Adam Phillips – İlgi Arayışı (2023)

Her şey, neyi ilgi çekici bulduğumuza bağlıdır (tabii eğer ilgi çekici bulduğumuz bir şey varsa) neyi ilgi çekici bulmak üzere eğitildiğimize ve teşvik edildiğimize, ayrıca kendimize rağmen kendimizi neyle ilgilenir halde bulduğumuza bağlıdır.

İki anlamda da -yalnızca çocukken değil, hayatlarımız boyunca- kısmen dikkat çekme arayışındayız, bunun nedeni de ilgiyi ne için istediğimizin ve neye ilgi göstermek istediğimizin her zaman net olmamasıdır: Kendimizde ve kendimiz dışında neyin ilgiye muhtaç olduğu ve aradığımız ilgiyi bulduğumuzda bunun ne gibi sonuçlar doğurmasını umduğumuz konusu belirsizlikler içerir.

Adam Phillips ilgi çekici bulduğumuz şeylerin, dikkat çekme arayışımızın kimliğimizi ve yaşamlarımızı nasıl şekillendirdiğini anlatıyor.

İlginin, utanç duygusuyla, benlikle ve dikkat dağınıklığıyla arasındaki bağlantılara ışık tutuyor.

Yönlendirdiğimiz veya yönlendirmediğimiz ilgimizin kim olduğumuza veya kim olmadığımıza dair neler söylediğini gözler önüne seriyor.

  • Künye: Adam Phillips – İlgi Arayışı, çeviren: Aydın Çavdar, Ayrıntı Yayınları, psikanaliz, 128 sayfa, 2023

George L. Kline – Sovyet Felsefesinde Spinoza (2023)

İlkin 1952’de yayımlanan bu kitap, Spinoza yorumunun çatışan Marksist okulların ortaya çıkışı da dahil olmak üzere, 1920’ler ve 30’larda Sovyetler Birliği’nde Spinoza biliminin yeniden canlanması üzerine çok sayıda çalışmayı bir araya getiriyor.

Bu çalışma, bağlama dair referanslar sağlayan uzun bir girişle birlikte, 1923-1932 yılları arasında Spinoza üzerine yayımlanan yedi nitelikli makalenin Kline tarafından yapılan çevirilerini içeriyor.

Bu gelişmeler, bir Batı Avrupa diline önceden çeviri yapılmaması nedeniyle Rusya dışında genellikle bilinmiyordu.

Spinoza’nın Marksist yorumu, yalnızca Batı biliminin baskın geleneklerinden değil, aynı zamanda Devrim öncesi Rusya’nın eleştirel ve olumsuz görüşlerinden de bir kopuşu temsil ediyor.

Bu kitap hem Sovyet felsefesinde Spinoza’nın hem de Spinoza aracılığıyla Sovyet felsefesinin incelenmesini sağlıyor.

  • Künye: George L. Kline – Sovyet Felsefesinde Spinoza, çeviren: Akın Sarı, Ayrıntı Yayınları, felsefe, 192 sayfa, 2023

Michel Foucault – Hapishaneye “Alternatifler” (2023)

“Hapishaneye sözde alternatiflerle, hapishaneden çok daha kötü olacak bir şeye hazırlıyorlar bizi.”

Michel Foucault ‘Gözetleme ve Cezalandırma’ metninin yayımlanmasından hemen sonra, 1976’da Montreal’e bir konferansa davet edilir, konu hapishanelere alternatif olarak sunulan uygulamalardır.

Bu kitap Sylvain Lafleur’ün editörlüğünde Foucault’nun o konferanstaki konuşma metni ile sunduğu fikirler üzerine yapılmış mülakatları bir araya getiriyor.

Foucault o konuşmada hapishaneye özgü sözde alternatifleri hapishanenin özgür dünyaya taşması; hapishaneye özgü iktidar biçimlerinin kanserli bir doku gibi hapishane duvarlarının ötesine yayılması olarak gördüğünü dile getirir.

Aynı zamanda hapishanelerin ortaya çıkışı, yasadışılıkları nasıl yarattığı, yasadışılıkların kapitalizmin gelişimindeki etkisi ve nihayet yasadışılıkla iktidar arasındaki ilişkiler üzerine önemli değerlendirmeler yapar.

