Kolektif – Pandemi, Neoliberalizm, Medya (2021)

Covid-19 pandemisi, bize alternatif medyanın ne kadar önemli bir görevi yerine getirdiğini bir kez daha hatırlattı.

Zira halkın yanında olması gereken ana akım medya kurumlarının bu süreçte habercilik yapmaktan ziyade kendilerine verilen bilgileri haberleştirmekle yetindiklerine yakından tanık olduk.

Bu usta işi derleme de, pandeminin ağırlıklı olarak medyaya yansımalarını farklı açılardan irdeliyor.

Kitapta,

  • Pandemi döneminde iletişim ve medyanın nasıl bir işlev üstlendiği,
  • Medyada nasıl bir pandemi anlatısı kurulduğu,
  • Pandemi sürecinde yeni medyanın ve kamusal iletişimin rolü,
  • Pandemide yalan haberin etkileri ve bu süreçte doğru bilgiye erişimin hayati önemi,
  • İzolasyon ve şiddet sarmalında pandemide kadın ve çocuk olmanın ne anlama geldiği,
  • Ve Amerikan medyasının koronavirüs ile nasıl bir sınav verdiği gibi ilgi çekici konular tartışılıyor.

Kitaba katkıda bulunan isimler ise şöyle: Yasemin İnceoğlu, Savaş Çoban, Faruk Bildirici, Bermal Aydın, Can Ertuna, İsmail H. Polat, Şevket Uyanık, Sarphan Uzunoğlu, Tirşe Erbaysal Filibeli, Elgiz Yılmaz Altuntaş, Tuğçe Duygu Köksal, Gülin Çavuş, Mert Can Yılmaz, Sinan Aşçı, Sevgi Kesim Güven, Menekşe Tokyay ve Aslı Tunç.

  • Künye: Kolektif – Pandemi, Neoliberalizm, Medya, derleyen: Yasemin İnceoğlu ve Savaş Çoban, Ayrıntı Yayınları, medya, 336 sayfa, 2021

Faruk Bildirici – Medyanın Ombudsmanı, Saray’ın Medyası (2021)

Gazeteciliğe 1980 yılında Cumhuriyet’te başlamış Faruk Bildirici’nin, meslek hayatının en zor yılları, 2010 tarihinden Mart 2019 tarihine kadar yürüttüğü Hürriyet gazetesinin Okur Temsilciliği (Ombudsman) göreviydi.

Zira bu dönemde iktidar, basın özgürlüğüne büyük darbe vurmuş, ele geçiremediği son kalelerden biri olan Hürriyet de teslim bayrağını çekmiş, gazetede Bildirici gibi birkaç isim dışında, iktidara muhalefet eden kimse kalmamıştı.

İşte Bildirici elimizdeki bu kitabında, Hürriyet’teki okur temsilciliği yıllarına dair tanıklığını Enis Berberoğlu’nun genel yayın yönetmenliği döneminden başlayarak Sedat Ergin, Fikret Bila ve Vahap Munyar’ın genel yayın yönetmenliği sürecine uzanarak anlatıyor.

Kitap, Bildirici’nin henüz çocukken gazeteci olmaya karar vermesine vesile olan bir dönüm noktasını ve gazeteci olduktan sonra basın camiasında yıllara yayılan deneyimini anlattığı bir sunuşla açılıyor.

Türkiye basının yakın tarihi hakkında bir başvuru kaynağı niteliğindeki çalışma, gazeteciliğin içinin nasıl yavaş yavaş boşaltıldığının, gerçek gazetecilerin nasıl öcüleştirildiğinin ve bunun sonucunda gazetelerin adeta iktidarın basın bülteni haline getirilişinin trajik ve kesinlikle çok öğretici hikâyesi olarak okunabilir.

Bildirici anılarını anlatırken, bir yandan da “ombudsmanlık” mesleğinin Türk medyası içindeki yerine ve gelişim sürecine, Hürriyet gazetesinin Doğan Grubu’ndan Demirören Grubu’na geçiş sürecine ve bu süreçte yaşananlara, siyaset ve medya ilişkisine, Türk siyasetinin medya üzerindeki baskısına haber, örnek ve belgeler sunarak eğiliyor.

