı sorunları çok yönlü bir bakışla tartışıyor.

Kitaptan çarpıcı bir alıntı:

“Sekülerleşme yolunda farklı hızlarda gerçekleşen ilerlemeler de LGBT toplulukların daha hızlı ya da daha yavaş ortaya çıkmasında bir başka etkendi. ABD’de aşırı tutucu Protestanlar ile Latin Amerika’da Katolik Kilisesi’nin, sürecin Kuzey Avrupa’daki en seküler toplumların gerisinde kalmasında payı oldu. Bununla birlikte, Belçika ve İspanya gibi isimde Katolik olan ülkeler, isimde Lüterci İskandinavya’yı hızla yakaladı. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi Türkiye kentleri örneği, İslam dünyasında LGBT kimliklerin ortaya çıkışında sekülerleşmenin (Türkiye örneğinde sömürge karşıtı devrimin bir sonucudur) önemini gösterdi. Bu ülkedeki ticari faaliyet alanlarının ve örgütlenme çabalarının, ta 1990’ların sonlarına değin, Kahire ve Karaçi gibi belli başlı metropollerde bile bir benzeri görülmedi.”

  • Künye: Peter Drucker – Sapkın: Gey Normalleşmesi ve Queer Antikapitalizm, çeviren: Ege Acar, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 656 sayfa, 2021