Bu çalışma hapishanelerin dışına taşmayı durmaksızın sürdüren gözetim aygıtlarını, diğer bir deyişle gözetlemenin ve kapatılmanın sadece mahkûmları değil bütün nüfusu ilgilendirdiği günümüz dünyasını yeniden tartışmaya vesile oluyor.

  • Künye: Michel Foucault – Hapishaneye “Alternatifler”, çeviren: Murat Erşen, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 80 sayfa, 2023

Sextus Empiricus – Kuşkuculuk II (2023)

Sextus Empiricus’un daha önce üç kitabını içeren ‘Kuşkuculuk’ eseri, Ayrıntı Yayınları tarafından basılmıştı.

Şimdi de ‘Etikçilere Karşı’ ve ‘Uzmanlara Karşı’ başlıklı iki kitabı tek bir eserin çatısı altında toplanmak suretiyle tüm külliyatı çevrilmiş oldu.

Sextus’un yazıları yalnızca Kuşkuculuğun bir açıklamasını değil, aynı zamanda “Dogmatistler”in öğretilerinin bir eleştirisini de içerir.

Etikçilere ve uzmanlara karşı yürüttüğü tartışma bu minvalde düşünülebilir. Antik Yunan düşünce tarihindeki hemen hemen her bilinen isme göndermeler mevcuttur ve bu tarihin ana hatları hakkında önceden bilgi sahibi olmadan da argümanların değerini tahmin etmek güç değildir.

Burada eleştiri konusu edilenler, aynı zamanda Yunan felsefesi tarihinin de kısa bir özetidir.

  • Künye: Sextus Empiricus – Kuşkuculuk II: Etikçilere Karşı, Uzmanlara Karşı, çeviren: Mustafa Kaya Sütçüoğlu, Ayrıntı Yayınları, felsefe, 208 sayfa, 2023

M. Taner Gören – Sağlığın Ölümü (2023)

Bu kitap, makine mühendisi olacakken tesadüfen doktor olmuş, doktorluğu çok sevmiş, hekimliği severek uygulamış, bildiklerini öğrencilerine severek öğretmeye çalışmış bir hekimin feryadı.

Hekimin muayene için gelen hastası ile yaptığı konuşmaya tıp dilinde “anamnez alma” ve ardından iznini alarak hastayı muayene etmeye başlaması işlemine de “fizik muayene” adı verilir.

Son yıllarda sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ve hastanın bir müşteri gibi görülmesinin ardından hastalıkların tanımlanmasında bu iki önemli yöntemin yerine ileri teknolojilerin ürünü ve oldukça pahalı laboratuvar tetkiklerinin konulması hekimlerin tanı koymakta zorlanmasına, hastalarla sürekli karşı karşıya gelmesine sebep olmaktadır.

Sanıldığının aksine, bilgisayar teknolojisine dayalı hiçbir ileri teşhis yöntemi anamnez ve fizik muayenenin yerini alabilmiş değildir.

Yazar, hastalarına zaman ayırmanın, anamnez almak ve yeterli fizik muayene yapmanın hekimler açısından bir etik gereklilik olduğunu düşünüyor.

Kitapta yer alan anılar ve gerçek hayat hikâyeleri, sağlık sisteminin geldiği yerin sorgulanması ve hastaların müşteri olarak görülmesinin vahameti üzerine bizi düşünmeye davet ediyor.

  • Künye: M. Taner Gören – Sağlığın Ölümü, Ayrıntı Yayınları, sağlık, 256 sayfa, 2023

Edward Said – Seçme Eserler (2023)

Edward Said, tanık olduğu olaylara alışılmışın ve anaakımın dışında, titiz, bilimsel ve polemikçi bir tavırla yaklaşan sıra dışı bir entelektüel.

Ölümünün yarattığı boşluğa rağmen, eserleriyle ve politik tutumuyla bugünün tartışmalarına ışık tutmaya devam ediyor.

Said’in kariyerindeki 40 yıllık dönemin ürünlerini kapsayan ‘Seçme Eserler’, onun entelektüel yolculuğunu, ilham aldığı kaynakları ve ilgi alanının genişliğini keşfetmek için eşi bulunmaz bir fırsat.

