Frances A. Yates – Hafıza Sanatı (2020)

Hafızanın eski toplumlardaki yeri üzerine eşine az rastlanır bir çalışma.

Frances Yates, hafıza sanatının Antik Yunan, Ortaçağ ve Rönesans boyunca geçirdiği dönüşümü çok yönlü bir bakışla izliyor.

Pek çok sanatı icat eden Yunanların bir hafıza sanatı da icat ettiği, bu sanatın da tıpkı diğerleri gibi Roma’ya aktarıldığı, oradan da Avrupa geleneğine geçtiği pek bilinmez.

Bu, “yer” ve “imgeler”i hafızaya nakşetme yoluyla ezberlemeyi amaçlayan bir sanattı.

Çoğunlukla “hafıza tekniği” (mnemotechnics) olarak sınıflandırılan bu sanat, modern çağlarda insan faaliyetinin oldukça önemsiz bir kolu gibi görünür.

Oysa matbaadan önceki devirlerde idmanlı bir hafıza yaşamsal önem taşıyordu ve teknikten ziyade bir sanattı.

İşte Yates’in bu kitabı da, Keoslu şair Simonides’in mucidi olduğu hafıza sanatının ortaya çıkışını ve gelişimini ayrıntılı bir bakışla izliyor.

Yates çalışmasına, klasik dönem hafıza sanatının Latincedeki kaynaklarını irdeleyerek başlıyor ve devamında da,

  • Antik Yunan’da hafıza sanatı,
  • Ortaçağ’da hafıza sanatı,
  • Ortaçağ’da hafıza ve imgelerin oluşumu,
  • Hafıza risaleleri,
  • Rönesans hafızası,
  • Hafıza tiyatrosu,
  • Camillo’nun tiyatrosu ve Venedik Rönesansı,
  • Hafıza sanatının iki türü olarak Llullculuk ve Ramusçuluk,
  • Giordano Bruno ve hafıza sanatı,
  • Ve Robert Fludd’ın tiyatro hafıza sistemi gibi, ilgi çekici konuları ele alıyor.

Yates’e göre, hafıza sanatının Avrupa geleneği içinde nesilden nesle aktarılmasını, asla unutulmadan, daha doğrusu modern zamanlara kadar unutulmadan gelmesini sağlayan şey de, hafıza sanatının belagat sanatının bir parçası olmasıdır.

  • Künye: Frances A. Yates – Hafıza Sanatı, çeviren: Ayşe Deniz Temiz, Metis Yayınları, inceleme, 432 sayfa, 2020