Kolektif – Ma Sekerdo Kardaş? (2010)

İlhami Algör’ün hazırladığı ‘Ma Sekerdo Kardaş? (N’etmişiz Kardaş?)’, Dersim 1938’in kara günlerinin üzerine çöktüğü köylerden biri olan Surbahan’dan tanıklıkları okurlarına sunuyor.

Dersim 1937/38’de, harekât komutasının bir ayağının Surbahan köyünde üstlendiğini belirten Algör, sonunda harekât tırpanının bu köyü de biçtiğini ve öldürülen erkeklerin kemiklerinin, Ağbaba Dağı’nın dibinde Zıni Gediği çukurunda; Kısmikör, Mağaçur, Brastik, Galolar, Balıbey köylerinden toplanarak kurşuna dizilmiş komşularının kemikleriyle birlikte tozun toprağın içinde yattığını söylüyor.

Geride kalan kadın ve çocuklar ise, yük vagonlarına tıkılıp batıya sürülür.

Bu aileler, 1947’de çıkan afla köylerine geri dönecektir.

İşte bu muazzam sözlü tarih çalışması, Surbahan köyünden batıya sürülen birkaç ailenin hafızasından hareketle, 1938-1948 aralığında yaşananları anlatıyor.

  • Künye: Kolektif – Ma Sekerdo Kardaş? (N’etmişiz Kardaş?), hazırlayan: İlhami Algör, Doğan Kitap, anı, 159 sayfa

Kolektif – Ma Sekerdo Kardaş? (2018)

“Geride kalanları, kadın ve çocukları yük vagonlarına tıkıp batıya sürdüler. Nereye gittikleri, dönüp dönemeyecekleri belirsizdi.”

Şu ana kadar Dersim katliamı hakkındaki bilinmeyenler, tam olmasa da kısmen ortaya çıktı.

Orada, o dönemde yaşananlar yavaş yavaş aydınlığa çıkıyor.

İhlami Algör’ün derlediği ve şimdi genişletilmiş bir baskıyla yayınlanan bu kitaptaki tanıklıklar ise, yaşanan o büyük trajediye daha yakından, bu olayları bizzat yaşamış insanların gözünden bakmalarıyla benzerlerinden ayrılan, altın değerinde bir tarihsel belge.

‘Ma Sekerdo Kardaş?’taki (N’etmişiz Kardaş?) tanıkların anlatımlarının merkezinde Surbahan köyü yer alıyor.

Mercan Surbahan köyü, Kuzey Munzurlar silsilesine ait Kılıçkaya Dağı eteğinden Erzincan Ovası’na bakar.

1960’lı yıllara kadar köyün adı “Surbahan” idi.

Yeni adı Kılıçkaya.

1937-38’de Dersim’e yapılan harekâtın komutasının bir ayağı Surbahan köyünde üslendi.

Sonunda “harekât” tırpanı Surbahan köyünü de biçti.

Kitapta anlatıldığı kadarıyla, öldürülmüş erkeklerin kemikleri Ağbaba Dağı’nın dibinde Zıni

Gediği çukurunda, Kısmikör, Mağaçur, Brastik, Galolar, Balıbey köylerinden toplanarak kurşuna dizilmiş komşularının kemikleriyle birlikte gömüldü.

Geride kalanları, kadın ve çocukları yük vagonlarına tıkıp batıya sürdüler.

İşte tam on bir kişinin tanıklığına dayanan kitap, o süreçte Surbahan köyünden batıya sürülen birkaç ailenin hafızasından hareketle 1938-48 aralığına bakıyor ve bunu yaparken de, bu tarihlerin öncesi ve sonrasına uzanıyor.

Böylece, yaklaşık yüz yıllık bir zaman dilimine yayılan bu tanıklıklar, Dersim’de yaşananlar kadar, Erzincan’da Rus İşgali, Ermenilerin Erzincan’ı terk etmek zorunda kaldıkları yılları da kapsıyor.

  • Künye: Kolektif – Ma Sekerdo Kardaş? (N’etmişiz Kardaş?): “Dersim 38” Tanıklıkları, derleyen: İlhami Algör, İletişim Yayınları, anı, 199 sayfa, 2018