‘Seçme Eserler’, Said’in eserlerindeki temel tartışma noktalarını ve metinleri kapsıyor.

Yazarın yaşamöyküsü ile akademik faaliyetleri arasındaki ilişkinin bütünlüklü bir biçimde takip edilebileceği bir izleği okurlara sunuyor.

Böylece Said’in erken dönem esinlenmelerinden Sarkiyatçılık’a ve oradan ömrünün son döneminde kaleme aldıklarına uzanan, ayaklarını edebiyat ve kültür eleştirisinin oluşturduğu bir köprü kuruluyor.

‘Seçme Eserler’, hem Said ile yeni tanışacaklar hem Said okurları hem de onun düşünsel mirası üzerine çalışanlar için çok önemli bir kaynak.

  • Künye: Edward Said – Seçme Eserler (1966-2006), editör: Moustafa Bayoumi ve Andrew Rubin, çeviren: Aslı Önal, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 576 sayfa, 2023

Ilya Budraitskis – Rusya’da Sol (2023)

Rusya’nın önde gelen siyasi yorumcularından biri olan Ilya Budraitskis, şu anda Rusya’da hüküm süren serbest piyasa ideolojisi ile postmodern milliyetçiliğin garip bileşimini irdeliyor ve Rus solunun Sovyet sonrası evrimini anlatıyor.

Kremlin’in jeopolitik fantezilerinin can alıcı noktalarının ve çelişkilerinin keskin bir dille anlatıldığı bu kitapta saldırgan Soğuk Savaş söylemlerinin yeniden canlandırılışına ve Putin rejiminin yönüne dair ipuçları aktarılıyor.

Budraitskis, Kruşçev’in Thaw döneminden Gorbaçov’un perestroykasına kadar alternatif bir Marksist ve sosyalist düşünce geleneğinin haritasını çıkarıyor, SSCB’nin muhalif solunun unutulmuş tarihini yeniden inşa ederek bu anlamda paha biçilmez bir katkı sunuyor.

Liberallerin hâkim olduğu entelijansiya içinde Sovyet döneminin bütünüyle kınanması ile Komünist Parti yönetimine yönelik kapsamlı bir nostalji arasındaki çıkmazdan potansiyel bir çıkış yolu sunuyor ve solun keşfetmesi için yeni yollar öneriyor.

  • Künye: Ilya Budraitskis – Rusya’da Sol: Muhalifler Arasındaki Muhalifler, çeviren: Aydın Çavdar, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 240 sayfa, 2023

Zygmunt Bauman ve Leonidas Donskis – Akışkan Kötülük (2022)

Kötülüğe dair yeni bir şey yok, ezelden beri bizimle birlikte.

Ancak günümüzde akışkan-modern dünyamızı karakterize eden türde yeni bir kötülük söz konusu.

Daha önceki katı modernite biçimlerini karakterize eden kötülük, baskı araçları üzerinde tekel oluşturan ve zaman zaman korkunç derecede vahşi ve barbar amaçlarına ulaşmak için ellerindeki araçları kullanan devletlerin elinde yoğunlaşmıştı.

Buna karşılık, çağdaş akışkan-modern toplumlarımızda, kötülük tamamen daha yaygın ve aynı zamanda daha görünmez hale geldi.

“Akışkan kötülük”, insan etkileşiminin ve ticaretin akışkan-modern biçimleri tarafından dokunan kumaşın dikişlerinde, insanların birlikte yaşama dokusunda ve rutin işleyiş süreçlerinde gizlenir.

Şiddetli bireyselleşme, insanlar arası bağların gücünü aşındırırken, kötülük, acımasız rekabetin ve karşılıklı yabancılaşmanın işbirliği ve dayanışmanın yerini aldığı, tamamen kuralsızlaştırılmış ve özelleştirilmiş bir sosyal alanın kara deliklerinde gizlenir.

Mevcut haliyle kötülüğü tespit etmek, ortaya çıkarmak ve direnmek zordur.