Bildirici’nin gazetecilik yaşamı, yazışmaları, anı, tecrübe ve gözlemlerinden hareketle Türk gazeteciliğinin 1980’lerden 2020’lere uzanan serüveni eleştirel bir bakışla yeniden değerlendiriliyor bu kitapta.

  • Künye: Faruk Bildirici – Medyanın Ombudsmanı, Saray’ın Medyası: Hürriyet’teki Etik Kavgasının Bilinmeyenleri, Ayrıntı Yayınları, anı, 352 sayfa, 2021

Faruk Bildirici – Günahlarımızda Yıkandık (2018)

Bugün Türkiye medyası, tarihinin en taraflı, en yozlaşmış ve en ahlaksız dönemlerini yaşıyor.

2010 tarihinden bu yana da Hürriyet gazetesinin Okur Temsilciliği (Ombudsman) görevini yürüten Faruk Bildirici’nin, bu dönemde kaleme aldığı medya etiğiyle ilgili yazıları, bu açıdan önemli bir boşluğu dolduruyor.

Bu yönüyle Bildiri’nin yazıları, yalnızca Hürriyet okurlarını değil, onlarla birlikte tüm medya camiasını, iletişim akademisyenlerini ve özellikle gazeteciliğe yeni başlayanlar ile gazeteci olma hevesiyle İletişim Fakültelerinde okuyan gençleri de hedefliyor.

Bildirici’nin sekiz yılı geçen ombudsmanlık deneyimimden damıttığı bu kitabı, etik standartları örnekler üzerinden medya ve iletişim camiasına anlatıyor, gazeteciliğin mutfağını okurlara tanıtıyor ve okurların medyaya daha farklı, daha bilinçli ve tabii daha hoşgörülü yaklaşmasına yardımcı oluyor.

Kitapta ele alınan kimi konular şöyle:

  • Gazetecinin neden her zaman şüpheci olması gerektiği,
  • Haberlerde ölüme saygı göstermek,
  • İntiharlara medya etkisi,
  • Kadın haberlerinde erkek dili,
  • Ayrımcılık ve nefret söylemi,
  • Haberlerin şiddetin sıradanlaşmasına katkısı,
  • Polis bakışıyla polisiye haberler yapmanın sakıncaları,
  • Barış gazeteciliği,
  • Haber yapımında ve masumiyet karinesine dikkat etmek,
  • İş dünyasına güzellemeler,
  • Reklam kokan habercilik,
  • Özel hayatın korunması,
  • Haberde sözcüklerim seçimi ve Türkçenin kullanımındaki sıkıntılar,
  • Haber fotoğrafçılığında etik,
  • Kaynak gösterme ahlakı,
  • Özel uçak gazeteciliği,
  • Hapsedilen basın özgürlüğü…

Künye: Faruk Bildirici – Günahlarımızda Yıkandık, Ayrıntı Yayınları, medya, 432 sayfa, 2018

Faruk Bildirici – Serkis Bu Toprakları Sevmişti (2008)

Türkiye siyasetinin önemli isimlerine dair biyografileriyle bildiğimiz Faruk Bildirici, ‘Serkis Bu Toprakları Çok Sevmişti’de, Elazığlı bir Ermeni olan ve geçen sene hayatını kaybeden Serkis Imas’ın hayat macerasını anlatıyor.

Tehcir esnasında ailesinden kırk beş kişiyi kaybeden Imas’ın, kuşkusuz bu topraklara dair söyleyebileceği çok şey var.

Fakat yaşadığı tüm acılara rağmen Imas, kendini hep bu topraklara ait hissetti ve Alman vatandaşı olduktan sonra da, Türkiye’ye ve memleketi Elazîz’e duyduğu özlem azalmadı, aksine gün geçtikçe arttı.

Imas, anılarını ve büyüklerinden duyduklarını on beş deftere kaydetti.

Bu defterler, Bildirici’nin aracılığıyla okura ulaşıyor.

  • Künye: Faruk Bildirici – Serkis Bu Toprakları Sevmişti, Doğan Kitap, biyografi, 166 Sayfa