Sıradanlığıyla bizi baştan çıkarır ve sonra aniden dışarı fırlar, görünüşte rastgele vurur.

Sonuç, mayın tarlasına benzeyen sosyal bir dünyadır: Patlayıcılarla dolu olduğunu ve patlamaların er ya da geç olacağını biliyoruz ama ne zaman ve nerede patlayacakları hakkında hiçbir fikrimiz yok.

Zygmunt Bauman ve Leonidas Donskis kötülüğün hem daha sıradan hem de daha sinsi hale geldiği, insanlığı hayallerinden, alternatif projelerden ve muhalefet gücünden arındırma noktasına ulaştığı bu yeni coğrafyada okura rehberlik ediyor.

  • Künye: Zygmunt Bauman ve Leonidas Donskis – Akışkan Kötülük, çeviren: Akın Emre Pilgir, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 224 sayfa, 2022

Kâzım Gündoğan – Alevileş(tiril)miş Ermeniler (2022)

“Ermeniyseniz Hıristiyan(mı)sınız!”

“Biz konuşan dilsiz, gören körüz” cümlesi ne anlama gelir, bilir misiniz?

Kiminin “gâvur”, kiminin “dola Hermeni” (Ermeni dölü) dediği bu insanlar, Ermeni mezarlığında niçin Kuran okur, kilisede neden “ya Hızır ya Düzgün Bava” diye dua eder?

Kâzım Gündoğan bu önemli çalışmasında, “Biz İsa’ya tabiyiz, ama Ali’ye de mecburi” cümlesini kuran Alevilevmiş Ermenilerin dünyasına iniyor.

Devletin, yerel mütegallibenin, kilisenin ve diasporanın ayrı ayrı vurduğu bu “kuyruklu Ermeniler”in kuşaklar boyu acının imbiğinden geçirdiği kırılgan hikâyesinin üzerine cesaretle giden duyarlı ve açık yürekli bir kitap.

  • Künye: Kâzım Gündoğan – Alevileş(tiril)miş Ermeniler, Ayrıntı Yayınları, inceleme, 528 sayfa, 2022

Marcel van der Linden – Dünyanın Bütün İşçileri (2022)

Bilindiği üzere Marx ve Engels ‘Komünist Manifesto’yu, dünyanın bütün işçilerine seslenerek sonlandırır.

Peki, bu ifadeyle tam olarak ne ima edilmeye çalışılmaktadır?

Küresel Emek Tarihi, işçilerin ve işçi hareketlerinin tecrübelerine yönelik tarihsel araştırmaların yetersiz kaldığı bir noktada devreye giren, nispeten yeni bir paradigmadır.

Nitekim 1960’lı yıllara kadar başat olan geleneksel yaklaşım ve ardından kabul görmeye başlayan yeni tarihsel yaklaşımın eksiklikleri, bütün iyi niyetlerine rağmen emeği küresel bir bağlam içinde değerlendirememekti: Hane ekonomisi, belki de herhangi bir ücretsiz emek biçimi yeterince ele alınmıyordu ve mevcut bakış açısı da ziyadesiyle dardı.

1990’lı yıllara gelindiğinde Marcel van der Linden, emek tarihini monadolojik anlatılardan sıyırmak ve gerçekten dünyanın bütün işçilerinden söz etmek için kendi paradigması bağlamında makaleler yazmaya başladı.

Bu kitap ise, van der Linden’in bir araya getirdiği bu makalelerden oluşuyor.

Tarihteki bütün tecrübeler emsalsizdir.

Ancak van der Linden, birbirinden farklı mekânlara ve zamanlara dair türlü kaynaklardan bir izlek sunar ve dünyanın bütün işçileri dediğimizde yalnız sokaklarında bir heyulanın dolaştığı Avrupa’yı veya gelişmiş kapitalist ülkeleri değil, dünyadaki bütün emekçileri tahayyül edebilmemiz için bu oluşlar arasındaki paralellikleri de gösterir.

  • Künye: Marcel van der Linden – Dünyanın Bütün İşçileri: Küresel Emek Tarihi Üzerine Makaleler, çeviren: Semih Gözen Esmer, Ayrıntı Yayınları, siyaset, 480 sayfa, 2022